22 Ocak 2013 Salı

MERKEZ BANKASI'NA 300 Büro Görevlisi Alınacak... Online Başvuru...


TÜRKİYE CUMHURİYET 
MERKEZ BANKASI'na
BÜRO GÖREVLİSİ ALINACAK

     T.C. Merkez Bankası teşkilatında, sözleşmeli olarak çalıştırılmak üzere sınavla Büro Görevlisi alınacaktır.

1- ADAYLARDA ARANACAK KOŞULLAR

- Önlisans programlarının; Bankacılık, Sigortacılık, Bilgi Yönetimi, Büro Yönetimi ve Hizmetleri, Dış Ticaret ve Avrupa Birliği, Halkla İlişkiler, İnsan Kaynakları, İşletme, Lojistik, Maliye, Gümrük İşletme, Menkul Kıymetler ve Sermaye Piyasası, Muhasebe, Sosyal Bilimler bölümlerinden mezun olmak (Lisans mezunlarının başvuruları kabul edilmeyecektir),

- 2012 yılında yapılan Kamu Personel Seçme Sınavından 70 ve üzerinde KPPSSP93 puanı almış olmak,

- Son başvuru tarihi itibarıyla 30 yaşından büyük olmamak (01/02/1983 ve daha sonra doğanlar başvurabilir. Bankamız çalışanları için bu şart aranmaz),

- Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Memurları Yönetmeliği’nin 10. maddesinde yazılı diğer nitelikleri taşımak.

2- SINAVLAR

KPSS puanı en yüksek olan adaydan başlayarak yapılacak sıralama sonucunda ilk 300 aday (300 üncü adayla aynı puanı alan adaylar da dahil) sözlü sınav-mülakata tabi tutulacaktır.


3- BAŞVURU

Adayların 21/01/2013 tarihinden 01/02/2013 tarihi çalışma saati sonuna kadar, Bankamız internet sitesi (Eleman Alım Başvurusu) İnsan Kaynakları sayfasından elektronik yolla başvuruda bulunmaları gerekmektedir. Şahsen veya posta ile yapılan başvurular dikkate alınmayacaktır.

Bu sınavın, başvurudan işe alıma kadarki tüm aşamalarında adaylara yapılacak bilgilendirme ve çağrılar, adayların başvuru sırasında bildirdikleri e-posta adreslerine bildirim veya Bankamızın internet sitesinde ilan yoluyla yapılacak, kağıt ortamında herhangi bir yazışma yapılmayacaktır.


Yukarıdaki mavi renkli başlığa tıklayarak
Başvurunuzu Online Olarak Yapabilirsiniz

Peygamber ve Sünnete Olan İhtiyaç

HADÎS - SÜNNET
NEVEVÎ VE RİYÂZÜ’S-SÂLİHÎN

     B. Peygamber ve Sünnete Olan İhtiyaç
     Yüce yaratıcı insanoğlunu mükerrem ve mükemmel bir varlık olarak yaratmıştır. Fakat bu mükemmelliğine rağmen insan, ilâhî hitâba doğrudan muhâtap olacak yapıya sahip değildir. Bu sebeple dünyada insan hayatının başladığı günden beri, Allah Teâlâ, onların arasından seçtiği “Nebî” veya “Resûl” denilen peygamberleri kendisiyle kulları arasındaki irtibâtı kurmak ve açıklamakla görevlendirmiştir.
     Bütün peygamberler, Allah’ın emir ve nehiylerini O’nun kullarına ulaştırmak ve onlara doğru yolu göstermekle görevlendirilmiş hidâyet elçileridir. Peygamberler bu kutsal elçilik görevlerini hakkıyla yerine getirmeye çalışmışlardır. Bizim Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem de, ümmetine Allah Teâlâ’nın istediği şekilde yaşamaları için gerekli bilgileri uygulamalı olarak vermiştir. Her peygamber gibi bizim peygamberimizin de iki temel görevi vardı: Tebliğ ve beyân.

     “Ey Peygamber, Rabbinden sana indirileni tebliğ et, eğer bunu yapmazsan, O’nun elçiliğini yerine getirmemiş olursun” [Mâide sûresi (5), 67].

     “İnsanlara, kendilerine ne indirildiğini açıkca anlatasın diye sana da Kur’ân’ı inzâl ettik” [Nahl sûresi (16), 44].

     Peygamber Efendimiz vahiy yoluyla Allah’tan aldığı Kur’an âyetlerini, görevi gereği, insanlara sadece ulaştırmakla kalmıyor aynı zamanda onları açıklıyor ve anlatıyordu. Tebliğ ettiklerini açıklamak ve anlatmak onun aslî göreviydi. Hemen işâret edelim ki Peygamberimiz’in tebliğ görevi evrensel olduğu için, açıklamaları da ona uygun bir çerçeve ve nitelikte gerçekleşiyordu. Yani sünnet, Kur’ân’ın evrensel planda Hz. Peygamber tarafından yorumlanması demek oluyordu.
     "Mukaddes kitabımız Kur’ân-ı Kerîm’in eksiksiz, yeterli, açık ve her şeyi açıklayıcı olmasına ve dinimizin de ikmal edilmiş bulunmasına rağmen, sünnetin ifade ettiği bir yorum ve anlatıma gerçekten ihtiyaç var mıdır?" şeklinde bir soru aklımıza takılabilir. Gerçek şu ki, yüce kitabımızın yeterli, açık ve açıklayıcı oluşu elbette bir hakikattir. Ancak onun bu niteliklerine rağmen, muhatapları olan insanların anlayış seviyeleri farklı olduğu için onu tek tek doğru olarak anlayıp kavramaları mümkün değildir. Öte yandan sorumluluk için duymak değil, anlamak gerekmektedir. İnsanları anlamadıkları şeylerden sorumlu tutmak mümkün değildir. Bu sebeple kim, neyi anlamak ihtiyacında ise, ona onu anlatmak lâzımdır. En iyi, en güzel, en doğru ve en doyurucu açıklamayı da elbette Kur’an âyetlerini getirip tebliğ eden Peygamber yapacaktır. Peygamber’in açıklamaları, hiç bir zaman Kur’an’ın eksik, yetersiz ve kapalı olduğu anlamına gelmez. “Allah’a kul olmak”tan başka görevi bulunmayan insanlar, ancak bu açıklamalar sayesinde O’na nasıl kulluk edeceklerini öğrenmiş olacaklardır. Bu sebeple sünnetsiz bir müslümanlık düşünmek mümkün değildir.
     Hayatın ilâhî irâde doğrultusunda şekillenmesi konusunda Sünnet, Kur’an ile birlikte hemen onun yanıbaşında birinci dereceden bir görev üstlenmiş bulunmaktadır. Bunun böyle olduğunu hem Peygamber’e itaatı emreden Kur’ân-ı Kerîm, hem de Hz. Peygamber’in bizzat kendisi ifade ve ilân etmektedir.

     Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyurulmaktadır:
     وَمَا آتَاكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهَاكُمْ عَنْهُ فَانتَهُوا
     “Peygamber size ne verirse onu alın, neyi yasaklarsa ondan da kaçının!” [Haşr sûresi (59), 7].

     قُلْ إِن كُنتُمْ تُحِبُّونَ اللّهَ فَاتَّبِعُونِي يُحْبِبْكُمُ اللّهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ
     “De ki: Allah’ı seviyorsanız, bana uyunuz ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın” [Âl-i İmrân: (3), 31].

     لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فِي رَسُولِ اللَّهِ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِّمَن كَانَ يَرْجُو اللَّهَ وَالْيَوْمَ الْآخِرَ وَذَكَرَ اللَّهَ كَثِيراً
     “Allah’a ve kıyamet gününe kavuşacağını uman sizler için Allah’ın Resûlü’nde güzel bir örnek vardır” [Ahzâb sûresi (33), 21].

     فَإِنْ تَنَازَعْتُمْ فِي شَيْءٍ فَرُدُّوهُ إِلَى اللّهِ وَالرَّسُولِ إِنْ كُنتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ اْلآخِرِ
     “Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız, anlaşmazlığa düştüğünüz konuları Allah’a ve Resûlü’ne arz ediniz!” [Nisâ sûresi (4), 59].

     فَلاَ وَرَبِّكَ لاَ يُؤْمِنُونَ حَتَّىَ يُحَكِّمُوكَ فِيمَا شَجَرَ بَيْنَهُمْ ثُمَّ لاَ يَجِدُوا فِي أَنْفُسِهِمْ حَرَجًا مِّمَّا قَضَيْتَ وَيُسَلِّمُوا تَسْلِيمًا
     “Hayır Rabbine andolsun ki onlar, aralarında çıkan anlaşmazlıklarda seni hakem tayin edip verdiğin hükmü, içlerinde hiç bir sıkıntı duymadan kabul edip teslim olmadıkları sürece tam mü’min olamazlar” [Nisâ sûresi (4), 65].

     وَإِنَّكَ لَتَهْدِي إِلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ
     “Gerçekten sen, doğru yola, Allah’ın yoluna çağırıyorsun” [Şûra sûresi (42), 52].

     فَلْيَحْذَرِ الَّذِينَ يُخَالِفُونَ عَنْ أَمْرِهِ أَن تُصِيبَهُمْ فِتْنَةٌ أَوْ يُصِيبَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ
     “Peygamber’in emrine muhâlefet edenler, fitneye ya da can yakıcı bir azaba uğramaktan çekinsinler” [Nûr sûresi (24), 63].

     مَّنْ يُطِعِ الرَّسُولَ فَقَدْ أَطَاعَ اللّهَ
     “Kim Peygamber’e itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur” [Nisâ sûresi (4), 80]

     Hz. Peygamber şöyle buyurmaktadır:
     “..Kim benim sünnetimden (yaşama tarzımdan) yüz çevirirse benden değildir” (Buhârî, Nikâh 1; Müslim, Nikâh 5).

     “Dinin elden çıkışı sünnetin terkiyle başlar. Halat nasıl lif lif kopup parçalanırsa, din de sünnetin birer birer terkiyle ortadan kalkar” (Dârimî, Mukaddime 16).

     Bütün bu âyet ve hadisler, müslümanların ancak sünnete sarılmak ve ondan ayrılmamaya çalışmak suretiyle İslâmî kimliklerini koruyabileceklerini ifade etmektedir. Zira açık bir gerçektir ki, sünnetin terkedilmesiyle doğacak boşluk, sünnetin tam zıddı demek olan bid’atla doldurulacaktır.

     Sünnet, en kısa ve genel anlatımıyla “İslâm kültürü” demektir. Bid’at ise, İslâm kültürüne ters düşen, onda yeri olmayan ve fakat ondanmış gibi görülmeye ve gösterilmeye çalışılan yabancı unsur demektir. Muhtelif kıta ve iklimlerde yaşayan müslümanlar arasında çağlar boyu görülegelen ortak değerler ve uygulama benzerlikleri, sünnetin belirleyiciliği, birleştiriciliği, bütünleştiriciliği yani evrenselliği sayesinde olmuştur. Açıkca söyleyecek olursak, ümmet sünnetle vardır, onunla yaşar. Yozlaşma sünnetten ayrılmakla başlar.

20 Ocak 2013 Pazar

NEVEVÎ VE RİYÂZÜ’S-SÂLİHÎN / HADÎS - SÜNNET / GİRİŞ

G İ R İ Ş

HADÎS - SÜNNET
NEVEVÎ VE RİYÂZÜ’S-SÂLİHÎN

     I - H A D İ S - S Ü N N E T
     Güzel dinimizin iki temel kaynağı vardır. Bunlar yüce kitabımız Kur’ân-ı Kerîm ve Peygamber Efendimiz’in Sünneti’dir.
     Ashâb–ı kirâm, İslâm dinini, Kur’ân-ı Kerîm, Hz. Peygamber’in şahsı ve onun sözlü veya fiilî tebliğ ve tâlimâtı demek olan sünnetinden meydana gelen bir bütün olarak tanıdı.
     Hz. Peygamber’in vefatından sonra İslâm dini, Kitap ve Sünnet’in ortaya koyduğu esaslar çerçevesinde anlaşıldı ve yaşanmaya çalışıldı.
     Daha ilk halîfe Hz. Ebû Bekir zamanında Kur’an âyetleri bir araya toplandı. Bizzat Hz. Peygamber’in izniyle kendi devrinde başlayan sünneti ezberleme ve yazarak derleme çalışmaları ise, zaman içinde giderek hız ve yaygınlık kazandı. İlk bir buçuk asırda tamamen yazılı hale getirilmiş olan sünnet bilgi ve belgeleri, ikinci ve özellikle üçüncü hicrî yüzyılda büyük hadis kitaplarında toplandı. Bugün bizim hadis kitaplarında gördüğümüz bu yazılı metinler, birer sünnet belgesi olarak hadis adıyla anılageldi.

     A. Tarifler
     l. Hadis
     Hadisin terim anlamı, Hz. Peygamber’in sözü, fiili, ashâbının yaptığını görüp de reddetmediği davranışlar (takrir) ve onun yaratılışı veya huyu ile ilgili her türlü bilgi demektir. Hadis, Hz. Peygamber’i dinleyen sahâbîden başlayarak onu rivâyet edenlerin adlarının yazılı olduğu sened ile Hz. Peygamber’in söz, fiil veya takrîrinin yazıldığı metin’den meydana gelir. Yani hadis deyince, sened ve metinden oluşan bir yazılı yapı anlaşılır. Ancak Riyâzü’s-sâlihîn’de hadis metinlerinin kolay okunup öğrenilmesi için sahâbî dışındaki râviler yâni sened kısmı müellif tarafından çıkarılmıştır.

     Hadis İlmi iki ana bölüme ayrılır:

     a. Rivâyetü’l-hadîs ilmi. Hz.Peygamber’in sözü, fiili, takriri, halleri ve bunların rivayet ve zabt edilişi ile alâkalı bir bilim dalıdır. Hadis metinlerini ihtiva eden kitaplar, bu dala ait kaynaklardır. Bu ilim dalı “hadis naklinde hatadan uzak kalma” temeli üzerinde yapılmış çalışmaları yansıtır.

     b. Dirâyetü’l-hadîs ilmi. Hadis Istılahları İlmi diye de anılır. Hadisin yapısını meydana getiren sened ve metni anlamaya imkân veren birtakım kaideler ilmidir. Bu kaideler yardımıyla bir hadisi kabul veya reddetmek mümkün olur. Hadis usûlü ile ilgili eserler bu ilmin kaynaklarıdır.

     Bu ilmin hedefi, Hz. Peygamber’in hadislerini başka sözlerle karıştırılmaktan, değiştirilmekten, bozulmaktan ve iftiraya uğramaktan ilmî yollarla korumaktır. Hz. Peygamber’e nisbet edilen sözün gerçekten ona ait olup olmadığı bu ilmin kurallarıyla anlaşılır.

     Hadis ilminin gayesi, rivayetlerin sahih ve doğru olanlarını sahih ve doğru olmayanlarından ayırmaktır. Bir başka ifade ile Hz. Peygamber’in söylemediği bir sözü ona söyletmemek, yapmadığı bir işi ona yaptırmamak, yani sünneti aslî berraklığı içinde korumaktır.

     Her iki dalıyla birlikte hadis ilminin gelişmesi, “Hz. Peygamber’e yalan isnad etmeme dikkati” ve “tebliğ görevi”nin yerine getirilmesi sâyesinde gerçekleşmiştir. Bu konuda ilk ve en değerli gayret, sevgili Peygamberimiz’in en hayırlı nesil olarak takdir ve takdim buyurduğu ashâb-ı kirâm’a aittir. Rivayetü’l-hadîs ilminin kurucuları oldukları gibi, dirâyetü’l-hadîs ilminin temellerini atanlar da onlardır. Allah kendilerinden razı olsun.

     Ashâb, sahâbî kelimesinin çoğuludur. Sahâbî, müslüman olarak Hz. Peygamber’i gören ve o iman üzere ölen kimseye denir. Herhangi bir sahâbî ile görüşme imkânı bulan kimseye de tâbiî adı verilir.

     2. Sünnet
     Sünnet, sözlükte yol demektir. Yolun iyisine de kötüsüne de sünnet denir. Yalın halde söylendiği zaman “güzel yol” anlamındadır. Kur’ân-ı Kerîm’de bu kelime, devamlı âdet, kâinâtın düzeninde geçerli olan tabiî kanunlar, gidilen yol gibi anlamlarda kullanılır. Bir de sünnetullah terimi vardır. Bu, Allah’ın koyduğu kurallar, toplumların hayatlarında görülen ilerleme, gerileme ve hatta yok olmada geçerli olan ilâhî kanunlar demektir.
     Terim olarak sünnet, söz, fiil ve takrirleri ile Hz. Peygamber’in İslâm’ı yaşayarak yorumlaması demektir. Bu anlamda sünnet, hadisten daha kapsamlıdır. Nitekim “Size iki şey bırakıyorum. Onlara sıkı sarıldığınız sürece yolunuzu şaşırmazsınız: Allah’ın kitabı ve Resûlü’nün sünneti..”(Mâlik, Muvatta’, Kader 3) hadisinde bu anlam açıkca görülmektedir.
     Hz. Peygamber’e nisbet edilen her şeyin yazılı metni mânasında hadis, günümüzde sünnet yerine de kullanılmaktadır. Artık bugün hadis deyince sünnet, sünnet deyince hadis anlaşılmaktadır. Sünnetin çoğulu sünen olduğu gibi Hz. Peygamber’in söz, fiil ve takrirlerine ait hadisleri içeren kitaplardan bir kısmının adı da Sünen’dir.
     Başlangıçta hadisin, Hz. Peygamber’in sözlerini, sünnetin ise, fiil ve uygulamalarını ifade etmek için kullanılması, hadisi sünnetten ayrı düşünmek için yeterli değildir. Bu birlik, sünnete, kendine ait olmayan bir unsuru yamamak, ona kendisinden olmayan bir şeyi katmak mânasına asla gelmez. Bu yöndeki müsteşrik iddialarına kulak asmamak gerekir. Zaten sünnet, hadis kitaplarında gördüğümüz hadis metinleri değil, onların ifade ettiği mânalardır.
     Sünnet, Kur’ân’ın açıklayıcısı olduğu için Kur’ân-ı Kerîm’den hemen sonraki ikinci delildir. Kur’an, okunan vahiy; sünnet, rivayet olunan vahiy (Şâfiî, Risâle, s. 91-92); hadis ise, “rivayet edilen sünnet” (Kâsımî, Kavâidü’t-tahdîs, s. 35-38; Cezâirî, Tevcîhü’n-nazar, s. 2) demektir.
     Hadis kitaplarımız, rivayet olunan vahiy demek olan sünnetin yazılı belgeleri ile doludur. Bu belgelerin niteliklerine göre farklı ve özel terimlerle ifade edilmesi ve değişik hükümlere bağlanması ilmî bir meseledir. Bu nitelikleri ve terimleri Hadis Usûlü İlmi tayin ve tesbit etmektedir.

ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI 77 ADET SÖZLEŞMELİ PERSONEL ALACAK


KENTSEL DÖNÜŞÜM UYGULAMALARI KAPSAMINDA
ÇALIŞTIRILMAK ÜZERE
SÖZLEŞMELİ PERSONEL ALINACAKTIR
14.01.2013


     16/05/2012 tarihli ve 6306 sayılı Kanuna istinaden yürürlüğe konulan “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Uygulamalarında Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına Dair Esaslar”a göre istihdam edilmek üzere, aşağıda belirtilen şartlarda toplam (77) adet sözleşmeli personel alınacaktır.


I- SÖZLEŞMELİ PERSONELİN UNVANLARA GÖRE DAĞILIMI

UNVANIADEDİ 
İnşaat Mühendisi 15
Bilgisayar Mühendisi 7
Makine Mühendisi 7
Elektrik-Elektronik Mühendisi 7
Harita Mühendisi 7
Jeoloji Mühendisi 3
Jeofizik Mühendisi 3
Şehir ve Bölge Plancısı 7
Mimar 7
Avukat 7
Uzman 7
TOPLAM 77


II-ADAYLARDA ARANAN ŞARTLAR
A) GENEL ŞARTLAR
1) 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin 4 üncü ve 5 inci alt bentlerinde yer alan şartları haiz olmak.
2) Yurdun her yerinde ve arazi şartlarında görev yapabilecek sağlık şartlarını taşımak.
3) Erkek adaylar için askerliğini yapmış olmak.
4) Son başvuru günü itibariyle 25 yaşından gün almış ve 40 yaşını doldurmamış olmak.
5) Sözlü sınavdan en az 70 puan almış olmak.
6) Mezun olduğu fakülte veya bölümde ilk 5 veya 10 sıralamasının içinde olmak.
7) İngilizce, Fransızca veya Almanca dillerinin en az birinden KPDS'den en az (E) düzeyinde puan aldığını (TOEFL' dan en az 153 puan veya FCE, CAE, CPE ya da IELTS en az C seviyesinde İngilizce bildiğini) belgelendirmek.
8) Sözlü sınavla alınacak personelin her bir unvanı için belirlenen adedin 4 (dört) katı aday aşağıdaki öncelik sırasına göre sözlü sınava çağrılacaktır.
  a) Mezun olduğu fakülte veya bölümde ilk 5'e (beşe) giren ve en az üç yıl süreli mesleki tecrübeye sahip olanlar.
  b) (a) bendinde belirtilen şartları taşıyanlardan yeterli müracaat olmazsa, mezun olduğu fakülte veya bölümde ilk 10'a (ona) giren ve en az üç yıl süreli mesleki tecrübeye sahip olanlar.
  c) (b) bendinde belirtilen şartları taşıyanlardan yeterli müracaat olmazsa, mesleki tecrübe şartı aranmaksızın mezun olduğu fakülte veya bölümde ilk 5'e (beşe) girenler.
  ç) (c) bendinde belirtilen şartları taşıyanlardan yeterli müracaat olmazsa, mesleki tecrübe şartı aranmaksızın mezun olduğu fakülte veya bölümde ilk 10'a (ona) girenler.
(a), (b), (c) ve (ç) bentlerindeki aynı nitelikli olanlardan yabancı dil düzeyi yüksek olanlara göre sıralama yapılacaktır.
  d) Yukarıda belirtilen şartları taşıyanlardan yeterli müracaat olmazsa, yabancı dil bilgisi ve mesleki tecrübe şartı aranmaksızın mezun olduğu fakülte veya bölümde ilk 10'a (ona) girenler.
9) Adaylar, mesleki tecrübelerini gösterir belgeyi Sosyal Güvenlik Kurumundan alarak Bakanlığa sunmak zorundadır.
10) Sözleşmeli olarak istihdam edilecek personelin bu ilanda ve ilgili mevzuatta belirtilen şartları taşımadığının tespiti halinde başvuruları değerlendirmeye alınmayacaktır. Ayrıca başvuru şartlarını taşımadığı daha sonradan tespit edilenlerin sözleşmeleri tazminatsız ve bildirimsiz feshedilecektir.
11) Gerçeğe aykırı belge verenler ya da beyanda bulunanlar hakkında yasal işlem yapılacak, atamaları yapılmış ise atamaları iptal edilecek; Bakanlık tarafından kendilerine bir bedel ödenmiş ise bu bedel yasal faizi ile birlikte tahsil edilecektir.

