19 Ocak 2011 Çarşamba

Demet Tezcan'ın Kaleminden - Şehadetin sınırında nöbet tutan adam; Uğur Süleyman Söylemez

Demet Tezcan

Şehadetin sınırında nöbet tutan adam
Uğur Süleyman Söylemez 
    
Sevgili Uğur Süleyman Söylemez, nasıl hitap etmeliyim bilmiyorum ki? Aynı gemide, aynı atmosferi solurken pek çok kez karşılaşıp, yol verdik belki birbirimize kim bilir? Yan yana yürüyüp, Kepez Kapalı Spor Salonu’nda aynı ikramlara el uzattık belki de? O zaman tanışsaydık muhtemeldir  “Süleyman bey”  ve “siz” diye hitap ediyor olacaktım. Ama şimdi kaldırıp aradan tüm sınır ve soğuk mesafeleri “abi” demek geliyor içimden yüreğim dolusu “Süleyman abi!”
     Uykunun koynunda cennet bahçelerinin rüyasındasın biliyoruz. Belki de şehid arkadaşlarınla doyumsuz muhabbetlerde...  Metelik vermiyorsun şu fani dünyaya ve dönüp bakmıyorsun onun da farkındayız. Ondandır dualarımızı kattığımız tüm çağrılarımıza aldırış etmeden derin uykunun kollarına verişin kendini. Anlıyoruz imanı anlıyoruz  “abi” şehadete olan sevdan yüzünden  “iyilik sağlık” dualarımıza aylardır bir cevap vermeyişin...
     Ama gel gör ki öte yanda da yedi aylık bir uykunun koynunda, makinelerin desteği ile de olsa  “babamızı ziyarete gidiyoruz” cümlesini kurdurtabiliyor çocuklarına nefes alışın. Yastığa başlarını koyarlarken her zamanki gelişinle kapıyı çalıp girmesen de, sofralarına oturup, yerken seni andıkları sevdiğin yemeklere uzatmasan da kaşığını burada, aralarında olduğunu söyletiyor hastane odasında var olan bedenin. Odana girip aynı havadan soluklanıyor olmanın mutluluğunu hiç olmazsa ellerine, yaralı başına dokunmanın, “seni seviyoruz baba” diye kulağına fısıldamanın hazzını yaşıyor evlatların.  Buradalığından, hâlen aynı gökyüzünün altında olan varlığından, soluk alıp veriyor, bu halinle de olsa aralarında duruyor oluşundan, bitmek tükenmek bilmez umutlardan söz ediyorlar birbirlerine. Ve bir gün yataktan doğrulup kalkacağının hayalini kuruyorlar içten içe. Düşlerine inanmayanlar hoyratça yıkmasınlar diye kendilerine bile içten içe söylüyorlar mucize kabilinden hayallerini.
     Aylardır şehadetin hududunda nöbet tutup, o kavuşma anını özlemle beklesen de sen, mağrur minnetsizliğinle dönüp bakmasan da fani dünyaya, yüreğimiz el vermiyor bizden istediğin duaya be “abi!” İnsan kendisi için delicesine bir arzuyla diliyor da şehadeti, söz konusu başkası olunca dili de, gönlü de muhannetleşiveriyor işte alabildiğine… Aylardır istedik ki bir ses ver sesimize ve son ver saflarımızdaki sensizliğimize… “Sen” sussan da bak dinle ben, anlatacağım “sana” neler olup bittiğini.
     26 Aralık günü Mavi Marmara geldi “abi” yer gök maviye kesti o gün. Bayram yerine döndü Sarayburnu, şehidler, şahidler, gaziler ve sen “abi” ve “sen” oradaydın, aramızdaydın gök kapıları açıldı, rahmet indi yerlere kadar. Mavi Marmara limana yaklaşırken göz yaşları arasında duamızdaydın...  Meryem’cesine bir sabrı ve tevekkülü kuşanmış sevgili eşin Tuba, yine her gün olduğu gibi o gün de elleri ellerinde duadaydı yanı başında… Biz de dualarımızı kattık duasına, sevgilerimizi gönderdik  “Söylemez” ailesine, selam ve esenlik temennilerinin en kalbi olanıyla...  
     Asla vazgeçmişliğimiz, yılmışlığımız, caymışlığımız, yoldan dönmüşlüğümüz yok bilesin “abi!”  Gemi katılımcılarından başpiskopos Hilarion Capucci de oradaydı o gün: “Geri durursak yazıklar olsun bize” dedi. “Geri durursak yazıklar olsun” dedik biz de her milletten tek yürek olup, hep birlikte.
     Dünya biliyor ki, işgalcinin yüreksiz katilleri, gemiye kurşun yağdırdıklarında ne kadar çok ölüm olursa o kadar çok korkularını bastırıp, mağrur döneceklerdi evlerine ve çocuklarının yanına. Kanlı elleriyle, gurur cümleleri kurarak okşayacaklardı korku masalları ile büyüttükleri çocuklarının başını. 
     Ve dünya bilsin ki, o gün işgalci katiller Akdeniz’in sularına şehidlerimizin kanıyla yazdı sonlarının başlangıcını… “Hepimizi öldürmediği için özür dileyen” işgalci, o gün hepimizi öldürmediği için dövünecek, hem de çok dövünecek!
     Mavi Marmara her bir yürekte dünyanın her yerinde mazlumun sesi olarak seyr ve seferde bundan böyle.
     Ve sen “abimiz” rahat ol emi! Mavi Marmara’nın yolculuğu asıl bundan sonra başlıyor. Zalimin zulmüne karşı “Erdemliler İttifakı”nın asasıyla tüm engeller ikiye ayrılacak orta yerinden, sular yarılacak yeniden vira Bismillah!

Hiç yorum yok:

17-18-19 Mayıs Hafta Sonu İstanbul & Kapadokya Turu

Gönül Erleri 17-18-19 Mayıs Hafta Sonu İstanbul & Kapadokya Tur      Gezilecek Yerler: Tuz Gölü Ihlara Vadisi (4 km trekking turu) Avano...