8 Nisan 2013 Pazartesi

CENNET İLE İLGİLİ AYET-İ KERİMELER - 6

   C E N N E T   
CENNET İLE İLGİLİ AYET-İ KERİMELER - 6
"Adn cennetleri (onlarındır);
oraya girerler orada altından bileziklerle ve incilerle süslenirler.
Orada onların elbiseleri ipek(ten)dir.
Derler ki: "Bizden hüznü giderip yok eden Allah'a hamdolsun;
şüphesiz Rabbimiz gerçekten bağışlayandır şükrü kabul edendir."
Ki O bizi kendi fazlından (ebedi olarak) kalınacak bir yurda yerleştirdi;
burada bize bir yorgunluk, bıkkınlık dokunmaz.
(Fâtır Suresi / 33, 35 arası)
"Gerçek şu ki bugün cennet halkı
‘sevinç ve mutluluk dolu' bir meşguliyet içindedirler. 
Kendileri ve eşleri gölgeliklerde tahtlar üzerinde yaslanmışlardır.
Orada taptaze-meyveler ve istek duydukları herşey onlarındır.
Çok esirgeyen Rabb'dan onlara bir de sözlü "Selam" (vardır).
(Yâsîn Suresi / 55, 58 arası)
İşte onlar; onlar için bilinen bir rızık vardır.
Çeşitli-meyveler. Onlar ikram görenlerdir.
Nimetlerle donatılmış (naim) cennetlerde.
Birbirlerine karşı tahtlar üzerinde (otururlar).
Kaynaktan (doldurulmuş) kadehlerle çevrelerinde dolaşılır.
Bembeyaz; içenlere lezzet (veren bir içki).
Onda ne bir gaile vardır ne de kendilerinden geçip akılları çelinir.
Ve yanlarında bakışlarını yalnızca eşlerine çevirmiş iri gözlü kadınlar vardır.
Sanki onlar saklı bir yumurta gibi (çarpıcı ve pürüzsüz).
Böyleyken kimi kimine yönelmiş olarak birbirlerine soruyorlar:
Bir sözcü der ki: "Benim bir yakınım vardı."
Derdi ki: Sen de gerçekten (dirilişi) doğrulayanlardan mısın?
Bizler öldüğümüz toprak ve kemikler olduğumuzda mı,
gerçekten biz mi (yeniden diriltilip sonra da) sorguya çekilecekmişiz?
(Konuşan yanındakilere) Der ki:
"Sizler (onun şimdi ne durumda olduğunu) biliyor musunuz?" 
Derken bakıverdi onu ‘çılgınca yanan ateşin' tam ortasında gördü.
Dedi ki: "Andolsun Allah'a neredeyse beni de (şu bulunduğun yere) düşürecektin."
Eğer Rabbimin nimeti olmasaydı
muhakkak ben de (azab yerine getirilip) hazır bulundurulanlardan olacaktım.
Şüphesiz bu, asıl büyük ‘kurtuluş ve mutluluğun' ta kendisidir.
Böylece çalışanlar da bunun bir benzeri için çalışmalıdır.
(Sâffât Suresi / 41, 61 arası)
Adn cennetleri;
kapılar onlara açılmıştır. İçinde yaslanıp-dayanmışlardır;
orda birçok meyve ve şarap istemektedirler.
Ve yanlarında bakışlarını yalnızca eşlerine çevirmiş yaşıt kadınlar vardır.
İşte hesap günü size va'dedilen budur.
Şüphesiz bu, bizim rızkımızdır, bitip tükenmesi de yok.
(Sâd Suresi / 50, 54 arası)