B) İSTİHDAM VE ÜCRET
1) Sözleşmeli personel, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun kapsamında uygulamaların yapılacağı Bakanlıkça uygun görülen il veya illerde çalışmak zorundadır.
2) Sözleşme ücreti, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 4/B maddesine göre çalıştırılan sözleşmeli personel için belirlenen tavan ücretin iki katını (brüt 6870.54 TL.) geçmemek üzere, adayların mesleki tecrübelerine göre tespit edilecektir.

C) UNVANLAR İTİBARİYLE ARANAN ÖZEL ŞARTLA


İNŞAAT MÜHENDİSİ
1) Türkiye’deki veya denkliği YÖK tarafından onaylanmış yurt dışındaki üniversitelerin “İnşaat Mühendisliği” lisans, yüksek lisans veya doktora programlarından mezun olmak.
2) Mesleki konularla ilgili bilgisayar programlarını iyi derecede kullanmak.
3) Sözlü Sınav Konuları Şunlardır:
  a) Zemin Mekaniği
  b) Yapı Malzemesi
  c) Yapı Statiği
  d) Betonarme
  e) Şantiye Bilgisi
  f) Kentsel Dönüşüm

BİLGİSAYAR MÜHENDİSİ
1) Türkiye’deki veya denkliği YÖK tarafından onaylanmış yurtdışındaki üniversitelerin “Bilgisayar Bilimleri Mühendisliği, Bilgisayar Mühendisliği, Bilgisayar ve Enformatik Mühendisliği, Bilişim Sistemleri Mühendisliği, Bilgisayar Bilimi ve Mühendisliği, Kontrol ve Bilgisayar Mühendisliği” lisans, yüksek lisans veya doktora programlarından mezun olmak.
2) Mesleki konularıyla ilgili bilgisayar programlarını iyi derecede kullanmak.
3) Sözlü Sınav Konuları Şunlardır:
  a) Donanım
  b) Yazılım Mühendisliği
  c) Veritabanı ve Arayüz Tasarımı
  d) Sistem Mühendisliği
  e) Bilgi Güvenliği

MAKİNE MÜHENDİSİ
1) Türkiye’deki veya denkliği YÖK tarafından onaylanmış yurtdışındaki üniversitelerin “Makine Mühendisliği” lisans, yüksek lisans veya doktora programlarından mezun olmak.
2) Mesleki konularıyla ilgili bilgisayar programlarını iyi derecede kullanmak.
3) Sözlü Sınav Konuları Şunlardır:
  a) Mühendislik mekaniği
  b) Enerji tesis ve işletmeleri
  c) Endüstriyel akustik ve gürültü
  d) Genel proses tekniği
  e) Makine dinamiği

ELEKTRİK-ELEKTRONİK MÜHENDİSİ
1) Türkiye’deki veya denkliği YÖK tarafından onaylanmış yurtdışındaki üniversitelerin “Elektrik-Elektronik Mühendisliği” lisans, yüksek lisans veya doktora programlarından mezun olmak.
2) Mesleki konularıyla ilgili bilgisayar programlarını iyi derecede kullanmak.
3) Sözlü Sınav Konuları Şunlardır:
  a) Enerji dönüşümü
  b) Elektromanyetik dalgalar
  c) Elektrik ve elektronik sistemlerinin analog ve sayısal denetimi
  d) Enerji verimliliği ve güç kalitesi
  e) Elektronik devre elemanları

JEOFİZİK MÜHENDİSİ
1) Türkiye’deki veya denkliği YÖK tarafından onaylanmış yurtdışındaki üniversitelerin “Jeofizik Mühendisliği” lisans, yüksek lisans veya doktora programlarından mezun olmak.
2) Mesleki konularıyla ilgili bilgisayar programlarını iyi derecede kullanmak.
3) Sözlü Sınav Konuları Şunlardır:
  a) Sismoloji
  b) Yer fiziği
  c) Uygulamalı jeofizik
  d) Yapı jeofiziği
  e) Gravite

JEOLOJİ MÜHENDİSİ
1) Türkiye’deki veya denkliği YÖK tarafından onaylanmış yurtdışındaki üniversitelerin “Jeoloji Mühendisliği ya da Hidrojeoloji Mühendisliği” lisans, yüksek lisans veya doktora programlarından mezun olmak.
2) Mesleki konularıyla ilgili bilgisayar programlarını iyi derecede kullanmak.
3) Sözlü Sınav Konuları Şunlardır:
  a) Tektonik
  b) Hidrojeoloji
  c) Tarihsel jeoloji
  d) Genel jeoloji
  e) Mineraloji
  f) Paleontoloji
  g) Harita Ölçek
  h) Mühendislik Jeolojisi
  ı) Petrografi
  i) Sedimantoloji
  j) Maden Yatakları

HARİTA MÜHENDİSİ
1) Türkiye’deki veya denkliği YÖK tarafından onaylanmış yurtdışındaki üniversitelerin “Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği, Jeodezi ve Haritacılık, Harita Mühendisliği veya Geomatik Mühendisliği” lisans, yüksek lisans veya doktora programlarından mezun olmak.
2) Mesleki konularıyla ilgili bilgisayar programlarını iyi derecede kullanmak.
3) Sözlü Sınav Konuları Şunlardır:
  a) Coğrafi bilgi sistemleri uygulamaları
  b) Jeodezi (koordinat sistemleri)
  c) Kadastro bilgisi
  d) İmar uygulamaları
  e) Haritacılık yazılımları

