26 Şubat 2011 Cumartesi

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİNE FARKLI ALANLARDA SÖZLEŞMELİ 200 PERSONEL ALINACAK

İstanbul Üniversitesi, 20 biyolog, 15 lise mezunu, 3 önlisans mezunu, 3 lisans mezunu laborant, 100 lisans mezunu, 5 önlisans mezunu, 10 lise mezunu hemşire, 10 lisans mezunu ebe, 4 sağlık memuru, 2 fizyoterapist, 4 diyetisyen, 4 çocuk gelişimcisi; 10 lisans, 2 önlisans mezunu sağlık teknikeri, 2 anestezi teknikeri, 2 radyoloji teknikeri ve 3 radyoterapi teknikeri alacak
T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ
4/B (SÖZLEŞMELİ PERSONEL) ALIM İLANI
     Üniversitemiz Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezlerinde (giderleri Döner Sermaye Gelirinden karşılanacaktır.) 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 4. maddesinin (B) fıkrasına göre istihdam edilmek üzere 06.06.1978 tarihli ve 7/15754 sayılı Kararnameye ekli 28 Haziran 2007 tarihli ve 26566 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslarda Değişiklik Yapılmasına Dair Esaslar"da yer alan ek 2. inci maddenin (b) fıkrasına göre İstanbul Üniversitesinin ilgili kurumlannda en az 6 ay deneyim sahibi olanlara öncelik verilip, 2010 KPSS(B) grubu puan sırası esas alınmak suretiyle aşağıda belirtilen pozisyonlara Sözleşmeli Personel alınacaktır.
• Değerlendirme sıralaması, ilan metnindeki öz niteliklere ek olarak, İstanbul üniversitesi ilgili kurumlarında en az 6 ay çalışmış olma öz niteliğine göre yapılacak olup, bu sayının kontenjanı doldurmaması halinde bu özniteliğe sahip olmayanlar da değerlendirmeye alınacaktır.
1- Başvuracak adaylarda yukarda belirtilen özel şartlar ile 657 sayılı Kanunun 48. maddesinde belirtilen aşağıdaki genel şartlar aranır.
a) Türk vatandaşı olmak,
b) Kamu haklarından mahrum bulunmamak,
c) Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bite; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlanma karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamak.
d) Erkekler için askerlik durumu itibariyle; askerlikle ilgisi bulunmamak, askerlik çağına gelmemiş bulunmak, askerlik çağına gelmiş ise muvazzaf askerlik hizmetini yapmış yahut ertelenmiş veya yedek sınıfa geçirilmiş olmak,
e) 657 sayılı Kanunun 53. maddesi hükümleri saklı kalmak kaydıyla görevini devamlı yapmasına engel olabilecek vücut veya akıl hastalığı veya vücut sakatlığı ile özürlü bulunmamak,
2- Herhangi bir Sosyal Güvenlik Kurumundan emeklilik veya yaşlılık aylığı almıyor olmak.
3- Tüm pozisyonlar için haftalık çalışma süresi 40 saati aşmayacak şekilde ilgili birimin yönetimi tarafından belirlenecek saatlerde görev yapma (gece dâhil) şartını kabul etmek,
4- 2010 yılı KPSS (B) grubu sınavlarına girmiş olmak, Lisans Mezunları için KPSSP3 Ön Lisans Mezunları için KPSSP93 Ortaöğretim Mezunlan için KPSS94 puanı esas alınacaktır.
5- 5917 sayılı Kanunun 47. Maddesi'nin 5. fıkrası a (2) bendi gereğince, sözleşmeli (4/B) olarak istihdam edilenler, hizmet sözleşmesi esaslarına aykırı hareket etmesi nedeniyle kurumlannca sözleşmelerinin feshedilmesi veya sözleşme dönemi içerisinde Bakanlar Kurulu Karan ile belirlenen istisnalar hariç sözleşmeyi tek taraflı feshetmeleri halinde, fesih tarihinden itibaren bir yıl geçmedikçe kurumlann sözleşmeli personel pozisyonlannda istihdam edilemezler.
6- İlgililerin, ilanın gazetede yayımlandığı günü izleyen 15 gün içinde (mesai saati bitimine kadar) www.istanbul.edu.tr adresindeki Başvuru Formunu eksiksiz doldurarak (noter tasdikli veya aslı görülmek üzere Personel Daire Başkanlığınca onaylanmış) aşağıda belirtilen belgelerle birlikte Personel Daire Başkanlığına şahsen müracaat etmeleri gerekmektedir. Posta ile yapılan müracaatlar kabul edilmeyecektir.
İstenilen Belgeler:
- Fotoğraflı Başvuru formu
- Nüfus Cüzdanı aslı ve fotokopisi
- Diploma veya mezuniyet belgesi aslı ve fotokopisi
- 2010 KPSS (B) grubu sınav sonuç belgesi
7- Başvurular incelendikten sonra ataması yapılacak adayların listesi, işe başlamaları için gerekli evraklar, başvuru zamanı ve yeri ile ilgili bilgilerin www.istanbul.edu.tr adresinden takip edilmesi gerekmektedir. İlgililere yazılı ya da sözlü ayrıca bir tebligat yapılmayacaktır.
NOT:
• Başvuru ve atama işlemleri sırasında gerçeğe aykırı beyanda bulunduğu veya herhangi bir şekilde gerçeği sakladığı tespit edilenlerin sözleşmesi yapılmaz. Sözleşme yapılmış olsa dahi fesih edilir. Bu kişiler hiçbir hak talebinde bulunamazlar.
• İlanda bulunmayan hükümler için genel mevzuat geçerlidir.