5 Nisan 2013 Cuma

İSTANBUL & AVANOS 26-27-28 Nisan 2013 'de

İstanbul
&
Kapadokya, Ürgüp ve Avanos Gezisi
26 Nisan Cuma 21:00 Gidiş
28 Nisan Pazar 23:30 Dönüş
2 Gün Gezi + 1 Gece Konaklama
190.00 TL
Gezimize gelmek isterseniz
geziyoruz@hotmail.com  adresimize
birinizin adını-soyadını, kaç kişi olacağınızı,
nereden bineceğiniz ve cep tlf. numaranızı yazıp
yerinizi ayırtırabilirsiniz..
Program
     26 Nisan Cuma 
21:00 Bakırköy - İncirli'den Hareket
Topkapı, Haliç Köprüsü, Mecidiyeköy, Boğaz Köprüsü Giriş ve Çıkışı, Göztepe, Kozyatağı, Bostancı, Maltepe, Kartal, Pendik, Tuzla... (Bu güzergahtaki farklı İETT durakları da olabilir...)
23:30 İzmit Halkevi Önü
00:30 Bolu'da Tursan Tesislerinde İhtiyaç Molası (www.tursantesisleri.com)
01:00 Hareket
05:00 Ankara / Şereflikoçhisar İlçesinde İhtiyaç Molası (www.skochisarturistiktesisleri.com)
06:00 Şereflikoç Tesisi'nden Hareket
     27 Nisan Cumartesi 
     Otobüste giderken Kahvaltı İkramı - (Ücretsiz / Ekmek, beyaz peynir, kaşar peyniri, zeytin, tereyağ, reçel, helva, salatalık, domates ve çaydan oluşan bir kahvaltı menüsü)

09:00 IHLARA VADİSİ
10:30 DERİNKUYU YERALTI ŞEHRİ
11:30 Müzeden Çıkış
12:30 GÜVERCİNLİK VADİSİ
Öğlen Yemeği (Bindallı Restaurant / Açık Büfe /Meşrubat Hariç 11 TL., Fiyatımıza dahil değil)
13:30
   * UÇ HİSAR KALESİ
   * PAŞABAĞLAR VADİSİ
   * ÜRGÜP
   * ASMALI KONAK (Müze Kart Geçerli Değil, Giriş 2 TL.)
   * AVANOS
     Nevşehir'in 18 km kuzeyinde olan Avanos'un antik dönemdeki adı Venessa'dır. Çok sayıda çanak çömlek atölyesi bulunan ilçede seramik yapım geleneği Hititlerden beri süregelmektedir. Kızılırmak'ın getirdiği kırmızı toprak ve milden elde edilen seramik çamuru, Avanoslu seramik sanatçılarının elinde şekil almaktadır.
     * ÇANAK-ÇÖMLEK ATÖLYELERİ
     Avanos'ta da Hititler'den beri çarkla çanak-çömlek yapıldığı bilinmektedir.Bu el sanatı kavimden kavime,babadan oğula geçerek günümüze kadar gelmiştir. Avanos'un dağlarından ve Kızılırmak'ın eski yataklarından yumuşak ve yağlı kil topraklar elenir ve iyice yoğurularak çamur haline getirilir.Çark adı verilen ve ayakla döndürülen tezgah üzerindeki çamurun maharetle şekillendirilmesiyle istenilen çanak yapılmış olur.İşlik denilen atölyelerde üretilen çanaklar önce güneşte,daha sonra da gölgede kurutulduktan sonra,saman ve talaşla yakılan fırınlarda 800 dereceden başlayıp 1200 derece sıcaklık arasında özenle pişirilir.
Yörede yemek kapları,su testileri,kışlık yiyecek saklamak için çömlekler ve küpler,su kükleri tanınan çanak ürünleridir. Avanos,günümüzde "Kapadokya'nın el sanatları ve alış-veriş merkezi"olarak tanınmaktadır.
     * ONYX TAŞ ATÖLYELERİ
     * DERVENT VADİSİ
18:00 * BÜYÜK AVANOS OTEL (www.cappadociaavanoshotel.net)
19:00 - 22:00 Akşam Yemeği (Açık Büfe, Ücretsiz)
22:00 - 23:00 Çay İkramı, Tanışma, Hasbihal...
Konaklama...
29 Nisan Pazar
07:00 - 09:00 Otelde Kahvaltı (Açık Büfe, Ücretsiz)
09:30 * GÖREME AÇIKHAVA MÜZESİ
12:00 Öğlen Yemeği / Dede Efendi Restaurant (Fiyata dahil değil)
     www.dedeefendirestaurant.com (Menü 1. / Meşrubat Hariç 11 TL.)
13:00
     * ORTAHİSAR KALESİ
     * UÇAN BALONLAR (2 Saatlık Geziler kişi başına yaklaşık 200-250 TL. gibi, çok pahalı olduğu için binilmez, gözlenmiş olur...)
14:30
     * HACI BEKTAŞ-I VELİ DERGAHI
15:00 Hareket
20:00 Bolu'da Tursan Tesisinde Akşam Yemeği (Fiyatımıza dahil değil. 10-15 TL. gibi)
21:00 Hareket
22:30 İzmit Halkevi Önü Varış
23:30 Tuzla'ya Varış (Pendik, Kartal, Maltepe, Bostancı, Kozyatağı, Göztepe, Boğaz Köprüsü Giriş ve Çıkışı, Mecidiyeköy, Haliç Köprüsü, Topkapı... (Bu güzergahtaki farklı İETT durakları da olabilir...)
00:30 İncirli'ye Varış...
Fiyat
190 .00 TL. 
Otobüsde koltuğa oturmamak kaydıyla 0-2 yaş çocuklar ücretsiz.

