8 Haziran 2011 Çarşamba

'BU KALBİ SÖKÜLMÜŞ ÇAĞDA' ... Teodora Doni / YENİŞAFAK

Teodora Doni

'Bu kalbi sökülmüş çağda'
     Birkaç gündür döne döne okuduğum bir kitap var elimde. Geçtiğimiz 2010 yılının 17 Mayıs'ında Afganistan'ın Kunduz bölgesinden Kabil'e dönerken yolcusu olduğu uçağın düşmesi sonucu vefat eden Bahattin Yıldız'ın ardından yazılanlar Özgün Yayıncılık tarafından derlenip vefat yıldönümünde yayınlanmış. Kitabın adı: Bahattin Yıldız "Ümmetin Yüreği".
     Evet, arkadaşlarına daha doğrusu onu tanıyan herkese kendisi hakkında "Ümmetin Yüreği" dedirtecek kadar güzel bir insan, güzel bir Müslüman, Bahattin Yıldız. Mutlaka hala tanımayan bilmeyen vardır Bahattin Yıldız'ı. Her ne kadar vefatından sonra kendisi hakkında bir kitabı dolduracak kadar çok yazı ve şiir yazıldıysa da... "Ümmetin yüreği" diye adlandırılacak kadar çok sevilen bir dava adamı olarak bu dünyadan geçtiyse de... Geride birbirinden güzel beş yazılı eser bıraktıysa da... Tüm bunlara rağmen o çok şöhretli bir isim değildi. Çünkü kendi ismini öne çıkarmayı sevmezdi. Yazılarında bile çoğu kez müstear isim kullanırdı. İbrahim Karagül'ün o güzel ifadesiyle "Sabırla inşa ettiklerini 'başkalarına' bırakacak kadar cömert"ti.
     Ne yazık ki vefatından önce ben de haberdar değildim böyle yürekli böyle fedakâr bir dava adamının varlığından. İlk kez vefatıyla birlikte duydum ismini medyadan. İHH Asya Koordinatörü Faruk Aktaş'la birlikte Afganistan'ın Kunduz bölgesinden Kabil'e dönerken yolcusu olduğu uçağın düşmesi sonucu vefat ettiğine dair haber daha çok İHH nedeniyle dikkatimi çekmiş, demek ki "Müslümanlara yardım için gitmişler, bu yolda inşallah şehittirler, mekânları cennet olsun" demiştim.
     Bahattin Yıldız'ın vefatından iki gün sonra gazetemiz Yeni Şafak'ta Salih Tuna'nın, "Annemden sonra hiç bu kadar ölmedim!" başlıklı yazısını okudum ki işte o zaman tam anlamıyla tanıdım Bahattin Yıldız'ı. Daha sonra hakkında hiç bir şey okumasaydım da o yazıda yazılanlar onu tarif etmek için yeterliydi. Zaten o günden sonra Bahattin Yıldız hafızamda en çok o yazıyla özdeşleşti. "Bir yerlerden çıkar gelirdi: İzmir'den, Sivas'tan, Erzurum'dan, Asya'dan, Afrika'dan... O gelince birbirimize sevinçle haber verir, "Bahaddin abi İstanbul'da..." derdik. Muhabbet etmek için her gelişini adeta "ganimet" bilirdik. O gelince... İstanbul'a Asya, Afrika, Ortadoğu gelirdi. Filistin, Irak, İran, Pakistan, hele ki Afganistan gelirdi. Tek başına koca bir millet, bir kutlu ümmet gibiydi..." diye başladığı yazısının sonunda "Annemden sonra hiç bu kadar sarsılmadım! Hiç bu kadar ağlamadım! Hiç bu kadar ölmedim annemden sonra!" diyordu Salih Tuna.
     Kısa bir süre önce Salih Tuna TVNET' teki "La Havle" programında Bahattin Yıldız'ı andı ve görebildiğim kadarıyla yüreğindeki acı hiç dinmedi. O programda aklımda kaldığı kadarıyla IHH Başkanı Bülent Yıldırım'ın bir cümlesi çok dikkatimi çekti. Bahattin Yıldız'ı tanıyan herkes en iyi arkadaşı benim diyebiliyor çünkü Bahattin Yıldız, herkese bunu hissettirmiş, herkese aynı ilgiyi ve sevgiyi göstermiş, diyordu Bülent Yıldırım. Gerçekten öyle çünkü kitapta yer alan neredeyse her yazıda, her şiirde bu duygu hissediliyor.
Kitapta o kadar duygu dolu cümleler var ki ben gerçekten seçmekte zorlandım ama bazıları çok dikkatimi çekti. İbrahim Karagül yazısında "Onu sevmeyen kimseyi görmedim ben" derken Hüseyin Sağır da " Bahattin Abim" şiirinde "Seni tanıyıp da sevmeyen kimseyi de and olsun görmedim" diyor. Hakikaten çok ilginç neredeyse aynı kelimeler, aynı duygular... Kitapta yer alan şiirlerin de hep sevgi, özlem dizeleriyle dolu ve birbirinden dokunaklı olduğunu ayrıca belirtmek istiyorum, Adnan Güler'in "Veda" şiirindeki tekrar tekrar okuduğum "Bir yaralı yürekte kaç veda taşınır...? / Kaç hasret kanar durur...? / Kaç kez ölür insan...?" dizelerini burada bir kere daha tekrar ederek...
     Evet, bu dizelerdeki soruları belki de birçoğumuz farklı şekillerde sorup duruyoruz kendi kendimize. Elbette kolay değil bu soruların tam karşılığı olacak cevaplar bulmak. Bunun yerine Bahattin Yıldız'ın gazeteci yazar Hamit Can'ın vefatının ardından yazdığı yazısındaki şu cümlelerle yetinelim: "Cezayir'de, Senegal'de, Türkiye'de İran'da Afganistan'da vs; artık ayetler mızrak ucunda değil, aldatıcılar ayetlerden elbiseler dikip dolaşmakta ve aldatmaktalar. Hamidim kardeşim, kalp krizi nasıl vurmasın bizi, bu kalbi sökülmüş çağda. Sen dualarla, dostların omzunda geldiğin yere döndün. Dönüşün mübarek olsun. Ben şimdi bu yanda, bildiğin yola devam edeceğim.." ve ben de Bahattin Yıldız ağabeyime bu kendi cümleleriyle seslenmiş olayım bir veda daha taşıyarak bu yaralı yüreğimde. Senin de "Dönüşün mübarek olsun" ve eminim ki bu yanda bütün arkadaşların bildiğin yola devam edecekler.
     Yeni Şafak Gazetesinden yazının devamını okumak için buraya tıklayabilirsiniz...

4 Haziran 2011 Cumartesi

ZİRAAT BANKASINA FARKLI İLLERDE GÖREV YAPACAK FARKLI BRANŞTA 1500 PERSONEL ALINACAK...

     Ziraat Bankası 1500 kişiyi daha, hayalini kurduğu geleceğe kavuşturuyor. Daha sağlam bir gelecek, daha güçlü Türkiye için haydi sen de Ziraat’e!

     Son Başvuru Tarihi: 13 Haziran 2011 Pazartesi 

     T.C. Ziraat Bankası A.Ş.

     Ziraat Sigorta A.Ş. 
* Servis Görevlisi (tıklayın)

     Ziraat Hayat ve Emeklilik A.Ş. 

Yukarıdaki mavi renkli başlıklara tıklayıp tüm detaylarını öğrenin ve şartlar size uyuyorsa başvurmakta gecikmeyin... Bir yakınınıza, tanıdığınıza uyuyorsa da lütfen haberdar edin...

30 Mayıs 2011 Pazartesi

TV. DE SİZDEN SÖZEDİYORLAR...

Hilal Tv. de Engin Noyan'ın bir programında
gençler internet hakkında konuşurken
GÖNÜL ERLERİ MAİL GRUBU'muzdan sözediyorlar...

29 Mayıs 2011 Pazar

KELİMELER - KAVRAMLAR ... MÜBÂREK GECELER


 K E L İ M E L E R - K A V R A M L A R
MÜBÂREK GECELER

     Mübârek sözcüğü "bârake"nin ism-i mef'ulü olup, hayır ve bereket verilmiş demektir. Bir terim olarak Cenab-ı Hakk'ın başka gecelerden üstün kıldığı geceleri ifade eder.
     İslam dininde ibadetler kamerî aylara göre emredilmiştir. Kamerî takvime göre günün, önce gecesi, sonra gündüzü gelir. Mesela cuma gecesi dendiği zaman perşembeyi cumaya bağlayan gece kastedilir.
     Allah Teâlâ bu geceleri, diğer gecelerden daha faziletli (üstün) yaratmış ve bu gecelerde yapılan ibadetlere daha çok mükâfat vermiştir. Aynı zamanda önemli bazı işleri de bu gecelerde yaratır. Bunun için bu gecelere mübarek geceler denir.

     Mübârek geceler yedi tane olup şunlardır:
1) Cuma gecesi: Her hafta perşembeyi cumaya bağlayan gecedir.
2) Ramazan bayramı gecesi: Ramazanın son gününü, ramazan bayramına bağlayan gecedir.
3) Kurban bayramı gecesi: Zilhicce ayının 10. gecesidir.
    Yukarıdaki üç geceye ait her hangi bir ibadet yoktur. Ancak bu gecelerde yapılan ibadet, dua ve iyilikler Allah Teâlâ tarafından, fazlası ile mükâfatlandırılır. Bu gecelerde yapılan dua hakkında Rasûlûllah (s.a.s) şöyle buyurur: "Beş gece vardır ki, o gecelerde yapılan dualar geri çevrilmez: 1- Receb'in ilk cuma gecesi (Regâib gecesi) 2- Şabanın onbeşinci gecesi (Beraat gecesi) 3- Cuma gecesi 4- Ramazan bayramı gecesi 5- Kurban bayramı gecesi ".

