İSLAM TARİHİ
HENDEK SAVAŞI ve SONRASI
Rıdvan
Bîyatı
Resûl-i Kibriya Efendimiz, Hz. Osman’ın müşrikler tarafından şehit
edildiği haberini duyunca son derece müteessir oldu. Kureyş’in bu hareketi
karşısında üzerlerine yürümekten başka bir çare kalmıyordu. “Madem
böyle, bu kavimle çarpışmadıkça buradan kat’îyyen ayrılmayacağız!” diye
buyurdu. [1]
Zaten yapılabilecek başka
bir şey de kalmış değildi. Sulh tekliflerine yanaşmadıkları gibi, üstelik
elçisini şehit etme cür’etini bile gösterebiliyorlardı.
Ashabına, “Allah Teâlâ, bana bîat yapılmasını emretti!” diye
seslendi. Hâtemü’l-Enbiya Efendimiz, Semüre Ağacı (bîattan
sonra “Rıdvân Ağacı” olarak adlandırılmıştır) altında durdu.
Müslümanlar da teker teker, çarpışmaktan yüz çevirmeyeceklerine,
Allah ve Resûlü yolunda canlarına feda edinceye kadar savaşacaklarına dair
bîat ettiler. [2] Bîattan tek bir kişi kaçındı, o da; Münafıklardan
Cedd b. Kays. idi [3]
Bu bîat, sahabelere yeni bir
cesaret, taze bir heyecan verdi. Yerlerinde adeta duramaz hale gelmişlerdi. Bir
an evvel ya Kâbe’yi tavaf etmek veya müşriklerle çarpışmak
istiyorlardı. Cenab-ı Hak, bu bîatta bulunan Müslümanlardan
râzı ve memnun olduğunu Kur’an-ı Kerim’de şöyle beyan eder: “Andolsun
ki Allah, mü’minlerden -seninle o ağacın altında bîat ederlerken- râzı
olmuştur da kalplerindeki sıdk ve ihlâsı bilerek üzerlerine kuvve-i mânevîyeyi
indirmiş ve onları yakın bir fetih (Hayber Fethi) ve
alacakları birçok ganimetle mükâfatlandırmıştır. Allah, mutlak galiptir,
yegâne hüküm ve hikmet sahibidir.” [4]
Bu sebeple bîata “Rıdvân
Biatı” adı verildi. Resûl-i Ekrem Efendimiz de bir
hadislerinde, “Ağaç altında gerçekten bîat edenlerden hiçbiri cehenneme
girmeyecektir” [5] buyurarak, bu bîatta bulunan Müslümanların
faziletini beyan etmişlerdir.
Hz.
Osman’ın Geri Dönüşü
Bîat haberi Kureyş
müşrikleri tarafından duyulunca, üç gün yanlarında alıkoydukları Hz. Osman’ı
serbest bıraktılar. Hz. Osman derhal Hz. Resûlullah’ın huzuruna
çıkıp geldi; böylece, şehâdetiyle ilgili haberin asılsız olduğu anlaşıldı.
Fakat bîat yapılmış ve
tamamlanmıştı. Sahabeler, Hz. Osman’a, “Herhalde Kâbe’yi tavaf etmişsindir!”
dediler. Hz. Osman, “Vallahi, Mekke’de bir yıl kalsaydım ve Resûlullah
da (a.s.m.) Hudeybiye’de otursaydı, o, Kâbe’yi tavaf etmedikçe, ben yine tek
başıma onu tavaf etmezdim!” diye karşılık verdi. [6]
[1] İbn
Hişam, a.g.e., c. 3, s. 330; Taberî, Tarih, c. 3, s. 77.
[2] İbn Hişam, a.g.e., c.
3, s. 330.
[3] İbn Hişam, a.g.e., c. 3, s. 330.
[4] Fetih, 18-19.
[5] Ahmed İbn Hanbel, Müsned, c. 3, s. 350.
[6] İbn Kayyim, Zâdü’l-Meâd, c. 2, s. 137.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder