27 Kasım 2010 Cumartesi

26 Kasım 2010 Cuma

KELİMELER - KAVRAMLAR ... MERHAMET


 K E L İ M E L E R - K A V R A M L A R 
  M E R H A M E T 
     Acıma, esirgeme, koruma, sevgi gösterme, yardım etme. İnsanı başkalarına iyilik ve yardım etmeye yönlendiren acıma duygusu. Tüm yaratılmışlara sevgi ile yaklaşma, onları kötülüklerden koruma ve kurtarma, zor durumlarında yardım etme, bağışta bulunma, affetme gibi iyi huy ve davranışların başlıca nedenidir. Kaynağı Allah (cc.)'tır. İnsanlardaki merhamet, Allah (cc.)'ın rahmet ve merhametinin bir tecellisi, bir yansımasıdır.
     Allah'ın (cc.) niteliklerinden birisi merhametidir. Bu niteliğini ifade eden Rahman ve Rahim adlarının Kur'an'da Allah (cc.) ve Rab adlarından sonra en çok anılan adlar olması, Allah(cc.) 'ın merhamet niteliğinin önemini ve sonsuzluğunu gösterir. Allah(cc.) bu niteliği nedeniyle besleyip büyütür, ödüllendirir, nimetler bağışlar, suçları affeder, peygamberler aracılığı ile insanlara doğru yolu gösterir. Hz. Peygamber (s.a.s)'in gönderilmesi, Kur'an'ın indirilmesi de Allah(cc.)'ın merhametinin bir sonucudur. O'nun rahmeti herşeyi kuşatmıştır (el-A'raf, 7/156), merhametlilerin en merhametlisidir (el-A'raf, 7/151) ve merhamet edenlerin en hayırlısıdır (el-Mü'min, 23/109).
     Hz. Peygamber (s.a.s), Allah(cc.)'ın merhametinin büyüklüğünü ve insanlardaki merhametin kaynağı olduğunu dile getirdiği bir hadislerinde şöyle buyurur: "Allah (cc.) merhametini yüz parçaya ayırdı, doksan dokuz parçasını kendi yanında tuttu, bir parçasını yeryüzüne indirdi. İşte bu bir parça rahmet sebebiyle yaratıklar birbirine merhamet eder. Hatta yavrulu hayvan, bir tarafını incitir endişesiyle ayağını yavrusundan sakınır" (Buhari, Edeb, 19, Müslim, Tevbe, 17).
     Allah(cc.)'ın merhamet niteliğinin bir sonucu olarak insanlara gönderilen peygamberlerin en önemli özelliklerinden birisi de merhametli olmalarıdır. Kur'an, âlemlere rahmet olarak gönderildiğini (el-Enbiya, 21/107), Allah(cc.)'ın rahmeti sayesinde insanlara yumuşak davrandığını (Âl-i İmran, 3/159) belirttiği Hz. Peygamber (s.a.s)'in bu özelliğini şöyle açıklar:
     "Ey mü'minler! And olsun ki, içinizden size sıkıntıya uğramanız kendisine ağır gelen, size düşkün, mü'minlere şefkatli ve merhametli bir peygamber gelmiştir" (et-Tevbe, 9/128).
Merhamet mü'minlerin de temel özelliklerindendir. Bu nedenle Kur'an mü'minlerin birbirlerine karşı merhametli olduklarını belirtir (el-Fetih, 48/29). Başka bir yerde de kurtuluşa eren, ahirette kitapları sağ ellerinden verilen mü'minlerin nitelikleri sayılırken "Sonra inanıp birbirlerine sabır tavsiye edenlerden, merhametli olmayı tavsiye edenlerden olmaktır" (el-Beled, 90/17) buyurulur. Kur'an'ın bu tutumuna uygun olarak Hz. Peygamber (s.a.s) de merhamet konusu üzerinde önemle durmuş, teşvik etmiş, zaman zaman katı ve acımasız davranan insanları uyarmıştır. Sözgelimi bir hadislerinde: "Merhamet etmeyene merhamet edilmez" (Buhari, Edeb, 18) buyurmuştur. Diğer bir hadislerinde de insanın merhametinin Allah(cc.)'ın kendisine göstereceği merhametin nedeni olduğunu şöyle belirtir: "İnsanlara merhamet etmeyen kimseye de Allah (cc.) merhamet etmez" (Müslim, Fezail, 66). "Siz yerdekilere merhamet edin ki göktekiler (Allah (cc.) ve melekler) de size merhamet etsin" (Ebu Davud, Edeb, 58; Tirmizi, Birr, 16) hadisi de aynı olguyu farklı biçimde yeniden vurgular.
     İslam'ın öngördüğü merhamet tüm yaratıkları içine alacak kadar geniş kapsamlıdır.
Çocuklar, kadınlar, yaşlılar, yetimler, kimsesizler, hastalar ve yoksullar başta olmak üzere tüm insanlara merhamet göstermenin yanısıra, diğer tüm canlılara da merhametli davranmak mü'minlerin görevidir. Yüzüne damga vurulmuş bir eşeği görünce "Bu hayvanı dağlayana Allah (cc.) lanet etsin" (Müslim, Libas, 107) buyuran Hz. Peygamber (s.a.s), bir hadislerinde kötü yola düşmüş bir kadının susuzluktan ölmek üzere bulunan bir köpeğe su verdiği için Allah (cc.) tarafından bağışlandığını (Buhâri, Şürb, 9, Edeb, 27; Müslim, Selam,153, Cihad, 44), diğer bir hadisinde de kedisini açlıktan ölmeye mahkum eden merhametsiz bir kadının, bu davranışı, nedeniyle cehenneme atılmayı hakettiğini (Buhari, Edeb, 18, 27; Müslim, Fezail, 65) belirterek merhametin insanlârla sınırlı olmadığını dile getirir. Hayvanlara iyi bakılıp beslenmesi (Ebu Davud, İsti'zan, 39), zevk için dövüştürülmemesi (Ebu Davud, Cihad, 51; Tirmizi, Cihad, 30), nişan atılan hedefler yerine konulmaması (Müslim, Sayd, 59), zevk için öldürülmemesi (Nesai, Dahaya 42) yolundaki emirleri de İslam'ın bu konudaki kapsamlı bakışını yeterince ortaya koymaktadır.
Şamil İA