    Kadir gecesi:  
     Ramazan ayının 27. gecesidir. Fakat başka gecelerde olduğu da rivayet edilmiştir. Bu konuda Râsulullah (s.a.s)'den bir kaç hadis rivayet edilmiştir. Bunların birinde şöyle buyurur. "Kadir gecesini, Ramazan'ın son on gününün tek sayılı (21, 23, 25, 27; 29) gecelerinde arayınız" (en-Nevevi, Riyâzü's-Salihin, II, H. No: 1197).
Ancak İslâm alimlerince kuvvetli ihtimal 27. gecesidir.
Şanı Yüce ve kadri büyük olduğu için bu geceye "Kadir gecesi" denmiştir.
Bu konuda Kadir Suresi'nde Allah Teâlâ şöyle buyurur: "Şüphesiz Biz, Kur'an-ı, Kadir gecesi indirdik. Sen o Kadir gecesinin ne olduğunu bildin mi? Kadir gecesi, bin aydan daha hayırlıdır. O gece melekler ve ruh (Cebrail) Rablerinin izni ile, bütün emirlerle inerler. O gece, şafak atıncaya kadar emniyetli ve selametli bir gecedir" (el-Kadr, 97/1-5).
     Bu sûreye göre Kadir gecesinin bir kaç üstün özellikleri vardır:
a) Kur'an-ı Kerim Ramazan ayında bu geceden itibaren inmeye başlamış ve yirmiiki yıl sürmüştür.
b) Kadir; takdir anlamındadır. Yani bu gece, Allah'ın, ezelde takdir ettiği kaderi uygulamak için meleklere emir verdiği gecedir. Bunun için melekler bu gecede yer yüzüne iner.
c) Kadir gecesi içinde o kadar büyük iyilik ve hayır vardır ki bu hayır insanlık tarihinde bin yılda yapılmamıştır. İşte Kadir gecesi bunun için bin yıldan daha hayırlıdır.
     Kadir gecesinin ihyasına gelince: Bu geceyi varsa kaza namazlarını kılarak, ibadet ve dua ile ihya etmeye çalışmalı. Çünkü Rasûlûllah (s.a.s) "Kadir gecesini iman ederek ve mükafatını umarak ibadetle geçirenin geçmiş günahları affolur" buyurur.
     Rasûlullah (s.a.s) bu gece de şu duayı okumayı tavsiye buyurmuştur. "Yarabbî, şüphesiz sen affedicisin ve affı seversin; beni de affet " (Riyazü's-Salihin, H. No: 1194).
    Regâib gecesi:
     Recep ayının ilk cum'a gecesidir. Regâib, regibe kelimesinin çoğulu olup, sözlükte; itibar edilen şey ve bol ihsan demektir. Bu gece de Rasulû Ekrem (s.a.s)'in, Allah Teâlâ tarafından manevi iyiliklere ve ihsanlara nail olduğu için, buna şükrane olarak oniki rekat nafile namaz kıldığı rivayet olunmaktadır. Ancak bu namaz hakkındaki rivayet kuvvetli değildir. Nafile olduğu için kılınsa sevabı bol, kılınmazsa günahı yoktur. Ancak bu gecelerde kılınan bütün nafileler ferdî kılınır. Önemli olan bu geceyi ibadetle, dua ve niyazla ihya etmektir.
     Beraat kandili (gecesi) Şaban ayının onbeşinci gecesidir. Aslı "Berâet''tir. Beraat sözlükte; bir zorluktan kurtarmak ve beri olmak demektir. Allah Teâlâ bu gece af kapılarını açar; bu gecede mü'minler affa uğrarlar ve günahlarından tevbe ettikleri taktirde temizlenirler.
     Bu gecede, bir yıl içinde olacak bütün işler hükme bağlanıp, ifası için Cenab-ı Hak tarafından meleklere verilir. Bu geceye has bir ibadet yoktur. Gecesini ibadet ve dua ile, gündüzünü oruçlu geçirmek güzeldir.
