4 Kasım 2011 Cuma

HADİS-İ ŞERİFLER ... HAFIZAYI GÜÇLENDİRME DUÂLARI

İKİNCİ BÂB: DUANIN KISIMLARI (İki kısımdır)
BİRİNCİ KISIM: SEBEBE VE VAKTE BAĞLI DUALAR (Yirmi fasıldır)
ONUNCU FASIL: HAFIZAYI GÜÇLENDİRME DUÂLARI
 
1. (1846)- Hz. İbnu Abbâs (ra.) anlatıyor: "Hz. Ali İbnu Ebî Tâlib (ra.) Resûlullah (sav.)'a gelerek: "Annem ve bâbam sana kurban olsun, şu Kur'an göğsümde durmayıp gidiyor. Kendimi onu ezberleyecek güçte göremiyorum" dedi. Resûlullah (sav.) ona şu cevabı verdi: "Ey Ebûl-Hüseyin! (Bu meselede) Allah'ın sana faydalı kılacağı, öğrettiğin takdirde öğrenen kimsenin de istifade edeceği, öğrendiklerini de göğsünde sabit kılacak kelimeleri öğreteyim mi?"
     Hz. Ali (ra.): "Evet, ey Allah'n Rasûlü, öğret bana!" dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber şu tavsiyede bulundu:
     "Cuma gecesi (perşembeyi cumaya bağlayan gece) olunca, gecenin son üçte birinde kalkabilirsen kalk. Çünkü o an (meleklerin de hazır bulunduğu) meşhûd bir andır. O anda yapılan dua müstecabtır. Kardeşim Ya'kub da evlatlarına şöyle söyledi: "Sizin için Rabbime istiğfâr edeceğim, hele cuma gecesi bir gelsin." Eğer o vakitte kalkamazsan gecenin ortasında kalk. Bunda da muvaffak olamazsan gecenin evvelinde kalk. Dört rek'at namaz kıl. Birinci rek'atte, Fâtiha ile Yâsin sûresini oku, ikinci rek'atte Fâtiha ile Hâmim, ed-Duhân sûresini oku, üçüncü rek'atte Fâtiha  ile Eliflâmmîm Tenzîlü'ssecde'yi oku, dördüncü rek'atte Fâtiha ile Tebâreke'l-Mufassal'ı oku. Teşehhüdden boşaldığın zaman Allah'a hamdet, Allah'a senayı da güzel yap, bana ve diğer peygamberlere salât oku, güzel yap. Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar ve senden önce gelip geçen mü'min kardeşlerin için istiğfat et. Sonra bütün bu okuduğun duaların sonunda şu duayı oku:
     "Allahım, bana günahları, beni hayatta baki kıldığın müddetçe ebediyen terkettirerek merhamet eyle. Bana faydası olmayan şeylere teşebbüsüm sebebiyle bana acı. Seni benden râzı kılacak şeylere hüsn-i nazar etmemi bana nasîb et. Ey semâvât ve arzın yaratıcısı olan celâl, ikram ve dil uzatılamayan izzetin sâhibi olan Allahım. Ey Allah! Ey Rahman! Celâlin hakkı için, yüzün nuru hakkı için, kitabını bana öğrettiğin gibi hıfzına da kalbimi icbâr et. Seni benden razı kılacak şekilde okumamı nasîb et. Ey semâvât ve arzın yaratıcısı, celâlin ve yüzün nuru hakkı için kitabınla gözlerimi nurlandırmanı, onunla dilimi açmanı, onunla kalbimi yarmanı, göğsümü ferahlatmanı, bedenimi yıkamanı istiyorum. Çünkü, hakkı bulmakta bana ancak sen yardım edersin, onu bana ancak sen nasib edersin. Herşeye ulaşmada güç ve kuvvet ancak büyük ve yüce olan Allah'tandır."
     Ey Ebû'l-Hasan, bu söylediğimi üç veya yedi cuma yapacaksın. Allah'ın izniyle duana icâbet edilecektir. Beni hak üzere gönderen Zât-ı Zülcelâl'e yemin olsun bu duayı yapan hiçbir mü'min icâbetten mahrum kalmadı."
     İbnu Abbâs (ra.) der ki: "Allah'a yemin olsun, Ali (ra.) beş veya yedi cuma geçti ki Resûlullah (sav.)'a aynı önceki mecliste tekrar gelerek:
     "Ey Allah'ın Resûlü! dedi, geçmişte dört beş âyet ancak öğrenebiliyordum. Kendi kendime okuyunca onlar da (aklımda durmayıp) gidiyorlardı. Bugün ise, artık 40 kadar âyet öğrenebiliyorum ve onları kendi kendime okuyunca, Kitabullah sanki gözümün önünde duruyor gibi oluyor. Eskiden hadisi dinliyordum da arkadan bir tekrar etmek istediğimde aklımdan çıkıp gidiyordu. Bugün hadis dinleyip sonra onu bir başkasına istediğimde ondan tek bir harfi kaçırmadan anlatabiliyorum.
     Resûlullah (sav.) bu söz üzerine Hz.Ali (ra.)'ye: "Ey Ebû'l-Hasan! Kâbenin Rabbine yemin olsun sen mü' minsin!" dedi." [Tirmizî, Daavât 125, (3565).]
AÇIKLAMA:
Hadis sened yönüyle hasen olsa da, âlimler metin yönüyle şâz, garîp ve hattâ münker olduğunu söylemişlerdir.

2. (1847)- Şeddâd İbnu Evs (ra.) anlatıyor: "Resûlullah (sav.) namazda şu duayı  okumamızı öğretiyordu:
"Allahım! Senden işte (dinde) sebat etmeyi, doğruluğa da azmetmeyi istiyorum. Keza nimetine şükretmeyi, sana güzel ibadette bulunmayı taleb ediyor, doğruyu konuşan bir dil, eğriliklerden uzak bir kalb diliyorum. Allahım, senin bildiğin her çeşit şerden sana sığınıyorum, bilmekte olduğun bütün hayırları  senden istiyorum, bildiğin günahlarımdan sana istiğfar ediyorum!" [Tirmizî, Daavât 22, (3404); Nesâî, Sehv 61.]


3 Kasım 2011 Perşembe

Van'dan Mektup Var... / BURAK BİZİ AĞLATIYOR / Orhan Demiral


Van'dan Mektup Var...
BURAK BİZİ AĞLATIYOR
     Değerli dostlar; az önce bir aileye yemek götürdüm, maalesef yemeği veremeden geri döndüm. Bu hikaye bundan 5 gün önce başladı aslında.
     Antalya'dan Tahsin abi arayarak, Isparta'da hafızlık için kursta oğluyla kalan Burak isimli bir kardeşçikten bahsetti. Erciş'liymiş dedi. Bir baksanız evinde bir hasar var mıdır, bir ihtiyacı var mıdır. Verilen telefonu Abdullatif aradı az sonra. Karşımızda Burak isminde bir küçük dev adam. 

     -Burak'çığım benim adım Abdüllatif, Tahsin amcandan aldım telefonunu nasılsın?
     -Hamdolsun abi iyiyim, sağolun.
     -Nasıl, evinizde bir hasar var mı kardeş?
     -Var abi biraz.
     -Ağır mı hasar?
     -Ev komple yıkılmış abi.
 
     derin bir sessizlik oldu birden, sonraki soruyu sormaya çekindi Abdüllatif. Boğazında kocaman bir yumrukla yutkunarak sordu.

     -Yaralanan var mı? diye
     - Annem sizlere ömür abi.
     -Çok üzüldüm kardeş, diğerlerinde bir şey var mı?
     -Ablam da sizlere ömür abi.
 
     Daha fazlasını sormaya mecal kalmadı tabii.

     -Şimdi nerde kalıyorsunuz kardeşim?
     -Brandadan bir çadır yaptık abi ordayız şimdi.
     -Kardeş bi yanımıza gelsen de konuşsak.
     -Kız kardeşlerimi yalnız bırakamam abi.
     -Peki bir ihtiyacınız var mı kardeşim, size nasıl yardım ederiz.
     -Yok abi sağolasınız, hiç bir şeye ihtiyacımız yok, iyiyiz hamdolsun.

     Telefonu kapatan Abdüllatif bütün dünyanın yükü omuzlarında yanıma geldi. Başından geçenleri anlatmaya başladı. O anlatırken ben dinlerken gözyaşlarına boğulduk. Sözde iki kocaman adam kırka merdiven dayamışken, bizim toplumumuz "erkekler ağlamaz" derken hüngür, hüngür ağladık. Hem içimize, hem dışımıza.
 
     Depremin ilk hengamesi geçip, aşevini çalışır hale getirince ilk işimiz Burak'ı aramak oldu dün. 

     -Aradığınız kişiye ulaşılamıyor, lütfen daha sonra deneyin...
 
     Bu güünlerde buralarda en fazla duyulan telefon cevabını aldık her aramamızda. Ya bulamazsak endişesiyle dolaşmaya başladık. Tahsin abiye geri dönerek soyadını öğrendik. Hamdolsun burada çalışan Abdurrahman abi ben tanıyorum deyip evlerinin olduğu yere götürdü bizi.

     5 kişi enkazın üzerinden geçerek arka tarafa ilerledik. İşte o küçücük dev adam 14 yaşındaki Burak karşımızda duruyor. Öyle bir sarıldım ki, sanki yarım gün omuzumda kaldı. Kemiklerinin çıtırtısıyla birlikte
 
     -Ben senin abinim sözü döküldü dudaklarımdan.
     -Baban buralarda mı kardeşim?
     -Bir taziyeye gitti abi, buyrun dayımlar var.

     Bir çadırın önünde iki briket arasına yakılan bir ateşin yanında oturduk, 

     -Nasılsınız abicim?
     -Hamdolsun abi, iyiyiz, sağolun.

     Ne söyleyeceğimizi düşünürken babası çıkageldi. 

     -Geçmiş olsun amca, başınız sağolsun.
     -Sağolasınız, dostlar sağolsun.

     Kısaca kendimizi tanıttıktan sonra Yasin-i Şerif ve diğer surelerden okuduk biraz. Ellerimizi kaldırıp kısa bir dua ettik. Bu arada o ateşin üzerinde bize çay demleyen Burak servise başladı. Bir çay içtikten sonra babasına sorduk aynı soruları.
     Yine aynı cevabı aldık;
     -Hamdolsun iyiyiz, bir şeye ihtiyacımız yoktur, komşular bir şeyler getirmişler sağolsunlar. Bizi yalnız bırakmıyorlar. Delikanlılarımıza çaktırmadan çadıra bakın bir şeyleri var mı dedik. 
 
     -Abi bir kolinin içinde az bi makarna var dediler.

     Dün gece boyu nasıl incitmeden yardım ederiz diye düşünüyoruz. Bu gün akşam yemeği için biraz sıcak yemek götüreyim dedim çadırdan yuvalarına. 3 evladının yanında olmasıyla teselli bulan amcamızı gördüm önce,
 
     -Amca sıcak yemek getirdim azıcık, bir tencereniz var mı dökeyim, dedim heyecanla
 
     Aldığım cevap üzerine ağlamamak için kendimi zor tutarak hızla uzaklaştım yanlarından.
 
     -Sağolasın yeğenim, komşular bir şeyler verdiler, olmayan birilerine götürün!...
 
     Şimdi cep telefonu üzerinden konteynırın içinde yanımda hiç kimse olmadığı için ağlayarak yazıyorum bu maili sizlere. Televizyonlara yansıtılan bazı merhamet duygularını körelten manzaralara rağmen bu ve benzeri olaylardan o kadar çok yaşanıyor ki burda. Burak hepsinin adına tercüman oldu belki de.

     Sizlerin desteği ve duası olmasa bu iyilerin çoğalıp yetişmesine kim yardım edecek. Allah'ın sizin elinizle kimlere yardım gönderdiğini bilmenizi istedim. Allah hepinizden razı olsun.

     Amellerinizi zayii etmesin. İnsanımızı insan ve İslam düşmanı tiplerin eline düşürmesin, muhtaç etmesin.

İyi ki var sınız.
Erciş Aşevinden 
Orhan DEMİRAL
Karşıdan yükle: Kardeşler...jpg (80,7 KB) Karşıdan yükle: Birkaç Gü...jpg (73,8 KB)
Karşıdan yükle: Van'da Ça...jpg (72,7 KB) Karşıdan yükle: Van'da Ça...jpg (11,5 KB)
Yeni Şafak Gazetesinde Köşe Yazıları Yazan Ahmet Selvi
Bu mektubu Köşesine Taşıdı...
Yularıdaki mavi renkli yazılarda herhangibir yere tıklayıp
gazetenin web sitesinden köşe yazısını okuyabilirsiniz...