Fiyata Dahil Olan Hizmetler: 
* İstanbul - Kapadokya, Gidiş-Dönüş ve Geziler İçin Otobüs/Ulaşım
* Cumartesi Sabahı, Otobüste Kahvaltı İkramı
* Cumartesi Akşamı, Kalınacak Otelde Akşam Yemeği
* Pazar Sabahı / Kalınan Otelde Kahvaltı
* Otobüs içi ikramlar (su, neskafe, çay, gazoz, kek vs.)
* Profesyonel Rehberlik

Fiyata Dahil Olmayan Hizmetler:
* Müze Giriş Bedelleri (Bir defaya mahsus MÜZEKART bedeli 30 TL. olup, yıl boyunca sınırsız kullanma hakkı vardır...)
* Öğlen Yemekleri
* Dönüşte Akşam Yemeği
Gezilecek Müzelere ücretsiz girmek için,
Gideceğimiz ilk Müzede
Çıkarttırılmasını önereceğiz...
Müze Kart bedeli 30 TL. dir. (Toplanacak fiyatımıza dahil değil.)
1 yıl boyunca bütün illerdeki müzelere ücretsiz giriş hakkı olacaktır.
Notlar:
* Namaz vakitlerinde en yakın ve en uygun tesislerde, mekanlarda namaz molası verilecek.
* Malisef Kapadokya'da alkol bulunmayan, kaliteli hiç bir otel yokmuş :( Aşağıda internet adresini gördüğünüz, Büyük Avanos Otelin bir bölümünde alkol olmasına rağmen gayet temiz, ailece kalınabilecek bir mekan. Gurubumuza topluca namaz kılabileceğimiz mekan da tahsis edecekler.)
* Uçan Balonlar malisef çok pahalı. Yaklaşık 2 saat gezdiriyorlar ve tek kişi için yaklaşık 200-250 TL. gibi. (Ciddi bir israf gibi görüyoruz ve önermiyoruz...)
* Ödemeler Seyahat esnasında nakit toplanacaktır, fiyatlara KDV. dahildir.
Kalınacak Otel hakkında bilgi edinmek için
yukarıdaki internet adresine tıklayabilirsiniz...