     Kur'an-ı Kerim'de Beraat gecesiyle ilgili görülen âyetler şunlardır:
"(Helâl, haram ve diğer hükümleri) açıkça bildiren bu Kitab'a yemin ederim ki, şüphesiz, biz onu mübârek bir gecede indirdik. Gerçekten biz. sonuçta karşılaşılacak tehlikeleri haber vericileriz. O (öyle bir gecedir ki) her hikmetli iş, nezdimizden sadır olan bir emir ile o zaman ayrılır" (ed-Duhân, 44/2-6).
     Alimlerin çoğunluğu bunun "Kadir" gecesi İkrime ile bir grup bilgin de "Beraat" gecesi olduğunu söylemişlerdir. Çoğunluk şu delillere dayanmıştır: Cenab-ı Hak, Kadir sûresinde, Kur'an'ı Kadir gecesinde, bu âyette ise mübârek bir gecede indirdiğini beyan etmiştir. Eğer bu iki geceden kastedilen tek bir gece olmasaydı, çelişki doğardı. Allah Teâlâ, içinde Kur'an indirilen ayın Ramazan ayı olduğunu başka bir âyette de bildirmiştir (el-Bakara, 2/185). Buna göre mübarek gecenin Şaban gecelerinden değil, ramazanın gecelerinden biri olması gerekir. Cenab-ı Hak, mübarek geceyi; "Onda her hikmetli iş ayrılır" diye nitelemiş, Kadir gecesi hakkında da; "Melekler ve Ruh'un bir emirden dolayı, Rablerinin izniyle. inmekte olduklarını" bildirmiştir (bk. el-Kadr, 97/4). Bu "emir", o yıldan gelecek yıla kadar olan amel, rızık, hayat, ölüm gibi Allah'ın kazasıdır.
     İbn Abbas (r.anh) şöyle der: "Cenab-ı Hakk'ın bütün kazaları Şa'ban'ın yarı gecesinde görevli meleklere teslim edilir". Bazılarına göre, Beraat gecesinde, emirlerin Levh-ı Mahfuzdan alınmasına başlanır. Bu gecede gelecek yıla rastlayan aynı geceye kadar olan olaylar takdir edilir ve bu "kadir" gecesi bitirilir. Rızıklara ait olan takdirler Mikâil (â.s)'a; savaş; zelzele, yıldırım ve musîbetlere ait olanlar da Azrail (a.s)'a bildirilir.
     Diğer yandan, Beraat gecesine ait beş haslet şunlardır:
     1) Her önemli iş bu gecede ayırdedilir.
     2) O gecedeki ibadetin fazileti büyüktür.
     3) İlâhi rahmet yayılır.
     4) Mağfiret gecesidir.
     5) O gece, Rasûlüllah (s.a.s)'a şefaat hakkının tamamı verilmiştir. Çünkü, Hz. Muhammed (s.a.s), Şaban'ın onüçüncü gecesi ümmeti hakkında şefaat istemiş, bu şefaatin üçte biri verilmiş, ondördüncü gecesi yine istemiş, üçte biri daha verilmiş, onbeşinci gece yine talep etmiş, bu gece şefaatın tamamı ihsan edilmiştir. Bu şefaatten mahrum olanlar, devenin ürküp kaçtığı gibi Allah'tan kaçanlardır (bk. er-Râzî ve Ebussuud Efendi Tefsirleri, ed-Duhân Sûresi 3. ve 4. âyetlerin tefsiri; Hasan Basri Çantay, Kur'ân-ı Hakim ve Meâl-i Kerim, İstanbul 1959, III, 904, 905).
     Beraat gecesi hakkında Allah elçisi şöyle buyurmuştur:
     "Şaban ayının onbeşinci gecesi olduğu zaman, gecesinde ibadete kalkın. Ve o gecenin gündüzünü (I5. günü) oruç tutunuz. Çünkü o gece güneş batınca Allah Teâlâ (Keyfiyeti bizce meçhul bir halde) dünyaya en yakın göğe inerek (o andan) fecir oluncaya kadar: Benden mağfiret dileyen yok mu, onu mağfiret edeyim. Benden rızık isteyen yok mu, onu rızıklandırayım. (Bir bela ile) mübtela olan yok mu, ona kurtuluş vereyim. Şöyle olan yokmu? Böyle olan yok mu? Buyurur (İbn Mâce, H. no: 1388).