KAMU İHALE KURUMUNA 15 PERSONEL ALINACAK

Kamu İhale Kurumundan:
KAMU İHALE UZMAN YARDIMCILIĞI
GİRİŞ SINAVI DUYURUSU
     Kamu İhale Kurumu’nda (KİK) görevlendirilmek amacıyla;
GRUPPUAN TÜRÜBÖLÜMKONTENJAN SAYISI
1.GrupKPSSP:103Hukuk Fakültesi3 Kişi
2.GrupKPSSP:104İktisat, İşletme, Siyasal Bilgiler,
İktisadi ve İdari Bilimler
6 Kişi
3.GrupKPSSP:5İnşaat Mühendisliği3 Kişi
Endüstri Mühendisliği3 Kişi

     olmak üzere toplam 15 (onbeş) kamu ihale uzman yardımcısı alınacaktır.
     Giriş sınavı yazılı (test) ve sözlü olmak üzere iki aşamalıdır. Yazılı sınav 21-22 Ocak 2012 (21 Ocak Mühendislik, 22 Ocak Hukuk ve Sosyal Bilimler) tarihlerinde, Gazi Üniversitesi Rektörlüğü tarafından Ankara’da yapılacak olup, sözlü sınav tarihi daha sonra KİK tarafından kazanan adaylara bildirilecektir.
     Yazılı sınava katılmaya hak kazanan adayların isimleri 16.12.2011 tarihinde Kurumun internet adresinden www.ihale.gov.tr ilgililere duyurulacak, sınavın yapılacağı yer ve sınav saatlerini gösteren Sınav Giriş Belgesi ise sınavdan en az 10 (on) gün önce yazılı sınava girmeye hak kazanan adayların adreslerine Kurum tarafından gönderilecektir. Bunun dışında adaylara şahsen veya telefonla ayrıca bir bildirim yapılmayacaktır.

SINAVA KATILIM KOŞULLARI:
1) ÖSYM tarafından 10-11 Temmuz 2010 veya 09-10 Temmuz 2011 tarihlerinde yapılan Kamu Personeli Seçme Sınavlarında (KPSS) tabloda belirtilen puan türlerinden 80 (seksen) ve üzeri puan almış olmak, (yazılı sınava katılacak adayların sayısı, atama yapılacak kadro sayısının yirmi katından fazla olamayacağından, 1. ve 3. gruptan sınava girecek adayların en yüksek puanlı 60’ar kişi, 2. gruptan sınava girecek adayların ise en yüksek puanlı 120 kişi içinde bulunmaları gerekmektedir. Her grup için son sıradaki aday ile aynı puana sahip olan adaylar da bu sınava kabul edilir).
2) Söz konusu Kamu Personeli Seçme Sınavlarının yabancı dil testlerinin her hangi birinden en az 36 (otuzaltı) doğru cevabı bulunmak veya bu yıllara ait Kamu Personeli Yabancı Dil Sınavında (KPDS) İngilizce, Fransızca veya Almanca dillerinin birinden en az 60 (altmış) puan almış olmak,
3) En az 4 yıllık eğitim veren fakültelerin tabloda belirtilen bölümlerinden birini veya bunlara denkliği yetkili makamlarca kabul edilen yurt dışındaki yüksek öğretim kurumlarından birini bitirmiş olmak,
4) 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde belirtilen genel şartları taşımak,
5) Yazılı sınavın yapıldığı tarih itibariyle 35 yaşını doldurmamış olmak,
6) Erkek adaylar için askerliğini yapmış veya erteletmiş olmak ya da askerlikle ilişkisi bulunmamak (Müracaat tarihinde askerliğinin bitmesine 2 ay veya daha az kalmış olan adaylar da bu durumlarını belgelendirmeleri kaydıyla sınava başvurabilir).

BAŞVURU İÇİN GEREKLİ BELGELER:
1) Son altı ay içinde çekilmiş 4,5 X 6 ebadında iki adet fotoğraf,
2) Nüfus cüzdanı fotokopisi,
3) 2010 veya 2011 KPSS Sonuç Belgesinin fotokopisi,
4) Yabancı dil sınavı sonuç belgesi (KPDS puanı ile başvuru yapan adaylar için),
5) Sınav Başvuru Formu (Başvuru formu, www.ihale.gov.tr internet adresinden temin edilebilir).

