12 Temmuz 2015 Pazar

ÇOK ÖNEMLİ..! GÖNÜL ERLERİ OLARAK, BÜYÜK ÇAPLI TİCARİ YAPILAR KURMAYA BAŞLIYORUZ..!

GÖNÜL ERLERİ MAİL GRUBUMUZDAKİ
DEĞERLİ KARDEŞLERİMİZLE BİRLİKTE
BÜYÜK ÇAPLI TİCARİ YAPILAR KURMAYA BAŞLIYORUZ..!
(Ticari yatırımlar yapmak ve projemize ortak olmak istiyorsanız,
lütfen sonuna kadar dikkatle okuyunuz...)

     Gönül Erleri Mail Grubu'muzun değerli üyesi;
     16 Temmuz 2007 yılında birkaç yüz arkadaşımızın mail adreslerini ekleyerek kurduğumuz Gönül Erleri Mail Grubumuz'da üye sayımız 160.000 'e ulaştı. Bu güne kadar yüzlerce sosyal-kültürel etkinlik organize ettik. Ülkemizde ve dünyanın dört bir yanında yüzlerce kardeşimizi birbiri ile tanıştırdık. 2011 ve 2012 yıllarında, Ramazan boyunca her gün ciddi ihtiyaç sahibi ailelerin iftar yemeklerini verdik (1. yıl 15 bin kişiye, 2. yıl 15 bin kişiye). Bu güne kadar yaklaşık 30 ayrı kültür turu düzenledik. 5 yıldır, her sene yaklaşık 40 öğrenciye burs imkanı sağlıyoruz. Burs vermek isteyen üyelerimizle, burs almalarını uygun gördüğümüz genç kardeşlerimizi tanıştırıyoruz ve burs almaya başlıyorlar... Gayet iyi tanıyıp-güvendiğimiz, yaşlarını, tiplerini, kültürlerini, vs. uygun gördüğümüz eş arayan onlarca kardeşimize eş önerisinde bulunduk (yaklaşık 40 ailenin kurulmasına vesile olduk). Yüzlerce kardeşimizin çok farklı alanlarda, resmi ve özel sektörde iş bulmalarına vesile olduk, vs. vs...

     İslami konularda ders düzeyinde mektup yayınımız bir yandan devam ederken (şu anda yaz tatilindeyiz, Ekim ayında ders mektupları yayınının 9. yılına başlanacak inşAllah) bir yandan da pek çok alanda sosyal-kültürel birliktelikler sağlanmakta, bu vesile ile yeni arkadaşlıklar, kardeşlikler kurulmakta...

     3 ayrı alanda, teşvik destekli ticari faaliyete başlayacağız, bu işlerimizi de yine talep eden kardeşlerimizle birlikte yapalım istiyoruz...
     Aşağıda ön bilgilerini okuyacağınız ilk yatırım projemiz; IPARD Programı kapsamında Avrupa Komisyonu ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından belli oranlarda karşılıksız (geri ödemesiz) teşvik kredileri ile finanse edilecek, desteklenecektir İnşAllah. Diğer 2 ayrı projelerimizle ilgili kapsamlı bilgileri de yakında okuyabileceksiniz...

     Bunların ilki;
     IPARD, Avrupa Birliği tarafından aday ve potansiyel aday ülkelere destek olmak amacıyla oluşturulan, Katılım Öncesi Yardım Aracı’nın (Instrument for Pre-Accession Assistance-IPA) Kırsal Kalkınma Bileşenidir.
     IPARD, Avrupa Birliği’nin Ortak Tarım Politikası, Kırsal Kalkınma Politikası ve ilgili politikalarının uygulanması ve yönetimi için uyum hazırlıklarını ve bu kapsamda politika geliştirilmesini desteklemeyi amaçlamaktadır. İşletmeleri AB standartlarına yükseltmek amacıyla IPARD Programı düzenlenmektedir.

     Planladığımız Hayvancılık Projelerinin uygulandığı illerde; 
  • Süt üreten tarımsal işletmelerin ve et üreten tarımsal işletmelerin desteklenmesi,
  • Süt ve süt ürünlerinin işleme ve pazarlanmasının desteklenmesi,
  • Et ve et ürünlerinin işleme ve pazarlanmasının desteklenmesi,
  • Meyve ve sebzelerin işleme ve pazarlanmasının desteklenmesi,
  • Su ürünlerinin işleme ve pazarlanmasının desteklenmesi,
  • Üretici Gruplarının kurulmasının desteklenmesi,
  • Çiftlik faaliyetlerinin çeşitlendirilmesi ve geliştirilmesinin yerel ürünler ve mikro işletmelerin ekonomik gelişiminin desteklenmesi,
  • Kırsal turizmin gelişiminin desteklenmesi ve
  • Kültür balıkçılığının gelişiminin desteklenmesi, program kapsamındadır...
     Desteklenen yatırım alanlarında yararlanacağımız hibelerden dolayı, aynı yatırım için diğer uluslararası ve ulusal kaynaklardan sağlanan desteklerden yararlanılamıyor.
     Faydalanıcılara sağlanacak olan mali desteğin kaynağı, AB ve Türkiye Cumhuriyeti Eş-Finansmanından oluşturulan IPARD Program Fonudur. Bu destek “Kamu Katkısı” olarak adlandırılmaktadır. Bu kamu katkısı, program çerçevesinde gerçekleşmiş yatırımlar için geri ödemesiz olarak kullandırılmaktadır.
     Süt Üreten Tarımsal İşletmelere yönelik hazırlanacak projemizin uygun harcamalar toplam tutarının en fazla 1.150.000 € olacağını biliyoruz. Geçmiş dönemlerde toplam tutarın % 50’sini Kamu Katkısı (AB ve Türkiye Cumhuriyeti Katkısı), diğer %50’sini ise başvuru sahibi firmanın katkısı oluşturmaktaydı. Yani yatırımın %50 nispetindeki kısmı için destek sağlanmaktaydı. Birkaç ay sonra başlayacak çağrı döneminde bu oran %65’ e çıkarıldı.
     Yaklaşık 4.000.000. TL’lik bir yatırım yapacağız. Bu yatırımın yaklaşık 2.500.000. TL. lik kısmını teşvik kapsamında, geri ödemesiz destek kredisi olarak alacağız.
     Bu 2.500.000 TL. desteğe ek olarak, kuracağımız şirketimize ortak olacaklarla birlikte, toplamda 1.500.000. TL. de sermaye koyacağız. Bu 1.500.000 TL. nin de daha şimdiden % 60 ını, yani yaklaşık 900.000. TL. sini üstlenen 3 kardeşiniz hazır. Gereken sermayenin tamamını da rahatlıkla sağlayabilirdik ancak, daha fazla kardeşimizin yararlanmasını ve daha geniş alanlara yayılmayı çok daha uygun buluyoruz.
     Mail Grubu üyelerimizden, bu yatırıma katılmak isteyenlerden 8 ayrı kardeşimizin koyacağı 75.000. TL. sermayeye karşılık % 5 'er ortaklık payı verilecektir. 
(13.07.2015 itibari ile aşağıdaki gibidir; %5 ortak olacak 4 kişi kaldı sadece)

     Yani;

  1. Ortağımız vereceği 300.000 TL. sermaye karşılığında % 20 (şahıs belli)
  2. Ortağımız vereceği 300.000 TL. sermaye karşılığında % 20 (şahıs belli)
  3. Ortağımız vereceği 300.000 TL. sermaye karşılığında % 20 (şahıs belli)
  4. Ortağımız vereceği 75.000 TL. sermaye karşılığında % 5 (şahıs belli)
  5. Ortağımız vereceği 75.000 TL. sermaye karşılığında % 5 (şahıs belli)
  6. Ortağımız vereceği 75.000 TL. sermaye karşılığında % 5 (şahıs belli)
  7. Ortağımız vereceği 75.000 TL. sermaye karşılığında % 5 (şahıs belli)
  8. Ortağımız vereceği 75.000 TL. sermaye karşılığında % 5 (şahıs belli)
  9. Ortağımız vereceği 75.000 TL. sermaye karşılığında % 5 (şahıs belli)
  10. Ortağımız vereceği 75.000 TL. sermaye karşılığında % 5 (şahıs belli)
  11. Ortağımız vereceği 75.000 TL. sermaye karşılığında % 5 (şahıs belli)
     Toplam 11 ortak ile 1.500.000. TL. sermaye konulacak, yaklaşık 2.500.000 TL. de destek alınacak ve bu sayede daha işin başında % 65 kazanç elde edilmiş olacak. Ayrıca hayvan alımında da, (aşağıda açıklaması var) faizsiz, 2 yıl ödemesiz, 2+5 yıl (7 yıl taksitle ödeme yapılacak) krediden yararlanılacak. O şekilde yatırımın sermayesi de yaklaşık olarak 5.000.000 TL. ye çıkmış olacak.
     Teşvik desteği ve yatırım süreci genel olarak çok karmaşık, zor ve uzun bir süreç. Bu uzun ve karmaşık sürecin hepsini Gönül Erleri Mail Grubumuzun değerli bir üyesi (desteği sağlayan bakanlıkta uzun yıllardır çalışmakta olan ve yüzlerce firmanın, kurumun teşvik projelerini başından sonuna kadar takip etmiş olan, işinin uzmanı olan, 35 yıl önce tanıdığım değerli kardeşim) takip edecek. Allah (cc.) 'nun izniyle de projemiz %99,9 geçecek inşAllah.
     Gerekli olan sermayeler de şirket kurulduktan ve proje onaylandıktan sonra verilecek ve kullanılmaya başlanılacak. (%99,9 olacak inşAllah diyoruz ancak yine de takdir Rabbimizindir. Olaki bir aksilik olur da proje onaylanmazsa, sermayelerin kuruşuna dokulmadan, olduğu gibi ortaklara teslim edilecek.)
     Projemiz onaylandıktan sonra alacağımız teşvik desteği ile kuracağımız büyük tesisimizi, Ziraat Bankasına teminat olarak göstererek, 2 yıl geri ödemesiz, toplamda 7 yılda sıfır faizle geri ödeyeceğimiz krediyi de alacağız ve o kredi ile de (en fazla 120 ad. büyük baş veya 500 ad. küçükbaş/koyun veya keçi) alacağız.
     Bu kredi karşılığında, Tarım Bakanlığının görevlendireceği bir veteriner eşliğinde, Avusturya’dan simental cinsi inekleri getirip tesise yerleştireceğiz. Veterinerin alacağımız hayvanların sağlıklı ve gebe olduğuna dair raporu ile tanesi ortalama 3.000 € olan hayvanlardan 120 tanesini (120 x 3.000. € = 360.000 € : bugünkü kurdan yaklaşık 1.075.000. TL tutacak) getireceğiz.
     Her ne kadar tesis faaliyete geçtikten sonra bir veteriner ile anlaşıp düzenli kontrollerini yaptıracak olsak bile, canlı hayvancılık işi her zaman risklidir. Bu yatırım için işinin uzmanı olan bir veterinerin yanı sıra, işi sahiplenecek insanların (kardeşlerimizin) istihdam edilmesi ayrı ve önemli bir konu. Buna azami özen gösterilecek...
     Ayrıca; girdi maliyetlerini ciddi anlamda düşürmek için, hayvan yemlerini (mısır, yonca vb. otlar) üretmek gerekmektedir. Bunun için 200.000. - 300.000. m2 lik bir ekim arazisi 29-49 yıllığına Milli Emlak'dan çok uygun bir bedel karşılığında kiralanacak (tesisimiz de o arazide kurulacak) ve hayvanların beslenmesine gerekli olacak yemi ekip-biçeceğimiz büyük bir de arazimiz olacak. Bu arazinin temini de çok önemli bir konu. Bu sektöre giren işletmelerin maalesef çoğu, yemlerini dışarıdan satın alıyorlar ve buna karşılık da çok ciddi bir bedel ödüyorlar. Karlılık oranını artırmak için bu çok önemli bir konu. Ancak herkes kolay kolay büyük bir arazi bulamıyor. Bulsa da kullanım iznini alamıyor. Biz o konuda da çok tecrübeli kardeşlerimizin bilgi desteklerinden yararlanacağız.
     Yatırım alanımızı Çanakkale yada Balıkesir'in Ege sahiline yaklaşık 2-10 km. içerisinde düşünüyoruz. O bölgedeki hazine arazilerinin 29-49 yıllığına kiralanmasına gidebiliriz. Ayrıca, yatırımımızı; Bayramiç, Kaz Dağları etekleri ve Edremit arasında yapıp, arsayı da biz satın alabiliriz. Gelecekte, arsanın değeri de normale oranla çok ciddi oranda artacaktır. (Çanakkale ÇED raporuna bakarak Köprü yolu güzergahında yerler temin edilebilir. Çanakkale köprüsünün yapılmasıyla birlikte Avrupa ile Ege-Akdeniz Bölgemizin trafiği çok büyük oranda bu güzergaha yönelecektir. Bu sayede yaklaşık 10 yıl sonra arsanın değeri de normal değerine oranla en az % 1000 artacaktır.)
     En fazla 120 süt ineği veya 500 koyun veya 500 keçi kapasitesine sahip bir işletme kuracağız. (2015 Ağustos ayı ortasına kadar tüm detaylarına karar vereceğiz, konunun uzmanı kardeşlerimiz tüm detaylarını, en uygun şeklini detaylıca araştırıyorlar.)
     AB Görünürlük zorunluluğu gereği, bu kapsamda yapılan her türlü yatırımda 5 yıl boyunca, yatırımın finansmanının AB ve Türkiye Cumhuriyeti eş finansmanının rolünü vurgulayan tabelanın asılı olması gerekiyor.
     Kuracağımız bu tesisin yatırım bitiminden itibaren 5 yıl süresince devam etmesi/ayakta durması gerekiyor. Aksi takdirde AB bütün hibelerini geri alır. O sebeple en az 10 yıllık bir yatırım planlanmalı, hatta her yıl gerekli alanlarda gerekli büyümeler, yatırımlar yapılarak sağlam, büyük, kalıcı bir şirket olunmalıdır.

     Kuracağımız Tarımsal İşletmenin Sağlaması Gereken Koşullar:

     1) Öncelikle kurulacak Tarımsal İşletme, aşağıdaki sistemlere kayıtlı olmalıdır.

  • Çiftçi Kayıt Sistemi,
  • Hayvan Kayıt Sistemi,
  • Ulusal Vergi Sistemi 
     Başvuru aşamasında sadece Ulusal Vergi Sistemine kayıtlı olunması yeterlidir. Yatırımın sonunda gerçek veya tüzel kişilik olarak Çiftçi Kayıt Sistemine ve Hayvan Kayıt Sistemine de kayıtlı olmamız gerekiyor.

     2) Tarımsal işletme yatırımını aşağıda belirtilen illerde uygulayabiliriz:
     Afyonkarahisar, Çankırı, Karaman, Ordu, Ağrı, Çorum, Kars, Samsun, Aksaray, Denizli, Kastamonu, Şanlıurfa, Amasya, Diyarbakır, Konya, Sivas, Ankara, Elazığ, Kütahya, Tokat, Ardahan, Erzincan, Malatya, Trabzon, Aydın, Erzurum, Manisa, Uşak, Balıkesir, Giresun, Mardin, Van, Burdur, Hatay, Mersin, Yozgat, Bursa, Isparta, Muş, Çanakkale, Kahramanmaraş ve Nevşehir.
     (Biz, bu projemiz ile dolaylı olarak ilgili olacak diğer 2 projemizi de Çanakkale'de veya Balıkesir'in Ege sahilinde yapmayı planladığımızdan, bu projemizi de Çanakkale'nin veya Balıkesir'in Egeye yakın bir bölgesinde yapmayı planlıyoruz.)

     Sağlamamız Gereken Koşullar:

  1. Tüzel kişilik olarak (tüzel kişiliği temsil ve ilzama yetkili kişi) başvuru sunulduğu tarihte 65 yaşın üzerinde olmamalı. (Bu konuda herhangi bir sorunumuz yok.)
  2. Eğer gerçek kişi olarak başvuruda bulunulacaksa kendisi veya bir daimi çalışanın, tüzel kişilik ise bir daimi çalışanın; Başvuru yapılan alanda Tarım Meslek veya Teknik Lisesi diploması veya ilgili alanda uzmanlık üzerine ön lisans, lisans, yüksek lisans, doktora diplomasına sahip olmalıdır. Veya; Tarım ile ilgili bir uzmanlık alanında en az 3 yıl çalıştığına dair Sosyal Güvenlik Kurumundan alınan hizmet dökümü olmalıdır. Veya; Hayvan kayıt sistemine en az 3 yıl kayıtlı olduğunu gösteren belge ibraz edilmelidir. Mesleki yeterlilik ile ilgili başvuru şartını sağlayan bir daimi çalışanın, başvuru teslim ve sözleşme imzalama aşamasında halen aynı işletmede çalışıyor olmalıdır.) (Bunlarda hiç bir sorunumuz yok) 
     Başvuramayacak Olanlar:
     Haklarında iflas, konkordato veya tasfiye kararı alınanlar, mal varlığı veya işlerinin yönetimi atanmış kayyum veya vasi tarafından idare edilenler, sosyal sigorta primi veya vergi yükümlülüğü bulunup ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeyenler, hırsızlık, yağma, güveni kötüye kullanma, dolandırıcılık, hileli iflas, sahtecilik, ihaleye ve edimin ifasına fesat karıştırma, zimmet, irtikap veya rüşvet suçlarından kesin hüküm giymiş olanlar, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlardan ve organize suçlardan dolayı hükümlü bulunanlar BAŞVURAMAZLAR...

     Ayrıca, Ticarete Başlar Başlamaz;
     Avrupa Birliği ile Türkiye Cumhuriyeti arasındaki Mali İşbirliği Çerçevesinde KDV’den muaf olacağız.
     Avrupa Birliği ile yapılan uluslararası anlaşmalar kapsamında yürütülen projeler karşılığında sağlanan hibeler, gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider ve maliyet olarak dikkate alınamayacağı için GELİR VE KURUMLAR VERGİSİNDEN de muaf olacağız.
     Başvurumuzu; Başvuru Formu ve ekleri ile birlikte Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu tarafından belirlenmiş formata uygun şekilde hazırlanmış bir İş Planı ve Teknik Proje’den oluşan yaklaşık 500-600 sayfayı bulan bir dosya ile yapacağız.
Birçok kurumla yazışmalar yapılacak. Bütün bunları Projenin 3 büyük ortağı yapacak. Diğer yatırımcılar sadece tesisin açılışına gelip kurdele kesecekler. :)

     İşin teknik boyutu ile ilgili yapacaklarımızın bir kısmı aşağıdaki gibi olacak;
  • İş Planı Hazırlama (Teknik Proje ve Fizibilite Hazırlığı dahil)
  • Statik Proje Hazırlama (İnşaat Mühendisleri Odası)
  • Mimari Proje Hazırlama (Mimarlar Odası)
  • Elektrik Tesisat Projesi Hazırlama (Elektrik Mühendisleri Odası)
  • Mekanik Tesisat Projesi Hazırlama (Makine Mühendisleri Odası) 
     Bu projemiz için düşündüğümüz isim (son şeklini ortaklarımızla birlikte vereceğiz):
GEHAŞ
(Gönül Erleri Hayvancılık Anonim Şirketi) 

Not: Bir yandan projemiz hazırlanıyor, bir yandan da tesisi kurmak için Çanakkale ile Balıkesir illeri arasındaki bölgede sahibinden veya Milli Emlak'tan almak veya kiralamak üzere arsa aramaya başladık...

Otlanma-Beslenme Alanları

Beslenme Alanları

Otomatik Süt Sağım Odaları

Otomatik Süt Sağım Odaları


Otomatik Süt Sağım Odaları


Proje Alanı


Proje Uygulayacağımız Bölge

     Not:
     Resimler örnektir. Kurulacak tesis de, yaklaşık olarak bu resimlere benzeyecektir...
     Bu çaptaki bir tesis için gerekli olan İdari Birimler (yönetici, yardımcı-müdür, muhasebe-finasman, satın alma, pazarlama-reklam, veteriner, teknik, güvenlik, idari vb. ofis odaları) Sosyal Birimler (konaklama, yemek, ibadet, spor vs.), Depolar (yem depoları, malzeme depoları vs.), Araç Garajları ve Kapalı Otoparklar, Hayvan Barınakları, Otlanma Alanları vs. ler olacaktır...


 Projemize Ortak Olmak İsterseniz 
geprot@hotmail.com
Mail adresimize,
HAYVANCILIK PROJESİNE ORTAK OLMAK İSTİYORUM 
konu başlığı ile; 
Adınızı, soyadınızı, eğitim durumunuzu, 
geçmişte yaptığınız ticari faaliyetleri (varsa eğer), 
halen yapmakta olduğunuz ticari faaliyetleri (varsa eğer), 
bulunduğunuz ülkeyi-ili, aile yapınızı, 
ekonomik durumunuzu, geçiminizi nasıl sağladığınızı, 
aylık sabit gelir-giderinizin miktarını (yaklaşık), 
sabit telefonunuzu, cep telefonunuzu, mail adresinizi yazınız... 

     Başvuruları kabul edilecek ortaklar ile ön görüşmeler yapılacak, gerekli bilgiler verilecek, 2015 Ağustos ayı sonuna kadar da birlikte (ortakların il yakınlıklarına göre İstanbul'da veya Ankara'da) bir toplantı yapılarak gerekli sözleşmeler yapılacak (bu aşamada, bir teminat bedeli olarak sembolik bir nakit para alınacak, şirket kurulacak, 2 sonra proje hazırlıkları tamamlanacak ve en geç 2 ay içinde de projenin onaylanması ile birlikte, ortaklara düşen miktarların şirketin banka hesabına aktarmaları talep edilecek...) 
     Sağlanacak teşvik bedelleri ile de, yaklaşık 8-10 ay içinde gerekli tesisler kurulacak, tüm alımlar yapılacak, gerekli personel alımları yapılacak, hayvanların alımları yapılacak ve fiilen şirket faaliyete başlayacak.
     Ayrıca; bu sayede, onlarca kardeşimize iş imkanı da sağlanmış olacak (inşAllah)...

Gönül Erleri Mail Grubu
Kurucu Genel Koordinatörü
AbdulMevla Murat Şendoğdu

5 Temmuz 2015 Pazar

Baş Ağrısını Tetikleyen Nedenler


Baş Ağrısını Tetikleyen Nedenler
     Kaç günde bir ‘başım ağrıyor’ dediğinizi hiç düşündünüz mü? Peki baş ağrınızın nedenini? Farkında olmadan yaptığınız bazı alışkanlıklar, yedikleriniz, kimi zamansa çevresel faktörler başınızın ağrımasına neden oluyor.
     İşte baş ağrınızı tetikleyen nedenler!

1) Migren de dahil olmak üzere, baş ağrılarının yüzde 80 nedeni stresten kaynaklanıyor. Stres sebebiyle kasılmanızdan oluşan baş ağrısına karşı masaj uygulamak ağrıyı etkili şekilde hafifletiyor.

2) Vücudun susuz kalması baş ağrısına neden oluyor. Yeterli su içmeyen çocuklarda bile baş ağrısı görülebiliyor.


3) Bilgisayara uzun süre bakmak beyindeki kan damarlarını etkileyebilir. Bu nedenle, baş ağrısının nedenlerinden biri de uzun süre ekrana bakmaktan kaynaklanıyor. Bilgisayarınıza mutlaka bir ekran koruyucu alın ve her saatte bir gözlerinizi dinlendirmeyi unutmayın.

4) Yalnızca kötü kokular değil, parfüm, çiçek, temizlik ürünleri, mum gibi gibi güçlü kokular da siz farkında olmadan baş ağrısına yol açabilir.

5) Kadınlara özel hallerde (hamilelik, regl, menopoz vb.) kadınlarda baş ağrısı ortaya çıkabiliyor.



6) Florasan ışık, spotlar, bilgisayardan gelen ışık, yani her türlü parlak ışık sinirlerinizi etkileyerek baş ağrısına sebep olabilir. Daha yumuşak ışık kullanmaya özen gösterin.

7) Nitrat içeren salam, sucuk, sosis gibi işlenmiş etler, süt ürünleri gibi fermente ürünler, salamura ürünler, soya sosu gibi besinler, çikolata gibi aminoasit içeren yiyecekler.



8) Uykusuzluk beyindeki kan damarlarının şişmesine neden oluyor. Düzenli ve sağlıklı uyku baş ağrısı riskini azaltıyor.

4 Haziran 2015 Perşembe

KELİMELER ~ KAVRAMLAR ✓☼❤☼✓ UYUŞTURUCU (7) ☼ NASIL KURTULUNUR?

KELİMELER ~ KAVRAMLAR
UYUŞTURUCU (7)
NASIL KURTULUNUR?

   - Çocuğunuzun Uyuşturucu Madde Kullandığını Nasıl Anlarsınız?
     Uyuşturucuların kullanılması davranış değişikliklerinde ve bünyedeki emarelerde kendini gösterebilir. Bununla beraber bu işaretler kesin delil sayılmazlar. Uyuşturucunun kullanılmasında kesin delil olan bünye emaresi enjeksiyonda (bilhassa eroinde) görülür. Daha çok kol ve bacak damarları boyunca olmak üzere, bağımlının bütün vücudunda iğne izleri vardır. Bunlar sivrisineğin soktuğu yerlere benzer ve muhtemelen iltihaplıdır. Tabi iğne ile tedavi gören hastaların vücudunda da iğne izlerinin bulunduğu unutulmamalıdır. 
     Kullanılan uyuşturucunun cinsine ve kullanma şekline göre değişen aletler, zehirin alınışı ve çeşidi hakkında fikir verir. Vücuttaki emarelerin çokluğu bağımlılık ihtimalinin işareti ise de, uyuşturucu kullanılmasının kesin delilleri olarak kabul edilmemelidir, fakat uyanık olunmalı, olaylar dikkatle izlenmeli ve değerlendirilmelidir. Bunlar mesela, el titremesi, ter boşalması, uykusuzluk, huzursuzluk, sükunet ile sinirlilik hallerinin birbirini takip etmesi gibi işaretlerdir. Davranış değişiklikleri de uyuşturucu bağımlılığın işareti sayılır. 
     Gençlerde rastlanan ve göze çarpan bu ve benzeri haller, ergenlikle ilgili çok normal sebeplerde olabilir. Örneğin ergenlikte:
     Okul başarılarındaki inişler ve yükselişler, aile münasebetlerinden ayrı kalma, uzaklaşma, ruh halinde değişiklikler, ilgi alanlarının sık sık değişmesi söz konusu olabilmektedir.

