10 Ekim 2011 Pazartesi

İSLAM İLMİHALİ ... Altıncı Bölüm: NAMAZ ... 4. NAMAZIN FARZLARI ve VÂCİPLERİ

İ S L Â M   İ L M İ H A L İ
Altıncı Bölüm: Namaz
4. NAMAZIN FARZLARI ve VÂCİPLERİ
 
     Ergenlik (bulûğ) yaşına ve belli bir aklî olgunluk düzeyine gelmiş her müslümanın namaz kılması farz-ı ayındır. Buna göre namazın kişiye farz olmasının şartları, müslüman olmak, bulûğ çağına ulaşmak ve akıllı olmak üzere üç tanedir. Bu şartlara namazın vücûb şartları yani kişinin namaz kılmakla yükümlü olmasının şartları denir.
     Sahih ve eksiksiz bir şekilde kılınabilmesi için namazın birtakım farzları ve vâcipleri (sıhhat şartları), sünnetleri ve âdâbı bulunmaktadır. Farzlara riayetsizlik, namazın bozulmasına yol açar.
     Vâcip, kesin olmayan bir delille sabit olduğu için, vâcibi inkâr eden kişi, kâfir olmaz. Ancak bir açıklama getirmeksizin ve te'vil etmeksizin vâcibi terkeden kimse fâsık kabul edilir. Namazın vâciplerinden herhangi birinin terkedilmesi namazı bozmaz. Namazın vâciplerinden biri sehven terkedilmişse sehiv secdesi yapmak gerekir. Eğer kasten terkedilmişse, namazın iade edilmesi yani yeniden kılınması gerekir.
     Sünnet, Hz. Peygamber'in devamlı olarak yaptığı (muvâzebe) ve bir mazeret olmaksızın terketmediği şeydir. Namazda sübhâneke okumak, eûzü çekmek bu mânada sünnettir. Sünnetin yapılmasına sevap olmakla birlikte terkedilmesine ceza (ikab) yoktur, sadece kınama ve sitem (itâb) vardır. Namazın sünnetleri, namazın vâciplerini tamamlar, onlardaki kusurları telâfiye ve fazla sevaba vesile olur. Sünnetlere riayet etmek ve devam etmek Peygamber'i sevmenin bir nişanesi sayılır. Bununla birlikte sünnetin terkedilmesi, ne farzın terkedilmesi gibi namazın bozulmasını ve yeniden kılınmasını, ne vâcibin kasten terkedilmesi gibi tahrîmen mekruhluğu ne de vâcibin sehven terkedilmesi gibi sehiv secdesi yapmayı gerektirir. Fakat sünnetlerin kasten terkedilmesi "isâet" (yanlış ve kötü davranış) olur. İsâet, Hanefîler'in tanımlamasına göre tenzîhen mekruhun üstünde, tahrîmen mekruhun altında yer alır.
     Edep (çoğulu âdâb), Hz. Peygamber'in devamlı olmaksızın zaman zaman yaptığı şeylerdir. Rükû ve secdede üçten fazla tesbih yapmak gibi. Mendup anlamına da gelir. Bunları terketmek, her ne kadar isâet sayılmaz ve kınamayı gerektirmez ise de bunlara riayet edilmesi daha faziletlidir (efdal). Esasen namazın âdâbı, yüce yaratıcının huzurunda durulduğunun farkında olunarak, zâhiren mütevazi bir halde bulunmaktır.
 
     A) NAMAZIN FARZLARI
     Namazın on iki farzı vardır. Namazın farzları, namazın dışındaki farzlar ve namazın içindeki farzlar olarak iki gruba ayrılır. Namazın dışındaki farzlar, namazdan önce ve namaza hazırlık mahiyetinde olduğu için "namazın şartları" (şurûtü's-salât) olarak adlandırılır. Namazın içindeki farzlar ise, namazın varlığı ve tasavvuru kendisine bağlı olduğu, yani bu farzlar namazın mahiyetini oluşturduğu için "namazın rükünleri"  (erkânü's-salât) adını alır. Bunlar namazı oluşturan unsurlardır. Namazın farzlarından herhangi birinin eksikliği durumunda namaz sahih olmaz. Buna göre;
 
     a) Namazın Şartları
     1. Hadesten tahâret
     2. Necâsetten tahâret
     3. Setr-i avret
     4. İstikbâl-i kıble
     5. Vakit
     6. Niyet
 
     b) Namazın Rükünleri
     1. İftitah tekbiri
     2. Kıyam
     3. Kıraat
     4. Rükû
     5. Secde
     6. Ka`de-i ahîre şeklinde sıralanır
 
     Bu sayılan şart ve rükünlerde fakihler görüş birliğindedir. Namazın rükünlerinin düzgün bir şekilde yapılması demek olan ta`dîl-i erkân Ebû Yûsuf'a ve Hanefîler'in dışındaki üç mezhebe göre rükün kabul edilmiştir. Kişinin kendi isteği ve fiili ile namazdan çıkması da (hurûc bi sun`ih) Ebû Hanîfe'ye göre bir rükündür. Farzlar arasında sıraya riayet etmek (tertip), Şâfiî ve Hanbelî mezheplerine göre namazın rükünlerindendir.