ŞEHİR VE BÖLGE PLANCISI
1) Türkiye’deki veya denkliği YÖK tarafından onaylanmış yurtdışındaki üniversitelerin “Şehir ve Bölge Planlama” lisans, yüksek lisans veya doktora programlarından mezun olmak.
2) Mesleki konularıyla ilgili bilgisayar programlarını iyi derecede kullanmak.
3) Sözlü Sınav Konuları Şunlardır:
  a) Kent Ekonomisi
  b) Konut Politikaları
  c) Kentsel Dönüşüm
  d) Kent Sosyolojisi
  e) İmar ve Hukuk

MİMAR
1) Türkiye’deki veya denkliği YÖK tarafından onaylanmış yurtdışındaki üniversitelerin “Mimarlık” lisans, yüksek lisans veya doktora programlarından mezun olmak.
2) Mesleki konularıyla ilgili bilgisayar programlarını iyi derecede kullanmak.
3) Sözlü Sınav Konuları Şunlardır:
  a) Mimari tasarım
  b) Yapım bilgisi
  c) Yapı malzemesi
  d) Mimarlık tarihi
  e) Bilgisayar destekli çizim
  f) Kentsel Tasarım
  g) İmar ve Hukuk

AVUKAT
1) Türkiye’deki veya denkliği YÖK tarafından onaylanmış yurtdışındaki üniversitelerin hukuk fakültelerinden mezun olmak.
2) Microsoft Office programlarını iyi derecede kullanmak.
3) İstihdam edileceği il sınırları içinde ikamet etmek ve baroya kayıtlı olmak.
4) Baro Disiplin Kurulunca verilmiş uyarma cezası dışında cezası bulunmamak.
5) Sözleşmenin imzalandığı tarih itibariyle avukat olan eşi veya avukat olan usul ve füruğunun varsa Bakanlık aleyhine vekil sıfatıyla takip ettikleri davalardan çekilmiş olmak.
6) Başvuru sırasında istenecek belgeleri teslim etmiş olmak. (Avukatlık Ruhsatname örneği, Avukatın veya avukatlık ortaklığındaki avukatların, uyarma cezası dışında ceza almadıklarına ilişkin bağlı bulundukları barodan alınacak belge, Avukat olan eşi ve avukat olan usul ve füruğunun Bakanlık aleyhine yürütmekte olduğu dava varsa, bu davalardan çekildiklerine dair belge)
7) Sözlü Sınav Konuları Şunlardır:
  a) Anayasa Hukuku
  b) Medeni Hukuk
  c) Borçlar Hukuku
  d) Ticaret Hukuku
  e) Medeni Usul Hukuku
  f) İcra ve İflas Hukuku
  g) İdare Hukuku
  h) İdari Yargılama Hukuku
  ı) Ceza Hukuku
  i) Ceza usul Hukuku
  j) Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu

UZMAN
1) Üniversitelerin Türkiye’deki veya denkliği YÖK tarafından onaylanmış fakültelerin “İşletme, İktisat, Kamu Yönetimi, Maliye, Ekonomi ve Finans, Bankacılık ve Finans, Bankacılık ve Finansman, Uluslararası Finans”lisans, yüksek lisans veya doktora programlarından mezun olmak.
2) Dönüşüm projeleri özel hesabını yürütecek derecede mali konulara hakim olmak.
3) Sözlü Sınav Konuları Şunlardır:
  a) Genel Muhasebe
  b) Borçlar Hukuku
  c) Ticaret Hukuku
  d) 6183 sayılı Kanun ve uygulamaları
  e) 5018 sayılı Kanun ve uygulamaları
  f) Kamu İhale Mevzuatı

III- BAŞVURU ŞEKLİ, YERİ, SÜRESİ VE DİĞER HUSUSLAR
1) Adaylar Çevre ve Şehircilik Bakanlığının sitesinde kendine uygun bulunan unvan için hazırlanan Başvuru formunu eksiksiz ve doğru bir şekilde doldurduktan sonra elektronik ortamda göndereceklerdir. Sadece bir unvan için başvuru yapılacaktır. Birden fazla başvuru yapıldığı takdirde her iki başvuru da geçersiz sayılacaktır.
2) Posta veya diğer şekilde yapılan yada daha önce yapılmış olan müracaatlar kabul edilmeyecektir.
3) Elektronik ortamda Başvuru formu doldurulduktan sonra çıktısı alınarak saklanacak ve sonuçlar açıklandıktan sonra kazanan adaylar Başvuru formunu imzalı ve fotoğraflı olarak Bakanlığımız Personel Dairesi Başkanlığına teslim edeceklerdir.
4) Başvurular 24 /01/2013 tarihinde mesai saati bitiminde sona erecektir.
5) Sözlü sınav tarihi, yeri ve saati ile ilgili bilgiler Bakanlığımız (www.csb.gov.tr) internet sitesinde ilan edilecektir. Adaylara ayrıca bir bildirimde bulunulmayacaktır.

IV-SINAVA İLİŞKİN ESASLAR
1) Sınav, 6306 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin 4 üncü fıkrasına istinaden yürürlüğe konulan “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Uygulamalarında Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına Dair Esaslar”ın 9 uncu maddesinin 4 üncü ve 5 inci fıkralarında öngörüldüğü şekilde “sözlü sınav” olarak yapılacaktır.
2) Sözlü Sınav;
  a) Sınav konularına ilişkin bilgi düzeyi (50 puan),
  b) Bir konuyu kavrayıp özetleme, ifade yeteneği ve muhakeme gücü (10 puan),
  c) Liyakat, temsil kabiliyeti, davranış ve tepkilerin mesleğe uygunluğu (10 puan),
  ç) Özgüven, ikna kabiliyeti ve inandırıcılık (10 puan),
  d) Genel yetenek ve genel kültür (10 puan),
  e) Bilimsel ve teknolojik gelişmelere açıklık (10 puan)
olmak üzere, toplam 100 puan üzerinden değerlendirilir.
3) Alınacak personel sayısı en yüksek puan alandan başlamak üzere başarı puanına göre belirlenir.