     Bunlar tehlike işaretleridir:
   * Daha önce bizlerle olmaktan zevk alan, programlar yapan kızımız veya oğlumuz, bizden uzak durmaya başlamışsa, ilgi ve istekleri sıklıkla değişiyorsa, maymun iştahlı olmuşsa, daha önce eğitim konusunda verdiği kararı değiştirmişse, kararsızlıklar yaşıyorsa...
   * Ruhsal yönden içine kapandığını, aşırı sinirli olduğunu, alınganlaştığını, sonra tekrar normale döndüğünü fark ediyorsak.
   * Başarı oranı tamamen ve her derste düşmüş ise, arkadaşlarını çok sık değiştiriyorsa, eski arkadaşlarına sırt çeviriyor ve çevreyle ilişkilerden kaçıyor, işini yada okulunu bırakmak istiyorsa.
   * Hiçbir şeye ilgi duymuyor ve herkesten uzak kalıyorsa, geleceğe dönük hiçbir adım atmıyorsa.
   * Ani ve çabuk duygu değişimleri varsa, yemek yeme düzeninde bozukluk oluyorsa.
   * Yalan söylüyor ve evden ufak tefek şeyler kayboluyorsa.
   * Elbisesinde, yatağında ufak yanıklar ve yırtıklar oluşmuşsa, farklı yerlere gittiğine dair ipuçları varsa.
   * Tuvalette uzun süre kalıp, oradan rahatlamış olarak çıkıyorsa.
   * Odasında, üstünde pudraya benzer şeyler varsa.
     Bunlar bize bir problemin olduğunu düşündürmelidir. Ama bütün bunları, tek başına anne yada baba olarak halletmeye kalkışmamak, mutlaka bir uzmandan yardım almak gerekir.

   - Aileye Düşen Görevler:
     Uyuşturuculardan korunmada en büyük vazife aileye düşmektedir. Aile toplumun temel çekirdeğidir. En başta anne ve baba, çocuklara örnek olmalıdır. Çocuklar, her türlü sıkıntılarını ve problemlerini öncelikle anne ve babalarına açabilmelidirler. Problemlerin ilk defa aile büyüklerince değerlendirilmeleri şarttır.
     Bu konuda gençlerimizin dikkat edecekleri noktalara gelince;
  * Gerçek sevgiyi ve mutluluğu muhakkak ki kendi yuvalarında aramalıdırlar.
  * Kötü arkadaş guruplarından uzak durmaları gerekir. Böyle kişiler davranışlarından, hareket ve sözlerinden anlaşılır.
  * Boş zamanları en iyi şekilde (okumak, kültürel ve diğer faydalı faaliyetlerde bulunmak gibi meşguliyetlerle) değerlendirmelidirler.
  * Yine gençlik dönemi; halk arasında söylendiği şekliyle "delikanlılık" devresidir. Bu yaşlarda kişilik icabı, gelecek için her an problem oluşturabilecek hareketlere girilebilir, kararlarda isteksizlik olabilir. Gençler bu hususu daima göz önünde tutmalı büyüklerin uyarılarını dikkate almalıdırlar.
     Gençlerimizi uyuşturucunun içine çeken alt kültürden de bahsetmek istiyorum. İçki uyuşturucu, kumar, şans oyunları, sapıklıklar, fuhuş evden kaçma gibi faaliyetlerin tümünü besleyen, ortaya çıkaran ortama "Uyuşturucu Kültürü" adını veriyoruz. Zararlı alışkanlıkların temelinde bu vardır ve bunu önlemek uyuşturucu kültürüyle mücadeleye bağlıdır.
     Bu kültürün filizlendiği birahane, pub, diskotek, kahvehane, kumarhane, meyhane ve benzeri yerlerden uzak durmalıdır.
     Bira ve "alkolsüz" denilen bira, alkolizm ve uyuşturucu batağının başlangıç basamağıdır.
     Yine milli manevi değerlerimiz, yüzyıllardan beri nesilden nesile intikal eden geleneklerimiz uyuşturucu kültürünün panzehiridir. Bu değerlere sarılmak zorundayız.

internet bağımlılığı ile ilgili görsel sonucu   - Medya'ya düşen görevler
     En güçlü ve yaygın eğitim kurumu olduğu halde bu çizgide hiç bir görev üstlenmeyen, hatta büyük bölümü ile, bilhassa temeldeki konu olan ve her türlü zararlı alışkanlıklara ve bunların salgın haline gelmesinde en büyük etken kabul edilen uyuşturucu kültürü çizgisinde büyük bir sorumsuzluk sergileyen medya, mutlaka disipline edilmeli. Bu güçlü kurum bütün birimleri ile yararlı bir çizgiye getirilmelidir ve medyanın bu sorumluluklarını ve hayati önem taşıyan görevlerini kabullenip yerine getirmedikçe diğer hiçbir tedbirin ülkeyi ve toplumu selamet kıyısına götüremeyeceği kesinlikle bilinmelidir. Bu ülke, bu toplum ve bu devlet hepimizindir. Bir yerde hırs ve kazançlara sınır tanımak zorundayız.

     KULLANIMLA MÜCADELE
   - Tedavi
     Uyuşturucu madde kullanan kişiler tedavi olabilir. Özellikle tedavi ilkelerini yerine getiren kişilerde uyuşturucu maddeyi bırakma oranı çok yüksektir.
     Kullanıcılar arasında "bu hastalığın tedavisi olmadığı" yolunda bir kanı yerleşmiştir. Bu değiştirilmeye çalışılmalıdır.
     Uyuşturucu maddeyi bırakan kişilerde tekrar madde kullanımına başlamak sık olarak gözlenen bir durumdur. Kişi uyuşturucu maddeleri bıraktıktan sonra bir daha hiçbir zaman kullanmamalıdır. Bir kez kullanması onun eski günlerine dönmesine neden olabilir.

   - Tedavinin ilkeleri
     Bu maddeleri kullanan kişilerin tedavisi; kişiye, kullanılan maddenin cinsine ve kullanım süresine göre değişiklikler göstermektedir.
     Tedavinin başarısı için iki önemli etken sayılabilir:
   * Bunlardan birincisi kişinin tedavi olmayı istemesidir. Eğer kişi tedavi olmayı kendisi istemiyor ise, kimse ona zorla bıraktırmayı başaramaz.
   * Diğeri ise kişinin maddeyi bırakmaya kendini hazır hissetmesidir. Çünkü, kişi maddeyi bıraktığı zaman alışkanlıklarını, yaşadığı ortamı değiştirmek zorunda kalabilecektir. Eğer tüm bunlara hazır değilse, yapabilecek fazla bir şey yoktur. Uyuşturucu madde kullanan kişide bağımlılık arttıysa, tedavi daha güç olacak ve daha uzun sürecektir.
     Ayrıca, uyuşturucu kullanımı ile daha da artan aile içi iletişim bozukluklarının, kopukluklarının giderilmesi için anne ve babanın da tedaviye katılması gerekir.

   - Önleme
     Gençlerin madde kullanmaya başlamasını önlemede ailelerin çocukları ile ilişkilerinin kalitesi önemli bir yer tutar. Çocukları ile kuvvetli sevgi ilişkisi olan doğru ve yanlışları öğreten, davranışları için uygulanabilir kurallar koyan, bunların uygulanmasını sağlayan ve çocuklarını gerçekten dinleyen ebeveynler çocuklarının uygun bir aile ortamında yetişmesini sağlamış olurlar.
     İnsan ihtiyaçları, sonsuzdur. Çocuğunuzun yaşını sosyal çevresini, ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak ne kadar harçlık vereceğinizi belirleyiniz. Belirlenen bu rakam ihtiyaçların üzerinde yada bu ihtiyaçları karşılayamayacak miktarda olmamalıdır.

