12 Haziran 2011 Pazar

TAGEM'E 280 SÖZLEŞMELİ PERSONEL ALINACAK

     TAGEM 280 ziraat, balıkcılık teknolojisi, gıda, su ürünleri, çevre, elektrik elektronik, bilgisayar, meteoroloji, makine, tekstil mühendisi ile biyolog ve veteriner hekim alacak...

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞINA BAĞLI
ARAŞTIRMA ENSTİTÜ MÜDÜRLÜKLERİNE
657 SAYILI KANUNUN 4/B MADDESİNE GÖRE
SÖZLEŞMELİ PERSONEL ALIM İLANI
     Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı (ÖSYM) tarafından 10-11 Temmuz 2010 tarihlerinde yapılan KPSS Lisans sınavı sonucuna göre, Bakanlığımız Araştırma Enstitülerinde istihdam edilmek üzere 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4/B maddesine göre, sözleşmeli Mühendis, Biyolog ve Veteriner Hekim alınacaktır. Yerleştirme yapılacak Araştırma Enstitüleri, pozisyon unvanları, sayıları aşağıdaki tabloda verilmiştir.

ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜKLERİNDE İSTİHDAM EDİLECEK
4/B SÖZLEŞMELİ PERSONEL POZİSYONLARI

POZİSYONLAR / ARAŞTIRMA ENSTİTÜLERİZiraat MühendisiBalıkçılık Teknolojisi MühendisiGıda MühendisiSu Ürünleri MühendisiÇevre MühendisiElektrik Elektronik Mühendisi veya Bilgisayar MühendisiMeteoroloji MühendisiMakine MühendisiTekstil MühendisiBiyologVeteriner HekimTOPLAM
Tarla BitkileriBahçe BitkileriBitki KorumaZootekniTarımsal Yapılar ve SulamaTarımsal MekanizasyonGıda / Gıda Bilimi TeknolojisiTarım EkonomisiSu ÜrünleriToprak
1Adana Çukurova Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü12115
2Adana Zirai Mücadele Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü44
3Ankara Tarla Bitkileri Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü2338
4Ankara Tavukçuluk Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü112
5Ankara Toprak-Gübre ve Su Kaynakları Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü11215
6Ankara Zirai Mücadele Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü2114
7Ankara Lalahan Hayvancılık Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü11
8Antalya Akdeniz Su Ürünleri Araştırma Üretim ve Eğitim Enstitüsü Müdürlüğü112116
9Antalya Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü1236
10Aydın Erbeyli İncir Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü112
11Aydın Nazilli Pamuk Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü3115
12Balıkesir Bandırma Marmara Hayvancılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü11
13Bursa Gıda Kontrol ve Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü213
14Diyarbakır Güneydoğu Anadolu Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü10112115
15Diyarbakır Zirai Mücadele Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü2911114
16Edirne Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü222118
17Elazığ Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü5117
18Erzincan Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü2215
19Erzurum Doğu Anadolu Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü91212
20Erzurum Toprak ve Su Kaynakları Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü131510
21Eskişehir Anadolu Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü232119
22Eskişehir Toprak ve Su Kaynakları Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü1113
23Gaziantep Antepfıstığı Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü415
24Giresun Fındık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü311117
25İsparta Eğirdir Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü314
26İsparta Eğirdir Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü112
27İzmir Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü31311211
28İzmir Menemen Toprak ve Su Kaynakları Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü1315
29İzmir Menemen Uluslararası Tarımsal Araştırma ve Eğitim Merkezi Müdürlüğü11
30İzmir-Bornova Zirai Mücadele Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü77
31Kahramanmaraş Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü213
32Kırklareli Atatürk Toprak ve Su Kaynakları Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü122117
33Konya Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü11215
34Konya Toprak ve Su Kaynakları Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü11114
35Malatya Meyvecilik Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü5218
36Manisa Bağcılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü314
37Mersin Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü3227
38Mersin Tarsus Toprak ve Su Kaynakları Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü1214
39Niğde Patates Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü5117
40Ordu Arıcılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü325
41Sakarya Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü2114
42Samsun Karadeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü212117
43Samsun Toprak ve Su Kaynakları Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü1113
44Şanlıurfa GAP Toprak-Su Kaynakları ve Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü22521113
45Tekirdağ Bağcılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü33
46Tokat Toprak ve Su Kaynakları Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü2114
47Trabzon Yomra Su Ürünleri Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü12111118
48Yalova Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü5117
TOPLAM504056113198165155637322191280


I. SÖZLEŞMELİ PERSONEL OLARAK ÇALIŞTIRILACAKLARDA ARANACAK ŞARTLAR

A) GENEL ŞARTLAR
Yerleştirme yapılan pozisyonlara atanmak için başvuracak adayların aşağıdaki genel şartlara sahip olmaları gerekmektedir.
1) Türk vatandaşı olmak.
2) Kamu haklarından mahrum bulunmamak.
3) Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı 1 yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edinim ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan mal varlığı değerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkum olmamak.
4) Sağlık bakımından mühendis, biyolog ve veteriner hekim olarak çalışmasına engel hali bulunmamak. (Yerleştirmeye hak kazanan adaylar, bu durumu sözleşme imzalanmadan önce sağlık kurulu raporu ile belgelendireceklerdir.)
5) İlan edilen pozisyonlara yerleştirilmek üzere tercih yapanların, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4/B maddesindeki, aynı Kanunun 48 inci maddesinin (A) fıkrasının 1, 4, 5, 6 ve 7nci bentlerindeki ve 6/6/1978 tarihli ve 7/15754 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esasların Ek 1 inci maddesindeki şartları da taşımaları gerekmektedir.
6) Sosyal Güvenlik Kurumundan emekli aylığı alanlar ile 65 yaşını doldurmuş olanlar göreve başlatılmayacaktır.
7) KPSS'ye girmiş ve (2010-KPSS Lisans) sonuçlarına göre KPSSP3 puan türünden en az 50 puan almış olmak.
8) Son bir (1) yıl içinde herhangi bir Kamu Kurum ve Kuruluşlarında, 657 Sayılı Kanunun 4/B Maddesine göre sözleşmeli bir pozisyonda çalışmamış olmak.

B) ÖZEL ŞARLAR
Başvuracak kişilerin genel şartlara ilave olarak, başvurduğu sözleşmeli pozisyona ilişkin aranan niteliklere de haiz olması gerekmektedir.
Sözleşmeli personel pozisyonları, hangi bölüm mezunlarının alınacağı ve aranan nitelikler (Yüksek Lisans ve yabancı dil gibi) aşağıda tablo halinde verilmiştir. Bu şartları taşımayanlar ile sözleşme yapılmayacaktır.