4 Nisan 2013 Perşembe

CENNET İLE İLGİLİ AYET-İ KERİMELER - 5

C E N N E T
CENNET İLE İLGİLİ AYET-İ KERİMELER - 5
"İçinde ebedi kalacakları, zemininden ırmaklar akan Adn cennetleri!
İşte arınanların mükafatı budur."
(Tâ'hâ Suresi / 76)
"Bunun üzerine dedik ki:
"Ey Adem bu gerçekten sana ve eşine düşmandır;
sakın sizi cennetten çıkarmasın sonra yorulu, mutsuz olursun."
(Tâ'hâ Suresi / 117)
"Böylece ikisi ondan yediler.
Hemen ardından ayıp yerleri kendilerine açılıverdi,
üzerlerini cennet yapraklarından yamayıp-örtmeye başladılar.
Adem, Rabbine karşı gelmiş oldu da şaşırıp kaldı."
(Tâ'hâ Suresi 121)
"Onun uğultusunu bile duymazlar.
Onlar nefislerinin arzuladığı (sayısız nimet) içinde
ebedi kalıcıdırlar. 
En büyük dehşet dahi onları tasalandırmaz ve:
'İşte bu sizin gününüzdür, size va'dedilmişti' diye
melekler onları karşılayacaklardır."
(Enbiyâ Suresi / 102-103)
"Hiç şüphesiz Allah iman edenleri ve salih amellerde bulunanları
altından ırmaklar akan cennetlere sokar,
orada altından bileziklerle ve incilerle süslenirler;
ordaki elbiseleri ipek(ten)tir.
Onlar sözün en güzeline iletilmişlerdir ve
övülen doğru yola iletilmişlerdir."
(Hac Suresi / 23-24)
"İşte (yeryüzünün hakimiyetine ve ahiretin nimetlerine) varis olacak onlardır.
Ki onlar Firdevs (cennetlerin)e de varis olacaklardır;
içinde de ebedi olarak kalacaklardır."
(Mü'minûn Suresi / 11)
"Dilediği takdirde sana bundan daha hayırlısı olarak
altından ırmaklar akan cennetler veren ve
senin için köşkler kılan (Allah) ne yücedir."
(Furkân Suresi / 10)
De ki: "Bu mu daha hayırlı,
yoksa takva sahiplerine va'dedilen ebedi cennet mi?
Ki onlar için bir mükafat ve son duraktır.
İçinde ebedi kalıcılar olarak orada
her istedikleri onlarındır;
bu Rabbinin üzerine aldığı, istenen bir vaaddir."
(Furkân Suresi / 15-16)
"O gün cennet halkının kalacakları yer daha hayırlı,
dinlenecekleri yer çok daha güzeldir."
(Furkân Suresi / 24)
"İşte onlar sabretmelerine karşılık
(cennetin en gözde yerinde) odalarla ödüllendirilirler ve
orada esenlik dileği ve selamla karşılanırlar.
Orada ebedi olarak kalıcıdırlar;
o ne güzel bir karargah ve ne güzel bir konaklama yeridir."
(Furkân Suresi / 75-76)
"(O gün) Cennet takva sahiplerine yaklaştırılır."
(Şu'arâ Suresi / 90)
"İman edip salih amellerde bulunanlar;
onları içinde ebedi kalıcılar olarak
altından ırmaklar akan
cennetin yüksek köşklerine muhakkak yerleştireceğiz.
(Salih) Amellerde bulunanların ecri ne güzeldir."
(Ankebût Suresi / 58)
"Böylece iman edip salih amellerde bulunanlar;
artık onlar, bir cennet bahçesinde sevinç içinde ağırlanırlar."
(Rûm Suresi / 15)
"Kim inkâr ederse artık onun inkârı kendi aleyhinedir;
kim salih bir amelde bulunursa
artık onlar kendi lehlerine olarak
(cennetteki yerlerini) döşeyip hazırlamaktadırlar."
(Rûm Suresi / 44)
"(Ancak) Gerçekten iman edip salih amellerde bulunanlar ise;
onlar için nimetlerle-donatılmış cennetler vardır.
Orada ebedi olarak kalıcıdırlar.
Allah'ın va'di haktır.
O üstün ve güçlü olandır hüküm ve hikmet sahibidir."
(Lokman Suresi / 8-9)
"İman eden ve salih amellerde bulunanlar ise
artık onlar için yaptıklarınıza karşılık olmak üzere
bir ağırlanma konağı olarak barınma cennetleri vardır."
(Secde Suresi / 19)


3 Nisan 2013 Çarşamba

İSLAM İLMİHALİ / ZEKÂT / GEÇERLİLİK ŞARTLARI

İSLAM İLMİHALİ
Dokuzuncu Bölüm
ZEKÂT
Üçüncü Konu
ZEKÂTIN ŞARTLARI (2)