     Diğer bir hadiste de şöyle buyuruyor: "Şüphesiz Allah Teâlâ Şaban ayının onbeşinci gecesi dünyaya en yakın olan semaya (keyfiyyeti bizce meçhul bir şekilde) iner ve Kelb kabilesinin koyunlarının kılları sayısından daha çok günahları (veya günah sahiplerini) bağışlar" (İbn Mâce, H. no: 1389).
   Mirac gecesi:
     Recep ayının 27'nci gecesine rastlayan geceye "Mirac gecesi" denir. Mirac mucizesi, hicretten bir buçuk yıl önce, 621 M. yılı başlarında vuku bulmuştur. Bu gecede Hz. Muhammed (s.a.s), Mekke'den Kudüs'e oradan semalara yükseltilerek, melekût âlemini seyretmiş ve Cenab-ı Hak ile aracısız mükâlemede bulunmuştur.
     Kur'an-ı Kerim'de mirac olayına şu şekilde kısaca yer verilir: "Kulu (Muhammed'i) gecenin az bir bölümünde kendisine bir kısım âyetlerimizi göstermek için, Mescid-i Haram'dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa'ya götüren Allah bütün noksanlıklardan münezzehtir. İşiten ve gören O'dur" (el-İsrâ, 17/1).
     Hz. Muhammed'in, gecenin az bir bölümünde Mescid-i Haram'dan, Mescid-i Aksa'ya kadar olan yolculuğuna "İsrâ", Mescid-i Aksâ'dan göklere yükselip, madde âlemini aşmasına da "mirac" denir. İsrâ; gece yolculuğu yapmak, demektir.
     Mirac gecesinin önemi, o gecede Cenab-ı Hak'tan getirilen emir, yasak ve haberlerin öneminden gelmektedir. Mirac gecesi getirilen esasları birkaç maddede toplayabiliriz:
   1) İslâm'ı saran tehlike çemberinin, etkisini kaybettiği haber veriliyor.
   2) Daha önceki dinlerin yürürlükten kaldırıldığı ilân ediliyor.
   3) Hz. Muhammed (sav.)'in ilâhi gücün tecelli ettiği Sidretü'l-Müntehâ'ya yükselmesi, beşer ilminin sürekli ilerleyeceğine delâlet ediyor.
   4) İnsanla Rabbi arasında en önemli iletişim aracı olan beş vakit namaz bu gecede farz kılınmıştır.
   5) el-Bakara Suresinin son iki âyeti İslâm ümmetine hediye olarak gelmiştir. "Amenerrasûlü" diye başlayan bu âyetlerde önemli akide konuları yanında, son âyette özlü duâ örnekleri verilmektedir.
   6) Allah'a ortak koşmayan mü'minlerin bağışlanacağı müjdesi veriliyor.
İşte bu kadar önemli hükümlerin bir arada bildirildiği Mirac gecesi, önemini bunlardan almaktadır. Mirac gecesinde on iki rek'at nâfile namaz kılınması müstahsen görülmüştür. Bu namazın her rekatında Fâtiha ile başka bir sûre okuyarak, iki rekatta bir selâm vermeli, sonra yüz defa "Sübhânellahi ve'l-hamdü lillâhi velâ ilâhe illâllahü vallahû ekber" demeli, daha sonra yüz defa istiğfar ederek, yüz defa da salâtü selâm okumalıdır. Gündüzün de oruçlu bulunulmalıdır.
     Böyle bir gecede yapılacak duanın Cenab-ı Hak tarafından geri çevrilmeyeceği umulur.
Şâmil İslam Ansiklopedisi