BAŞVURU ŞEKLİ VE YERİ:
Başvurular 14 Kasım 2011 tarihinde (saat: 09:00) başlayacak olup, 25 Kasım 2011 tarihi mesai bitiminde (saat: 18:00) sona erecektir.
Adayların sınava katılabilmek için Sınav Başvuru Formunu elektronik ortamda eksiksiz olarak doldurduktan sonra, formun çıktısını imzalamak suretiyle yukarıda belirtilen belgelerle birlikte, Kurumun İnsan Kaynakları ve Eğitim Dairesi Başkanlığı, Mevlana Bulvarı (Konya Yolu) No:186 06520 Balgat/Ankara adresine şahsen veya posta yoluyla başvuruda bulunmaları gerekmektedir. Belirtilen gün ve saate kadar Kuruma ulaşmayan başvurular dikkate alınmayacaktır.

SINAV GİRİŞ BELGESİ:
Kurum tarafından düzenlenecek fotoğraflı Sınav Giriş Belgesi, yazılı sınava girmeye hak kazanan adayların Başvuru Formunda belirttikleri haberleşme adresine gönderilir.
Adayların yazılı sınavda, fotoğraflı Sınav Giriş Belgesi ile birlikte kimlik tespitinde kullanılmak üzere nüfus cüzdanı veya sürücü belgesi gibi fotoğraflı ve onaylı özel bir kimlik belgesini yanlarında bulundurmaları gerekmektedir. Bulundurmayan adaylar sınava alınmayacaktır.

SINAV KONULARI:
1) 1. ve 2. gruptan sınava girecek adaylar için alan bilgisi sınav konuları aşağıda belirtilmiştir:
a) Kamu Hukuku Grubu: Anayasa Hukuku ve T.C. Anayasası, İdare Hukuku, İdari Yargı, Ceza Hukuku (Genel Hükümler, Millete ve Devlete Karşı Suçlar), Ceza Usul Hukuku,
b) Özel Hukuk Grubu: Medeni Hukuk (Aile Hukuku ve Miras Hukuku hariç), Borçlar Hukuku, Ticaret Hukuku (Ticari İşletmeler Hukuku, Şirketler Hukuku, Kıymetli Evrak Hukuku), İcra ve İflas Hukuku, Medeni Usul Hukuku,
c) İktisat Grubu: Mikro İktisat, Makro İktisat, Uluslararası İktisat, Türkiye Ekonomisi,
d) Maliye Grubu: Kamu Maliyesi, Maliye Politikası, Bütçe, Vergi Hukuku ve Türk Vergi Sistemi,
e) İşletme ve Muhasebe Grubu: Genel Muhasebe, Maliyet Muhasebesi, Mali Tablolar Analizi, İşletme İktisadı,
2) 3. gruptan sınava girecek adaylar için sınav konuları; sınava girecekleri mühendislik müfredatı kapsamında yer alan konulardan oluşacaktır.

YAZILI SINAV:
Yazılı sınava 1. ve 2. gruptan girecek adaylara, her gruptan 40 adet olmak üzere çoktan seçmeli, eşit ağırlıklı ve beş seçenekli 120 soru sorulacaktır.
1. veya 2. gruptan sınava girecek adaylar, sınav müracaatları sırasında belirleyecekleri (a, b, c, d ve e) soru gruplarından en az birisi (a) veya (b) grubundan olmak üzere toplam üç grubun sorularını cevaplamak zorundadır. Adaylar sadece Sınav Başvuru Formunda işaretledikleri soru grubundan sınava katılabilirler.
Yazılı sınavda adayların başarılı sayılabilmesi için, belirlemiş oldukları soru gruplarının her birinden 100 tam puan üzerinden 70 ve daha yukarı puan almaları gerekmektedir.
Sınava 3. gruptan katılacak adaylar için çoktan seçmeli, eşit ağırlıklı ve beş seçenekli 100 soru sorulacaktır.

SÖZLÜ SINAV:
Yazılı sınavda başarılı olan adaylar arasından en yüksek puanı alan adaydan başlamak üzere, ilan edilen boş kadro sayısının 3 katı aday, sözlü sınava girmeye hak kazanır. Her grup için son sıradaki aday ile aynı puana sahip olan adaylar da sözlü sınava kabul edilir. Sözlü sınavın yeri ve zamanı ile sınava çağırılacak adayların isimleri, Kurumun ilan panosunda ve internet adresinde ilan edilecektir.
Sözlü sınavda, adayların yazılı sınavda tabi oldukları soru grupları ile ilgili konulardaki bilgi düzeyi ve konulara hakimiyeti ile birlikte, genel tavır ve davranışları, kavrayış ve muhakemeleri ile anlatım ve temsil yeteneği gibi Kurum hizmetlerinin ve uzmanlığın gerektirdiği kişisel niteliklere ve yeteneklere sahip olup olmadıkları ölçülür.
Adayların sözlü sınavda başarılı sayılabilmesi için 100 tam puan üzerinden en az 70 puan almaları gerekir.