25 Şubat 2011 Cuma

ŞEHİD SELAMİ YURDAN

BENİMLE BİRLİKTE OLMAYA HAZIRMISIN!!!
Sen!Gözyaşını silerek devrilmeye
Vurulup kanlar içinde dönmeye
Sevdiğini ve sevdiklerini terketmeye
Benimle birlikte olmaya hazırmısın?
Kanlar içinde boğuşup dövüşmeye
Kanayan yaranı karlarla dağlamaya
Olmaz olsun bütün emperyalizm demeye
Benimle birlikte olmaya hazırmısın?
Ey Sen!Gecelerini uykusuz sabah
Gündüzlerini, gecesiz gün
Halk içinde Hak için,
Sabahsız uykuya yatmaya
Benimle birlikte olmaya hazırmısın?
Evet,Selami YURDAN kardeşimiz,bizleri birlik olmaya,vahdete çağırıyordu.Şehadetinden çok önceki aylarda yazdığı bu şiirinde,sanki kendisini resmediyordu.
Türkiye’nin meydanlarında ‘halk içinde hak için’,'Olmaz olsun bütün emperyalizm’ diye haykırıyordu.Emperyalizme ve uşaklarına karşı mücadelesini Bosna cephesinde sürdürmek için yola koyuldu Selami.Yüce Rabbinin Nisa suresi 75.ayetinin bir muhatabı olarak,Bosna’daki müslüman kardeşlerinin,bacılarının,çocukların feryadına kulak verip,yardımına koştu:
‘Size ne oluyor ki ALLAH yolunda ve ; ‘Rabbimiz bizi şu,halkı zalim olan şehirden çıkar,bize katından bir yardımcı ver!’ diyen zayıf erkek,kadın ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz?’
Şehid Selami Yurdan’ın şehadetine vesile olan operasyonda,birlikte olan arkadaşı Ufuk,1992 yılında Tevhid dergisinde yapılan söyleşide,şehadet olayını şu şekilde anlatıyor:Selami ile bizim gidişimiz,yolculuğumuz problemli oldu,ancak 16.gün Bosnaya varabildik.Fakat aramızda hiçbir problem olmadı.Yani düğüne gider gibi gittik,ALLAH’a şükür.Selami ile yolda,Türkiye’deki sohbetlerde konuştığumuz gibi,cemaatler hakkında bir saat bile konuşmadık.Ve Selami şunu söylüyordu: ‘Arab kardeşlerle konuştuk,görüştük.Onlar Müslüman olmasalardı,evlerini,barklarını bırakıp buraya gelmezlerdi.
Araplardan onlarca kişi şehid oldu,samimi kişilerdi.Konuşmalarımız Bosnaya gidince kesildi.Artık hiç konuşmuyordu.Daha sonra eğitime gittik.Orada bir Türk arkadaş vardı,vurulmuştu.Ben daha evvelden onu tanıyordum,dedim ki;bizi Arapların yanına götür.O da dediki, ‘Visako’da büyük bir operasyon yapılacak.’Selami özellikle  ‘Biz oaraya gidelim.’dedi.Biz üç gün oarad kaldık.Ondan sonra,o tutturdu ‘illa oraya gidelim orada cihad var.Biz oaraya gidelim.’Biz ise Türbe cephesine gidelim diyorduk.O cephede,o kadar büyük çatışma