2 Ekim 2011 Pazar

HADİS-İ ŞERİFLER ...SEFERDE OKUNACAK DUALAR

İKİNCİ BÂB: DUANIN KISIMLARI (İki kısımdır)
BİRİNCİ KISIM: SEBEBE VE VAKTE BAĞLI DUALAR (Yirmi fasıldır)
SEKİZİNCİ FASIL
SEFERDE OKUNACAK DUALAR

1. (1833)- İmam Mâlik'e ulaştığına göre Hz. Peygamber (sav.) sefer arzusuyla ayağını bineğinin özengisine koyduğu zaman şu duayı okurdu: "Bismillah! Allahım! Sen seferde arkadaşım, ailemde vekilimsin. Allahım, bize arzı dür, seferi kolaylaştır. Allahım, yolun meşakkatlerinden, üzüntülü dönüşten, mal ve ailede vukûa gelecek kötü manzaralardan sana sığınıyorum". [Muvatta, İsti'zân 34, (2, 977).] [138]

AÇIKLAMA:
1- Allah'ın sefer arkadaşı ve evde vekil olarak tavsifi, hiçbir mekânın onun emrinden, hükmünden hâriç kalmadığını, her yerde mü'mine huzur verdiğini ifâde eder. Öyle ise Zât-ı Zülcelâl hazretleri yolcuya sefer sırasında selâmet vermek, rızık vermek, yardım etmek, muvaffak kılmak gibi çeşitli nimetleriyle beraberlik sağlamaktadır. Mü'min mazhar olduğu her hayrı Allah'tan bilerek onun huzurunu her yerde hisseder, yolculuk sırasında bile. Keza yolcu, geride kalan ailesi hakkında da aynı düşünce ve duyguları taşıyarak yolculuğunu huzur içinde devam ettirir.
2- "Bize arzı dür" cümlesi, yolculuğun süratli geçmesi için yapılmış bir duadır. Arz'dan maksad yoldur. Yolculuğun kolay, engelsiz geçmesi sür'at kazandırır. Kolaylaştırmak'tan murad sühulet'tir, meşakkate mâruz kalmamaktır.
3- Üzüntülü dönüş'le sefer sırasında üzüntü verici durumlarla karşılaşmak kastedilir. Bu, meşakkatlerden hâsıl olan sıkıntılar değildir, insanı üzecek ve üzüntüsü devam edebilecek durumlardır. Resûlullah (sav.) bunlardan Allah'a sığınmaktadır, tıpkı, geride bıraktığı mal ve âileye gelebilecek kötü hallerden sığındığı gibi. [139]

2. (1834)-  İbnu Ömer (ra.) anlatıyor: "Resûlullah (sav.), seferden dönerken, uğradığı her tümsekte üç kere tekbir getirir, arkadan da: "Lâ ilâhe illallâhu vahdehu lâ şerîke leh, lehü'lmülkü ve lehü'lhamdü ve hüve alâ külli şey'in kadir. (Allah'tan başka ilah yoktur. O tekdir, ortağı yoktur, mülk O'nundur, hamd O'nadır. O herşeye kadirdir) dönüyoruz, tevbe ediyoruz, kulluk ediyoruz, secde ediyoruz, Rabbimize hamdediyoruz. Allah va'dinde sâdık oldu, kuluna yardım etti. (Hendek Harbi'nde) müttefik orduları tek başına helâk etti" derdi. [Buhârî, Daavât 52, Ömer 12, Cihâd 133, 197, Megâzî 29; Müslim, Hacc 428, (1344); Muvatta, Hacc 243, (1,421); Tirmizî, Hacc 104, (950); Ebû Dâvud, Cihâd 170, (2770).] [140]

AÇIKLAMA:

1- Bazı rivayetler, burada mutlak gelen sefer'i açar: "...Gazve" "Hacc" veya "Umre seferinden dünüşte..."
2- "Allah vaadinde sâdık oldu" cümlesi ile, Allah'ın sabredenlere, mü'minlere zafer vereceği, dinin muzaffer olacağı, âkibetin muttakilere ait olacağına dair Cenab-ı Hakk'ın Kur'an'da va'detmiş bulunduğu hususların (A'râf 128; Hûd 49) gerçekleştiğini, bunların hep tahakkuk ettiğini ifâde eder. Bâzı rivâyetler, bu sözü Resûlullah'ın Usfân Seferi'nden dönerken söylediğini belirtir. Bu sefer, hicretin altıncı yılında cereyan etmiştir. O zamana kadar Bedir zaferi, Hendek zaferi gibi ciddî savaşlar yapılmış ve kesin zaferler elde edilmiştir. Nitekim duanın devamında geçen  "Ahzâbı tek başına hezimete uğrattı" cümlesi Hendek Savaşına temas etmektedir. Çünkü, Medîne'yi saran müttefik müşrik orduları, Müslümanlara çok zor günler yaşatmışlardır. Hendek'te Müslümanlara sayıca pek üstün olan bu çeşitli müşrik kabilelerinin ittifakıyla ortaya çıkan orduyu, Cenab-ı Hakk'ın gönderdiği fırtına darmadağın etmiş, geri çekilmeye, kuşatmayı kaldırmaya zorlamıştı, İlâhî yardım pek bârizdi. Onun için, Müslümanların zihninde pek canlı olan bu maddî yardımı Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bu duada görüldüğü üzere zaman zaman hatırlatacaktır.
Şunu da belirtelim ki, bazı âlimler buradaki ahzâb (hizipler, gruplar, müttefikler) ile, İslâm'a karşı teşkîl edilecek bütün ittifakların kastedildiğini, binaenaleyh, nerede bir İslam düşmanı ittifak zuhûr edecek olsa, Cenab-ı Hakk'ın lütfu ile hepsinin dağıtılacağını söylemişlerdir. [141]

3. (1835)-  Hz. Ebû Hüreyre (ra.) anlatıyor: "Bir adam Hz. Peygamber (sav.)'e: "Ey Allah'ın Resûlü, ben sefere çıkmak istiyorum, bana tavsiyede bulun!" diye talepte bulundu. Efendimiz: "Sana Allah'tan korkmanı ve (yol boyu aştığın) her tepenin başında tekbir getirmeni tavsiye ediyorum!" buyurdu. Adam döneceği sırada şu duada bulundu: "Allah'ım! Ona uzaklığı dür, yolculuğu kolay kıl." [Tirmizî, Daavât 47, (3441).] [142]