SÖZLEŞMELİ POZİSYONLARDA ARANAN NİTELİKLER
POZİSYON ADIBÖLÜMARANAN NİTELİKLER
Ziraat Mühendisi Tarla BitkileriTarla Bitkileri Lisans Programından Mezun Olmak, Yüksek Lisansını Yapmış Olmak ve İngilizce KPDS veya ÜDS den en az 50 puan almış olmak
Ziraat Mühendisi Bahçe BitkileriBahçe Bitkileri Lisans Programından Mezun Olmak, Yüksek Lisansını Yapmış Olmak ve İngilizce KPDS veya ÜDS den en az 50 puan almış olmak
Ziraat Mühendisi Bitki KorumaBitki Koruma Lisans Programından Mezun Olmak, Yüksek Lisansını Yapmış Olmak ve İngilizce KPDS veya ÜDS den en az 50 puan almış olmak
Ziraat Mühendisi ZootekniZootekni Lisans Programından Mezun Olmak, Yüksek Lisansını Yapmış Olmak ve İngilizce KPDS veya ÜDS den en az 50 puan almış olmak
MühendisZiraat Mühendisi Tarımsal Yapılar ve SulamaTarımsal Yapılar ve Sulama Lisans Programından Mezun Olmak, Yüksek Lisansını Yapmış Olmak ve İngilizce KPDS veya ÜDS den en az 50 puan almış olmak
Ziraat Mühendisi Tarımsal MekanizasyonTarımsal Mekanizasyon Lisans Programından Mezun Olmak, Yüksek Lisansını Yapmış Olmak ve İngilizce KPDS veya ÜDS den en az 50 puan almış olmak
Ziraat Mühendisi Gıda/Gıda Bilimi TeknolojisiGıda/Gıda Bilimi Teknolojisi Lisans Programından Mezun Olmak, Yüksek Lisansını Yapmış Olmak ve İngilizce KPDS veya ÜDS den en az 50 puan almış olmak
Ziraat Mühendisi Tarım EkonomisiTarım Ekonomisi Lisans Programından Mezun Olmak, Yüksek Lisansını Yapmış Olmak ve İngilizce KPDS veya ÜDS den en az 50 puan almış olmak
Ziraat Mühendisi Su ÜrünleriSu Ürünleri Lisans Programından Mezun Olmak, Yüksek Lisansını Yapmış Olmak ve İngilizce KPDS veya ÜDS den en az 50 puan almış olmak
Ziraat Mühendisi ToprakToprak Lisans Programından Mezun Olmak, Yüksek Lisansını Yapmış Olmak ve İngilizce KPDS veya ÜDS den en az 50 puan almış olmak
MühendisBalıkçılık Teknolojisi MühendisiBalıkçılık Teknolojisi Mühendisliği Lisans Programından Mezun Olmak, Yüksek Lisansını Yapmış Olmak ve İngilizce KPDS veya ÜDS den en az 50 puan almış olmak
MühendisGıda MühendisiGıda Mühendisliği Lisans Programından Mezun Olmak, Yüksek Lisansını Yapmış Olmak ve İngilizce KPDS veya ÜDS den en az 50 puan almış olmak
MühendisSu Ürünleri MühendisiSu Ürünleri Mühendisliği Lisans Programından Mezun Olmak, Yüksek Lisansını Yapmış Olmak ve İngilizce KPDS veya ÜDS den en az 50 puan almış olmak
MühendisÇevre MühendisiÇevre Mühendisliği Lisans Programından Mezun Olmak, Yüksek Lisansını Yapmış Olmak ve İngilizce KPDS veya ÜDS den en az 50 puan almış olmak
MühendisElektrik Elektronik Müh. veya Bilgisayar Müh.Elektrik Elektronik Mühendisliği Lisans veya Bilgisayar Mühendisliği Lisans Programlarından Birinden Mezun Olmak, İngilizce KPDS veya ÜDS den en az 50 puan almış olmak
MühendisMeteoroloji MühendisiMeteoroloji Mühendisliği Lisans Programından Mezun Olmak, İngilizce KPDS veya ÜDS den en az 50 puan almış olmak
MühendisMakine MühendisiMakine Mühendisliği Lisans Programından Mezun Olmak, İngilizce KPDS veya ÜDS den en az 50 puan almış olmak
MühendisTekstil MühendisiTekstil Mühendisliği Lisans Programından Mezun Olmak, İngilizce KPDS veya ÜDS den en az 50 puan almış olmak
BiyologBiyoloji Lisans Programından Mezun Olmak, Yüksek Lisansını Yapmış Olmak ve İngilizce KPDS veya ÜDS den en az 50 puan almış olmak
Veteriner HekimVeteriner Lisans Programından Mezun Olmak, İngilizce KPDS veya ÜDS den en az 50 puan almış olmak


II. BAŞVURU YERİ, ŞEKLİ, TARİH VE İSTENİLEN BELGELER:
1. Başvurular doğrudan ilgili Araştırma Enstitüsü Müdürlüklerine yapılacaktır.
2. Posta ile yapılan başvurular kabul edilmeyecektir.
3. Başvurular, Sözleşmeli Personel Alımı ile ilgili gazete ilanın yayınlandığı gün başlayacak ve 16/06/2011 Perşembe günü mesai saati bitiminde sona erecektir.
4. Başvuruda istenen Belgeler;
• Dilekçe
• Diploma veya mezuniyet belgesinin aslı veya kurum ya da noter onaylı örneği.
• Nüfus cüzdanı örneği
• İkametgâh belgesi,
• İki adet vesikalık fotoğraf (4.5 x 6 cm.)
• KPSS sonuç belgesi.
• Erkek adaylar için askerlik durum belgesi,
• Adli sicil kaydının ve adli arşiv sicil kaydının bulunup bulunmadığına dair beyanı,
• Başvuru yapılan pozisyonun aranan niteliklerinde "Yüksek Lisansını Yapmış Olmak" şartı var ise, Yüksek Lisans diplomasının aslı veya kurum ya da noter onaylı örneği
• KPDS veya ÜDS belgesinin aslı veya kurum yada noter onaylı örneği
• Son bir (1) yıl içinde herhangi bir Kamu Kurum ve Kuruluşlarında, 657 Sayılı Kanunun 4/B Maddesine göre sözleşmeli bir pozisyonda çalışmadığına dair beyanname

III. YERLEŞTİRME VE SONUÇLARININ DUYURULMASI:
Yerleştirme işlemi; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 4/B maddesi ve 06.06.1978 tarihli ve 7/15754 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı Esasları çerçevesinde, yazılı ve sözlü sınav yapılmaksızın, genel şartlar ile pozisyonlarla ilgili niteliklere taşıyan ve verilen süre içerisinde istenen belgelerle eksiksiz olarak müracaat eden adaylar arasından, 2010 yılında yapılan KPSS lisans sınavı sonucuna göre, (B) grubu KPSSP3 puan türü sıralaması esas alınmak suretiyle Araştırma Enstitüleri Müdürlükleri tarafından yapılacaktır.
Her pozisyon için bir asil ve bir yedek aday belirlenecektir. Asil adayın 15 gün içerisinde sözleşme imzalamaması durumunda yedek aday sözleşmeye davet edilecektir.
Yerleştirmeye hak kazanan adaylar, sözleşme imzalanmadan önce sağlık bakımından mühendis, biyolog ve veteriner hekim olarak çalışmasına engel hali bulunmadığına ilişkin sağlık kurulu raporu getireceklerdir.
Sonuçlar başvuru yapılan Araştırma Enstitüleri tarafından duyurulacaktır.