olmuyordu.Ben cephede bulunan Araplara haber yolladım.Araplar bizi çağırdılar.Biz oraya gittik.Bir gün silah atışı yaptık.O akşam yattık,sabahleyin yola çıktık.Selami’nin haleti ruhiyesinde,büyük bir değişme vardı.Yolculuk boyunca,doğru dürüst konuşmamıştı.Sabah üçte yola çıktık.Saat  onbirde,cepheye yakın bir yere vardık.Orada birgün dinlendik.Selami,oradaki çocuklara ilahi söyletiyordu.Boşnaklar ilahiyi çok severler.Bayram Doçe diye bir ilahi var.Yunus Emre’nin, ‘Bayram geldi’ilahisini Boşnakçaya çevirmişler.Selami onlara bu ilahiyi söyletiyordu.Hatta şehid olduktan sonra onu tanıyan çocuklar bu Bayram Doçe,Bayram Doçe diyorlardı.İkinci gecesinde,saat üçte uyandırıldık ve cepheye gittik.Önümüzdeki sırada,Boşnaklar vardı.Bizler 50-55 kişi civarındaydık.Biz oaradan operasyona gittik.Saat 07:00 civarında operasyon başladı.Biz operasyon sırasında ayrılıp Sırpların arasına girmişiz.Zaten nereye gittiğimizi ve çıktığımızı bilmiyorduk.Selami devamlı olarak ‘Arkadaş!Biz buraya şehid olmaya geldik’deyip,şu ayeti okuyordu ‘İnna lillahi ve İnna ileyhi raciun’ Dünya kelamı olarak,sadece bir kere,bana ‘Hadi Ufuk yürü’ dedi.Daha sonra ağzından bir tek dünya kelamı çıkmadı.Bir yerden 3-4 defa gidip geldik.Ben buna bir anlam veremediğim için ‘Niye böyle oluyor’ dedim.O ‘No problem,Cihad-ı Fi Sebilillah’diye cevapladı.O arada yanıma bir Boşnak grubu geldi.İlerlenecekti.Benim önümde bir arkadaş,onun önünde Selami vardı.Aramızda en fazla 10mt vardı.Biz mevzi aldık.Üzerimize sağ tarafımızdan,doğu tarafımızdan,ateş ediliyordu.Bulunduğumuz yer ormanlıktı ve yerde,tam dört parmak kalınlığında kuru yapraklar bulunuyordu.Bastığımızda kayıyorduk.Doğu tarafımızdan sürekli ateşe devam ediliyordu.Önümüzde mayınlı bir bölge olduğunu önceden biliyorduk.Burdan geriye doğru çekiliyoduk,tam o sırada mayınlı bölgenin Sırp tarafından,bizim bulunduğumuz bölge,ağır silahlarla taranmaya başladı.Tam o sırada ben Selami’nin tekbirlerini duydum.Selami vurulduktan sonra arka arkaya 5 kere tekbir getirdi.Daha sonra gördüğümüzde bir kurşunla vurulduğunu anladık.Kurşunu yedikten sonra,kalan son gücüyle beş defa tekbir getirdiği anlaşılıyordu.Yanımdaki arkadaş bana bağırdı ‘Ufuk!Selami vuruldu.Git onu al!’Ben hemen yerimden fırladım.Vurulduktan sonra geriye doğru yamaçtan yuvarlanmıştı.Yanına ulaştığımda,yüzüstü