4. (1836)-  Abdullah el-Hatmî (ra.) anlatıyor: "Resûlullah (sav.) birisiyle vedalaştı mı şöyle derdi: "Dininizi, emânetinizi ve işlerinizin âkibetini Allah'ın muhafazasına bırakıyorum." [Ebû Dâvud, Cihâd 80 (2600); Tirmizî, Daavât 45,(3439).]  [143]

AÇIKLAMA:

1- Bu hadisin, Ebû Dâvud'daki aslının bidâyeti farklıdır. "Hz. Peygamber (sav.) bir ordu ile vedalaşacağı zaman" diye başlar. Tirmizî'deki rivâyet bazı küçük farklarla İbnu Ömer (ra.)'den yapılmıştır.
2- "Allah'ın muhafazasına bırakıyorum" diye yaptığımız tercümeyi "...Allah'tan muhafaza talep ediyorum..." şeklinde anlamak da mümkündür.
3- Emânet'ten murâd, Hattâbî'ye göre, geride kalan aile, yani evlad u iyâl ve mal-mülktür. Ancak sefer sırasında cereyan edecek alışveriş, insanlarla münasebet gibi bir kısım içtimâî davranışlar da emânet olarak değerlendirilmiştir. Zîra bu işlerde de hıyânet meydana gelebilir. Emânet'le bütün dinî tekliflerin kastedildiği de söylenmiştir. Nitekim âyete: "Biz emâneti semâvat, arz ve dağlara teklif ettik, onlar bunu kabullenmekten kaçındılar ve ondan korktular, onu insan yüklendi..." (Ahzab 72) buyurulmuştur.
4- İşlerin âkibeti'nden murad hüsnü'l hâtime'dir. Zîra uhrevî meselede esas olan budur. Çünkü daha önce yapılan işler, fena bile olsalar sondaki iyi âkibet'e tâbi olarak düzelmiş olurlar. Şârihler bu tâbirle hadisin bir başka vechinde, farklı şeklinde gelmiş olmasını da gözönüne alarak bütün amellerin sonunun kastedildiğini belirtirler. Öyle ise bu dua ile hayırlı sonların Allah'ın himâye ve muhafazası altında olması temenni edilmiş olmaktadır.[144]

5. (1837)-  Hz. Abdullah İbnu Ömer (ra.) anlatıyor: "Resûlullah (sav.) seferde iken gece olunca şu duayı okurdu: "Ey arz, benim de senin de Rabbimiz Allah'tır. Senin de, (sende bulunanların da [145] sende yaratılmış olanların da, senin üzerinde yürüyenlerin de şerrinden Allah'a sığınırım. Arslanın, iri yılanın, yılanın, akrebin ve bu beldede ikâmet eden (insîlerin ve cinnî)lerin, İblis'in ve İblis neslinin şerrinden de Allah'a sığınırım." [Ebû Dâvud, Cihâd 80, (2603).] [146]

AÇIKLAMA:

1- Arzdan gelecek şerden maksad, zelzele, hasf (yere batma), yoldan çıkıp, istikâmeti kaybetmek gibi durumlardır.
2- Arzda bulunanlardan maksad arzın tabiatından gelen bir kısım sıfatlar ve hallerdir; soğukluk ve sıcaklık gibi.
3- Arzda yaratılmış olanlardan maksad hevâm denen zararlı böceklerdir (bit, pire.... gibi).
4- Arz üzerinde yürüyenlerden maksat, zararlı haşerât nev'inden yürüyen, hareket eden hayvanlardır.
5- Hadisin sonunda yer alan "İblis'in ve İblis neslinin" ibâresinin Arapça aslıdır. Lügavi tercümesi "doğuran ve doğan"dır. Şârihler bundan maksadın gâlib ihtimale göre, İblis ve İblis'in nesli olacağını söylemiştir. Ancak, bundan doğma ve doğurma kabiliyetinde olan bütün hayvanların kastedilmiş olabileceğini söylerler. [147]

6. (1838)-  Havle Bintu Hakîm (ra.) anlatıyor: "Resûlullah (sav.) efendimiz buyurmuşlardır ki: "Kim bir yerde konakladığı zaman şu duayı okursa, oradan ayrılıncaya kadar ona hiçbir şey zarar vermez: "Eûzü bikelimâtillahi'ttâmmât min şerri mâ halâka. (Allah'ın eksiksiz, mükemmel kelimeleri ile, yarattıklarının şerrinden Allah'a sığınıyorum.)"  [Müslim, 54, (2708); Muvatta, İsti'zân 34 (2, 978); Tirmizi, Daavât 41, (3433).] [148]

AÇIKLAMA:
Kelimâtu't tâmmât ile Kur'ân-ı Kerîm'in de kastedilmiş olabileceğini daha önce belirtmiş idik (Bak. 1825). [149]
[138] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları:7/62.
[139] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları:7/62-63.
[140] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları:7/63.
[141] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları:7/63-64.
[142] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları:7/64.
[143] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları:7/65.
[144] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları:7/65.
[145] Bu cümle Ebu Dâvud'daki aslında yer almamaktadır.
[146] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları:7/66.
[147] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları:7/66.
[148] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları:7/66.
[149] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları:7/66.