anne sevgisi ile ilgili görsel sonucu   - Değerlerin öğretilmesi
     Her ailenin bazı prensip ve standartlarla belirlenmiş davranış beklentileri vardır. Sosyal, ailesel ve dini değerler; gencin, alkole ve maddeye hayır demeleri için nedenler bulmasını ve kararlılıklarını kesin bir şekilde sürdürmelerini sağlar.
     Aile değerlerinizi çocuğunuza açık bir şekilde öğretebilmeniz için:
     İzin alması için gerekli olan değerleri açık bir şekilde belirtin ve; dürüstlük, sorumluluk alma ve kendine güvenin neden önemli olduğunu, bu değerlerin iyi kararlar vermede nasıl yardımcı olacağı hakkında konuşun.
     Kendi davranışlarınızın çocuğunuzun değerlerinin gelişmesini nasıl etkilediğini sakın unutmayın. Çocuklar kendi anne-babalarının davranışlarını taklit ederler. Örneğin sigara içen anne ve babaların çocuklarının sigara içme yüzdesi daha yüksektir. Sigara içme, alkol ve yatıştırıcı ilaçları alma davranışlarınızı yeniden gözden geçirin. Unutmayın ki sizin bu maddeye karşı tutumunuz çocuğunuzun alkol veya madde kullanıp kullanmamaya karşı belirleyeceği tutumu şekillendirecektir. Bu, zaman zaman aldığınız alkolü tamamen kullanmamanız anlamına gelmektedir. Çocuklar bağımlılık düzeyinde, kendisine ve ailesine zarar verebilecek düzeyde alkol kullanımı ile sosyal içicilik arasındaki farkı anlayabilirler.
     Eğer siz nefsinize hakim olamıyorsanız, alkol kullanıyorsanız; çocuğunuzun asla sizin içkinizden tatmasına izin vermeyin. Böylece çocuk, erişkinler için yasal ve kullanılabilir olan alkolün aslında zararlı birşey olduğunu, çocuklar için yasal olmayan bir madde olduğunu görebilir.
     Kendi söz ve davranışlarınız arasında ki uyuma dikkat ediniz. Çocuğunuzun sizinle özdeşim kurduğunu unutmayınız. Çocuğunuzdan beklediğiniz davranışları sizin gösterdiğinizden emin olunuz. Çocuğunuz sizi model alır. Sizin davranışlarınızın, tutumlarınızın, sorunlarla başa çıkma yollarınızın benzerlerini çocuğunuzda görebilirsiniz.
     Çocuğunuzun sizin aile değerlerinizi anladığından emin olunuz. Aileler bazen çocuklarının nadiren veya hiç konuşmadan değerleri aldıklarını düşünürler. Bu doğru değildir. Bunlar; aile, yemek için bir araya geldiğinde konuşulabilir.

alkol yasağı ile ilgili görsel sonucu   - Alkol ve Diğer Maddelere Karşı Kuralların Konması ve Bunların Uygulanması     Kuralların konması, işin sadece başlangıç kısmıdır. Önemli olan bunların uygulanmasıdır. Kurallara uyulmadığında uygulanacak yaptırımlar da önceden belli olmalıdır.
     Açık olun. Kuralların nedenlerini açıklayın. Kuralların neler olduğunu ve nasıl bir davranış beklediğinizi söyleyin. Kurallara uymamanın sonuçlarını, yani yaptırımın ne olacağını, nasıl uygulanacağını ve ne kadar süreceğini tartışın.
     Tutarlı olun. Çocuğunuzun alkol veya madde kullanmaması konusundaki kuralların evde, arkadaşında ve her yerde geçerli olduğundan emin olun.
     Makul olun. Daha önce kararlaştırılmamış yeni kuralları ve cezaları çocuğunuzla tartışmadan uygulamayın. "Baban eve geldiğinde, ona söylerim ve seni öldürür" gibi gerçekçi olmayan tehditlerden kaçının. Bunun yerine, sakin bir şekilde tepki verin ve daha önce kararlaştırmış olduğunuz cezayı uygulayın.

   - Alkol ve Maddelerin Etkileri Hakkında Bilgi Sahibi Olma:     Her bir aile; alkol ve uyuşturucu maddeler hakkında bilgilenmeli, tehlikeyi kendilerinden ve çocuklarından çok uzaklarda görmemeli, tehlikeden uzak kalabilmek için tedbirler geliştirmelidirler.

   - Çocuğunuzla Konuşma ve Onu Dinleme:
     Bir çok aile çocuğu ile alkol ve diğer maddelerin kullanımını konuşmaktan kaçınır. Bazıları kendi çocuklarının böyle maddelerle karşılaşmayacağını düşünür. Bazıları ise bunu nasıl konuşacağını bilmediği için veya böyle fikirleri çocuğun kafasına koymak istemediği için konuşmaz.
     Çocuğunuz böyle bir problem yaşayıncaya kadar beklemeyin. Tedavi programlarına giren bir çok genç, ailelerin öğrenmesinden önceki en az iki yıldan beri madde kullandıklarını açıklamaktadırlar. Çocuğunuzla madde ve alkol hakkında daha erken konuşmaya başlayın ve iletişim kanallarını açık tutun.
     Tüm cevapları bilmeme olasılığından endişe etmeyin. Çocuğunuz bununla ilgili olduğunuzu bilsin yeter. Birlikte cevapları araştırabilirsiniz.
     Aşağıda çocuğunuzla alkol ve madde hakkında konuşabilmenizi sağlayacak bazı ipuçları bulacaksınız.
     İyi bir dinleyici olun. Çocuğunuzun size problemlerini veya sorunlarını getirebileceğinden emin olun. Çocuğunuzun size söylediği şeyleri dikkatle dinleyin.
     Öfkenizi kontrol edin. Şiddetten kesinlikle kaçının. Gerekiyorsa, sakinleşmek için kendinize süre verin. Çocuğunuzun ne söylediğine çok dikkat edin. Eğer çocuğunuz sorunlarından bahsediyorsa; okulda veya arkadaşlarıyla işlerin nasıl gittiğini siz sorun.
     Hassas konularda da konuşabileceğinizi hissettirin. Gençler, kendileri için önemli konularda ailelerinden bilgi alabileceklerine inanmak isterler.
     Ödüllendirin. Sadece yanlışlar üzerinde odaklanmayın, iyi yaptığı şeyleri de fark edin ve bunları belirterek pekişmesini sağlayın. Aileler ödüllendirmekte, eleştirmekten daha cömert olursa çocuklar kendilerini daha iyi hissederler ve kendi kararlarına güvenerek özgüveni yüksek gençler olurlar. Burada kastedilen sözel ödüllendirmedir. Yani çocuğunuzun yaptığı davranışı beğeniyorsanız onu takdir ettiğinizi söyleyin.
     Açık mesajlar verin. Alkol veya madde hakkında konuşuyorsanız çocuğunuza kullanmama mesajını açık şekilde verdiğinizden emin olun. Böylece çocuğunuz kendisinden beklenenleri tam olarak bilecektir.
     Doğru davranışlarınızla model olun. Çocuğunuzdan beklediğiniz dürüstlük, ahlaklı olmak gibi davranışları kendiniz gösterdiğinizden emin olun.

   - İletişim İpuçları     Dinleme; Dikkatle dinleyin. Sözünü kesmeyin. Çocuğunuz konuşurken kendi söyleyeceğinizi hazırlamakla meşgul olmayın. Çocuğunuzun sözünün bittiğinden emin olana kadar bekleyin.
     Gözleme; Çocuğunuzun yüz ifadesi ve vücut dilini anlayın. Çocuğunuz sinirli ve rahatsız mı veya rahat mı görünüyor? Konuşma süresince çocuğunuzun söylediklerini ona eğilerek, omzunu tutarak ve başınızı sallayarak ve göz teması kurarak dinleyin. Çocuğunuzun konuşmalarını ciddiye alın.
     Cevap verin;
     "Şunu yapmalısın", "senin yerinde olsam" veya "ben senin yaşındayken" ile başlayan cümleler yerine "çok ilgimi çekti", "anlıyorum ki, bu bazen zordur" gibi cümlelerle başlamak cevap vermek için daha uygundur.
     Eğer çocuğunuz size duymak istemediğiniz şeyler söylüyorsa, sakın bunları yadsımayın.
Her durum için çocuğunuza önerilerde bulunmayın. Bunun yerine anlattığı şeylerin ardında ki duyguları anlamaya çalışın. Çocuğunuzun kastettiği şeyi anladığınızdan emin olun.
     Çocuğunuzun içinde bulunduğu güç durumu, sizinle paylaştığı için pişman olmasına neden olmayın. Her zaman onun yanında olacağınızı hissettirin.