yatıyordu.Karın boşluğundan tek kurşun yemişti.Kurşun girdiği yerin tam arkasından çıkmıştı.Ruhunu ALLAH’a teslim etmişti.Biz üzülmedik bilakis sevinmiştik.Ben Selami’yi aldım geri hattımıza doğru götürüyordum.Arkamızdan yaylım ateşine devam ediyorlardı.Aramızdan yüzlerce kurşun geçiyordu.Etrafımıza havan mermileri düşüyordu.Yaprakların üzerinden kaya kaya gidiyorduk.Üzerimize sürekli olarak.İki kişi kol ve bacaklarından yaralanmışlardı.Ama şehid olmak sadece Selami’ye nasip olmuştu.Daha sonra doktorlar,kurşun bacaklara giden ana damarı parçalamış,yoksa tek kurşunla ölmez dediler.Saldırdığımız bir Sırp kasabasıydı.Sırplarda çok büyük kayba uğramışlardı.Selami bu şekilde şehid oldu.Konuşmadı,son sözü de tekbir oldu.Bir çok arkadaş vardı ama tek vasiyet eden oydu.Silahlı olarak fotoğrafının çekilmesini istemiyordu.Daha önce gömüleceği yeri göstererek ‘Beni buraya gömün’demişti. ‘Beyazıt’ta benim için,cenaze namazı kılın’diyordu.Terlikler almıştı ve ‘Bunları benim kardeşime götür’ demişti. ‘Sigaralarımı içmeyin onları Türkiye’ye geri götürün’demişti.Yani tek vasiyet eden Selami olmuştu.Her halde malum olmuştu.
Selami’yi vasiyeti üzerine Travnik şehrinde bulunan,Osmanlı’dan kalma Hacı Ali Baba Camii mezarlığına gömdük.Defin bittikten sonra birden yağmur yağmaya başladı.84 günden beri yağmayan yağmur,akşama hava kararana kadar devam etmişti.Bir daha da yağmadı.Ümmete mübarek olsun.
Vasiyeti üzerine İstanbul Beyazıt Meydanında gıyabi cenaze namazı kılındı.28 Ağustos Cuma namazı sonrasında;
Şehadetinden önce nice kereler bu meydanda ‘Şehidler Ölmez!’diye haykıran Selami için;onbinler toplanmış, ‘Şehidler Ölmez!Şehid Selami Yolun Devam Edecek!’sloganları arasında vasiyeti yerine getiriliyordu.Şehid Selami’nin muhterem babası Ferman Amca,bu sloganlar arasında megafondan,onbinleri şu veciz sözleriyle göz yaşlarına boğuyordu: ‘Selami’nin düğününe hoş geldiniz.Bu gyabi cenaze namazını oğlum Selami’nin düğün merasimi olarak kabul ediyorum.Ey nüfus kağıdında Müslüman yazanlar,bu dava hepimizin davasıdır.Ben bu gün oğlum Selami’nin Bosna-Hersek’te şehid olmasının gururunu taşıyorum.Benim bir Selamim gittiyse,geriye daha beş Selamim var.Şehidlik Cenab-ı ALLAH’ın lutfudur.Değil beş oğlum,beş milyon oğlum olsa bile onları ALLAH yolunda feda etmeye hazırım.Davamıza hep birlikte sahip çıkalım.’