     B) GEÇERLİLİK ŞARTLARI
     Yukarıda zekâtın vücûb şartlarından, yani bir kimsenin zekâtla mükellef olabilmesi için şahsı ve malı yönünden aranan şartlardan söz edildi. Şimdi ise, üzerine böyle bir mükellefiyet terettüp eden müslümanın yapacağı ifanın geçerli olabilmesi için gerekli şartlar, yani klasik ifadesiyle zekâtın sıhhatinin şartları üzerinde durulacaktır. Zekâtın, fakihlerce ısrarla üzerinde durulan iki önemli sıhhat şartı vardır. Bunlar da mükellefin ibadet niyeti ve yapılan ödemenin ehline temlikidir.
     a) Niyet
     Zekât esasen malî bir ibadettir ve namazla birlikte İslâm'ın iki temelini teşkil eder. Namaz bedenî ibadetlerin, zekât da malî ibadetlerin simgesi konumundadır. Âyet ve hadislerde zekâtın çok defa namazla birlikte zikredilmiş olması da böyle bir anlam taşır. Zekât sadece bir borç değil aynı zaman-da ondan istifade edecek kişilerin bir hakkıdır da. Bu sebeple devletin topla-ma ve dağıtma yükümlülüğünü üstlendiği bir nevi vergi olarak da nitelendi-rilir. Devlet onu mükelleflerden gerektiğinde zorla tahsil eder. Bunlar zekât mükellefiyetinin toplumu ve üçüncü şahısları ilgilendiren yönüdür. Bunlara ilâve olarak bir de zekâtın ibadet olması, Allah'ın emrine itaat edilerek, O'na kulluğun bir nişanesi olarak yerine getirilmekte oluşu sebebiyle mükellefin niyet ve kastını, onun iç dünyasını ilgilendiren yönü vardır. Bu sebeple de İslâm bilginleri, zekâtta ibadet bilinç ve niyetinin bulunması gerektiğini, ancak bu takdirde zekâtın mükellef açısından geçerli olacağını belirtirler.
     Zekâtın bu iki yönünü birlikte değerlendiren fakihler diğer ibadetlerde olduğu gibi zekât borcunun ödenmesinde de niyetin şart olduğunda görüş birliğine varmışlar, fakat bu niyetin ne zaman yapılacağında, mükellef adına başkası tarafından yapılıp yapılamayacağında (niyâbet), ayrıca devlet tarafından zorla tahsil edildiğinde zekât borcunun ödenmiş olup olmayacağında farklı görüş ileri sürmüşlerdir.
     Hanefîler'e ve Şâfiîler'e göre; kaide olarak niyetin ödeme anında bulunması gerekir. Çünkü zekât ibadettir ve ibadetlerde niyet şarttır. Fakat ödemeler parça parça yapıldığı için, kolaylık olsun diye niyetin, zekât borcunun çıkarıldığı anda bulunması da yeterlidir. Bu oruçta niyetin önceden yapılması gibidir.
     Zekât verilirken hükmen niyet edilmiş olması da yeterlidir. Meselâ mal sahibi niyet etmeden zekât borcunu verdikten sonra henüz mal fakirin elinde iken niyet etmesi, yahut vekile vermesi anında niyet ettiği halde vekil zekât borcunu öderken niyet etmemesi gibi durumlarda niyet hükmen var sayılır. Çünkü emreden kişinin niyeti esastır.
     Hanefî mezhebinde müftâ bih (kendisiyle fetva verilen) görüşe göre zekât memuru açık mallardan (el-emvâlü'z-zâhire) zekâtı zorla almış ise, mükellefin üzerinden zekât borcu düşer, gizli mallardan zorla zekât alındı ise zekât borcundan mükellef -niyet etmemiş ise- kurtulamaz.
     Şâfiîler'e göre; tercih edilen görüş -Hanefîler'de olduğu gibi- niyetin zekât borcunu çıkarma anında yapılabileceğidir. Çünkü niyeti zekât borcunu hak edenlere verirken şart koşmak güçlük doğurur. Onun için malında vekil tayin eden kişinin devir esnasında zekâta niyet etmesi yeterlidir.
     Şâfiîler çocuk ve akıl hastasının mal varlığından velî ve vasîlerinin zekât ödemekle mükellef oldukları görüşündedir. Bu durumda veli veya vasî onlar adına zekât öderken niyet edeceklerdir.
     Mâlikîler'e göre mükellef zekât malını ayırırken, bu malın verilmesinden az önce veya verilirken niyet edilmesi câizdir. Hanbelîler'in görüşü de buna yakındır. Onlara göre mal sahibinin niyeti esas olup zekât memurunun niyeti onun yerine geçmez.