29 Eylül 2011 Perşembe

KELİMELER - KAVRAMLAR ... MÜCÂHEDE

 KELİMELER - KAVRAMLAR
MÜCÂHEDE
     Gayretle çalışma, çaba gösterme, nefs ile savaşma, Allah yolunda düşmanla karşı karşıya savaşma. "Ce.he.de" fiilinin mastarı. Diğer adı da cihad'dır. Allah yolunda savaşana da mücahid denir.
     Cihad, Hz. Peygamber'in ifadesiyle şu şekilde vasıflandırılır:
     "Allah'a en sevimli gelen ve en faziletli amellerden birisidir" (Bûhâri, Edeb, I, Cihâd I; Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 32);
     "İnsanların en faziletlisi de Allah yolunda malıyla ve canıyla mücâhede eden mü'mindir" (Buhari, Cihâd, 2).
     "Allah yolunda savaşın (mücahede) esas gayesi, Allah'ın dinini yaymak ve onu yüceltmektir" (Buhâri, Tevhid, 28).
     Bu özelliğinden dolayıdır ki Kur'an-ı Kerim'in pek çok yerinde cihada teşvik edilmiş ve şöyle buyurulmuştur:
     "Ey inananlar! Sizi can yakıcı bir azabdan kurtaracak, kazançlı bir yolu size göstereyim mi? Allah'a ve peygamberine inanırsanız; Allah yolunda canlarınızla, mallarınızla cihad edersiniz; bilesiniz, bu sizin için en iyi yoldur. Böyle yaparsanız, Allah günahlarınızı bağışlar; sizi içlerinden ırmaklar akan cennetlere, Adn cennetlerinde hoş yerlere koyar. Büyük kurtuluş budur" (es-Saff, 61/10-12. Ayrıca bk. Mâide, 5/35; Hacc, 22/77-78).
     Hz. Peygamber (sav.)' de konu ile ilgili olarak şöyle buyurmuştur:
     "Allah yolunda savaşan kimse -Allah kendi yolunda savaşanları daha iyi bilir- Gündüzlerini oruçla gecelerini namazla geçiren kimse gibidir. Allah, kendi uğrunda savaşa çıkan kimseye, şayet ölürse Cennete koymayı ve eğer geri dönerse ganimetle beraber sevap vermeyi garanti eder" (Buhâri, Cihâd, 2, Tevhid, 28).
     Mücahede; kâfirlere, münafıklara, din düşmanlarına ve dinden dönenlere karşı yapılır (Furkan, 25/52; Mümtehine, 60/1; Tahrim, 66/9; Mâlik b. Enes, Muvatta', Zekât, 30). Allah yolunda mücahedenin ilk şartı ise, inanmış olmaktır. Çünkü ayette "İnananlar Allah yolunda savaşırlar, inkâr edenler de tâğut yolunda savaşırlar" (en-Nisa, 4/76) buyurulmuştur.
     Allah yolunda savaşanlar ise gerçekten inanmış olanlardır (bk. el-Hucurât, 49/15). Aynı zamanda onlar birbirlerinin dostudurlar (bk. el-Enfâl, 8/74-75), Allah düşmanlarını dost edinmezler (bk.el-Mümtehıne, 60/1).
     Mücahede, gerçekten inanmış olanların karakteristik özelliğidir. Gerektiğinde Allah yolunda ölmek, onlar için bir şereftir. Çünkü Kur'an-ı Kerim'de "Allah, mü'minlerden mallarını ve canlarını, Cennet kendilerinin olmak üzere satın almıştır. Onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve öldürülürler. Bu, Allah'ın üzerine bir borçtur. Gerek Tevrat'ta, gerek İncil'de, gerek Kur'ân'da (Allah, yolunda çarpışanlara cennet vereceğini vadetmiştir)" (et-Tevbe, 9/111) buyurulmuştur. Allah onlardan yanadır" (bk. en-Nahl, 16/110).
     Allah yolunda savaş (mücahede), insanlar için aynı zamanda bir imtihan vesilesidir (Âlu İmrân, 3/142-143; Muhammed, 47/31; et-Tevbe, 9/16). İnanarak Allah yolunda mücadele edenlerle, özürsüz olarak cihada katılmayanlar Allah katında bir sayılmayacak; canlarıyla, mallarıyla cihad edenler mertebece daha üstün tutulacaklardır. Onlar Allah'ın rahmetini ve dolayısıyla Cennetini de umabilirler. Onlar doğru yoldadır. Gerçek mutluluğa erişenler de onlar olacaktır (el-Bakara, 2/218; en-Nisa,4/95-96; et-Tevbe, 9/20, 88; el-Ankebût, 29/69).
     Allah uğrunda savaşanlar netice itibâriyle kendileri için savaşmış olurlar. Çünkü Allah, âlemlerden müstağnidir (el-Ankebût, 29/6) ve "Şüphesiz, inkâr edenler, Allah yolundan alıkoyanlar ve kendilerine doğru yol belli olduktan sonra Peygambere karşı gelenler, Allah'a hiç bir zarar veremezler. O, onların işlerini boşa çıkaracaktır (Muhammed, 47/32).