24 Şubat 2011 Perşembe

ŞEHİD METİN YÜKSEL

   ŞEHİD METİN YÜKSEL  
     Yüksel şahadetinin 32. yıldönümünde hayatını kaybettiği noktada ve kabri başında anıldı.
     Fatih cami avlusunda vurularak hayatını kaybeden Metin Yüksel, şahadetinin 32. yıldönümünde hayatını kaybettiği noktada ve kabri başında anıldı. Yüksel’in Fatih camiinde hayatını kaybettiği noktaya güller bırakıldı.
     Konuşmanın ardından bütün şehitler için dualar edildi. Grup daha sonra kortej halinde Metin Yüksel’in Edirnekapı’da bulunan mezarına yürüyerek kabri başında dua etti.
    METİN YÜKSEL KİMDİR?
     Metin Yüksel 17 Temmuz 1958 yılında, Bitlis’in Nurşin İlçesine bağlı Deştedari köyünde dünyaya gelmiştir. Babası zamanın ünlü alimlerinden Sadrettin Yüksel, annesi doğunun en tanınmış şeyhi, Şeyh Mahsun’un kızı’dır.
     İlköğrenimine Bitlis’te başlayan Metin Yüksel1965 yılında, ailece İstanbul’a yerleşmeleri sebebiyle ilköğrenimini, Hüsam Bey Mahallesi'ndeki Aksemseddin Ilkokulu'nda tamamlar. Daha sonra Sinan Ağa Mahallesi'ndeki Gelenbevi

     Ortaokulu'na kaydolur. Orta öğrenimine devam ettiği sırada da babasından Kur'an-ı Kerim ve temel İslâmı bilgilerle alakalı dersler alır. Yüksel, ortaokul 2. sınıfa geldiğinde ise ortaokula devam etmek istemez ve okulunu bırakır.
     Ortaokulu bıraktıktan sonra o dönem İslâmi camiada aktif olan teşkilatların çalışmalarına katılmaya başlar. Bir dönem MTTB’nin (Milli Türk Talebe Birliği) yaptığı çalışmalara katılır.  Bir süre sonra MTTB'deki çalışmalar Metin Yüksel 'i tatmin etmez. O yıllarda yeni kurulmaya başlanan Akıncılar Teşkilatı'nın şube açma iznini alır ve bazı arkadaşlarıyla birlikte Fatih Akıncılar Teşkilatı'nı kurarlar. Fatih Akıncılar Teşkilatı kısa bir zamanda Türkiye'nin en aktif Akıncılar teşkilatı haline gelir.
     26 Ekim 1977 günü  Darüşşafaka Lisesi'nin önünde Metin Yüksel ve 3 arkadaşı sol gruplardan 8 kişinin silahlı saldırısına uğrar. Metin Yüksel ikisi midesine, biri de dizine olmak üzere 3 kurşun yarası alır. Hemen Vakıf Guraba Hastanesi’ne kaldırılıp tedavisi yapılır. Bu 3 kurşundan 2’si çıkarılır, bir tanesiyse şehit olana kadar vücudunda dolaşmaya devam eder.  Metin Yüksel artık davası uğruna yaralanmış bir gençtir. Bu olay Metin Yüksel 'in çalışmalarının daha da artmasını sağlayan bir olay olur.
     Metin Yüksel ve arkadaşları, Akıncıların büyümesinden rahatsız olan ülkücülerin, buradaki genç Akıncılar’ı rahatsız ettiklerini öğrenir. Ve 23 Şubat günü Cuma namazından önce Akıncılar, şimdiki Fetih Yurdu’na giderek abdestlerini alırlar ve ardından Cuma namazını kılmak için Fatih Camii’ne giderler. Namaz çıkışı Ali Bilir, Metin'in arkasından 3 kere kısa aralıklarla 'Metin dur!' diye bağırdı. Üçüncü bağırmasından sonra, iki eli de parkesinin  cebinde olan Metin, sağ elini çıkarıp öne doğru uzatarak, 'Gelin konusalım' dedi. Metin sözünü bitirir bitirmez, Ali Bilir ve yanındaki arkadaşları silahlarını çekerek, ateş etmeye başladılar.
     Metin Yüksel hayatını kaybetmişti. Metin Yüksel'in hayatını kaybettiği haberini alan on binlerce İstanbullu, Fatih Cami'inin avlusunu hınca hınç doldurdu. Vasiyeti gereği Metin Yüksel’in cenazesi yurdun diğer yerlerinden gelen Müslümanların katılımını sağlamak için birkaç gün bekletildi.