23 Kasım 2010 Salı

İSLAM İLMİHALİ ... DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: FIKIH - 1. KAVRAM

İ S L Â M   İ L M İ H A L İ
Dördüncü Bölüm: Fıkıh
   I. KAVRAM
     İkinci bölümde de ifade edildiği gibi, fıkıh kelimesi sözlükte "bir şeyi bilmek, iyi ve tam anlamak, iç yüzünü ve inceliklerini kavramak" anlamına gelir. Terim olarak ise, hicrî ilk asırlarda zihnî çaba ile elde edilen dinî bilgilerin tamamını ifade etmişken, iman ve itikad konularının ayrı bir ilim dalı olarak teşekkül etmesine paralel olarak, ileri dönemlerde İslâm'ın fert ve toplum hayatının değişik yönleriyle ilgili şer`î-amelî hükümlerini bilmenin ve bu konuyu inceleyen ilim dalının özel adı olmuştur. Fıkhın, şer`î delillerden elde edilen fıkhî hükümleri sistematik tarzda ele alan dalına fürû-i fıkıh, delillerden hüküm elde etme metodunu inceleyen dalına da usûl-i fıkıh denir. Fıkıh ilminde uzman olan kimselere de fakih (çoğulu fukahâ) denildiğini biliyoruz. Fıkıh ferdin Allah'a, kendine ve topluma karşı amelî sorumluluklarını, beşerî ilişkilerin sübjektif, ahlâkî ve objektif (hukukî) yönlerini bütünüyle kuşattığından ve bir bakıma İslâm toplumunun dini anlama ve yaşama tarzını ve çeşitliliğini, kültür ve geleneğini temsil ettiğinden İslâm hukuku tabirinin ilk planda çağrıştırdığı dar ve şeklî alana göre daha kapsamlıdır. Fakat Batı'daki İslâmoloji çalışmalarının etkisiyle fıkıh yerine İslâm hukuku tabiri de eş anlamlı olarak kullanılır olmuştur.
     Kur'an'ın fert ve toplum hayatına ilişkin olarak koyduğu amelî hükümler, kural ilke ve amaçlar ile bunların açıklaması, örneklendirmesi ve uygulanması mahiyetindeki Hz. Peygamber'in sünneti, İslâm'ın amelî hükümlerinin temel kaynaklarını teşkil eder. Kur'an ve Sünnet'in bu belirleyici ve yönlendirici tavrı, ferdin kişiliğine ve temel haklarına müdahale değil aksine dünya hayatında çeşitli zaaf ve sapmalara mâruz kalan insana ilâhî inayet ve rahmet elinin uzanması, onun aklî ve fıtrî temizliğinin vahiyle korunması ve desteklenmesi ve insanın dünya ve âhirette mutluluğu yakalamasına yardımcı olunması anlamını taşır. Müslümanlar ferdî, ailevî ve sosyal hayatlarını düzenlerken dinin bu yol göstericiliğinden âzami ölçüde yararlanmayı bu sebeple isterler.
     Öte yandan, Kur'an ve Sünnet'te yer alan amelî hükümlerin, ilke ve amaçların anlaşılması, yorumlanması ve günlük hayatın bu çizgide düzenlenmesi konusunda İslâm toplumlarının tarihî süreç itibariyle zengin ve çok çeşitli bir tecrübe birikimine sahip olduğu, nasların açık ifadelerinin çerçevelediği ortak alan etrafında zengin bir hukuk kültür ve geleneğinin oluştuğu da bilinmektedir. Bu itibarla İslâm fıkhı bir yönüyle ilâhî tebliğle, Kur'an ve Sünnet'te yer alan açıklamalarla, bir yönüyle de müslüman hukukçuların entelektüel üretimleri, gözlem ve tecrübe birikimleri, toplumların kültür, gelenek ve vak`alarıyla bağlantılıdır. Bu durum, İslâm fıkhının hem ilâhî inâyetten, vahyin yol göstericiliğinden, hem de beşerî çabadan, fert ve toplumların şart ve ihtiyaçlarından kopmamasının, ikisi arasında denge kurarak fert ve toplumlara mâkul, dengeli ve yaşanabilir bir hayat tarzı önerebilmesinin temel âmili olmuştur.