     Peygamber Efendimiz, "Mekke'nin fethinden sonra artık hicret yoktur, fakat cihad ve niyet vardır..." (Buhâri, Cihâd, 1) buyurmak suretiyle cihâdın her devirde yapılması gerektiğine işaret etmiştir.
     Kahramanlık olsun diye, ne cesur adammış desinler diye veya gösteriş olsun diye savaşanlardan hangisi Allah yolundadır, sorusuna cevaben de: "Kim Allah'ın şânını yüceltmek için savaşırsa, o Allah yolundadır" (Buhârî, Tevhid, 28) buyurmuştur.
     Şu halde Allah yolunda mücâhede eden kişi niyetinde samimi ve amelinde ihlâslı olmalıdır. Aksi takdirde çabaları boşa çıkabilir.
     İnanan insanın hayatta en çok değer vereceği iki şey Allah ve Rasûlü olmalıdır. Onlar uğrunda yapılacak mücâhedeye hiç bir şey engel olmamalıdır. Yoksa bir gün Allah'ın azâbını beklemek muhtemel olabilir. Bu gerçek, Kur'an-ı Kerim'de şöyle dile getirilmiştir:
"De ki; babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, akrabanız, elde ettiğiniz mallar, durgun gitmesinden korktuğunuz ticaret, hoşunuza giden evler sizce Allah'tan; Peygamberinden ve Allah yolunda savaşmaktan daha sevimli ise, Allah'ın buyruğu gelene kadar bekleyin. Allah fâsık kimseleri doğru yola eriştirmez" (et-Tevbe, 9/24).
     Konuyla ilgili âyet ve hadislerden de anlaşılacağı gibi cihâd, canla ve malla yapılır. Fakat en önemlisi insanın önce kendi nefsiyle mücâhede etmesidir. Çünkü nefsine hâkim olamayan kimse, düşman karşısındaki mağlubiyeti peşinen kabul etmiş demektir. İşte bunun içindir ki "İnananlardan özürsüz olarak yerlerinde oturanlar ile, mal ve canlarıyla Allah yolunda cihâd edenler birbirine eşit değildir." (en-Nisa, 4/95) buyurulmuştur.
     Tasavvufta ise, mücahede nefsi zorluklarla yormak ve onun arzu ve isteklerine karşı çıkmaktır. Daha geniş olarak, makam ve servete, bünyeyi semirtip ruhu öldüren lezzetli nimetlere karşı nefsin tutku haline gelen meylini dizginleyip yavaş yavaş ona karşı çıkmak ve onun varlığını yok etmeye çalışmaktır.
     Kuşeyri: "Tasavvufta, hal ve makam sahibi olmak için harcanan sürekli ve düzenli çabalara mücâhade ve rıyâzât adı verilir" demiştir.
     Allah Teâlâ: "Uğrumuzda mücahede edenlere, mutlaka yollarımızı göstereceğiz" buyurmuştur (İbrahim, 14/12).
     Rasulûllah (s.a.s)'de: "Nefsinin senin üzerinde hakları vardır" buyurarak mücâhade de ölçünün kaçırılmamasını istemiştir. Nefsin haklarını çiğnemek, sebepsiz yere onu zorluklara sürüklemek mücâhade değildir.
     Şeyh Tehânevî, Takrir'inde: "Nefsin istekleri ikidir. Birisi hakları, diğeri duyduğu hazlarıdır. Vücudu ayakta tutabilmek için nefsin hakları korunmalıdır. Nefsin hazları ise, yaşamak için gerekli olmayan fazlalıklarıdır. Mücâhedenin gayesi hazları yok etmek, hakları bırakmaktır" demiştir.
     Nefse karşı çıkmanın bir gayesi olmalıdır. Aksi halde zarar doğurur, mücâhede de sayılmaz. Üzüntü ve kedere tahammül, mücâhedenin yüksek derecelerindendir. İnsan mücahide ile huylarını kökünden söküp atamaz. Onları faydalı hale getirir.
     Nitekim Rasulüllah (s.a.s): "Birinin tamamen huyundan vazgeçtiğini duyarsanız inanmayınız" buyurmuştur. Bununla birlikte, ruhi hayat, mücâhede ve riyazatla elde edilir. Fakat mücâhede, varılması istenen bir gaye değil, bir tedbir ve tesellidir.
   Mücâhide ve riyazat üç maksatla yapılır.  
   1-  Takva ve vera sahibi olarak Cehennem'den kurtulmak.
   2-  Kur'an ve Sünnet ahlâkını huy haline getirerek Cennet'e girmek ve mutlu olmak.
   3-  Gayba engel olan perdeleri kaldırarak, manevi alemi seyretmek ve ilâhi tecelliyi 
        müşahede etmek.
Şamil İslam Ansiklopedisi
Ahmet GÜÇ