28 Mayıs 2011 Cumartesi

ANAYASA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA 45 RAPÖRTÖR YARDIMCISI ADAYI ALINACAK

T.C. ANAYASA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINDAN:

RAPORTÖR YARDIMCISI ADAYI ALINACAKTIR
1- Anayasa Mahkemesi Başkanlığına aşağıdaki nitelikleri taşıyanlar arasından 45 kadro için Raportör Yardımcısı adayı alınacaktır. Aday adayları, yazılı ve mülakat sınavına tabi tutulacaktır.
Sınava katılacakların:
a) 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde yer alan genel şartları taşımaları,
b) Hukuk, siyasal bilgiler, iktisat, işletme, iktisadî ve idari bilimler alanlarında en az dört yıllık yükseköğrenim yapmış veya bunlara denkliği kabul edilmiş yabancı öğretim kurumlarından mezun olmaları ya da yabancı bir hukuk fakültesini bitirip de Türkiye’deki hukuk fakülteleri programlarına göre eksik kalan derslerden sınava girip başarı belgesi almış bulunmaları,
c) 31 Ocak 2011 günü itibariyle lisans ve lisansüstü öğrenimini yapmış olanlar için 30, doktora öğrenimini tamamlamış olanları için 35 yaşını bitirmemiş olmaları,
d) KPSSP 103 puan türünden en az 75 puan almaları,
Şarttır.