     b) Temlik
     Zekâtı, ona ehil olanlara vermek yani onların mülkiyetlerine geçirmek (temlik) şarttır. Bu şart iki unsur içerir; birincisi temlik işlemi, ikincisi ise temlikin yapıldığı şahsın zekâtı almaya ehil oluşu. Fakihlerin temlik terimine genelde bir malın mülkiyetini zekât alacak şahsa doğrudan nakletme işlemi şeklinde dar bir anlam verdiklerini belirtmek gerekir. Bu itibarla bir kimse zekât niyetiyle bir fakir veya yetimin karnını doyursa bu zekât borcunu ortadan kaldırmaz. Ancak zekâta niyet edilerek, onlara gıda maddeleri verilse zekât ödenmiş olur. Çünkü zekât niyetiyle fakire, yetime mal vermek temliktir. Böylece onlar kendi malından yemiş olur.
     Klasik dönem İslâm hukukçularının büyük çoğunluğuna göre cami, okul, yol, köprü, çeşme yapımı gibi hayır kuruluşlarına zekât verilmez; ölü kefenleri alınmaz ve ölülerin borçları zekâtla ödenmez. Çünkü bu durumlarda temlik gerçekleşmez; yani zekât, borcu ödenen kişinin mülkiyetine geçmemektedir. Hayır kurumlarına zekâtın dışında bağışlar şeklinde yardımlar yapılmalı, zekât ise sadece fakirlere verilmelidir. Çünkü İslâm dininde imkânı olan müslümandan sadece zekât borcunu vermesi değil, bunu da aşarak Allah'ın kendisine verdiği malını hayırlı faaliyetlere sarfetmesi istenmektedir.
     İslâm'ı yaymak, korumak, müslümanlara düşmanlarından zarar gelmesini önlemek amacıyla yapılan harcamalar zekât yerine geçer. Çağımızda yoksullara ve âcizlere bakmak için kurumlar oluşturulmuştur. Bu kurumlara da zekât verilir ve bu vekâleten veya dolaylı temlik sayılır.
     Temliki dar mânasıyla alan fakihler bir fakiri zekâta mahsup olmak üzere bir dairede oturtmakla da zekât borcunun ödenmiş olmayacağını, çünkü bunun temlik sayılmayacağını ileri sürmüşlerdir. Ancak evin kullanımının ekonomik bir değerinin bulunduğu, fakirin evde oturduğu müddetçe onun kullanım (menfaat) mülkiyetine sahip olduğu ve bu açıdan temlikin gerçekleştiği düşünülürse araya göstermelik bir para alışverişinin girmesine gerek olmadığı görüşü daha doğrudur.
     Zekât usul (baba, anne, dede, nine) ve fürûa (çocuk ve torun) verilemez. Çünkü zekât verenle usul ve fürûu arasında çok sıkı bir mülkiyet bağı ve menfaat ortaklığı vardır. Dolayısıyla burada tam anlamıyla temlik gerçekleşmez. Aynı şekilde kişi zekâtını karısına da veremez. Ebû Hanîfe'ye göre kadın da zekâtını kocasına veremez.
     Fakir bir kimsede alacağı olan zengin ona, "Alacağımı sana zekât olarak veriyorum" dese temliki dar ve formel (şeklî) mânada anlayan fakihlere göre bu şekilde zekât borcu ödenmiş olmaz. Çünkü zengin zekât borcunu fakirin eline teslim etmedikçe temlik gerçekleşmez ve borçtan kurtulmaz. Ancak temliki geniş mânasıyla alırsak bu da bir nevi temliktir, zekât yerine geçer. Bunun için de borçlu, borcunu alacaklıya ödeyip sonra tekrar zekât olarak ondan alması şeklinde bir şeklî ve dolaylı işleme gerek yoktur.
     Yapılan bir harcamanın veya ödemenin fıkhen zekât sayılabilmesi için fakihlerce ileri sürülen niyet ve ehline temlik şartları netice itibariyle hem zekâtı verenin bilinçli ve iradî şekilde hareket etmesini sağlamaya hem de fakirin haklarını korumaya mâtuf tedbirler olarak anlaşılmalıdır. Fakihlerin temlik terimini dar mânasıyla ve şeklî bir işlem olarak yorumlamaları da esasen fakirin hakkını gözetmeye yönelik bir çaba olmakla birlikte bu yaklaşım bazan gülünç hilelerin de yolunu açmaktadır. Doğru olanı, temlike geniş mâna verilmesi ve dolaylı temliklerin yeterli sayılmasıdır.
     Borçlu, zengin alacaklısına "Bana zekâtını ver, senin borcunu ödeyeyim" dese alacaklı da zekâtını ona verse, zekât borcunu ödemiş olur. Borçlu onu aldıktan sonra kendi borcunu ödemek zorunda değildir. Ama borç yerine, aldığı zekâtı verirse borcunu ödemiş sayılır.
     Temlikin gerçekleşmesinde gözetilen ikinci husus ise, temlikin zekâtı hak edenlere yapılmasının şartıdır. Bu itibarla zekât zenginlere ve onların küçük çocuklarına verilemez. Çünkü onlar zekâta ehil değildir. Zenginin yetişkin çocuğu, nafakası babasına ait de olsa, zengin sayılmaz. Zenginin fakir karısı da böyledir.
     Hz. Peygamber kendi soyuna zekât verilmesini yasakladığı için zekât Hâşimoğulları'na da verilemez. Böylece Hz. Peygamber bir devlet gelirini hak da etseler- sülâlesine yasaklayan tek tarihî şahsiyettir. Belki de o, bu uygulaması ile zekât mallarına göz diken kötü kişilerin çeşitli istismarlarına mani olmak istemiş ve zekât gelirlerini Hâşimoğulları'na yasaklamıştır. Hâşimoğulları; Hz. Ali, Abbas, Ca`fer Tayyâr, Akýl ve Hâris b. Abdülmuttalib soyundan gelenlerle bunlar tarafından hürriyete kavuşturulan kişilerdir.