ÖRNEK DİLEKÇE



...........MÜDÜRLÜĞÜNE


     .... Üniversitesi, ................... Fakültesi, lisans programı mezunuyum. Enstitü Müdürlüğünüzün boş bulunan sözleşmeli........................................................ pozisyonunda 657 SAYILI Devlet Memurları Kanunun 4/B Maddesi kapsamında görev yapmak istiyorum.

     İstenen belgeler ekte verilmiştir.
Tarih
Gereğini arz ederim.

ADRES:
ADI SOYADI
İmza

BEYAN
............................................................................ MÜDÜRLÜĞÜNE
     MÜDÜRLÜĞÜNÜZ EMRİNE 657 SAYILI KANUNUN 4/B MADDESİ
KAPSAMINDA SÖZLEŞMELİ POZİSYONDA ..........................................................................
     OLARAK GÖREV YAPMAK ÜZERE BAŞVURMUŞ BULUNMAKTAYIM.
İLAN METNİNDE BELİRTİLEN BAŞVURU SÜRESİ SONU İTİBARİYLE, SON BİR (1) YIL İÇİNDE HERHANGİ BİR KAMU KURUM VE KURULUŞLARINDA 657 SAYILI KANUNUN 4/B MADDESİ KAPSAMINDA HERHANGİ BİR SÖZLEŞMELİ POZİSYONDA ÇALIŞMADIĞIMI BEYAN EDERİM.
     BEYANIMIN AKSİNE SON BİR (1) YIL İÇİNDE HERHANGİ BİR KAMU KURUM VE KURULUŞUNDA 657 SAYILI KANUNUN 4/B MADDESİNE GÖRE SÖZLEŞMELİ BİR POZİSYONDA ÇALIŞTIĞIMIN ANLAŞILMASI HALİNDE BEYANIMDAN DOĞAN SORUMLULUĞU VE SÖZLEŞMEMİN FESH EDİLMESİNİ KABUL EDİYORUM.

ADI VE SOYADI
ADRES:

8 Haziran 2011 Çarşamba

'BU KALBİ SÖKÜLMÜŞ ÇAĞDA' ... Teodora Doni / YENİŞAFAK

Teodora Doni

'Bu kalbi sökülmüş çağda'
     Birkaç gündür döne döne okuduğum bir kitap var elimde. Geçtiğimiz 2010 yılının 17 Mayıs'ında Afganistan'ın Kunduz bölgesinden Kabil'e dönerken yolcusu olduğu uçağın düşmesi sonucu vefat eden Bahattin Yıldız'ın ardından yazılanlar Özgün Yayıncılık tarafından derlenip vefat yıldönümünde yayınlanmış. Kitabın adı: Bahattin Yıldız "Ümmetin Yüreği".
     Evet, arkadaşlarına daha doğrusu onu tanıyan herkese kendisi hakkında "Ümmetin Yüreği" dedirtecek kadar güzel bir insan, güzel bir Müslüman, Bahattin Yıldız. Mutlaka hala tanımayan bilmeyen vardır Bahattin Yıldız'ı. Her ne kadar vefatından sonra kendisi hakkında bir kitabı dolduracak kadar çok yazı ve şiir yazıldıysa da... "Ümmetin yüreği" diye adlandırılacak kadar çok sevilen bir dava adamı olarak bu dünyadan geçtiyse de... Geride birbirinden güzel beş yazılı eser bıraktıysa da... Tüm bunlara rağmen o çok şöhretli bir isim değildi. Çünkü kendi ismini öne çıkarmayı sevmezdi. Yazılarında bile çoğu kez müstear isim kullanırdı. İbrahim Karagül'ün o güzel ifadesiyle "Sabırla inşa ettiklerini 'başkalarına' bırakacak kadar cömert"ti.
     Ne yazık ki vefatından önce ben de haberdar değildim böyle yürekli böyle fedakâr bir dava adamının varlığından. İlk kez vefatıyla birlikte duydum ismini medyadan. İHH Asya Koordinatörü Faruk Aktaş'la birlikte Afganistan'ın Kunduz bölgesinden Kabil'e dönerken yolcusu olduğu uçağın düşmesi sonucu vefat ettiğine dair haber daha çok İHH nedeniyle dikkatimi çekmiş, demek ki "Müslümanlara yardım için gitmişler, bu yolda inşallah şehittirler, mekânları cennet olsun" demiştim.
     Bahattin Yıldız'ın vefatından iki gün sonra gazetemiz Yeni Şafak'ta Salih Tuna'nın, "Annemden sonra hiç bu kadar ölmedim!" başlıklı yazısını okudum ki işte o zaman tam anlamıyla tanıdım Bahattin Yıldız'ı. Daha sonra hakkında hiç bir şey okumasaydım da o yazıda yazılanlar onu tarif etmek için yeterliydi. Zaten o günden sonra Bahattin Yıldız hafızamda en çok o yazıyla özdeşleşti. "Bir yerlerden çıkar gelirdi: İzmir'den, Sivas'tan, Erzurum'dan, Asya'dan, Afrika'dan... O gelince birbirimize sevinçle haber verir, "Bahaddin abi İstanbul'da..." derdik. Muhabbet etmek için her gelişini adeta "ganimet" bilirdik. O gelince... İstanbul'a Asya, Afrika, Ortadoğu gelirdi. Filistin, Irak, İran, Pakistan, hele ki Afganistan gelirdi. Tek başına koca bir millet, bir kutlu ümmet gibiydi..." diye başladığı yazısının sonunda "Annemden sonra hiç bu kadar sarsılmadım! Hiç bu kadar ağlamadım! Hiç bu kadar ölmedim annemden sonra!" diyordu Salih Tuna.
     Kısa bir süre önce Salih Tuna TVNET' teki "La Havle" programında Bahattin Yıldız'ı andı ve görebildiğim kadarıyla yüreğindeki acı hiç dinmedi. O programda aklımda kaldığı kadarıyla IHH Başkanı Bülent Yıldırım'ın bir cümlesi çok dikkatimi çekti. Bahattin Yıldız'ı tanıyan herkes en iyi arkadaşı benim diyebiliyor çünkü Bahattin Yıldız, herkese bunu hissettirmiş, herkese aynı ilgiyi ve sevgiyi göstermiş, diyordu Bülent Yıldırım. Gerçekten öyle çünkü kitapta yer alan neredeyse her yazıda, her şiirde bu duygu hissediliyor.
Kitapta o kadar duygu dolu cümleler var ki ben gerçekten seçmekte zorlandım ama bazıları çok dikkatimi çekti. İbrahim Karagül yazısında "Onu sevmeyen kimseyi görmedim ben" derken Hüseyin Sağır da " Bahattin Abim" şiirinde "Seni tanıyıp da sevmeyen kimseyi de and olsun görmedim" diyor. Hakikaten çok ilginç neredeyse aynı kelimeler, aynı duygular... Kitapta yer alan şiirlerin de hep sevgi, özlem dizeleriyle dolu ve birbirinden dokunaklı olduğunu ayrıca belirtmek istiyorum, Adnan Güler'in "Veda" şiirindeki tekrar tekrar okuduğum "Bir yaralı yürekte kaç veda taşınır...? / Kaç hasret kanar durur...? / Kaç kez ölür insan...?" dizelerini burada bir kere daha tekrar ederek...
     Evet, bu dizelerdeki soruları belki de birçoğumuz farklı şekillerde sorup duruyoruz kendi kendimize. Elbette kolay değil bu soruların tam karşılığı olacak cevaplar bulmak. Bunun yerine Bahattin Yıldız'ın gazeteci yazar Hamit Can'ın vefatının ardından yazdığı yazısındaki şu cümlelerle yetinelim: "Cezayir'de, Senegal'de, Türkiye'de İran'da Afganistan'da vs; artık ayetler mızrak ucunda değil, aldatıcılar ayetlerden elbiseler dikip dolaşmakta ve aldatmaktalar. Hamidim kardeşim, kalp krizi nasıl vurmasın bizi, bu kalbi sökülmüş çağda. Sen dualarla, dostların omzunda geldiğin yere döndün. Dönüşün mübarek olsun. Ben şimdi bu yanda, bildiğin yola devam edeceğim.." ve ben de Bahattin Yıldız ağabeyime bu kendi cümleleriyle seslenmiş olayım bir veda daha taşıyarak bu yaralı yüreğimde. Senin de "Dönüşün mübarek olsun" ve eminim ki bu yanda bütün arkadaşların bildiğin yola devam edecekler.
     Yeni Şafak Gazetesinden yazının devamını okumak için buraya tıklayabilirsiniz...