     Bu itibarla İslâm fıkhı veya İslâm hukuku denince, sadece Kur'an ve Sünnet'in amelî hükümleri değil de İslâm toplumlarının bu ortak alan etrafında geliştirdiği hukuk kültür ve geleneği, uygulama zenginliği kastedilir. Diğer bir anlatımla İslâm fıkhı veya hukuku tabirini müslüman toplumların fıkhı veya hukuku şeklinde açmak mümkündür.
     Bu arada, fıkhın hukuka göre daha kapsamlı bir kavram olduğunu da özellikle vurgulamaya ihtiyaç vardır. Çünkü hukuk beşerî ilişkileri şeklî ve objektif kurallarla ve maddî müeyyidelerle düzenlerken fıkıh ferdin yaratanla, kendisiyle ve toplumla ilişkilerini şekil ve öz, dünya ve âhiret, maddî ve mânevî müeyyide, cebrî hukuk ve sosyal baskı gibi değişik boyutlarıyla ele alır. Bu sebeple de fıkhın içinde İslâm kültür ve medeniyetinin birçok ayrıntısını, zengin bilgi ve tecrübe birikimini, fert ve toplum hayatının değişik kesitlerini bulmak mümkündür. Ancak burada İslâm fıkhının bu değişik vecîbeleriyle ilgili ayrıntıya girilmeyecek, sadece ibadet ve şahsın hukuku (ahvâl-i şahsiyye) çerçevesinde kalan ilmihal bilgilerinin daha iyi kavranabilmesi için bunların elde edilmesinde kullanılan aslî ve tâli kaynaklar ve metotlar ile bu konudaki dinî-hukukî mükellefiyetin mahiyeti fıkhın klasik doktrin ve sistematiğinde yer aldığı şekliyle verilmekle yetinilecektir.

22 Kasım 2010 Pazartesi

DAVETLİSİNİZ... 29 Kasım... Fesih Kaya Anlatıyor... Murakabe

İstanbul Anadolu Yakasındaysanız
özellikle davetlisiniz...
   

BAŞBAKANLIĞA 30 UZMAN YARDIMCISI ALINACAK

TC.
BAŞBAKANLIK
UZMAN YARDIMCILIĞINA
GİRİŞ SINAVI DUYURUSU
     Başbakanlık Merkez Teşkilatında çalıştırılmak ve Başbakanlık Uzmanı olarak yetiştirilmek üzere 30 adet Başbakanlık Uzman Yardımcılığı kadrosu için “Başbakanlık Uzman ve Uzman Yardımcılığı Sınav, Atama, Yetiştirilme, Görev ve Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre 21 Aralık 2010 tarihinden itibaren Giriş Sınavı yapılacaktır.
      Giriş Sınavı adayların mezun oldukları fakülte ve bölümlere göre iki grup halinde yapılacaktır.
 
I. Grupta, hukuk, siyasal bilgiler, iktisat, işletme, iktisadi ve idari bilimler fakültelerinden mezun olanlar arasından 16 Başbakanlık Uzman Yardımcısı alınacaktır. Bunlar için KPSSP95 veya KPSSP97 puan türü esas alınacak olup adayların müracaat edebilmeleri için bu puan türlerinden en az 85 puan almaları şarttır.
 