SINAV SONUCU:
Giriş Sınav Komisyonu tarafından adayların yazılı sınav sonucu %60, sözlü sınav sonucu %40 oranında ağırlıklandırılarak, öğrenim dalları itibariyle başarı puanı belirlenir.
Başarı puanı, gruplar itibariyle en yüksek puandan en düşük puana doğru sıralanarak, en yüksek puanı alan adaydan başlamak suretiyle kontenjan sayısı kadar aday atanmaya hak kazanır. Ayrıca her grup için kontenjan sayısı kadar yedek aday listesi oluşturulur.
Giriş sınav sonuçları, sınavın bitimini takip eden üç iş günü içinde öğrenim dalları itibari ile Kurum ilan panosunda ve internet adresinde ilan edilir.
Sınava katılan adaylar, sınav sonuçlarının duyurulmasından itibaren 10 gün içinde sınav sonuçlarına yazılı olarak itiraz edebilir. Yazılı sınav sonucuna ilişkin itirazlar, bir dilekçe ile Kamu İhale Kurumu’na yapılır. İtiraz dilekçesi incelenmek üzere Kurum tarafından Gazi Üniversitesi Rektörlüğü’ne gönderilir. Yapılan itirazlar en geç 10 gün içinde incelenir ve sonuç ilgililere yazılı olarak bildirilir.
Sınav başvurusu ve/veya atama aşamasında yanlış bilgi, beyan ve sahte belge vererek ya da belgelerde tahrifat, silinti ve kazıntı yapmak suretiyle Kurumu yanıltanlar hakkında, Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulur. Kurumu yanıltanlar kamu görevlisi ise bu durum ayrıca çalıştıkları kurumlara da bildirilir.
İlan olunur.
İLETİŞİM BİLGİLERİ:
Tlf : (312) 218 48 37
Faks : (312) 218 48 83
Not : Kamu ihale uzman yardımcılığı giriş sınavına ilişkin gerekli görülen bilgilendirmeler, Kurumun http://www.ihale.gov.tr/ adresinden ilgililere duyurulacaktır.

30 Ekim 2011 Pazar

KELİMELER - KAVRAMLAR ... MÜNAFIK


 KELİMELER - KAVRAMLAR 
MÜNAFIK, MÜNAFIKLAR

     İçinden gerçek anlamda iman etmemiş olup, dışından müslüman görünen kimse. Aslî mânâsını değiştirmeden dilimize geçmiş olan münafık kelimesi İslâm toplumu içinde -çeşitli sebeblerden dolayı ve menfaati icabı kendini müslüman göstererek Allah'a, Rasûlüne ve mü'minlere düşmanlığını gizleyen kimsedir (el-Bakara, 2/8; Âli İmrân, 3/167; el-Mâide, 5/41)
     "Nifak, kalbte olursa küfür, amelde olursa suçtur" (Kurtubî, Tefsir, VIII, 212). Bu bakımdan, münafıklardaki nifak hâli îtikâdî ve amelî olarak iki grupta toplanır:

     1. İtikâdî nifak:
     Kur'an-ı Kerim'de karakterize edilen, dünyada iken müslüman muamelesi görüp, âhirette inançsızlığı ortaya çıkınca kâfirlerden daha kötü muâmeleye tâbî tutulmasına sebeb olacak olan nifak hali. (en-Nisâ, 4/145) "Akîdenin hilafına îmanda mürâîliktir" (M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, VI, 4997).
     Kur'an-ı Kerim insanları mü'min, kâfir, münâfık olmak üzere üç grupta toplar (el-Bakara, 2/1-20) ve insanların en kötüsü ve iki yüzlü olanı şeklinde tarif edilen münafıkların şu özelliklerinden sözeder:
     İslâm toplumu içinde fesatçıdırlar.
     "Yeryüzünde fesat çıkarmayın, denildiğinde; "biz ıslah edicileriz" derler", (el-Bakara, 2/9-13).
     "Müslümanların inandıkları gibi inanın, diye örnek verilince; "biz de o beyinsizlerin inandığı gibi mi inanacağız?" diye itiraz ederler. İnananlarla yanyana gelince de; "sizinle beraberiz" derler. Fakat reisleri ve şeytanlarıyla başbaşa kalınca; "biz onları aldattık" diye alay ederler" (el-Bakara, 2/13-15).
     İman ile küfür arasında bocalayan münafıklar, bazan Allah'ı hatırlar gibi davranırlar. Fakat, Allah'a oyun etmeye çalışırlar ve gösterişte bulunurlar. Namaza da üşene üşene kalkarlar (en-Nisâ,4/142-3).
     İnsanları Allah yolundan döndürmek için yalan yere yemin ederler (Mücadele, 58/14; Münâfıkûn, 63/2).
     Münafıkların kalbi verimsiz toprak gibidir (el-A'raf, 7/58), menfaatlerine göre şekil alırlar, dönektirler (en-Nisâ, 4/141; el-Ankebût, 29/10-11)
     Asr-ı Saadetteki münâfıklara; "Hz. Peygamber'in yanına gelmeden önce sadaka verin de öyle gelin" denildiğinde bunların, menfaatlarına dokunduğu için, kaçtıkları tesbit edilmiştir (Mücâdele, 58/13).
     Münafıklar bir taraftan da maddî kazanç sağlamak için ahlâk dışı davranışlara başvururlar. Nitekim, münafıkların başı Abdullah İbn Ubeyy b. Selûl, kazanç sağlamak amacıyla câriyelerini zinaya zorluyordu. Bu maksatla bir nevi genelev de kurmuştu. Zina yoluyla câriyelerinden gelir sağlama çabası üzerine, olayı yasaklayan âyet nazil olmuştur (et-Taberî, Tefsir, XVIII, 132; en-Nûr, 24/33).
     Münafıklar Allah'ı unutup cimrilik yaparak ellerini yumarlar (et-Tevbe, 9/67), bir belâya uğrayıp sıkışınca hemen fitneye düşerler (el-Ankebût, 29/10), felâketin dönüp kendilerine çarpmasından korktuklarını, kendi aralarında fısıldaşırlar (el-Mâide, 5/52, 53); olayların akışı münafıkların lehine gibi ise, itaatla koşa koşa Peygamber'in yanına gelirler (en-Nûr, 24/49); bunlar zâhiren îman edip kalpleriyle kâfir olanlardır (el-Münafıkûn, 63/3).
     "Allah'a, Peygamber'e inandık, itaat ettik" diyen münafıklar (en-Nûr, 24/47; Münafıkûn, 63/1); diğer taraftan Hz. Peygamber'e isyanı, düşmanlığı fısıldaşırlar (el-Mücâdele, 58/9-10).
     Onlar aynen şeytanlara benzerler (el-Haşr, 59/16); tabiatları gereği Allah'a ve Peygamber'e muhalefet üzeredirler (el-Mücadele, 58/20); fakat kalblerindeki gizlediklerini ortaya çıkaran âyetlerin inmesinden de çok korkarlar (el-İnfitâr, 82/4-5; et-Tevbe, 9/64).
     Allah'a kötü zanda bulunan erkek ve kadın münafıklar (el-Fetih, 48/6), biribirlerinin tamamlayıcı parçası olup, insanları kötülüğe çağırır, iyilikten vazgeçirmeye çalışırlar.
     Onlar ebedî Cehennemliktirler (et-Tevbe, 9/67-69).
     Kötü sözlerin müslümanlar arasında yayılmasını isterler (en-Nûr, 24/19); kötülük yapınca sevinirler; yapmadıkları şeylerle övünmekten hoşlanırlar (Âlu İmrân, 3/188); Kur'an-ı Kerim âyetleriyle alay ederler (en-Nisa, 4/140); İslâm toplumu içinde yalan-yanlış uydurma haber yayarlar (el-Ahzâb, 33/60-61); cihada çıkacaklarını yemin ile ifade ettikleri halde iş fiiliyata dökülünce kaçarlar (en-Nûr, 24/63); düşman korkusundan ölüm baygınlığına düşer (el-Münâfıkûn, 63/19); böyle bir ortamda kaçacak delik ararlar (et-Tevbe, 9/57).
     Mü'minler zafer kazanınca, başarıya ortak olmak, ganîmetten faydalanmak için; "sizinle beraber değil miydik?" derler. Kâfirler gâlip gelince; "size mü'minlerden gelecek ziyanı biz önlemedik mi?" derler (en-Nisâ, 4/141). Savaşta çok şehid düşen olursa; "Allah lutfetti de iyi ki savaşta bulunmadım" diyen münafıklar, eğer ganîmet bölüşülecekse, "ah keşke ben de şu ganîmete erseydim" derler (el-A'râf, 7/72, 73).
     Kur'an-ı Kerim'de özelliklerini tanıtıp haber verdiği münafıklar için Yüce Allah, peygamberini şöyle uyarmaktadır: "O münafıkların dış görünüşlerine aldanma. Onların liderlerini gördüğün zaman, yakışıklıdır, gövdeleri hoşuna gider. Konuşurlarsa güzel konuşurlar, dinlersin. İşte onlar sıra sıra dizili kereste gibidirler. Her gürültüyü kendi aleyhlerine sanırlar" (el-Münafıkûn, 63/1-4).
     Hak söz tanımayan, âhirette topluca kâfirlerle bir araya gelecek olan (en-Nisa, 4/140), münafıklara istiğfar etsen de etmesen de birdir. Çünkü Allah bu fâsıkları affetmeyecektir (el-Münafıkûn, 63/6).
     Münafıkların İslâm toplumu içinde bulunmalarından dolayı elde ettikleri menfaatların, âhiret hayatında da devamını isteyeceklerini, fakat bunun mümkün olmayacağını Kur'an-ı Kerim şöyle haber verir: "Âhirette münafık erkek ve kadınlar îman etmiş olanlara; "bizi bekleyin, nûrunuzdan bir parça ışık alalım" diyecekler. O gün onlara; alayla "dönün arkanızda bir nur arayın" denilecek de, neticede îman edenlerle aralarında bir duvar olduğunu görecekler. O zaman münâfıklar, mü'minlere şöyle seslenirler: "Biz sizinle beraber değil miydik? ". "Evet", diyecekler; fakat kendinizi siz kendiniz yaktınız, kuruntunuz sizi aldattı"(el-Hadid 57/13-15). Böylece münafıklar ve kâfirler Cehennemde bir araya gelmiş olacaklardır (el-Nisâ, 4/140).
     Medine döneminde, Yahudilerle dostluk kuran münafıklarla mü'minlerin dost olmamaları hatırlatılmakta (el-Maide, 5/51) ve Hz. Peygamber'e; asıl düşmanın münafıklar olduğu, onlarla savaş yapması, hattâ sert davranması vahiy yoluyla bildirilmektedir.
     Hz. Peygamber'in de münafıklara karşı gayet ihtiyatlı, temkinli bir siyaset uyguladığı, gayr-i müslimlere yapılan muameleye tâbi tutmadığı; bilakis onları İslâm toplumu içerisinden ayırmayıp, üzerlerinde kurduğu kuvvetti bir otorite ile tesirsiz hale getirdiği müşahede edilmektedir.