4 Haziran 2011 Cumartesi

ZİRAAT BANKASINA FARKLI İLLERDE GÖREV YAPACAK FARKLI BRANŞTA 1500 PERSONEL ALINACAK...

     Ziraat Bankası 1500 kişiyi daha, hayalini kurduğu geleceğe kavuşturuyor. Daha sağlam bir gelecek, daha güçlü Türkiye için haydi sen de Ziraat’e!

     Son Başvuru Tarihi: 13 Haziran 2011 Pazartesi 

     T.C. Ziraat Bankası A.Ş.

     Ziraat Sigorta A.Ş. 
* Servis Görevlisi (tıklayın)

     Ziraat Hayat ve Emeklilik A.Ş. 

Yukarıdaki mavi renkli başlıklara tıklayıp tüm detaylarını öğrenin ve şartlar size uyuyorsa başvurmakta gecikmeyin... Bir yakınınıza, tanıdığınıza uyuyorsa da lütfen haberdar edin...

30 Mayıs 2011 Pazartesi

TV. DE SİZDEN SÖZEDİYORLAR...

Hilal Tv. de Engin Noyan'ın bir programında
gençler internet hakkında konuşurken
GÖNÜL ERLERİ MAİL GRUBU'muzdan sözediyorlar...

29 Mayıs 2011 Pazar

KELİMELER - KAVRAMLAR ... MÜBÂREK GECELER


 K E L İ M E L E R - K A V R A M L A R
MÜBÂREK GECELER

     Mübârek sözcüğü "bârake"nin ism-i mef'ulü olup, hayır ve bereket verilmiş demektir. Bir terim olarak Cenab-ı Hakk'ın başka gecelerden üstün kıldığı geceleri ifade eder.
     İslam dininde ibadetler kamerî aylara göre emredilmiştir. Kamerî takvime göre günün, önce gecesi, sonra gündüzü gelir. Mesela cuma gecesi dendiği zaman perşembeyi cumaya bağlayan gece kastedilir.
     Allah Teâlâ bu geceleri, diğer gecelerden daha faziletli (üstün) yaratmış ve bu gecelerde yapılan ibadetlere daha çok mükâfat vermiştir. Aynı zamanda önemli bazı işleri de bu gecelerde yaratır. Bunun için bu gecelere mübarek geceler denir.

     Mübârek geceler yedi tane olup şunlardır:
1) Cuma gecesi: Her hafta perşembeyi cumaya bağlayan gecedir.
2) Ramazan bayramı gecesi: Ramazanın son gününü, ramazan bayramına bağlayan gecedir.
3) Kurban bayramı gecesi: Zilhicce ayının 10. gecesidir.
    Yukarıdaki üç geceye ait her hangi bir ibadet yoktur. Ancak bu gecelerde yapılan ibadet, dua ve iyilikler Allah Teâlâ tarafından, fazlası ile mükâfatlandırılır. Bu gecelerde yapılan dua hakkında Rasûlûllah (s.a.s) şöyle buyurur: "Beş gece vardır ki, o gecelerde yapılan dualar geri çevrilmez: 1- Receb'in ilk cuma gecesi (Regâib gecesi) 2- Şabanın onbeşinci gecesi (Beraat gecesi) 3- Cuma gecesi 4- Ramazan bayramı gecesi 5- Kurban bayramı gecesi ".