   - Uyuşturucuya Alıştırma Yöntemleri:
     Unutmayın ki, uyuşturucu bağımlılığının ilk adımı arkadaş kıyağı ile atılır. Eğer arkadaşınız, gerçektende arkadaş değil de bir "ayakçı" ise, birkaç hafta sonu devam eden bu kıyakçılığı "bombalama" denilen ikinci aşama izler. Bu aşamada bir gün ziyaretinize gelen ayakçı, kıyağını yaptıktan sonra giderken, nasılsa yanındaki yüklüce miktarda eroini almayı unutuverir. Bir eroinmanın malını asla unutmayacağını bilmediğiniz için, kuşkulanmazsınız. Birkaç gün gelip almasını beklersiniz. Gelmez. Bir gün, "yahu şundan bir kere çeksek ne olur sanki?" dersiniz. Sonra bunun gerisi gelir. Mal bittiğinde bombalanmışınız demektir. Artık bir eroin bağımlısı olarak, her yerde kıyakçınızı, daha doğrusu ayakçınızı arar ve kolaylıkla bulursunuz.
     Özellikle genç yaştaki insanlar arasında, guruptan bir yada birkaç kişinin uyuşturucu kullanması, diğerlerinin de en azından bir kez denemesi için yeterli bir neden. Gençler , birbirlerine sigara ikram eder gibi yada hastalığını iyileştirmek amacıyla ilaç verir gibi uyuşturucu sağlayabiliyorlar. Gençler, arasındaki sohbetin dışında kalmasını istemedikleri arkadaşlarını da kendileri gibi uyuşturucu kullanmaya zorlayabilirler. Kullanmaya itiraz eden arkadaşlarını dışlıyor yada "arabesk" türü tanımlamalarla, kendilerince aşağılama yolu seçiyorlar. Okul önleri de artık satıcılar için vazgeçilmez mekanlardan. İstanbul'da bulunan pek çok okulun kapısında, özellikle çıkış saatlerinde uyuşturucu satıcılarına rastlanıyor. Okul yönetimi nemi yapıyor? Onların çoğuna göre, okulunda uyuşturucu kullanan öğrenci yok ki. Neden böyle bir konuyu düşünsünler?
     Esrar bağımlıları, kullandıkları malın içine eroin karıştırılarak bu uyuşturucuya da alıştırılabilirler. Eroin krizleriyle birlikte de bağımlılık başlar.

   - Uyuşturucu Kültürünün Sebepleri
     Toplumu ayakta tutan, ona yücelme ve yasama gücünü kazandıran, manevi, ahlaki ve hamasi değerlerini çürüterek, sömürgeci devletlerin uydusu haline getiren bir soğuk harp uygulamasıdır. Dış güçlerin ve içerdeki ajanlarının ve bunlarla işbirliği yapan mafya üçlüsünün organize çalışmaları. Her zaman mafyanın ağına takılmaya hazırdır; sokaktaki başı boş insanlar ve çocuklar".
     Unutulmaması gereken bir önemli husus da; Beyaz zehir alışkanlığının gelişmesinde, içinde türlü uyuşturucular taşıyan ve son yıllarda karaborsaya da tekel çizgisinde hükmeden ithal sigaraların ve kolalı mamullerin payı zannedildiğinden çok fazla.

   - Madde Kullanımının Nedenleri Bilgisizlik: Tehlikeden habersiz ve bu sebeple konuyu hafife almak.
     Özenti: Özenti sergilemede en önemli payın medyaya ait olduğu rahatlıkla söylenebilir.
     Bira-bahane: Diskotek ve diğer kafabulma-eğlenme yerleri. Bunlar beyaz ölüm değirmeninin çarkları ve tuzaklarıdır. Giren büyük ihtimalle öğütülür.
     Gurup baskıları: Kötü arkadaş.
     Merak: Denerim, bırakırım kafası. Fakat bir veya iki deneme, genci belki de dönüşü olmayan yola sokmaya yeterli gelmektedir.
     Moda: Çevreye uyma havası...
     Bozuk çevre ve hasta toplum. Bilindiği gibi hastalıklarda insandan insana kolaylıkla geçebilir. Gençlerde tehlike sevgisi, cinsel bozukluklar, kendini aşma, ispatlama içgüdüsü veya gayreti. Genetik yapının maddeye yatkınlığı. Gençlerdeki manevi boşluk ve inanç zaafı. Bozuk aile ve hasta toplumdan kaynaklanan güvensizlik duygusu. Gelecek karşısındaki kaygılar; strese, sıkıntıya ve yalnızlığa itiyor. Aile yapısındaki bozukluklar, geçimsizlikler. Ahlaki manevi zaaflar. Yine ailelerdeki ekonomik bozukluklar çoklukla normaliteyi bozar. Bilhassa yokluktakini bunalıma ve intihara, varlıktakini şımarıklığa, taşkınlığa, tahribe yöneltir. Eğitimdeki zaafiyet, yetersizlik ve yanlışlıklar. Maddeci felsefeye dayalı eğitimler insanları bencilliğe (egoizme), şahsi çıkarcılığa iten temeldeki sebeplerdir.

   - Arkadaş çok önemli
     Çocuklar ve gençler; aileden ve okuldan, zamanla arkadaş çevresinden etkilenirler. Arkadaş çevresinde kabul edilmek için gençler, ekseriya çevresinin baskısına dayanamaz aşağılık duygusu ile uyuşturucu kullanır. Sanıldığının aksine, uyuşturucu ile ilk temas; sokak başında bilinmeyen satıcı vasıtası ile değil, bilakis arkadaş çevresiyle olmaktadır....

     Bu illetlerin hepsinden çocuklarımızı korumalı ve manevi bir kalkanlarının olması İslami bir hassasiyet kazandırmalıyız...

2 Haziran 2015 Salı

KELİMELER ~ KAVRAMLAR ✓☼❤☼✓ UYUŞTURUCU (6) ☼ NEDENLERİ ve TEDAVİ YÖNTEMLERİ


KELİMELER ~ KAVRAMLAR
UYUŞTURUCU (6)
NEDENLERİ ve TEDAVİ YÖNTEMLERİ

     BAĞIMLILIK NEDİR?
     Bağımlılık; hem bedensel ve ruhsal alanda ortaya çıkan klinik tablo, hem de uzantıları olan toplumsal sorunlar beraber düşünüldüğünde çağımızın en önemli sağlık sorunu olmaya aday görünüyor. Bu özellik gerek toplumun her kesimini ilgilendirmesi gerekse bir toplumdan diğerine sınır tanımaz yaygınlığı nedeniyle her geçen gün daha da büyük anlam taşıyor, taşıyacak. Çünkü sorun, yalnızca madde kullanan bireyi değil o bireyin içine doğduğu aileyi, ailenin parçası olduğu toplumu ve giderek o toplumda kültürel yapı özelliklerinden ekonomik işleyişe kadar geniş bir alanı ilgilendirmekte ve etkilemektedir.
     Çocuk, ergen ve genç erişkinlerde görülen madde bağımlılığı sorunu ülkemizde ve dünyada yeni karşılaştığımız bir sorun değildir. Sanayileşme, modernleşme ve kentleşmenin dayattığı bireysel ve toplumsal refah kavramları; her zaman beklenen sonucu vermemiş ya da istenen sonucu verse de beraberinde bireyi yalnızlaştıran, baş etmek zorunda olduğu problemlerin sayısı artarken, baş etme becerilerini azaltan ve bu durumda “çözümü” sağlıklı olmayan desteklerle ve dengelerle sağlayan bireyler ve gruplar oluşumuna neden olmuştur. İşte bu noktada ergenlikten yaşlılığa kadar uzanan geniş bir yelpazede madde bağımlılığı başlangıçta sorunlar nedeniyle ortaya çıkan iç sıkıntısı ve kaygıyı azaltmak için kullanılırken çok kısa bir süre sonra kendi başına diğer tüm sorunların toplamından daha önemli olmaya başlar.
     Önemli bir toplum sağlığı sorunu olan madde kullanımı ve bağımlılığı mücadelesinde amacımız hiçbir madde kullanımına başlanmamasını sağlamak, sağlık ve yaşam kalitesini yükseltmek, madde kullanmadığı için gencin kendinden gurur duymasını sağlayarak madde kullanmayana destek olmak, madde kullanan ve bağımlı olanları da tedavi ve rehabilite ederek sağlığından sorumlu bireyler olmalarını sağlamaktır.

UYUŞTURUCU BAĞIMLILIK ÇOCUK ile ilgili görsel sonucu     ÇOCUKLARDA VE GENÇLERDE
     MADDE BAĞIMLILIĞI İÇİN RİSKLER
     Son yıllarda tüm Avrupa ülkelerinde ergen ve gençler arasında alkol ve yasadışı madde kullanımında bir artış söz konusudur. Ülkemizde madde kullanımı birçok ülkeyle karşılaştırıldığında düşük oranlardadır. Fakat ülkemizdeki genç nüfusu göz önüne aldığımızda bu düşük oranların ne kadar büyük rakamlar oluşturacağını unutmamak gerekmektedir. Ülkemizde gençler arasında yapılan çalışmalarda yarısından fazlasının sigara deneyiminin olduğu, ilköğretimde ise yaşam boyu en az bir kez tütün kullanma oranının % 16 olduğu görülmektedir. Yaşam boyu en az bir kez alkol kullanımı %35-45, esrar kullanımı %4, uçucu madde kullanımı % 4, ekstazi kullanımı için ise %2-2,5 oranları verilmektedir. Tütünden sonra en sık kullanılan maddeler sırasıyla alkol, uçucu maddeler ve esrardır. Sigara ve alkol dışında tüm maddelerde kullanım sıklığında bir artış söz konusudur. Bu artış ekztazide daha da belirgindir.
     Çocuk ve gençlerde madde kullanımında en önemli nedenin ‘merak’ olduğu pek çok 
araştırma ile saptanmıştır. Ergenlik ve gençlik biyolojik, bilişsel ve sosyal alanlarda değişikliklerin olduğu bir dönemdir. Gençler bu dönemde alkol ve madde kullanımını da içeren yeni durumlarla karşılaşırlar. Biyolojik ve sosyal değişikliklerin yarattığı stresi azaltmak, arkadaş baskısı ve bir gruba dahil olma isteği de madde kullanımına başlamada diğer önemli nedenlerdir.
     Başlama nedeni ne olursa olsun madde kullanmaya başlama, artan bir madde kullanımına ve diğer suç oluşturan olaylara neden olabilir. Az ya da çok kullandıkları bir dönem sonrası gençlerin büyük çoğunluğu madde kullanmaya devam etmemektedir. Az fakat önemli bir kısmı ise kullanıma giderek artan düzeylerde devam etmektedir. 12-18 yaş aralığında alkol ya da diğer maddeleri denemek yaşla beraber belirgin artış göstermektedir.

