3 Kasım 2011 Perşembe

Van'dan Mektup Var... / BURAK BİZİ AĞLATIYOR / Orhan Demiral


Van'dan Mektup Var...
BURAK BİZİ AĞLATIYOR
     Değerli dostlar; az önce bir aileye yemek götürdüm, maalesef yemeği veremeden geri döndüm. Bu hikaye bundan 5 gün önce başladı aslında.
     Antalya'dan Tahsin abi arayarak, Isparta'da hafızlık için kursta oğluyla kalan Burak isimli bir kardeşçikten bahsetti. Erciş'liymiş dedi. Bir baksanız evinde bir hasar var mıdır, bir ihtiyacı var mıdır. Verilen telefonu Abdullatif aradı az sonra. Karşımızda Burak isminde bir küçük dev adam. 

     -Burak'çığım benim adım Abdüllatif, Tahsin amcandan aldım telefonunu nasılsın?
     -Hamdolsun abi iyiyim, sağolun.
     -Nasıl, evinizde bir hasar var mı kardeş?
     -Var abi biraz.
     -Ağır mı hasar?
     -Ev komple yıkılmış abi.
 
     derin bir sessizlik oldu birden, sonraki soruyu sormaya çekindi Abdüllatif. Boğazında kocaman bir yumrukla yutkunarak sordu.

     -Yaralanan var mı? diye
     - Annem sizlere ömür abi.
     -Çok üzüldüm kardeş, diğerlerinde bir şey var mı?
     -Ablam da sizlere ömür abi.
 
     Daha fazlasını sormaya mecal kalmadı tabii.

     -Şimdi nerde kalıyorsunuz kardeşim?
     -Brandadan bir çadır yaptık abi ordayız şimdi.
     -Kardeş bi yanımıza gelsen de konuşsak.
     -Kız kardeşlerimi yalnız bırakamam abi.
     -Peki bir ihtiyacınız var mı kardeşim, size nasıl yardım ederiz.
     -Yok abi sağolasınız, hiç bir şeye ihtiyacımız yok, iyiyiz hamdolsun.

     Telefonu kapatan Abdüllatif bütün dünyanın yükü omuzlarında yanıma geldi. Başından geçenleri anlatmaya başladı. O anlatırken ben dinlerken gözyaşlarına boğulduk. Sözde iki kocaman adam kırka merdiven dayamışken, bizim toplumumuz "erkekler ağlamaz" derken hüngür, hüngür ağladık. Hem içimize, hem dışımıza.
 
     Depremin ilk hengamesi geçip, aşevini çalışır hale getirince ilk işimiz Burak'ı aramak oldu dün. 

     -Aradığınız kişiye ulaşılamıyor, lütfen daha sonra deneyin...
 
     Bu güünlerde buralarda en fazla duyulan telefon cevabını aldık her aramamızda. Ya bulamazsak endişesiyle dolaşmaya başladık. Tahsin abiye geri dönerek soyadını öğrendik. Hamdolsun burada çalışan Abdurrahman abi ben tanıyorum deyip evlerinin olduğu yere götürdü bizi.

     5 kişi enkazın üzerinden geçerek arka tarafa ilerledik. İşte o küçücük dev adam 14 yaşındaki Burak karşımızda duruyor. Öyle bir sarıldım ki, sanki yarım gün omuzumda kaldı. Kemiklerinin çıtırtısıyla birlikte
 
     -Ben senin abinim sözü döküldü dudaklarımdan.
     -Baban buralarda mı kardeşim?
     -Bir taziyeye gitti abi, buyrun dayımlar var.

     Bir çadırın önünde iki briket arasına yakılan bir ateşin yanında oturduk, 

     -Nasılsınız abicim?
     -Hamdolsun abi, iyiyiz, sağolun.

     Ne söyleyeceğimizi düşünürken babası çıkageldi. 

     -Geçmiş olsun amca, başınız sağolsun.
     -Sağolasınız, dostlar sağolsun.

     Kısaca kendimizi tanıttıktan sonra Yasin-i Şerif ve diğer surelerden okuduk biraz. Ellerimizi kaldırıp kısa bir dua ettik. Bu arada o ateşin üzerinde bize çay demleyen Burak servise başladı. Bir çay içtikten sonra babasına sorduk aynı soruları.
     Yine aynı cevabı aldık;
     -Hamdolsun iyiyiz, bir şeye ihtiyacımız yoktur, komşular bir şeyler getirmişler sağolsunlar. Bizi yalnız bırakmıyorlar. Delikanlılarımıza çaktırmadan çadıra bakın bir şeyleri var mı dedik. 
 
     -Abi bir kolinin içinde az bi makarna var dediler.

     Dün gece boyu nasıl incitmeden yardım ederiz diye düşünüyoruz. Bu gün akşam yemeği için biraz sıcak yemek götüreyim dedim çadırdan yuvalarına. 3 evladının yanında olmasıyla teselli bulan amcamızı gördüm önce,
 
     -Amca sıcak yemek getirdim azıcık, bir tencereniz var mı dökeyim, dedim heyecanla
 
     Aldığım cevap üzerine ağlamamak için kendimi zor tutarak hızla uzaklaştım yanlarından.
 
     -Sağolasın yeğenim, komşular bir şeyler verdiler, olmayan birilerine götürün!...
 
     Şimdi cep telefonu üzerinden konteynırın içinde yanımda hiç kimse olmadığı için ağlayarak yazıyorum bu maili sizlere. Televizyonlara yansıtılan bazı merhamet duygularını körelten manzaralara rağmen bu ve benzeri olaylardan o kadar çok yaşanıyor ki burda. Burak hepsinin adına tercüman oldu belki de.

     Sizlerin desteği ve duası olmasa bu iyilerin çoğalıp yetişmesine kim yardım edecek. Allah'ın sizin elinizle kimlere yardım gönderdiğini bilmenizi istedim. Allah hepinizden razı olsun.

     Amellerinizi zayii etmesin. İnsanımızı insan ve İslam düşmanı tiplerin eline düşürmesin, muhtaç etmesin.

İyi ki var sınız.
Erciş Aşevinden 
Orhan DEMİRAL
Karşıdan yükle: Kardeşler...jpg (80,7 KB) Karşıdan yükle: Birkaç Gü...jpg (73,8 KB)
Karşıdan yükle: Van'da Ça...jpg (72,7 KB) Karşıdan yükle: Van'da Ça...jpg (11,5 KB)
Yeni Şafak Gazetesinde Köşe Yazıları Yazan Ahmet Selvi
Bu mektubu Köşesine Taşıdı...
Yularıdaki mavi renkli yazılarda herhangibir yere tıklayıp
gazetenin web sitesinden köşe yazısını okuyabilirsiniz...

Hiç yorum yok:

17-18-19 Mayıs Hafta Sonu İstanbul & Kapadokya Turu

Gönül Erleri 17-18-19 Mayıs Hafta Sonu İstanbul & Kapadokya Tur      Gezilecek Yerler: Tuz Gölü Ihlara Vadisi (4 km trekking turu) Avano...