    Kadir gecesi:  
     Ramazan ayının 27. gecesidir. Fakat başka gecelerde olduğu da rivayet edilmiştir. Bu konuda Râsulullah (s.a.s)'den bir kaç hadis rivayet edilmiştir. Bunların birinde şöyle buyurur. "Kadir gecesini, Ramazan'ın son on gününün tek sayılı (21, 23, 25, 27; 29) gecelerinde arayınız" (en-Nevevi, Riyâzü's-Salihin, II, H. No: 1197).
Ancak İslâm alimlerince kuvvetli ihtimal 27. gecesidir.
Şanı Yüce ve kadri büyük olduğu için bu geceye "Kadir gecesi" denmiştir.
Bu konuda Kadir Suresi'nde Allah Teâlâ şöyle buyurur: "Şüphesiz Biz, Kur'an-ı, Kadir gecesi indirdik. Sen o Kadir gecesinin ne olduğunu bildin mi? Kadir gecesi, bin aydan daha hayırlıdır. O gece melekler ve ruh (Cebrail) Rablerinin izni ile, bütün emirlerle inerler. O gece, şafak atıncaya kadar emniyetli ve selametli bir gecedir" (el-Kadr, 97/1-5).
     Bu sûreye göre Kadir gecesinin bir kaç üstün özellikleri vardır:
a) Kur'an-ı Kerim Ramazan ayında bu geceden itibaren inmeye başlamış ve yirmiiki yıl sürmüştür.
b) Kadir; takdir anlamındadır. Yani bu gece, Allah'ın, ezelde takdir ettiği kaderi uygulamak için meleklere emir verdiği gecedir. Bunun için melekler bu gecede yer yüzüne iner.
c) Kadir gecesi içinde o kadar büyük iyilik ve hayır vardır ki bu hayır insanlık tarihinde bin yılda yapılmamıştır. İşte Kadir gecesi bunun için bin yıldan daha hayırlıdır.
     Kadir gecesinin ihyasına gelince: Bu geceyi varsa kaza namazlarını kılarak, ibadet ve dua ile ihya etmeye çalışmalı. Çünkü Rasûlûllah (s.a.s) "Kadir gecesini iman ederek ve mükafatını umarak ibadetle geçirenin geçmiş günahları affolur" buyurur.
     Rasûlullah (s.a.s) bu gece de şu duayı okumayı tavsiye buyurmuştur. "Yarabbî, şüphesiz sen affedicisin ve affı seversin; beni de affet " (Riyazü's-Salihin, H. No: 1194).
    Regâib gecesi:
     Recep ayının ilk cum'a gecesidir. Regâib, regibe kelimesinin çoğulu olup, sözlükte; itibar edilen şey ve bol ihsan demektir. Bu gece de Rasulû Ekrem (s.a.s)'in, Allah Teâlâ tarafından manevi iyiliklere ve ihsanlara nail olduğu için, buna şükrane olarak oniki rekat nafile namaz kıldığı rivayet olunmaktadır. Ancak bu namaz hakkındaki rivayet kuvvetli değildir. Nafile olduğu için kılınsa sevabı bol, kılınmazsa günahı yoktur. Ancak bu gecelerde kılınan bütün nafileler ferdî kılınır. Önemli olan bu geceyi ibadetle, dua ve niyazla ihya etmektir.
     Beraat kandili (gecesi) Şaban ayının onbeşinci gecesidir. Aslı "Berâet''tir. Beraat sözlükte; bir zorluktan kurtarmak ve beri olmak demektir. Allah Teâlâ bu gece af kapılarını açar; bu gecede mü'minler affa uğrarlar ve günahlarından tevbe ettikleri taktirde temizlenirler.
     Bu gecede, bir yıl içinde olacak bütün işler hükme bağlanıp, ifası için Cenab-ı Hak tarafından meleklere verilir. Bu geceye has bir ibadet yoktur. Gecesini ibadet ve dua ile, gündüzünü oruçlu geçirmek güzeldir.
     Kur'an-ı Kerim'de Beraat gecesiyle ilgili görülen âyetler şunlardır:
"(Helâl, haram ve diğer hükümleri) açıkça bildiren bu Kitab'a yemin ederim ki, şüphesiz, biz onu mübârek bir gecede indirdik. Gerçekten biz. sonuçta karşılaşılacak tehlikeleri haber vericileriz. O (öyle bir gecedir ki) her hikmetli iş, nezdimizden sadır olan bir emir ile o zaman ayrılır" (ed-Duhân, 44/2-6).
     Alimlerin çoğunluğu bunun "Kadir" gecesi İkrime ile bir grup bilgin de "Beraat" gecesi olduğunu söylemişlerdir. Çoğunluk şu delillere dayanmıştır: Cenab-ı Hak, Kadir sûresinde, Kur'an'ı Kadir gecesinde, bu âyette ise mübârek bir gecede indirdiğini beyan etmiştir. Eğer bu iki geceden kastedilen tek bir gece olmasaydı, çelişki doğardı. Allah Teâlâ, içinde Kur'an indirilen ayın Ramazan ayı olduğunu başka bir âyette de bildirmiştir (el-Bakara, 2/185). Buna göre mübarek gecenin Şaban gecelerinden değil, ramazanın gecelerinden biri olması gerekir. Cenab-ı Hak, mübarek geceyi; "Onda her hikmetli iş ayrılır" diye nitelemiş, Kadir gecesi hakkında da; "Melekler ve Ruh'un bir emirden dolayı, Rablerinin izniyle. inmekte olduklarını" bildirmiştir (bk. el-Kadr, 97/4). Bu "emir", o yıldan gelecek yıla kadar olan amel, rızık, hayat, ölüm gibi Allah'ın kazasıdır.
     İbn Abbas (r.anh) şöyle der: "Cenab-ı Hakk'ın bütün kazaları Şa'ban'ın yarı gecesinde görevli meleklere teslim edilir". Bazılarına göre, Beraat gecesinde, emirlerin Levh-ı Mahfuzdan alınmasına başlanır. Bu gecede gelecek yıla rastlayan aynı geceye kadar olan olaylar takdir edilir ve bu "kadir" gecesi bitirilir. Rızıklara ait olan takdirler Mikâil (â.s)'a; savaş; zelzele, yıldırım ve musîbetlere ait olanlar da Azrail (a.s)'a bildirilir.
     Diğer yandan, Beraat gecesine ait beş haslet şunlardır:
     1) Her önemli iş bu gecede ayırdedilir.
     2) O gecedeki ibadetin fazileti büyüktür.
     3) İlâhi rahmet yayılır.
     4) Mağfiret gecesidir.
     5) O gece, Rasûlüllah (s.a.s)'a şefaat hakkının tamamı verilmiştir. Çünkü, Hz. Muhammed (s.a.s), Şaban'ın onüçüncü gecesi ümmeti hakkında şefaat istemiş, bu şefaatin üçte biri verilmiş, ondördüncü gecesi yine istemiş, üçte biri daha verilmiş, onbeşinci gece yine talep etmiş, bu gece şefaatın tamamı ihsan edilmiştir. Bu şefaatten mahrum olanlar, devenin ürküp kaçtığı gibi Allah'tan kaçanlardır (bk. er-Râzî ve Ebussuud Efendi Tefsirleri, ed-Duhân Sûresi 3. ve 4. âyetlerin tefsiri; Hasan Basri Çantay, Kur'ân-ı Hakim ve Meâl-i Kerim, İstanbul 1959, III, 904, 905).
     Beraat gecesi hakkında Allah elçisi şöyle buyurmuştur:
     "Şaban ayının onbeşinci gecesi olduğu zaman, gecesinde ibadete kalkın. Ve o gecenin gündüzünü (I5. günü) oruç tutunuz. Çünkü o gece güneş batınca Allah Teâlâ (Keyfiyeti bizce meçhul bir halde) dünyaya en yakın göğe inerek (o andan) fecir oluncaya kadar: Benden mağfiret dileyen yok mu, onu mağfiret edeyim. Benden rızık isteyen yok mu, onu rızıklandırayım. (Bir bela ile) mübtela olan yok mu, ona kurtuluş vereyim. Şöyle olan yokmu? Böyle olan yok mu? Buyurur (İbn Mâce, H. no: 1388).
     Diğer bir hadiste de şöyle buyuruyor: "Şüphesiz Allah Teâlâ Şaban ayının onbeşinci gecesi dünyaya en yakın olan semaya (keyfiyyeti bizce meçhul bir şekilde) iner ve Kelb kabilesinin koyunlarının kılları sayısından daha çok günahları (veya günah sahiplerini) bağışlar" (İbn Mâce, H. no: 1389).
   Mirac gecesi:
     Recep ayının 27'nci gecesine rastlayan geceye "Mirac gecesi" denir. Mirac mucizesi, hicretten bir buçuk yıl önce, 621 M. yılı başlarında vuku bulmuştur. Bu gecede Hz. Muhammed (s.a.s), Mekke'den Kudüs'e oradan semalara yükseltilerek, melekût âlemini seyretmiş ve Cenab-ı Hak ile aracısız mükâlemede bulunmuştur.
     Kur'an-ı Kerim'de mirac olayına şu şekilde kısaca yer verilir: "Kulu (Muhammed'i) gecenin az bir bölümünde kendisine bir kısım âyetlerimizi göstermek için, Mescid-i Haram'dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa'ya götüren Allah bütün noksanlıklardan münezzehtir. İşiten ve gören O'dur" (el-İsrâ, 17/1).
     Hz. Muhammed'in, gecenin az bir bölümünde Mescid-i Haram'dan, Mescid-i Aksa'ya kadar olan yolculuğuna "İsrâ", Mescid-i Aksâ'dan göklere yükselip, madde âlemini aşmasına da "mirac" denir. İsrâ; gece yolculuğu yapmak, demektir.
     Mirac gecesinin önemi, o gecede Cenab-ı Hak'tan getirilen emir, yasak ve haberlerin öneminden gelmektedir. Mirac gecesi getirilen esasları birkaç maddede toplayabiliriz:
   1) İslâm'ı saran tehlike çemberinin, etkisini kaybettiği haber veriliyor.
   2) Daha önceki dinlerin yürürlükten kaldırıldığı ilân ediliyor.
   3) Hz. Muhammed (sav.)'in ilâhi gücün tecelli ettiği Sidretü'l-Müntehâ'ya yükselmesi, beşer ilminin sürekli ilerleyeceğine delâlet ediyor.
   4) İnsanla Rabbi arasında en önemli iletişim aracı olan beş vakit namaz bu gecede farz kılınmıştır.
   5) el-Bakara Suresinin son iki âyeti İslâm ümmetine hediye olarak gelmiştir. "Amenerrasûlü" diye başlayan bu âyetlerde önemli akide konuları yanında, son âyette özlü duâ örnekleri verilmektedir.
   6) Allah'a ortak koşmayan mü'minlerin bağışlanacağı müjdesi veriliyor.
İşte bu kadar önemli hükümlerin bir arada bildirildiği Mirac gecesi, önemini bunlardan almaktadır. Mirac gecesinde on iki rek'at nâfile namaz kılınması müstahsen görülmüştür. Bu namazın her rekatında Fâtiha ile başka bir sûre okuyarak, iki rekatta bir selâm vermeli, sonra yüz defa "Sübhânellahi ve'l-hamdü lillâhi velâ ilâhe illâllahü vallahû ekber" demeli, daha sonra yüz defa istiğfar ederek, yüz defa da salâtü selâm okumalıdır. Gündüzün de oruçlu bulunulmalıdır.
     Böyle bir gecede yapılacak duanın Cenab-ı Hak tarafından geri çevrilmeyeceği umulur.
Şâmil İslam Ansiklopedisi