     Çocuk ve gençlerin madde kötüye kullanımına yol açan ‘risk faktörleri’ ve onları bundan koruyan ‘koruyucu faktörler’ söz konusudur. Bu risk ve koruyucu faktörleri bilmek problemi anlamamıza yardımcı olacaktır.
     Genelde yapılan tarama çalışmaları esas olarak problemli alkol veya madde kullanımı geliştirme riski yüksek olan ergen populasyonunu hedeflemiştir. Bu ergen grupları sıklıkla okul devamsızlığı yapanlar, depresyon veya yıkıcı davranışı olanlar, evden kaçanlar, adalet sistemi içine dahil olmuş olanlar, sıklıkla bar, pub ve diskoya gidenlerden oluşur.
     Son yirmi yıldır araştırmacılar madde kullanımının nasıl başladığını ve ilerlediğini özellikle hassas bazı gruplarda risk ve koruyucu faktörleri de tanımlayarak açıklamaya çalışmaktadırlar. Risk faktörlerini, bir bireyde ‘şu özellikler, değişkenler ya da tehlikeler varsa’ toplumdan rastgele seçilmiş bir bireyden daha fazla madde kullanım olasılığı vardır şeklinde tanımlamaktadırlar. Risk faktörlerine sahip herkes madde kullanmamaktadır. Başka bir deyişle karşılaşılan risklere dirençli bireyler de vardır. Karşılaşılan olaylara karşı tampon görevi gören faktörler bu direnci oluşturmaktadır.
     Risk faktörlerini üç grupta toplayabiliriz: biyolojik faktörler (örn. genetik faktörler), psikolojik ve davranışsal faktörler (örn. emosyonel bozukluklar, öğrenme güçlükleri, dürtüsellik, davranış bozuklukları), sosyal ve çevre ile ilgili faktörler (örn. ebeveynlerin madde kullanıyor olması, aile desteğinin az olması,akademik başarının düşük olması, akran ilişkileri, ekonomik ve sosyal desteğin olmaması vb.). Eğer bu faktörlerden bir tanesi dahi güçlü bir olumsuz etkiye sahip ise madde kullanma olasılığı yüksektir. Bu faktörlerden bir veya daha fazlası olumlu yönde güçlü ise genci madde kullanımına karşı koruyabilmektedir.
     Alkol bağımlılığı olan ana babaların çocukları, alkol bağımlılığının karmaşık genetik bir bozukluk olması nedeniyle yüksek risk taşıyan çocuklar olarak değerlendirilmektedir. Bu çocuklar yalnızca alkol bağımlılığı açısından değil, aynı zamanda diğer psikopatolojiler açısından da risk taşımaktadırlar. Alkol bağımlılarının çocuklarında dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB), karşı gelme bozukluğu (KGB), davranım bozukluğu (DB), depresyon ve anksiyete bozuklukları kontrol grubuna göre daha yüksek oranlarda dır. Gençlerin alkol kullanma sıklığı ile anne ve babaların alkol kullanma sıklıkları arasındaki ilişkiyi inceleyen çalışmalarda, özellikle erkek çocuklar ile babaların alkol kullanma sıklıkları arasında önemli benzerlikler bulunmuştur. Ailelerinden ayrı yetişmiş alkol bağımlılarının çocuklarında yapılmış çalışmalar, bu çocuklarda %25 alkol bağımlılığı saptamışlardır.

     Aile içinde madde kullanımı olan çocuklarda madde kullanımı daha sıktır. Aile üyelerinin madde kullanımı ile ilgili tutum ve düşünceleri olumlu yönde ise bu da risk oluşturmaktadır. Bu konuda ailenin toleransının fazla olması, uygun olmayan disiplin yöntemleri de madde kullanımını arttırmaktadır.
     Çocuk ve ergenlerde madde kullanımı açısından risk olabilecek durumları araştıran çalışmaların sonuçlarına ruhsal hastalıklar önemli bir yer tutmaktadır. Psikiyatrik hastalılar madde kullanımı sonucunda gelişebilmektedir. Ayrıca psikiyatrik hastalıklar madde kullanımının gidişini değiştirdiği gibi madde kullanımı da psikiyatrik hastalığın gidişini değiştirebilmektedir. Madde kullanım bozukluğu olan gençlerin %76’sında en az bir komorbid psikiyatrik bozukuk saptanmıştır (Dilbaz 2006).
     Maddelerin çeşitli psikiyatrik sorunlarda belirtileri giderme amaçlı kullanılması söz konusu olabilmektedir. Bunlar arasında en sık adı geçen sorunlardan kendilik değeri düşüklüğü, depresyon, DEHB, anksiyete bozuklukları, fiziksel-cinsel ve duygusal istismar önde gelmektedir. DEHB erken başlangıçlı psikoaktif madde kullanımı açısından bir risk faktörüdür. Ayrıca sigara kullanımı da DEHB’da sıklıkla bozulmuş olan ileriye yönelik plan yapma, öncelikleri belirleyebilme ve dürtü kontrolü gibi ileri fonksiyonlarda iyileşmeye neden olduğundan kendini tedavi etme amaçlı da kullanılmaktadır. Çalışmalar DEHB ve alkol kullanım bozuklukları arasında bir bağlantı olduğunu desteklemektedir. Alkol bağımlılarının çocuklarında daha fazla DEHB saptanırken, bu çocukların babalarında da daha yüksek oranda DEHB belirtisi görülmüştür. Alkol bağımlılığı ile DEHB arasındaki ilişki, bir hastalığın başka bir hastalık şeklinde devam ediyor olmasının yanı sıra, bir hastalığın başka bir hastalık ile birlikte görülmesi olarak da yorumlanabilir. Çalışmalar erişkin madde kullanıcılarında %20 oranında, alkol bağımlılarında ise %35-70 oranında çocukluk döneminde başlayan DEHB görüldüğünü göstermektedir.

28 Mayıs 2015 Perşembe

KELİMELER ~ KAVRAMLAR ✓☼❤☼✓ UYUŞTURUCU (5) ☼ UYUŞTURUCU BAĞIMLILIĞININ TEDAVİSİ

KELİMELER ~ KAVRAMLAR
UYUŞTURUCU (5)

UYUŞTURUCU BAĞIMLILIĞININ TEDAVİSİ

     Uyuşturucu madde kullananlar tedavi olabilir mi?

     Evet, uyuşturucu madde kullanan kişiler tedavi olabilir. Özellikle tedavi ilkelerini yerine getiren kişilerde uyuşturucu maddeyi bırakma oranı çok yüksektir. kullanılan uyuşturucu madde esrar, eroin, ekstazi fark etmez. Tedavi sadece kişinin uyuşturucu maddeyi bırakmasını değil, sosyal yaşamına geri dönmesini ve yaşamını sağlıklı biçimde sürdürebilmesini de içerir. Bu ise uyuşturucu maddesiz yaşam tarzının inşa edilmesi ile mümkün olmaktadır.
     Tedavide başarı oranının araştırmalarda %40 olduğu bildirilmektedir. Kişinin tedavi olma motivasyonu ve tedaviye uyumu çok önemlidir. Kullanıcılar arasında “bu hastalığın bir tedavisi olmadığı” yolunda bir kanı yerleşmiştir. Halbuki, bu yanlış bir kanıdır. İsteklilik ve kararlılık tedaviyi mümkün kılmaktadır.
     Yapılan araştırmalar, şeker hastalarının uyuşturucu madde kullanıcılarına göre tedaviye daha uyumsuz olduğunu göstermektedir. Ancak uyuşturucu madde kullanımında hastalığın tekrarı sadece tıbbi sorunlara yol açmamaktadır. Aynı zamanda sosyal, ekonomik ve adli sorunlara da yol açmaktadır. Kişinin uyuşturucu madde kullanımı daha büyük yıkıma yol açtığı ve yaşam kalitesini düşürdüğü için, diğer hastalıkların tekrarından daha önemlidir.