II. Grupta ise aşağıda mezun oldukları fakülte veya bölüm, bu fakülte veya bölümlere ayrılan sayı, esas alınacak puan türü ve taban puanı belirtilen 14 Başbakanlık Uzman Yardımcısı alınacaktır.
 

 
FAKÜLTE VEYA BÖLÜM SAYI PUAN TÜRÜ TABAN PUAN
1 İLETİŞİM FAKÜLTESİ 5 KPSSP8 75
2 SOSYOLOJİ BÖLÜMÜ 2 KPSSP8 75
3 İSTATİSTİK BÖLÜMÜ 2 KPSSP75 85
4 EKONOMETRİ BÖLÜMÜ 2 KPSSP92 80
5 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ 3 KPSSP8 70

Ekonometri bölümü mezunları sadece II.Grup için müracaat edeceklerdir.
1 - GİRİŞ SINAVINA BAŞVURU ŞARTLARI
1 - 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde belirtilen genel şartları haiz olmak,
2 - Üniversitelerin en az 4 yıllık lisans eğitimi veren ve yukarıda sayılan fakülte veya bölümlerinden ya da bunlara denkliği yetkili makamlarca kabul edilen yurt dışındaki yüksek öğretim kurumlarından birisini bitirmiş olmak,
3 - Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından; 27-28 Haziran 2009 ve 10-11 Temmuz 2010 tarihlerinde yapılan Kamu Personeli Seçme Sınavından, yukarıda fakülte veya bölümlere göre belirtilen puan türleri için tespit edilen taban puanı almak kaydıyla, müracaat edenlerin en yüksek puandan başlanarak sıralanması neticesinde kontenjanlara göre alınacak Başbakanlık Uzman Yardımcısı sayısının 4 katı aday arasına girmek (sonuncu aday ile aynı puana sahip olanlar da giriş sınavına çağrılacaktır.),
4 - Giriş Sınavının yapıldığı yılın ilk günü itibarıyla otuz yaşını doldurmamış olmak,
5 - Bu sınava bir defadan fazla katılmamış olmak,
6 - Erkek adaylar için askerlikle ilişiği olmamak,
7 - Görevini devamlı yapmasına engel olabilecek daimi vücut veya akıl hastalığı veya vücut sakatlığı ile özürlü bulunmamak,
8 - Giriş Sınavına süresi içinde başvurmak ve Giriş Sınavı için istenen belgeleri Kuruma vermiş bulunmak.
2 - BAŞVURU ŞEKLİ VE YERİ
     Adaylar başvurularını 25 Kasım - 6 Aralık 2010 tarihleri arasında “Başbakanlık Uzman Yardımcılığı Başvuru Formu”nu doldurmak suretiyle http://www.basbakanlik.gov.tr  internet adresinden elektronik ortamda veya Başbakanlık Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğü Vekâletler Caddesi 06573 Bakanlıklar/Ankara adresinde şahsen yapacaklardır. Adaylar başvurularını 6 Aralık 2010 tarihi mesai bitimine (saat 18:00) kadar yapabileceklerdir.
     Başvuru formuna yüklenilecek vesikalık fotoğraf son 6 ay içinde çekilmiş ve adayı kolaylıkla tanıtabilecek nitelikte olacaktır. Başvuru koşullarını taşımadığı halde başvuruda bulunan adayların müracaatları kabul edilmeyecektir.
3 - SINAVA GİRİŞ
Giriş Sınavına katılmaya hak kazandığı tespit edilen adayların listesi http://www.basbakanlik.gov.tr  adresinde ilan edilecektir. Adaylara ayrıca bir tebligat yapılmayacaktır. Bu adaylar; sözlü sınava katılabimek için aşağıdaki belgeleri Başbakanlığın internet sitesinde ilan edilecek tarihler arasında mesai saatleri içerisinde Başbakanlık Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğüne teslim edecekler ve kendilerine Sınav Giriş Belgesi verilecektir. Sınava katılamayacak müracaat sahiplerine herhangi bir bildirimde bulunulmayacaktır.
1 - Vesikalık fotoğraf (2 adet)
2 - KPSS sonuç belgesinin aslı veya aslı görülmek üzere Kurumca onaylanacak örneği,
3 - Yüksek öğrenim diplomasının veya çıkış belgesinin aslı veya aslı görülmek üzere Kurumca onaylanacak örneği (Yabancı okul mezunları için denklik belgesi),
4 - Adayın çıktısını alarak imzalayacağı Başbakanlık Uzman Yardımcılığı Başvuru Formu,
5 - Adayın kendi el yazısı ile yazılmış; anne ve babasının adları ile meslek ve işleri, ilk, orta ve yüksek öğrenimini yaptığı okullar, yüksek öğrenimden sonra ne gibi işler yaptığı ve kendi hakkında bilgi verebilecek iki kişinin isimleri ile T.C. kimlik numarasının, iş ve ikametgâh adreslerinin de belirtildiği ve sabıka kaydının olup olmadığının beyan edildiği özgeçmişi (form http://www.basbakanlik.gov.tr  adresinden temin edilebilecektir).
     Giriş Sınavında başarılı olan adaylardan, atama yapılmadan önce, sağlık açısından görev yapmasına engel bir hali olmadığına ilişkin yazılı beyan istenecektir.
4 - SINAV ŞEKLİ VE KONULARI
     Giriş sınavı; I.Grupta yer alan adaylar ile II. Gruptaki ekonometri bölümü mezunlarına, mezun olduğu bölüm ile birlikte hukuk, iktisat, maliye, kamu yönetimi, uluslararası ilişkiler ve işletme konuları, II. Grupta yer alan ekonometri bölümü hariç diğer adaylara, mezun oldukları fakülte ve bölüme ilişkin konular ile birlikte her iki gruptaki adayların Başbakanlığın faaliyet alanlarıyla ilgili konular, genel kültür düzeyleri, muhakeme, kavrayış, ifade ve temsil kabiliyeti, davranış ve tepkilerinin Başbakanlık Uzmanlığına uygunluğunun değerlendirildiği sözlü bir sınav olacaktır.
 