28 Mayıs 2011 Cumartesi

ANAYASA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA 45 RAPÖRTÖR YARDIMCISI ADAYI ALINACAK

T.C. ANAYASA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINDAN:

RAPORTÖR YARDIMCISI ADAYI ALINACAKTIR
1- Anayasa Mahkemesi Başkanlığına aşağıdaki nitelikleri taşıyanlar arasından 45 kadro için Raportör Yardımcısı adayı alınacaktır. Aday adayları, yazılı ve mülakat sınavına tabi tutulacaktır.
Sınava katılacakların:
a) 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde yer alan genel şartları taşımaları,
b) Hukuk, siyasal bilgiler, iktisat, işletme, iktisadî ve idari bilimler alanlarında en az dört yıllık yükseköğrenim yapmış veya bunlara denkliği kabul edilmiş yabancı öğretim kurumlarından mezun olmaları ya da yabancı bir hukuk fakültesini bitirip de Türkiye’deki hukuk fakülteleri programlarına göre eksik kalan derslerden sınava girip başarı belgesi almış bulunmaları,
c) 31 Ocak 2011 günü itibariyle lisans ve lisansüstü öğrenimini yapmış olanlar için 30, doktora öğrenimini tamamlamış olanları için 35 yaşını bitirmemiş olmaları,
d) KPSSP 103 puan türünden en az 75 puan almaları,
Şarttır.

2- Giriş sınavına katılmak isteyen aday adaylarının, Mahkemenin http://www.anayasa.gov.tr/  internet sitesinden temin edecekleri Giriş Sınavı Başvuru Formunu eksiksiz doldurmaları ve bu forma aşağıdaki belgeleri ekleyerek 15 Ağustos 2011 ile 16 Eylül 2011 tarihleri arasında Anayasa Mahkemesi Başkanlığına teslim etmeleri gerekmektedir. Postadaki gecikmeler dikkate alınmayacaktır.
Forma eklenecek belgeler şunlardır;
a) Sınava girecek olan adaylar başvuru ücretini; Akbank, T. Halk Bankası, T. Vakıflar Bankası, T.C. Ziraat Bankasının tüm şubeleri ve Akbank, T. Garanti Bankası, T. Halk Bankası, T. Vakıflar Bankası, T.C. Ziraat Bankasının internet bankacılığı aracılığıyla ÖSYM adına KDV dahil 50 TL yatırdıklarını gösteren banka dekontu,
b) Lisans ve varsa lisansüstü mezuniyet belgesinin onaylı örneği,
c) Yabancı üniversitelerden mezun olunması halinde denklik belgesi,
ç) Nüfus cüzdanının onaylı örneği,
d) İki adet vesikalık fotoğraf, (4.5x 6 cm.)
e) 2010 veya 2011 yılına ait KPSS sonuç belgesi,
f) Devlet memurluğuna engel bir sabıkasının bulunmadığına dair yazılı beyan,
g) Erkek adaylar için askerlikle ilişiği olmadığına dair yazılı beyan,
ğ) Sağlık açısından Devlet memurluğu görevini devamlı olarak yapmasına engel bir durumun bulunmadığına dair yazılı beyan.
Sınav sonuçlarının ilanından itibaren adayların üç ay içinde talep etmeleri halinde belgeleri iade edilecektir. Sınav ilanındaki başvuru koşullarını taşımadığı halde sınav ücretini yatıran adaylar ile başvurusu geçerli olup sınava girmeyen adayların sınav ücreti iade edilmeyecektir.
3- Adaylar, sınava girecekleri yer bilgisini gösteren giriş belgesini 24 Ekim 2011 günü saat 14.00’ten itibaren ÖSYM’nin http://ais.osym.gov.tr internet adresinden T.C. kimlik numarası ve aday şifresini girerek edineceklerdir. Adaylar şifrelerini, başvuru merkezlerine (Ortaöğretim Kurumu Müdürlükleri, ÖSYM Sınav Merkezi Yöneticilikleri ve ÖSYM Büroları) şahsen başvurarak ücreti karşılığı alacaklardır. Ayrıntılı bilgi ÖSYM’nin internet sayfasında bulunmaktadır. Sınava giriş belgesinin üzerinde adayın sınava gireceği merkez, bina, salon bilgileri ile adayın fotoğrafı bulunacaktır. Sınav için gerekli olan iki adet kurşunkalem, silgi, kalemtıraş, peçete ve şeker ÖSYM tarafından her bir aday için soru kitapçığı ile birlikte temin edilecektir. Tüm adaylar ÖSYM’nin internet sitesinde yayımlanan “Sınav Uygulamalarına İlişkin Güvenlik Tedbirleri”ne uymak zorundadır.
4- Yazılı sınav Ankara’da 30 Ekim 2011 Pazar günü 9.30’da ÖSYM tarafından test yöntemi ile yapılacaktır.
5- Sınavda adaylara, 100 sorudan oluşan Alan Bilgisi Testi uygulanacaktır.
Alan Bilgisi Testi: Anayasa Hukuku (%40), Usul Hukuku (%30) (Medeni Usul Hukuku, Ceza Usul Hukuku, İdari Usul Hukuku), İnsan Hakları Hukuku (%30) ile ilgili sorulardan oluşacaktır.
Değerlendirme doğru cevap sayısı üzerinden yapılacak, yanlış cevaplar dikkate alınmayacaktır. Sınav sonuçlarına, ÖSYM internet sitesinden yapılan duyuru tarihinden itibaren on gün içinde itiraz edilebilecektir.
100 tam puan üzerinden 70 ve daha fazla puan alanlar başarı sırasına konularak 45 adet kadro sayısının dört katı kadar aday adayı bu sınavda başarılı sayılarak mülakata çağrılacaktır. Son sıradaki aday adayı ile eşit puan alan aday adayları da mülakata girmeye hak kazanacaktır.
6- Mülakata katılmaya hak kazananlar ile mahkeme tarafından yapılacak mülakatın yeri ve zamanı Mahkemenin internet sitesinden ilan edilecektir.
7- Sınavlarla ilgili tereddüt edilen konular hakkında Anayasa Mahkemesi Genel Sekreterliğinden bilgi alınabilecektir.
8- Aday adaylarının sınavın başlama saatinden 30 dakika önce sınav yerlerinde hazır bulunmaları, sınava gelirken yanlarında sınava giriş belgesi ile nüfus cüzdanı veya sürücü belgesi gibi fotoğraflı ve onaylı özel bir kimlik belgesini bulundurmaları gerekmektedir.