     Bağımlılık tedavisinde süre nedir?
     Bağımlılık tedavisi uzun sürelidir. Kişinin tedavide kaldığı süre arttıkça, tedavinin başarılı olma ihtimali artar. Tedavinin süresi kişiden kişiye değişir.
     Kişinin 6 ay uyuşturucu madde kullanmasına, tıbbi literatürde “kısmi düzelme” adı verilmektedir. Bu nedenle tedavinin aralıklı da olsa en az 6 ay sürmesinde yarar vardır.
     Ancak tedavi süreci bir yıl kadar deVam etmelidir. Bir yılın sonunda da gerekli durumlarda tedaviye devam edilmesi gerektiği bildirilmektedir. Bağımlılıkta tedavinin ömür boyu sürmesi gerektiğini ileri süren çalışmalarda vardır.
     Tedavi yöntemleri nelerdir?
     Öncelikle kişi başvurduğu zaman bedeninin uyuşturucu maddeden arındırılması gerekir. Buna detoksifikasyon adı verilir. Eroin gibi bazı uyuşturucu maddeler bırakıldığında ciddi yoksunluk belirtileri ortaya çıkacağı için tıbbi bir tedavinin uygulanmasını gerekli kılar.
     Tek başına ilaç tedavisi yeterli değildir. Kişinin kendisini tanıması, uyuşturucu maddeyi kullanma davranışını öğrenmesi, uyuşturucu madde kullanma nedenlerini anlaması, tekrar başlamaması için neler yapması gerektiğini öğrenmesi sağlanır.
     Bu amaçla bireysel ve grup terapileri yararlı olmaktadır. Ailenin ve bağımlı kişinin eğitimi de tedavinin içinde yer almaktadır. Tedavi süresi uzadıkça başarı şansı artar.

     Tedavide başarıyı artıran faktörler nelerdir?
     Bağımlılık tedavisindeki başarı; kişiye, çevreye ve yönteme göre değişkenlik gösterir. Tedavide başarıyı artıran faktörlerden en önemlisi kişinin istekli ve kararlı olmasıdır. Bağımlı; kendini değiştirmeye çalışırken, ailesi de değişimlere uğramayı kabul etmelidir. Bu noktada ailenin desteği önemlidir.
     Uzun süreli tedavide olmak, başarı şansını artırmaktadır. Bağımlılığın tedavisi her tip uyuşturucu madde kullanımı için benzerdir. Eğer kişi kendisinin bağımlı olduğunu unutmaz, tedaviye uyum gösterir ve yarıda bırakmazsa başarılı olma şansı yüksektir.

     Kişi yardım almadan bağımlılıktan kurtulabilir mi?
     Esrar, eroin, ekstazi gibi uyuşturucu maddeler, sigara ve alkol bağımlılığı; beyinde değişiklikler yaratır. Bu biyolojik değişiklikler, kişinin çevresi, psikolojisi ve sosyal sorunları ile etkileşir. Tedavi ise değişimin gerçekleşmesi ile mümkün olmaktadır.
     Değişimin hangi alanlarda olması gerektiği, riskli durumların belirlenmesi ve buna karşı önlemlerin geliştirilmesi, yeni davranış modellerinin benimsenmesi ancak belli bazı yardımların alınması ile mümkün olmaktadır. Bu nedenle kişinin profesyonel destek alması iyileşme şansını artırır.

     Kullandığı uyuşturucu maddeye göre kişinin tedavinin şansı nedir?     Bağımlılık tedavisinde en önemli etken kişinin istemesi ve bağımlılık tedavisinin kurallarına uymasıdır. Bunlar gerçekleştikten sonra kişinin kullandığı uyuşturucu maddenin büyük bir önemi yoktur.

     Yatarak mı, ayaktan tedavi mi?     Tedavinin türü kişiden kişiye değişir. Genel olarak ayaktan tedavi daha yararlıdır. Bunun en önemli nedeni kişinin kendi yaşamını değiştirmeden, bulunduğu çevre ve koşullar içinde alkol veya uyuşturucu madde kullanmamayı öğrenmesidir.
     Ancak kişi kendisini alkol ve uyuşturucu maddeden uzak tutamıyor, arkadaş çevresinin baskısına karşı koyamıyorsa, bu durumda izole edilmesi yani hastaneye yatırılarak tedavi edilmesi yararlı olacaktır.

     Detoksifikasyon (arındırma) nedir?
     Detoksifikasyon tıbbi bir dönemdir. Kullanılan uyuşturucu maddenin bırakıldıktan sonra ortaya çıkan yoksunluk belirtilerinin kaldırılmasını hedefler. Her uyuşturucu maddenin yoksunluk belirtisinin niteliği ve şiddeti farklıdır. Yoksunluk belirtilerinin şiddeti kişiden kişiye de değişebilir. Uyuşturucu madde kullanımı sırasında bedenin kurduğu denge, uyuşturucu madde bırakıldıktan sonra yeni bir denge oluşturmaya çalışır. İşte bu dönemde önemli bedensel sorunlar yaşanabilir. Bu bedensel belirtileri gidermek için tıbbi müdahaleler gerekir.
     Detoksifikasyon süreci tek başına tedavi değildir. Detoksifikasyon aşamasını takiben terapi ve rehabilitasyon sürecinin başlaması, iyilik sürecini uzatacaktır. Sadece arınma tedavisi ile tedavi tamamlanmış olmaz.
     Arınma uyuşturucu maddenin vücuttan temizlenme sürecidir ve tedavinin sadece başlangıcıdır. Arınmadan sonra kişinin kendisini tanıması, uyuşturucu maddeyi kullanma davranışıyla başa çıkmasını öğrenmesi, uyuşturucu madde kullanma nedenlerinin üstesinden gelmesi, tekrar başlamaması için neler yapması gerektiğini öğrenmesi gerekir. Tedavi süresi uzadıkça başarı şansı artar.

     Bağımlılık terapisi nedir?     Bağımlılıkta terapi;
  • Kişinin kendini tanıması, anlaması ve kendini değerlendirme yetisini kazanmasını,
  • Uyuşturucu madde kullanmaya başlama nedenlerinin araştırılmasını ve bununla ilgili etkenlerin ortadan kaldırılmaya çalışılmasını (kişilik sorunları, güvensizlik vb),
  • Söz konusu uyuşturucu maddelerin kendisinde yarattığı etkileri tanımasını,
  • Tekrar kullanmaya başlamasının engellenmesi için gerekli bilgileri ve yetileri kazanmasını,
  • Altta yatan veya eşlik eden ruhsal sorunların tedavisini,
  • Dış dünyaya karşı kendisini hazırlamasını sağlamaya yöneliktir.
     Bu amaçla uygulanan bireysel ve grup terapilerinin bağımlılığın tedavisinde yeri büyük olmaktadır.

     Tekrar kullanmaya başlama oranı nedir?
     Bağımlılık yineleyen bir hastalıktır. Genelde uyuşturucu madde kullananların birden fazla tedavi girişimleri vardır. Tedavi girişimi sayısı arttıkça, tedavi şansının azalmadığı bilinmektedir.
     Bu nedenle, birkaç kez başarısız tedavi girişimi kişiyi ve çevresini karamsar kılmamalıdır. Her yeniden kullanmaya başlama, aslında kişi için öğretici bir süreç olarak görülmelidir.

     Eğer bu tekrarlardan kişi bir şeyler öğrenebilirse, bir daha ki sefere yeniden başlamaması için gerekli önlemleri alabilir. Alkol veya uyuşturucu maddeyi bıraktıktan sonraki ilk aylarda tekrar kullanmaya başlama riski daha yüksektir. Bu nedenle, özellikle ilk bir yıl içinde kişinin tedavilere devam etmesi büyük önem taşır.

     Kullanılan uyuşturucu madde tamamen bırakılmalı mı?

     Eğer bağımlıysanız, kullandığınız uyuşturucu maddeyi tamamen bırakmak gerekir. Bağımlı olan kişilerde kullanılan uyuşturucu maddeyi azaltmak mümkün değildir. Tabi ki bunu deneyebilirsiniz, ancak tüm araştırmalar bağımlı kişilerin kullandıkları uyuşturucu maddeyi bırakmadıkları azalttıkları zaman, tekrar eskisi gibi kullanmaya başladıklarını göstermektedir.
     Aslında tüm uyuşturucu maddeleri bırakmak daha doğrudur. Çünkü, sadece kullandığınız uyuşturucu maddeyi bırakmak yeterli olmaz. Diğer uyuşturucu maddeleri kullanmaya devam ederseniz, uyuşturucu madde kullanım alışkanlığınız devam etmiş olacaktır. Başka uyuşturucu maddelerin verdiği etkiler dolayısıyla kontrolü kaybedecek ve bıraktığınız uyuşturucu maddeyi de tekrar kullanmaya başlama ihtimaliniz yüksek olacaktır.

07-08-09-10 Mart İSTANBUL - BOSNA TURU (THY ile)

07-08-09-10 Mart 2024 BOSNA KARADAĞ TURU (THY ile ve VİZESİZ) 3 GECE / 4 GÜN 4* lı OTELLERDE KONAKLAMA Saraybosna - Konjic – Blagaj - Mosta...