ŞEHİD METİN YÜKSEL



ŞEHADET BİR ÇAĞRIDIR,TÜM NESİLLERE VE ÇAĞLARA
     Böyle diyordu şehid Metin Yüksel… Çağları aydınlatacak yegane yolun Allah yolunda ölmek olduğunu haykırdı Fatih Camiinin avlusuna akan temiz kanlarıyla. O aşk ehliydi…
     Şehadete susamışlığı ve kendisinden sonra gelenlere emanet ettiği mücadele bilinci uğruna hayatını verdiği sevdasıydı…
     Metin Yüksel, her zaman kardeşlerinin yardımına koşabilmek ve kardeşlerinin dertlerine derman olabilmek için çaba sarfediyordu. Hayatını İslam Ümmetininin dirilişine adamıştı. Mahalle mahalle, şehir şehir koşuyordu İslam’ı tebliğ edebilmek için.
     Metin bir gün gençlerle ders yaparken diğer bir gün fakirlere yardım için koşuyordu. Bir gün mitingde en önde yürürken diğer bir gün Müslümanların izzetini korumak için İslama savaş açanlara karşı mücadele veriyordu.
     İslam coğrafyasındaki olayları çok iyi takip edip, zulüm gören kardeşlerine destek için en önde haykırıyordu hakkı. Şehidlerin ardından imrenerek bakardı hep. ”Şehadet inkılabın habercisidir” diyordu. Cihadı kuşanıp, Şehadeti koymuştu dualarının başına.
Daruşşafaka Lisesinin önünde kurşunlandığında Şehadet şerbetinin tadını hissetmişti…Koministlerin silahından çıkan üç kurşun vucuduna isabet etmişti. Davası için yaptığı faaliyetlerde hiç bir zaman korkmadı, geri durmadı, tereddüt etmedi Metin. Kafirlerin karşısında Uhud Dağı gibi dimdik ayakta durdu. Mücadelesini hayatının sonuna kadar yılmadan, yorulmadan devam ettirdi. Geceleri kendi eliyle hazırladığı afişlerle Fatih’i süslerken, gündüzlerini de İslam Davasının daha çok insana ulaşması için çalışıyor, gençleri organize ediyor. Fatih Akıncıları'nın "İyiliği Emreden ve Kötülüğü yasaklayan", eşsiz bir Kur’an nesli olması için elinden geleni yapıyordu. Hayatının hiç bir döneminde boş durmadı. O her zaman zulmün bu kadar yaygınlaştığı bir asırda Müslümanım diyen bir kimsenin boş durmasının mümkün olmadığını söylerdi. Arkadaşları bile onun bu azmi karşısında hayretlerini gizleyemiyorlardı.
     Metin şehadeti arzuluyordu ve bu emeline kavuşmak için çok çalışması gerektiğinin farkındaydı. Rasûlullah’ın yasakladığı Kavmiyetçilik/Milliyetçilik davası güdenler ile defalarca tartışmaları olmuş, kavga etmişlerdi. Şehadetinden bir kaç gün önce gerçekleşen kavgada milliyetçilerin elindeki bütün silahları toplamıştı. Daha sonra bu silahları onlara geri vermişti.