CENNET İLE İLGİLİ AYET-İ KERİMELER - 4

C E N N E T
CENNET İLE İLGİLİ AYET-İ KERİMELER - 4
"İman edip salih amellerde bulunanlar, ne mutlu onlara.
Varılacak güzel yurt da onlar içindir."
(Ra'd Suresi / 29)
"Takva sahiplerine vadolunan cennetin özelliği (şudur):
Onun zemininden ırmaklar akar.
Yemişleri ve gölgesi süreklidir.
İşte bu, (kötülüklerden) sakınanların (mutlu) sonudur.
Kafirlerin sonu ise ateştir."
(Ra'd Suresi / 35)
"İman edip de iyi işler yapanlar,
Rablerinin izniyle içinde ebedi kalacakları ve
zemininden ırmaklar akan cennetlere yerleşeceklerdir.
Orada (birbirleriyle) karşılaştıkça söyledikleri "selam" dır."
(İbrahim / 23)
"Gerçekten takva sahibi olanlar
cennetlerde ve pınar başlarındadır."
(Onlara) oraya esenlikle ve güvenlikle girin denilir.
(Hicr Suresi / 45-46)
"Biz, onların gönüllerindeki kini söküp attık;
onlar artık köşkler üzerinde
karşı karşıya oturan kardeşler olacaklar.
Orda onlara hiçbir yorgunluk dokunmaz ve
onlar ordan çıkarılacak değildirler.
(Hicr Suresi / 47-48)
"Girecekleri (o yurt), zemininden ırmaklar akan Adn cennetleridir.
Onlar için orada kendilerine diledikleri her şey vardır.
İşte Allah, takva sahiplerini böyle mükafatlandırır.
(Onlar) meleklerin, 'Size selam olsun,
yapmış olduğunuz (iyi) işlere karşılık cennete girin'
diyerek tertemiz olarak canlarını aldıkları kimselerdir."
(Nahl Suresi / 31-32)
"İşte onlara, alt taraflarından ırmaklar akan Adn cennetleri vardır.
Onlar Adn cennetlerinde tahtlar üzerine kurularak
orada altın bileziklerle bezenecekler;
ince ve kalın dibadan yeşil elbiseler giyecekler.
Ne güzel karşılık ve ne güzel kalma yeri!"
(Kehf Suresi / 31)
"İman edip, iyi davranışlarda bulunanlara gelince;
onlar için makam olarak Firdevs cennetleri vardır."
"Orada ebedi olarak kalıcıdırlar ondan ayrılmak istemezler."
(Kehf Suresi / 107 - 108)
"Nihayet onların peşinden öyle bir nesil geldi ki,
bunlar namazı bıraktılar, nefislerinin arzularına uydular.
Bu yüzden ileride sapıklıklarının cezasını çekecekler.
Ancak tevbe edip, iman eden ve
iyi davranışta bulunan kimseler hariçtir.
Bunlar; cennete girecekler ve hiç bir haksızlığa uğratılmayacaklardır."
(Meryem Suresi / 59-60)
"O cennet;
çok merhametli olan Allah'ın,
kullarına gıyaben vadettiği Adn cennetleridir.
Şüphesiz O'nun vadi yerini bulacaktır.
Orada boş söz değil, hoş söz duyarlar.
Ve orada, sabah-akşam kendilerine ait rızıkları vardır.
Kullarımızdan, takva sahiplerine verdiğimiz cennet işte budur."
(Meryem Suresi / 61-62-63)

02 - 07 Temmuz İstanbul & Güneydoğu Anadolu - GAP Turu

02 - 07 Temmuz Güneydoğu Anadolu - GAP Turu 3 Gece Otel Konaklamalı 5 Gün Gezi       Mezopotamya, bazı kaynaklarda medeniyetlerin beşiği ola...