26 Mayıs 2011 Perşembe

HADİS-İ ŞERİFLER ... UYUMA VE UYANMA DUÂLARI

K Ü T Ü B - İ    S İ T T E
İKİNCİ BÂB: DUANIN KISIMLARI (İki kısımdır)
BİRİNCİ KISIM: SEBEBE VE VAKTE BAĞLI DUALAR (Yirmi fasıldır)
BEŞİNCİ FASIL: UYUMA VE UYANMA DUÂLARI
1. (1820)- Hz. Enes (r.a.) anlatıyor: "Resûlullah (s.a.v.) yatağına girdiği zaman şu duayı okurdu: "Bize yedirip içiren, ihtiyaçlarımızı görüp bizi barındıran Allah´a hamdolsun. İhtiyacını görecek, barınak verecek kimsesi olmayan niceleri var!"
[Müslim, Zikr 64, (2715); Tirmizî, Daavât 16, (3393); Ebû Dâvud, Edeb 107, (5053).

2. (1821)- Hz. Âişe (r.a.) anlatıyor: "Hz. Peygamber (s.a.v.) yatağına girdiği zaman, ellerine üfleyip Muavvizeteyn´i ve Kul hüvallahu ahad´i okur ellerini yüzüne ve vücuduna sürer ve bunu üç kere tekrar ederdi. Hastalandığı zaman aynı şeyi kendisine yapmamı emrederdi".
[Buhârî Fedâilu´l-Kur´ân 14, Tıbb, 39, Daavât 12; Müslim, Selâm 50, (2192); Muvattâ, Ayn 15, (2, 942); Tirmizî, Daavât 21, (3399); Ebû Dâvud, Tıbb 19, (3902).]

AÇIKLAMA:Hz. Peygamber (s.a.v.)´in Kur´ân-ı Kerim´i hastalığı sırasında şifa için okuduğu, mevsuk rivayetlerde gelmiştir. Esasen Kur´ân´ın mü´minler için maddî ve mânevî şifa olduğu âyet-i kerimede belirtilmiştir:
"Kur´ân´dan, iman edenlere rahmet ve şifâ olan şeyler indiriyoruz, O, zâlimlerin ise sadece kaybını artırır" (İsra 82).
Keza: "Ey insanlar, Rabbinizden size bir öğüt ve kalplerde olana bir şifa, mü´minlere doğru yolu gösteren bir rehber ve rahmet gelmiştir" (Yunus 57).
3. (1822)-  Hz. Huzeyfe İbnu´l-Yemân (r.a.) anlatıyor:
"Resûlullah (s.a.v.) yatağını görünce şu duayı okurdu: "Allahım! Senin adınla hayat bulur, senin adınla ölürüm". Sabah olunca da şu duayı okurdu: "Bize öldürdükten sonra tekrar hayat veren Allah´a hamdolsun!. Zaten dönüşümüz de O´nadır".
[Buhârî, Daavat 7, 8, 16, Tevhid 13; Tirmizî, Daavât 29, (3413); Ebû Dâvud, Edeb 177, (5049).]
AÇIKLAMA:Hadiste, uyku ölüme benzetilmektedir. Bu durumu, şârihler farklı yorumlara tâbi tutmuşlardır. Ebû İshâk ez-Zeccâc şunu söyler: "Uyku sırasında insandan ayrılan nefs, temyize mahsus olan nefstir. Ölüm sırasında bedenden ayrılan nefs ise hayata mahsus olan nefstir, bunun ayrılmasıyla teneffüs de ortadan kalkar". Nihâye´ye göre uyku, "ölüm" diye isimlendirilmiştir, zîra onunla birlikte akıl ve hareket ortadan kalkmaktadır, ölüde de bu iki vasıf olmadığı için arada bir benzetme (teşbih) kurulmuş olmaktadır. Tîbî´ye göre burada, ölüm´den muradın sükûn olması da muhtemeldir. Zîra Araplar mesela, مَاتَتِ الرِّيحُ "rüzgar öldü" diyerek rüzgârın kesilip sükunete erdiğini ifade ederler. Şu halde uyuyana ölüm ıtlak edilmesi de böyledir. Onun hareketinin sükunete ermiş olmasını kasdetmek mânasında bir teşbihtir. Nitekim âyet-i kerimede: "Size geceyi, sükuna eresiniz diye karanlık; ve gündüzü, çalışasınız diye aydınlık yaratan O´dur" (Yunus, 67). Tîbî ilaveten demiştir ki: "Bazan fakirlik, zillet, dilencilik, ihtiyarlık, masiyet ve cehalet gibi fena ve zor durumlar için de ölüm istiaresine başvurulmuştur".

Kurtubî, el-Müfhim´de der ki: "Ruhun bedenle olan alakasının kesilmesi işinde ölüm ve uyku birleşirler. Bu, ya zahiren olur ki, uyku böyledir ve bu sebeple de: "Uyku ölümün kardeşidir" denmiştir, ya da bâtınen olur ki ölüm böyledir. Öyle ise, uykuya ölüm ıtlak edilmesi mecazdır, ruhun bedenle ilgisinin kesilmesinde müşterek oldukları için değildir".