T.C KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI’ndan Profesyonel Turist Rehberliği Kursu Duyurusu

T.C KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI’NDAN DUYURU
Profesyonel Turist Rehberliği Kursu
     Bakanlığımızca Edirne, İzmir ve Antalya İl Kültür ve Turizm Müdürlükleri bünyesinde ülkesel nitelikte Profesyonel Turist Rehberliği Kursları açılacaktır.

    

KURSLARIN NİTELİĞİ
-Edirne’de; Yunanca, Macarca, Bulgarca, Sırpça Hırvatça, Boşnakça, Makedonca ve Arapça
-İzmir’de; Norveççe, İsveççe, Romence, Fince, Danimarkaca, Slovakça, Çince, Japonca, İspanyolca, İtalyanca, Hollandaca, İbranice, Gürcüce, Lehçe, Çekçe, Korece, Portekizce ve Urduca

-Antalya’da;, Arapça, Farsça, İspanyolca, Norveççe, İsveççe, Rusça, Slovakça, Lehçe ve Çekçe  dillerinde yapılacaktır.


SINAV YERİ VE SINAV TARİHLERİ


Sınav Yapılacak İl   Sınav Tarihi

Edirne                     21-25 Kasım 2011
İzmir                       28 Kasım-02 Aralık 2011
Antalya                    05-09 Aralık 2011

(Sınav yer ve saatleri Bakanlığımız web sayfasında ayrıca duyurulacaktır)


SINAVLARIN ŞEKLİ

Sınavlar, Profesyonel Turist Rehberliği Yönetmeliğinin 15. maddesine göre yapılacaktır


SINAVLARA KATILACAK ADAYLARDA ARANACAK KOŞULLAR

-Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak
-Sınav tarihi itibari ile 18 yaşını doldurmuş olmak
-En az iki yıllık yüksekokul mezunu olmak ( Yurtdışında öğrenim görmüş olanların denkliğinin Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığınca onaylanmış olması gerekmektedir.)
-Sınava gireceği dili veya dilleri iyi derecede bilmek
-Sabıka kaydı bulunmamak


BAŞVURU İÇİN GEREKLİ BELGELER
-Sınav Başvuru Formu,
-Diplomanın, Geçici Mezuniyet Belgesinin veya öğrenimini yabancı ülkelerde yapmış olanlar için yetkili kurumlardan alınacak denklik belgesinin aslı yahut onaylı örneği,
-Son üç ay içinde çekilmiş iki adet renkli vesikalık fotoğraf,
-Varsa son beş yıl içerisinde alınmış en az (C)  seviyesinde KPDS sonuç belgesinin aslı veya bilgisayar çıktısı,
-Bakanlığımız Döner Sermaye İşletmesi Merkez Müdürlüğünün Ziraat Bankası Heykel Şubesi Turizm Gelirleri Kurumsal Tahsilât Kodu 60.00.09 nolu hesabına yatırılacak 120,00 TL (Yüzyirmitürklirası)’ na ait banka dekontu ( Sınavlar için yatırılmış ücretler sınava girilmese dahi iade edilmeyecektir)

BAŞVURU YERİ VE SÜRESİ
Sınava katılacak adayların, aşağıda adresleri yazılı İl Kültür ve Turizm Müdürlüklerinden veya Bakanlığımız Web sayfasından (www.kulturturizm.gov.tr) temin edecekleri Sınav Başvuru Formunu doldurarak başvuru için gerekli belgelerle birlikte, 03-14 Ekim 2011 tarihleri arasında sınava girecekleri İl Kültür ve Turizm Müdürlüğüne şahsen veya posta yolu ile başvurmaları gerekmektedir. (14 Ekim 2011 tarihinden sonraki başvurular ve postadaki gecikmeler kesinlikle kabul edilmeyecektir.)
*Adaylar ancak bir ilde yapılan sınava katılabilirler. Başka dilden veya dillerden olsa dahi diğer illerde açılan sınavlara katılamazlar. Katılmış olanların ikinci ilde katılmış olduğu sınav iptal edilir. Ancak, aynı ilde birden fazla dilden sınava katılabilirler, bunun için de her bir dil için ayrı ayrı ücret yatırmaları gerekir.
* Her aday sınavı girip kazandığı il’de düzenlenen kursa devam etmek zorundadır.
   Diğer illerde devam eden kurslara nakil işlemi yapılmayacaktır.
*Fakülte ve Yüksekokulların Rehberlik bölümü mezunları, sınav açılan illerden sadece birine başvuruda bulunabileceklerdir.

ADAYLARIN BAŞVURACAKLARI ADRESLER
EDİRNE İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ
Devecihan Kültür Merkezi –EDİRNE
Tlf.  ( 0284) -213 02 32- 241 08 54
Faks (0284) – 213 30 76
İZMİR İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ
Akdeniz Mahallesi 1344 Sokak No.2 35210 Pasaport İZMİR
Tlf.    (0232)- 483 51 17 – 483 76 13- 483 62 16
Faks. (0232)- 441 13 98-- 483 42 70
ANTALYA İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ
Anafartalar (Güllük ) Caddesi No:31 Antalya
Tlf-    (0242) 247 76 60 – 247 91 20- 247 99 92

KÜLTÜR VE TURİZM UZMAN YARDIMCILIĞI YARIŞMA SINAV DUYURUSU ve BAŞVURU FORMU

Kültür ve Turizm Uzman Yardımcılığı
Yarışma Sınav Duyurusu 2011
T.C.KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞINDAN:

KÜLTÜR VE TURİZM UZMAN YARDIMCILIĞI
YARIŞMA SINAV DUYURUSU
    

     Kültür ve Turizm Bakanlığı merkez teşkilatında çalıştırılmak üzere, Genel İdare Hizmetleri Sınıfında 9 uncu dereceden boş bulunan, 55 adet kültür ve turizm uzman yardımcısı kadrosuna atama yapmak amacıyla, Kültür ve Turizm Uzman Yardımcılığı ve Uzmanlığı Sınav, Görev, Yetki, Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre Kültür ve Turizm Uzman Yardımcısı Yarışma Sınavı yapılacaktır.
     Öğrenim dalları itibariyle alınacak kültür ve turizm uzman yardımcısı sayıları aşağıda belirtilmiştir.


1.Grup
     Hukuk Fakültesi mezunlarından 10 kişi
     İktisat, İşletme, Siyasal Bilgiler,
     İktisadi ve İdari Bilimler Fakülteleri mezunlarından 40 kişi


2.Grup
İstatistik Bölümü mezunlarından 5 kişi


GENEL TOPLAM : 55 kişi


1- YARIŞMA SINAVINA KATILMA ŞARTLARI:

1.Gruptan sınava katılabilmek için;
En az dört yıllık eğitim veren Hukuk, İktisat, İşletme, Siyasal Bilgiler, İktisadi ve İdari Bilimler fakültelerinden veya buna denkliği yetkili makamlarca kabul edilen yurt dışındaki yüksek öğretim kurumlarından birisini bitirmiş olmak,

Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından 10-11 Temmuz 2010 ve 9–10 Temmuz 2011 tarihlerinde yapılan Kamu Personeli Seçme Sınavından (KPSS); en az dört yıllık lisans eğitimi veren hukuk fakülteleri veya bunlara denkliği yetkili makamlarca kabul edilen yurt içi veya yurt dışındaki yüksek öğretim kurumları mezunlarının, (KPSSP103) puan türünden asgari 80 ve daha yukarı puan almak kaydıyla, en az dört yıllık lisans eğitimi veren İktisat, İşletme, Siyasal Bilgiler, İktisadi ve İdari Bilimler Fakülteleri veya bunlara denkliği yetkili makamlarca kabul edilen yurt içi veya yurt dışındaki yüksek öğretim kurumları mezunlarının, (KPSSP53) puan türünden asgari 80 ve daha yukarı puan almak kaydıyla, müracaat edenlerin en yüksek puandan başlanarak sıralanması neticesinde; bölüm itibariyle alınacak kültür ve turizm uzman yardımcısı sayısının beş katı aday arasına girmek.