2- Giriş sınavına katılmak isteyen aday adaylarının, Mahkemenin http://www.anayasa.gov.tr/  internet sitesinden temin edecekleri Giriş Sınavı Başvuru Formunu eksiksiz doldurmaları ve bu forma aşağıdaki belgeleri ekleyerek 15 Ağustos 2011 ile 16 Eylül 2011 tarihleri arasında Anayasa Mahkemesi Başkanlığına teslim etmeleri gerekmektedir. Postadaki gecikmeler dikkate alınmayacaktır.
Forma eklenecek belgeler şunlardır;
a) Sınava girecek olan adaylar başvuru ücretini; Akbank, T. Halk Bankası, T. Vakıflar Bankası, T.C. Ziraat Bankasının tüm şubeleri ve Akbank, T. Garanti Bankası, T. Halk Bankası, T. Vakıflar Bankası, T.C. Ziraat Bankasının internet bankacılığı aracılığıyla ÖSYM adına KDV dahil 50 TL yatırdıklarını gösteren banka dekontu,
b) Lisans ve varsa lisansüstü mezuniyet belgesinin onaylı örneği,
c) Yabancı üniversitelerden mezun olunması halinde denklik belgesi,
ç) Nüfus cüzdanının onaylı örneği,
d) İki adet vesikalık fotoğraf, (4.5x 6 cm.)
e) 2010 veya 2011 yılına ait KPSS sonuç belgesi,
f) Devlet memurluğuna engel bir sabıkasının bulunmadığına dair yazılı beyan,
g) Erkek adaylar için askerlikle ilişiği olmadığına dair yazılı beyan,
ğ) Sağlık açısından Devlet memurluğu görevini devamlı olarak yapmasına engel bir durumun bulunmadığına dair yazılı beyan.
Sınav sonuçlarının ilanından itibaren adayların üç ay içinde talep etmeleri halinde belgeleri iade edilecektir. Sınav ilanındaki başvuru koşullarını taşımadığı halde sınav ücretini yatıran adaylar ile başvurusu geçerli olup sınava girmeyen adayların sınav ücreti iade edilmeyecektir.
3- Adaylar, sınava girecekleri yer bilgisini gösteren giriş belgesini 24 Ekim 2011 günü saat 14.00’ten itibaren ÖSYM’nin http://ais.osym.gov.tr internet adresinden T.C. kimlik numarası ve aday şifresini girerek edineceklerdir. Adaylar şifrelerini, başvuru merkezlerine (Ortaöğretim Kurumu Müdürlükleri, ÖSYM Sınav Merkezi Yöneticilikleri ve ÖSYM Büroları) şahsen başvurarak ücreti karşılığı alacaklardır. Ayrıntılı bilgi ÖSYM’nin internet sayfasında bulunmaktadır. Sınava giriş belgesinin üzerinde adayın sınava gireceği merkez, bina, salon bilgileri ile adayın fotoğrafı bulunacaktır. Sınav için gerekli olan iki adet kurşunkalem, silgi, kalemtıraş, peçete ve şeker ÖSYM tarafından her bir aday için soru kitapçığı ile birlikte temin edilecektir. Tüm adaylar ÖSYM’nin internet sitesinde yayımlanan “Sınav Uygulamalarına İlişkin Güvenlik Tedbirleri”ne uymak zorundadır.
4- Yazılı sınav Ankara’da 30 Ekim 2011 Pazar günü 9.30’da ÖSYM tarafından test yöntemi ile yapılacaktır.
5- Sınavda adaylara, 100 sorudan oluşan Alan Bilgisi Testi uygulanacaktır.
Alan Bilgisi Testi: Anayasa Hukuku (%40), Usul Hukuku (%30) (Medeni Usul Hukuku, Ceza Usul Hukuku, İdari Usul Hukuku), İnsan Hakları Hukuku (%30) ile ilgili sorulardan oluşacaktır.
Değerlendirme doğru cevap sayısı üzerinden yapılacak, yanlış cevaplar dikkate alınmayacaktır. Sınav sonuçlarına, ÖSYM internet sitesinden yapılan duyuru tarihinden itibaren on gün içinde itiraz edilebilecektir.
100 tam puan üzerinden 70 ve daha fazla puan alanlar başarı sırasına konularak 45 adet kadro sayısının dört katı kadar aday adayı bu sınavda başarılı sayılarak mülakata çağrılacaktır. Son sıradaki aday adayı ile eşit puan alan aday adayları da mülakata girmeye hak kazanacaktır.
6- Mülakata katılmaya hak kazananlar ile mahkeme tarafından yapılacak mülakatın yeri ve zamanı Mahkemenin internet sitesinden ilan edilecektir.
7- Sınavlarla ilgili tereddüt edilen konular hakkında Anayasa Mahkemesi Genel Sekreterliğinden bilgi alınabilecektir.
8- Aday adaylarının sınavın başlama saatinden 30 dakika önce sınav yerlerinde hazır bulunmaları, sınava gelirken yanlarında sınava giriş belgesi ile nüfus cüzdanı veya sürücü belgesi gibi fotoğraflı ve onaylı özel bir kimlik belgesini bulundurmaları gerekmektedir.

Kitap Tanıtımı ღ💗ღ Yazar Şüheda Derya Terzi ❀💗❀ A'MAK-I ERVAH

  Kitap Özgün <kitapokuyalim@gmail.com> okunmadı, 00:18 (10 dakika önce)     alıcı gonulerleri@googlegroups.com      2007 de birkaç...