V-SINAV SONUÇLARININ İLANI VE ATAMA
Sözlü sınav sonundaki başarı sırasına göre her bir unvan için tespit edilen sayıda asil aday ve asil adayların yarısı kadar yedek aday (yedek listede yer alan adayların hakları ilan tarihini takip eden 6 ay için geçerli olup, daha sonraki sınavlar için müktesep hak teşkil etmez.) isim listeleri Sınav Komisyonu tarafından oluşturularak, Bakanlıkça www.csb.gov.tr internet adresinde yayınlanır. İşe alınacak adayların sınav sonuçlarının Bakanlık internet adresinde duyurulduğu tarihten itibaren istenen belgeleri tamamlayarak Bakanlığımız Personel Dairesi Başkanlığına 15(on beş) gün içerisinde teslim edeceklerdir.

VI- ADAYLARDAN İSTENİLECEK BELGELER
1) Öğrenim durumunu gösterir diploma veya geçici mezuniyet belgesi örneği. Yabancı yükseköğretim kurumlarından mezun olanların, denkliğin Yükseköğretim Kurulunca tasdik edilmiş diplomanın veya geçici mezuniyet belgesinin aslı veya Bakanlıkça onaylı sureti.
2) Başvuru formu Başvuru Formu. Ek:1).
3) İsteklilerin Bakanlığımız Beyan Belgesi internet adresinde bulunan ilan ekinde yer alan Beyan Belgesi (Ek:2).
4) İş Talep Formu internet adresinde bulunan ilan ekindeki İş Talep Formu (Ek:3).
5) Mesleği ile ilgili çalıştığına dair hizmet belgesi Mezuniyet tarihinden sonraki tarih. (SGK’dan veya e-devlet’ten bandrollü çıktı alınabilir.)
6) Mezun olduğu bölüm sıralamasında yer aldıklarına dair Rektörlükten veya öğrenci işlerinden alınacak belge.


VII-İLETİŞİM ADRESİ:
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Personel Dairesi Başkanlığı Vekaletler Cad. No:1 Kat:3 Bakanlıklar/ANKARANot:Başvurunuzu teyit etmek ve başvuru formunu tekrar yazdırmak için Buraya Tıklayınız 

16 Ocak 2013 Çarşamba

HADİS-İ ŞERİFLER / Riyâzü’s-Sâlihîn - Giriş


Riyâzü’s-Sâlihîn
İmâm Nevevî
"Peygamberimizden Hayat Ölçüleri"
Prof. Dr. M. Yaşar KANDEMİR
Prof. Dr. İsmail Lütfi ÇAKAN
Yrd. Doç. Dr. Raşit KÜÇÜK


     Bu çalışma, Erkam Yayınları tarafından 8 cilt olarak yayımlanmış bulunan “Riyâzü’s-Sâlihîn: Peygamberimizden Hayat Ölçüleri” (Tercüme ve Şerh: Prof. Dr. M. Yaşar Kandemir, Prof. Dr. İsmail Lütfi Çakan, Yrd. Doç. Dr. Raşit Küçük; İstanbul; 2001) isimli eserin hadis meallerinden oluşmaktadır. Metinler Erkam Yayınları’ndan sağlanmış, sayfa düzeni Edam (Eğitim Danışmanlığı ve Araştırmaları Merkezi) tarafından yapılmıştır. Gösterdiği kolaylık, yardım ve işbirliği için Erkam Yayınları’na, katkılarından dolayı Edam’a teşekkür ederiz.


     Allah’a hamd, Resûl-i Ekrem’ine, onun âl ve ashâbına salât ü selâm olsun.

     İmâm Nevevî’nin Riyâzü’s Sâlihîn’i necip milletimizin din kültüründe öncelikli yeri olan hadis kitablarının başında gelir. Zira Cumhuriyet dönemi Türkiye’sinde, Sahîh-i Buhârî Muhtasarı Tecrîd-i Sarîh Tercemesi ve Şerhi’nden sonra, merhum Hasan Hüsnü Erdem ve Kıvâmüddin Burslan tarafından dilimize tercüme edilerek Diyânet İşleri Başkanlığı’nca yayımlanan ikinci hadis kitabı Riyâzü’s-Sâlihîn olmuştur. Uzun yıllar bu tercüme vâsıtasıyla kendisinden istifâde edilen eser, gördüğü rağbet sebebiyle son senelerde birkaç tercümeye ve Delîlü’l-fâlihîn adındaki şerhinden yapılan tercüme bilgilere dayanan kısa bir şerh çalışmasına kavuşmuş bulunmaktadır.
     Zengin muhtevâsı ve mükemmel tertibi ile dikkat çeken bu değerli eser, diğer İslâm ülkelerinde daha ziyâde kelimelerinin açıklanması tarzındaki ilmî neşirlerle daima güncelliğini korumuştur. İslâm ülkelerinin pek çoğunda, çeşitli seviyedeki dinî öğretim kurumlarının ders proğramlarında okunmasının yanında bilhassa vaaz ve irşad faaliyetlerinin de vaz geçilmez el kitabı hüviyetiyle geniş bir kullanım alanına sahip olmuştur. Giderek derinlik kazanan sünnet kültürümüz, uzunca bir zamandan beri -diğer hadis kaynaklarının yanında- bu değerli eserin de yeni ve doyurucu bir şerhe kavuşturulması ihtiyacını hissettirmekteydi. Özellikle din hizmeti verenlerin, cemaatlarını aydınlatmakta kendisinden güvenle faydalanacakları bir şerhe olan ihtiyaçları daha da büyüktü.
     Güzel yurdumuzda her geçen gün biraz daha gelişen tebliğ ve irşad alanları ve yeni yeni siyasî özgürlüklerine kavuşan Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’ndeki müslümanların ihtiyaçları dikkate alındığında Riyâzü’s-sâlihîn gibi bir esere daha fazla görev düştüğü kabul edilecektir. Bu düşünce ve tesbitlerden hareketle, öncelikle din hizmeti veren müfti, vâiz, imam ve hatiplerimizin, aynı zamanda İslâm’ı öğrenmek ve uygulamaya koymak isteyen üniversite ve lise talebelerinin ve İslâmî konularda bilgilenme ihtiyacı duyan halkımızın bu ihtiyaçlarını karşılayacak bir tercüme ve orta büyüklükte bir şerh çalışması yapmaya karar verdik. Uzun bir hazırlık döneminden sonra, her seviyedeki insanımızın istifâdesini kolaylaştırmayı esas alan bu tercüme ve şerhi yazmaya başladık.
     Tercüme ve şerhin mâhiyetinden kaynaklanan güçlüklere, komisyon çalışmalarının tabiî ve kaçınılmaz güçlükleri de eklenince, iş gerçekten daha uzun bir zaman ve mesâî gerektirdi. Mütercim ve şârihler olarak aramızda geliştirdiğimiz prensipler listesinin âzamî ölçüde uygulanabilmesi için birimizin yaptığı tercüme ve şerh, diğerleri tarafından baştan sona okunup kontrol edildi. Öyle ümid ediyoruz ki, bu yolla hem üslûpta belli bir yaklaşım sağlanmış hem de kaçınılması mümkün olmayan hataları en aza indirme imkânı yakalanmış oldu.
     Bu çalışmamızı mütalaa buyuracak aziz okuyucularımızın dikkatlerini çekeceğini sandığımız bazı uygulamalarımızı şöylece sıralamak mümkündür:

1. Konu başlıkları elden geldiğince kısa ve özlü yazılmış, daha sonra tam tercümesi verilmiştir.
2. Konu başlarındaki âyetler kısaca açıklanmıştır.
3. Hadis metinlerinden sonra, Nevevî’ye ait bazı açıklamalar Arapça metinden çıkarılmış, ancak bu bilgiler şerh esnasında dikkate alınmıştır.
4. Hadislerin sahâbî râvileri, ilk geçtikleri yerde hadisin tercümesinden hemen sonra kısaca tanıtılmıştır.
5. Hadislerin, el-Mu’cemü’l-müfehres li-elfâzı’l-hadîsi’n-nebevî esas alınarak Kütüb-i Sitte çerçevesinde tahrici yapılmış; ancak Nevevî’nin göstermediği kaynaklar “Ayrıca bk.” diyerek verilmiştir.
6. Hadislerin kitap içinde tekrarlandığı yerlere işaret edilmiştir.
7. Hadisler her geçtiği yerde, özellikle o konuyla ilgili yönleri açısından şerh edilmiştir.
8. Şerhte günümüzün şartları ve ihtiyaçları göz önünde bulundurulmuş, hadislerin bu açıdan ihtivâ ettiği mânalar, anlaşılır bir dille ifade edilmeye çalışılmıştır.
9. Açıklamalar esnasında Kütüb-i Sitte şerhleri yanında Ali el-Kârî’nin Mirkâtü’l-mefâtîh adlı pek değerli Mişkâtü’l-Mesâbîh şerhi daima göz önünde bulundurulmuştur.
10. Şerhte bir konu hakkındaki farklı görüşler içinden genellikle biri tercih edilerek verilmiş, bunlar ayrıca tartışılmamıştır.
11. Yazımda genellikle Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi’nin (DİA) imlâsı esas alınmış, şahıs isimlerinin yazımında Arapça gramer kurallarına değil, Türkçe söyleyişe uyulmuştur. Meselâ Zeyd b. Abdillah ismi, Zeyd İbni Abdullah diye yazılmıştır.
12. Son cilt, aranan her konunun kolaylıkla bulunabileceği çok yönlü ve bilimsel bir fihrist cildi olarak düşünülmüştür. İnşallah bu fihrist yardımıyla kitaptan sıhhatli ve süratli olarak yararlanma imkânı temin edilmiş olacaktır.

     İşlediği konulara dair âyetler ve Kütüb-i Sitte’den seçilmiş hadisler ihtivâ eden Riyâzü’s-sâlihîn’in her türlü bilimsel mesâîye lâyık bir hadis kitabı olduğu açıktır. Biz gerçekleştirdiğimiz bu tercüme ve şerh çalışmasının, sünnet kültürümüze katkıda bulunacağını ümid ediyoruz. Kökleri geçmişin karanlığı ile emperyalistlerin İslâm coğrafyasını talan iştihasında yatan, müslümanların inanç, amel ve düşünce birliğini yıkmayı ve ümmet şuurunu ortadan kaldırmayı hedefleyen, sünnet aleyhindeki çalışmaların yazılıp konuşulduğu bir sırada böyle bir eserin gün yüzüne çıkması bizim için ayrı bir sevinç ve şükür konusudur.
     Müslüman milletimize hizmet etmek arzusuyla orta hacimde, sade, anlaşılır bir şerh olarak kaleme aldığımız bu çalışmanın, yüce Rabbimiz’in rızâsına ve sevgili Peygamberimiz’in şefaatine vesîle olmasını dileriz.
     Ayrıca eserin yayımını üstlenerek hiç bir fedakârlıktan kaçınmadan en güzel şekilde neşrini gerçekleştiren Erkam Yayınevi yetkililerine, özellikle hazırlık safhasında bize yardımcı olan Hadis Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi Aynur Uraler’e, hadis metinlerini büyük bir özenle dizen Hasan Alioğlu’na, eseri yayına hazırlama ve tashihte gösterdiği titizlik ve ciddiyetten dolayı muhterem Mustafa Eriş’e ve her kademede emeği geçen diğer görevlilere teşekkür ederiz.

     Mütercim ve Şârihler
10 Eylül 1996

02 - 07 Temmuz İstanbul & Güneydoğu Anadolu - GAP Turu

02 - 07 Temmuz Güneydoğu Anadolu - GAP Turu 3 Gece Otel Konaklamalı 5 Gün Gezi       Mezopotamya, bazı kaynaklarda medeniyetlerin beşiği ola...