Ve 23 Şubat 1979 Cuma…
     Soğuk bir Şubat günü… Fatih camii avlusunda insanlar cuma namazı için hazırlık yaparken, Metin’de arkadaşlarıyla birlikte Camiin yakınındaki Vakıflar Yurdunda abdestini almış, arkadaşları ile birlikte Fatih Camiine doğru yola çıkıyordu. Silahını yanına almakla almamak arasında gitti geldi. Allah'ın evine ibadet amaçlı gittiğini düşündü ve silahını bıraktı.
     Ağır adımlarla Fatih Camiine doğru yürüdü. İçinde tarif edemediği bir his, adını koyamadığı bir duygu vardı. Namazını kıldıktan sonra uzunca dua etti... Camiiden çıkmak için yavaş adımlarla kapıya yürüdü, ayakkabılarını aldı ve Unkapanı tarafındaki büyük kapıdan dışarı çıktı. Merdivenleri yavaş yavaş indi ve Malta tarafındaki kapıya yöneldi, bir kaç adım atmıştı ki Cami avlusu ”Metin” sesiyle titredi. Arkasını döndü ve sesin geldiği yöne doğru baktı. Bir el silah sesi duyuldu Cami avlusunda. Yere düşmeden evvel Tekbir getirdi Metin... Ve Allah’ın arzı bir kez daha hayatını imanına şahid tutan bir yiğidin haykırışıyla sarsıldı... Olduğu yere yığıldı Metin... Kalleşçe arkadan vurmayı şiar edinenler yere düşen Metin’in başına iki kurşun daha sıktılar... Bir karışıklık oldu avluda... Karışıklıktan istifade eden karanlık yüzlü katiller münafıkça bir tavırla tekbirler getirerek kaçtılar...
     Dünyada kalanların telaşesine ve içinde bulundukları kaosa inat, Metin Allah’ın yalnızca şehidlere nasib ettiği bir iç huzur ile, özlemini çektiği şehadete kavuşuyor ve Rabbinin cennetlerine kanatlanıyordu... Tarih bir kez daha, İslam Mücadelesinin sancaktarlığını yapan yiğit bir gencin verdiği söze sadık kalışını kaydediyor ve O’nun mücadelesini kendinden sonra gelenlere emanet ediyordu...
     Metin Cennete’e kanatlandı... İyi insanların onurlu ölümlerle Rablerine kavuşmalarının gerekliliğini hatırlatarak gitti... Açıkta kalan gözleri ile tamamlanmış, zafere ulaşmamış bir kavgayı bize emanet ederek gitti... Şehadetin ucuz olmadığını, Şehid olabilmek için ancak bir şehid gibi yaşamanın şart olduğunu öğreterek gitti... Gidişiyle de bir ders verdi bize. Ve kanı, filizlenmek için kanını bekleyen bir neslin toprağını bereketlendirdi...
O bizim öğretmenizdi... Karlı ve soğuk bir Şubat Günü, Fatih Camiinin avlusuna dökülen kanlarıyla bize son dersini verdi ve gitti...
   Tam 32 sene geçti Metin Yüksel’in bir cemre gibi toprağa düşmesinin üzerinden. Ve bugün, yüzlerce-binlerce Metin, İslam sancağını dalgalandırmak için canlarını vermeye hazır olduklarını haykırmaktadırlar... Karanlığın dünyanın dört bir yanına yayıldığı 21.Asırda insanları İslam Medeniyetinin aydınlığına davet etmek için, Metin’in gittiği o yolda, kararlı adımlarla yürüyen binler vardır şimdi meydanlarda...

Ve Ahzab 23′ün taptaze tefsiri ile bir kez daha sarsılır dünya
“Mü’minlerden öyle erler vardır ki, Allah’a verdikleri söze sadık kaldılar ve şehid oldular. Kimileri de şehidlik beklemektedir. Onlar asla sözlerini değiştirmemiştirler.” (Ahzab 23)



RABBİM ŞEHADETİNİ KABUL ETSİN İNŞAALLAH…

20 Şubat 2011 Pazar

ENERJİ ve TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞINA 260 MÜFETTİŞ YARDIMCISI ALINACAK

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞI
MÜFETTİŞ YARDIMCILIĞI
GİRİŞ SINAVI

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığınca
16-17 / 04 / 2011 tarihlerinde Ankara’da, Müfettiş Yardımcılığı Giriş Sınavı yapılacaktır.