2. Gruptan sınava katılabilmek için;
En az dört yıllık eğitim veren fakülte veya yüksekokullardan veya bunlara denkliği yetkili makamlarca kabul edilen yurt dışındaki yüksek öğretim kurumlarının, İstatistik Bölümünü bitirmiş olmak,
Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından 10-11 Temmuz 2010 ve 9–10 Temmuz 2011 tarihlerinde yapılan Kamu Personeli Seçme Sınavından (KPSS) Puan No: KPSSP25’den asgari 80 puan almış olmak kaydıyla; müracaat edenlerin en yüksek puandan başlanarak sıralanması neticesinde; öğrenim dalları itibariyle alınacak Kültür ve Turizm Uzman Yardımcısı sayısının 5 katı aday arasına girmek.

Son sıradaki adayla, aynı puanı almış aday/adaylar da sınava katılmaya hak kazanacaktır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinin (A) bendinde yer alan genel şartları taşımak,
“Madde 48 - Devlet memurluğuna alınacaklarda aşağıdaki genel ve özel şartlar aranır.

A) Genel şartlar:
1. Türk Vatandaşı olmak,
2. Bu Kanunun 40 ncı maddesindeki yaş şartlarını taşımak,
3. Bu Kanunun 41 inci maddesindeki öğrenim şartlarını taşımak,
4. Kamu haklarından mahrum bulunmamak,
5. Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamak.
6. Askerlik durumu itibariyle;
a) Askerlikle ilgisi bulunmamak,
b) Askerlik çağına gelmemiş bulunmak,
c) Askerlik çağına gelmiş ise muvazzaf askerlik hizmetini yapmış yahut ertelenmiş veya yedek sınıfa geçirilmiş olmak,
7. 53 üncü madde hükümleri saklı kalmak kaydı ile görevini devamlı yapmasına engel olabilecek akıl hastalığı bulunmamak.”
— Sınavın tarihi itibariyle otuz beş yaşını doldurmamış olmak,
— Uzman yardımcılığı sınavına bir defadan fazla katılmamış olmak, şartları aranır.
Yarışma sınavına, öğrenim dalları itibariyle alınacak her bir uzman yardımcısı kadro kontenjanı için Bakanlıkça öngörülen sayıda başvurunun olmaması halinde kadro ve ihtiyaç durumuna göre öğrenim dalları arasında sayısal belirleme ve değişiklik yapma yetkisi Bakanlığa aittir.


2- BAŞVURU ŞEKLİ VE YERİ:
Yarışma sınavına katılmak isteyen adaylar, birinci maddede belirtilen koşulları taşımaları şartıyla; Atatürk Bulvarı No:29 Opera/ANKARA adresinde bulunan Bakanlığımız Personel Dairesi Başkanlığından veya http://www.kulturturizm.gov.tr/ adresinden temin edecekleri başvuru formunu doldurarak, istenilen belgeler ile birlikte 14/10/2011 tarihi mesai saati bitimine kadar Personel Dairesi Başkanlığına bizzat veya posta yoluyla başvurmaları gerekmektedir. Ancak, posta yoluyla yapılan başvurularda istenilen belgelerin son başvuru tarihine kadar Bakanlığa ulaşmış olması, başka bir ifadeyle Bakanlık kayıtlarına girmiş olması gerekir. Postadaki gecikme nedeniyle son başvuru tarihinden sonra Bakanlığa ulaşan/kayıtlarına giren başvurular işleme alınmayacaktır.

Başvuru formları ve eki belgelerin incelenmesi sonucu yabancı dil sınavına katılmaya hak kazanan adayların listesi 19/10/2011 tarihindenitibaren www.kulturturizm.gov.tr internet adresinde ve Atatürk Bulvarı No:29 Opera/Ankara adresi ile İnönü Bulvarı No:5 Bahçelievler/Ankara adresinde bulunan Bakanlık hizmet binalarının girişine asılarak ilan edilecek olup, adaylara ayrıca tebligat yapılmayacaktır.
Sınava katılmaya hak kazanan adayların, 21/10/2011 tarihinde, mesai saatleri içinde Bakanlığımız Personel Dairesi Başkanlığından, fotoğraflı “Sınav Giriş Kartı”nı imza karşılığı şahsen alması gerekmektedir.


3- BAŞVURU SIRASINDA İSTENİLECEK BELGELER:
— ÖSYM tarafından yapılan Kamu Personeli Seçme sınavına ilişkin sonuç belgesi aslı veya Kurumca onaylı örneği,
— İki adet vesikalık fotoğraf (4.5x 6 cm. ebadında, son altı ay içerisinde çekilmiş olan fotoğrafın biri Başvuru Formuna yapıştırılacaktır.),
— Nüfus cüzdanının fotokopisi.
— Yüksek öğrenim diploması/çıkış belgesinin fotokopisi.
— Başvuru formu,

4- SINAVIN ŞEKLİ:
1-Adayların İngilizce, Almanca ve Fransızca dillerinin birinden, seviyelerini ölçmek üzere, test şeklinde yazılı sınav yaptırılacaktır.
2-Yapılan yabancı dil sınavından en az 70 puan alan adaylar, hizmetlerinin gerektirdiği niteliklere sahip olup olmadığı, davranışları, zekâ ve kavrayış durumları, anlatım ve temsil yetenekleri gibi hususlar da dikkate alınarak, Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi, Genel Kültür ve Genel Yetenek, Bakanlığın Görev Alanına İlişkin Konular ile öğrenim dalları itibariyle mesleki bilginin alt konularından sözlü sınava tabi tutulacaklardır.