Tîbî der ki: "Uykuya ölüm denmesinin hikmetine gelince: İnsanın hayattan istifadesi, Allah´ın rızasını aramak, O´na ibadet etmek, gazabından, ikabından içtinab etmek gayeleriyle gayret sarfetmekle olur. Öte yandan uyuyan kimse bu istifadeden mahrum kalmakta, dolayısıyla ölü hükmüne geçmektedir. Öyleyse uyanan kimse, uyku manisinin ortadan kalkmasıyla önüne açılan Allah´ın rızasını kazanma nimetine hamdetmektedir".

4. (1823)- Hz. Berâ (radıyallâhu anhâ) anlatıyor: "Resûlullah (s.a.v.) buyurdular ki: "Yatağına girdiğin zaman şu duayı oku: "Allahım nefsimi sana teslim ettim, yüzümü sana çevirdim, işlerimi sana emanet ettim, sırtımı sana dayadım. Senin rahmetinden ümitvârım, gazabından da korkuyorum. Senin ikabına karşı, senden başka ne melce var, ne de kurtarıcı. İndirdiğin Kitab´a, gönderdiğin Peygamber (s.a.v.)´e iman ettim".
     "Eğer bunu okuduğun gece ölecek olursan fıtrat üzere ölmüş olursun. Şayet sabaha erersen hayır bulursun".

[Buhârî, Daavât 7,9; Tevhid 34; Müslim, Zikr 56, (2710); Tirmizî, Daavât 76, (3391); Ebû Dâvud, Edeb 107, (5046, 5047, 5048).]
     Tirmizî´nin bir rivayetinde şöyle denmiştir: "Resûlullah (s.a.v.), uyumak isteyince sağ yanı üzerine dayanır ve şöyle dua ederdi: "Allahım! Kullarını topladığın -veya yeniden dirilttiğin- gün, beni azâbından koru".

5. (1824)- Hz. Âişe (r.a.) anlatıyor: "Hz. Peygamber (s.a.v.) geceleyin uyanınca şu duayı okurdu: "Allahım! Seni hamdinle tenzih ederim, Senden başka ilah yoktur. Günahım için affını dilerim, rahmetini taleb ederim. Allah'ım ilmimi artır, bana hidayet verdikten sonra kalbimi saptırma. Katından bana rahmet lutfet. Sen lutfedenlerin en cömerdisin".
[Ebû Dâvud, Edeb 108, (5061).]

6. (1825)- Hz. Ali (r.a.) anlatıyor: "Resûlullah (s.a.v.) yatacağı sırada şu duayı okurdu:
"Allah'ım, kerim olan Zât´ın adına, eksiği olmayan kelimelerin adına, alınlarından tutmuş olduğun hayvanların şerrinden sana sığınırım. Allahım sen borcu giderir günahı kaldırırsın. Allah'ım senin ordun mağlub edilemez, va´dine muhalefet edilemez. Servet sahibine serveti fayda etmez, servet sendendir. Allah'ım seni hamdinle tesbih ederim".

[Ebû Dâvud, Ebed 107, (5052).]
AÇIKLAMA1- Hadiste geçen vech kelimesini Zât olarak tercüme ettik, zîra vech (yüz) Arapça´da birçok durumlarda zat´ı ifade eder. Nitekim كُلُّ شَىْءِ هَلِكٌ إَِّوَجْهَهُ  âyetinde vech´ten murad

Zât-ı İlahî´dir ve meâli şöyledir: "Allah´tan başka herşey yok olacaktır" (Ankebût 88).

2-
Eksiği olmayan kelimeler diye tercüme ettiğimiz كَلِمَاتُكَ التَّامَّةُ tâbiri ile Allah´ın isim ve sıfatları veya Kur´an-ı Kerim kastedilmiş olmalıdır.

3- Borç diye tercüme edilen mağrem ile günahlar mukabili hasıl olan (Allah´a ve insanlara karşı çeşitli) borçların kastedilebileceğine de dikkat çekilmiştir.

4- Yatağa girerken hayvandan istiâze, zararlı ve zehirli hayvanlara karşı bir korunma talebidir. Nitekim Resûlullah (s.a.v.) yatağa girmiş olması muhtemel olan zararlılara karşı, yatmazdan önce, yatağın izar yardımı ile çırpılmasını tavsiye eder ve: "Bilemezsiniz, yatağa sizden sonra ne girdi (toz, toprak, böcübörtü, haşerat vs.)" buyurur.

Perçemlerinden tutulmuş olması, bütün zararlıların Allah´ın tasarrufunda, idaresi altında olduğunu beyan eder.

Hadiste geçen اَلْجَدُّ gına yani zenginlik ve servet olarak anlaşılmıştır. Mâna: "Servet sahibine, onun zenginliği sana karşı hiç fayda etmez, azabını, belasını servetiyle defedemez. Nasıl etsin ki, serveti veren zâten sensin" demektir.

7. (1826)- Büreyde (r.a.) anlatıyor: "Bir gün, Hâlid İbnu Velîd el-Mahzumî (r.a.):
"Ey Allah´ın Resûlü, bu gece hiç uyuyamadım" diye Hz. Peygamber (s.a.v.)´e yakındı.
Resûlullah (s.a.v.) ona şu tavsiyede bulundu: "Yatağına girdinmi şu duayı oku: "Ey yedi kat semânın ve onların gölgelediklerinin Rabbi, ey arzların ve onların taşıdıklarının Rabbi, ey şeytanların ve onların azdırdıklarının Rabbi! Bütün bu mahlûkâtının şerrine karşı, bana himâyekâr ol! Ol ki hiç birisi, üzerime âni çullanmasın, saldırmasın. Senin koruduğun aziz olur. Senin övgün yücedir, senden başka ilâh da yoktur, ilâh olarak sâdece sen varsın".

[Tirmizî, Daavât 96, (3518).]
8. (1827)- İmam Mâlik´ten rivayete göre, ona şu haber ulaşmıştır:
Hâlid İbnu´l-Velîd (r.a.), Hz. Peygamber (s.a.v.)´e:
"Ben uykuda iken korkutuluyorum. (Ne yapmamı tavsiye buyurursunuz )" diye sordu. Ona şu tavsiyede bulundu:
"Allah´ın eksiksiz, tam olan kelimeleri ile O´nun gadabından, ikabından, kullarının şerrinden, şeytanların vesveselerinden ve (beni kötülüğe atan) beraberliklerinden Allah´a sığınırım! de!".

[Muvatta, Şi´r 9, (2, 950).]

Kitap Tanıtımı ღ💗ღ Yazar Şüheda Derya Terzi ❀💗❀ A'MAK-I ERVAH

  Kitap Özgün <kitapokuyalim@gmail.com> okunmadı, 00:18 (10 dakika önce)     alıcı gonulerleri@googlegroups.com      2007 de birkaç...