1) SINAVA KATILMA KOŞULLARI

a) ÖSYM tarafından 27-28 Haziran 2009 (A grubu ve öğretmenlik), 10-11 Temmuz 2010 tarihlerinde yapılan Kamu Personeli Seçme Sınavı KPSSP 38 Bölümünden 80 ve üzeri puan almış olmak (Başvurulardan en yüksek puan alan 260 kişiye sınava giriş belgesi verilecek olup eşit puan almaları nedeniyle 260. sıradaki aday sayısının birden fazla olması halinde, bu puana sahip adayların tümü sınava çağrılacaktır.),
b) 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 48. Maddesinde sayılan nitelikleri taşımak,
c) Siyasal Bilgiler, Hukuk, İktisat, İşletme, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültelerinden veya bunlara denkliği yetkili makamlarca kabul edilen Yurtiçi veya Yurtdışındaki Fakülte ve Yüksek Okullardan birini bitirmiş olmak,
d) Sağlık durumu, her türlü iklim ve yolculuk koşullarına elverişli bulunmak (Görev yapmasına engel bir halin olmadığına dair ilgilinin yazılı beyanı.),
e) Yapılacak inceleme sonunda, varsa sicil, tutum ve davranışları yönünden Müfettiş Yardımcılığına engel bir durumu bulunmamak,
f) Erkek adayların askerlikle ilişiği bulunmamak (Askerlikle ilişiğinin bulunmadığına dair ilgilinin yazılı beyanı),
g) Sabıka kaydı bulunmamak (Sabıka kaydının olmadığına dair ilgilinin yazılı beyanı),
h) Bu sınava daha önce birden fazla katılmamış olmak,
ı) Sınavın açıldığı yılın Ocak ayının birinci gününde 30 yaşını doldurmamış olmak (01/01/1981 tarihinden sonra doğmuş olmak),
i) Süresi içinde başvurmuş ve başvuru formu ile istenilen diğer belge ve bilgileri Kurul Başkanlığına vermiş bulunmak,


2) SINAV KONULARI

Yazılı sınavlar, Ekonomi, Hukuk, Maliye, Muhasebe, Yabancı Dil ve Kompozisyon konularında yapılacaktır.
Yazılı Sınavda başarı gösterenler, kendilerine bildirilecek tarihlerde Ankara’da sözlü sınava alınacaklardır.


3) SON BAŞVURU TARİHİ

Sınavlara katılabilmek için isteklilerin, başvuru formunda belirtilen belgelerle birlikte en geç 18/03/2011 günü mesai bitimine kadar; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı, İnönü Bulvarı, No: 27 E Blok Kat:1 Bahçelievler/ANKARA adresine, elden veya posta ile başvurmaları gerekmektedir. Posta ile müracaatlarda başvurunun, 18/03/2011 günü mesai bitimine kadar Başkanlığa ulaşması gerekmektedir. Postadaki gecikmeler dikkate alınmaz.
     Sınava girmeye hak kazananların listesi en geç 23/03/2011 tarihine kadar Bakanlığımızın internet sitesinde ilan edilecek, sınava girilecek yer ve sınav saatlerini gösteren “Sınav Giriş Belgesi”, Teftiş Kurulu Başkanlığınca elden verilecektir.
     Ayrıca, Sınavla ilgili ayrıntılı bilgi 0.312.215 84 00 numaralı telefondan alınabilir.

ŞEHİDLERİ ANMA GECESİ

Şehidleri Anma Gecemize Davetlisiniz...
28 Şubat Pazartesi
19:30 - 22:30
Gönülder Eğitim Araştırma ve Yardımlaşma Derneği
Mevlana Mah. Akdeniz Cad. No: 3
(Türkiş Blokları Yakını)
Ataşehir - İstanbul

17-18-19 Mayıs Hafta Sonu İstanbul & Kapadokya Turu

Gönül Erleri 17-18-19 Mayıs Hafta Sonu İstanbul & Kapadokya Tur      Gezilecek Yerler: Tuz Gölü Ihlara Vadisi (4 km trekking turu) Avano...