Mesleki Bilginin Alt Konuları:
1. Gruptan Sınava Girecekler için:
Mikro-Makro İktisat, Uluslararası Ekonomik İlişkiler ve Kuruluşlar, Maliye Politikası, Türk Vergi Hukuku, Anayasa Hukuku, İdare Hukuku, Medeni Hukuk (Aile ve Miras Hukuku hariç), Borçlar Hukuku (Genel Hükümler), Ceza Hukuku, Ticaret Hukuku.

2. Gruptan Sınava Girecekler için:
Genel İstatistik, Matematiksel İstatistik, Olasılık Hesapları.


5- SINAV YERİ VE TARİHİ:
1- Yabancı Dil Sınavı: Sınav tarihi, saati ve yeri daha sonra http://www.kulturturizm.gov.tr/  adresinde ve Atatürk Bulvarı No:29 Opera/Ankara adresi ile İnönü Bulvarı No:5 Bahçelievler/Ankara adresinde bulunan Bakanlık hizmet binalarının girişine asılarak ilan edilecek olup, yabancı dil sınav sonuçları da belirtilen adreslerde aynı şekilde ilan edilecektir. Ayrıca yazılı tebligat yapılmayacaktır.
2- Sözlü Sınav: 23/11/2011 tarihinde saat 10:00 da Milli Kütüphane Başkanlığı Yunus Emre Salonu 7. Cadde sonu Bahçelievler/ANKARA adresinde yapılacaktır. Aynı gün bitmemesi halinde takip eden günlerde de sözlü sınava devam edilecektir.
Adayların, sınav saatlerinden en az yarım saat önce sınava girecekleri yerde hazır bulunmaları ve yanlarında, “Sınava Giriş Kartı” ile fotoğraflı ve onaylı kimlik belgesi (nüfus cüzdanı, sürücü belgesi veya pasaport) bulundurmaları gerekmektedir.


6- SÖZLÜ SINAVA GİRECEK ADAYLARDAN İSTENİLECEK BELGELER;
Sözlü sınava katılmaya hak kazanan adayların;
a) Her bölge ve iklim şartlarında görev yapmaya engel bir hali bulunmadığına dair yazılı beyanını,
b) Erkek adayların, askerlikle ilişkisinin bulunmadığına dair beyanını,
c) Sabıka kaydının bulunmadığına dair beyanını,
ç) Aday tarafından doldurulmuş güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına ilişkin formu (4 nüsha),
d) Yüksek öğrenim kurumu diploma veya bitirme belgesinin aslı veya Kurumca onaylı suretini,
yapılan yabancı dil sınavında başarılı olduğunun bildirilmesini müteakip 10 gün içinde, Bakanlık Personel Dairesi Başkanlığına elden teslim etmeleri şarttır.
Gerçeğe aykırı beyanda bulunduğu tespit edilenlerin sınavları geçersiz sayılarak atamaları yapılmaz. Atamaları yapılmış olsa dahi iptal edilir. Bunlar hiçbir hak talep edemezler ve haklarında Türk Ceza Kanununun ilgili hükümleri uygulanmak üzere Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulur.


7- DEĞERLENDİRME:
1- Adayların yabancı dil sınavında başarılı sayılabilmeleri için en az 70 ve daha yukarı puan almaları şarttır.
2- Sözlü sınav konularının ağırlık puanları eşittir.
3- Sözlü sınavda, Sınav Kurulu üyelerince her adaya ayrı ayrı 100 puan üzerinden not verilir ve bunların aritmetik ortalaması sözlü sınav notunu belirler.
Adayların sözlü sınavda başarılı sayılabilmeleri için, konuların her birinden 100 üzerinden en az 50 almak kaydıyla ortalama 70 ve daha yukarı puan almaları şarttır.
4-Yabancı dil sınav puanı ile sözlü sınav puanının toplamının yarısı yarışma sınavı başarı notunu oluşturur. En az 70 ve üzerinde puan alanlar başarılı sayılır.
Adayların, uzman yardımcılığına atanmaları başarı derecesi sıralamasına göre ilgili mevzuat çerçevesinde yapılır.
Yarışma sınavında, öğrenim dalları itibariyle alınacak uzman yardımcısı sayısı kadar adayın başarılı olamaması halinde, kadro ve ihtiyaç durumuna göre öğrenim dalları arasındaki sayısal belirleme ve değişiklik yapma yetkisi Bakanlığa aittir.


8- YARIŞMA SINAVI SONUÇLARININ DUYURULMASI:
Yarışma sınavını kazananların listesi www.kulturturizm.gov.tr internet adresinde ve Atatürk Bulvarı No:29 Opera/Ankara adresi ile İnönü Bulvarı No:5 Bahçelievler/Ankara adresinde bulunan Bakanlık hizmet binalarının girişine asılarak ilan edilecektir. Yarışma sınavını kazanan uzman yardımcısı adaylarına ayrıca yazılı tebligat yapılacaktır.

02 - 07 Temmuz İstanbul & Güneydoğu Anadolu - GAP Turu

02 - 07 Temmuz Güneydoğu Anadolu - GAP Turu 3 Gece Otel Konaklamalı 5 Gün Gezi       Mezopotamya, bazı kaynaklarda medeniyetlerin beşiği ola...