5 - SINAV YERİ VE TARİHİ
     Giriş Sınavı 21 Aralık 2010 tarihinden itibaren Ankara’da yapılacaktır. Giriş Sınavına girmeye hak kazanan adaylar, sınav giriş belgesi ve nüfus cüzdanı ile birlikte Başbakanlık Merkez Bina A Blok Kat 2 Bakanlıklar/Ankara adresinde hazır bulunacaklardır.
 
6 - SINAV SONUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ VE İLANI
     Giriş Sınavında başarılı sayılabilmek için, Sınav Komisyonu üyelerinin her birinden 100 tam puan üzerinden en az 60 puan almak kaydıyla, ortalamanın en az 70 puan olması gerekir.
     Sınavda başarılı olanların sayısı; ilan edilen sayıdan fazla ise, en yüksek puan alan adaydan başlamak üzere sıralama yapılarak belirtilen sayı kadar aday, giriş sınavını başarmış kabul edilecektir. Giriş sınavında 70 ve üzerinde puan almış olmak, bu sıralamaya giremeyen adaylar için müktesep hak teşkil etmeyecektir. Gerek görüldüğünde, alınacak Başbakanlık Uzman Yardımcısı sayısının 1/2'sinden fazla olmamak kaydıyla yedek liste de belirlenebilir. Yedek listedeki adayların hakları, daha sonraki sınavlar için müktesep hak veya herhangi bir öncelik teşkil etmeyecektir. Sınavda başarılı olanların sayısı ilan edilen kadro sayısından daha az ise sadece başarılı olanlar sınavı kazanmış kabul edilecektir.
     Giriş Sınavını kazananların asil ve yedek listesi kurumda ve web sitesinde (http://www.basbakanlik.gov.tr/) ilan edilecek olup, kişilere ayrıca herhangi bir tebligat yapılmayacaktır. Kazanan adayların kendilerine bildirilen tarihe kadar müracaat etmeleri halinde atamaları yapılacaktır. Başka bir kurumda çalışmakta iken sınavı kazanan adayların, bu görevlerinde olumsuz sicil ve mütalaa ile disiplin cezalarını değerlendirme hakkı saklıdır.
     Başvuru ve işlemler sırasında gerçeğe aykırı beyanda bulunduğu tespit edilenlerin sınavları geçersiz sayılarak atamaları yapılmayacak, atamaları yapılmış olsa dahi iptal edilecektir. Bu kişiler, hiçbir hak talep edemeyecek ve haklarında Türk Ceza Kanununun ilgili hükümleri uygulanmak üzere, Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulacaktır.

Kitap Tanıtımı ღ💗ღ Yazar Şüheda Derya Terzi ❀💗❀ A'MAK-I ERVAH

  Kitap Özgün <kitapokuyalim@gmail.com> okunmadı, 00:18 (10 dakika önce)     alıcı gonulerleri@googlegroups.com      2007 de birkaç...