     2. Amelî Nifak:
     Bazı tutum ve davranışlarıyla itikadî nifaka kısmî bir benzeyiş içinde bulunmakla beraber, inançlarında açık bir nifakın söz konusu olmadığı müslüman kişilerin durumu. Hadislerde geçen münafık türü amelî (ahlâkî) yönden olan nifakı vurgulamaktadır.
     Meselâ: "Münafığın alâmeti üçtür: Konuştuğu zaman yalan söyler, vadettiğinde vaadinden döner, kendisine birşey emanet edildiğinde emanete hıyanet eder" (Tirmîzî, Îman, 14) hadisi ve benzerî hadisler îtikâdî nifaka yaklaşılmaması için alınan tedbirler ve tenbihler mahiyetindeki emirlerdir. Zîra, amelî nifak çoğalınca ileride müslümanın îtikâdî nifaka yaklaşma tehlikesi doğabilir.

Ahmet SEZİKLİ
ŞAMİL İSLAM ANSİKLOPEDİSİ


02 - 07 Temmuz İstanbul & Güneydoğu Anadolu - GAP Turu

02 - 07 Temmuz Güneydoğu Anadolu - GAP Turu 3 Gece Otel Konaklamalı 5 Gün Gezi       Mezopotamya, bazı kaynaklarda medeniyetlerin beşiği ola...