~~~~ * ~~~~
Zira aşağıdaki ayette günün teknolojisine sahip olunması emredilmektedir. ‘Onlar için gücünüz yettiği kadar güç ve savaş atları hazırlayın, böylece Allah düşmanlarını ve sizin düşmanlarınızı ve diğerlerini… caydıra bilirsiniz…’ (1)
2-Rehineleri öldürmek yasaktır.
Müslüman rehineler öldürülse dahi, düşman rehineleri öldürülemez, zira suçlarda ferdilik esastır. ‘Kimse, kimsenin suçunu yüklenmez,’ (2) ayeti bunun açık delilidir. İmam Muhammed (v. 805)şöyle yazmaktadır: ‘‘Eğer asıl anlaşmaya ‘şayet onlar anlaşmayı bozsalar ve Müslüman rehineleri öldürseler, onların rehinelerinin kanı bize helal olur’ diye şart koşulsa ve onlar bizim (Müslüman) rehineleri öldürseler, onların rehinelerinin kanları bize helal olmaz. Bu durum Muaviye zamanına yaşanmış ve Muaviye ve Müslümanlar müşriklerin rehinelerinin öldürülemeyeceğine icma/ittifak etmişlerdir.’’ (3)
3-Elçileri öldürmek yasaktır.
Elçiler, diplomatik dokunulmazlığa sahip olup, hiçbir şekilde öldürülemez, tutuklanamaz ve alıkonamaz. Müseyleme, Hz. Peygambere mektup yazmıştı. Hz. Peygamber onlara [elçilere] sizler onun hakkında ne diyorsunuz diye sordu, onlar ‘onun dediği gibi diyoruz,’ dediler. Hz. Peygamber şöyle dedi: ‘Allah’a andolsun ki, eğer elçiler öldürülmüyor olsaydı sizin boynunuzu vururdum.’ (4)
4-Savaşa katılmayanların öldürülmeleri yasaktır.
Kadın, (5) çocuk, akıl hastaları, özürlüler, hastalar, yaşlılar, din adamları, (6) çiftçi, işçi, köle (7) gibi savaşa katılmayanların öldürülmesi yasaktır. (8) Hz. Peygamber bunu şöyle ifade etmiştir. ‘Yaşlıları, çocukları, kadınları öldürmeyiniz…’ (9) Ancak karşı taraf, kendi kadın ve çocuklarını veya elindeki Müslüman esirleri (10) kalkan olarak kullanırsa, bu durum Müslümanların savaşı kaybetmesine veya daha büyük zarara neden olacaksa ve başka yol da kalmamışsa bunlara da zarar verilebilir.
~~~~ * ~~~~
Yukarıdaki Bölümdeki Dipnotlar:
1) Kur’an, Enfâl, 8/60.
2) Kur’an, Fâtır, 35/18.
3) İmam Muhammed b. el-Hasen eş-Şeybanî, ŞerhuKitabi's-Siyeri'l-Kebîr, Tahkik: Ebû Abdillah Muhammed Hasan, Beyrut, Dâru’l-Kutubi’l-ilmiyye, 1997, c. 5, s. 44. Ayrıca bkz. Telkenaroğlu, ‘Devletler hukuku’, s. 90.
4) EbûDâvud, Cihâd, (Hadis no: 2761).
5) Hz Peygamber Mekke fethinde bir kadının öldürüldüğünü görünce, bunu önemsedi ve ‘bu kadın savaşmıyordu’, dedi yani neden öldürüldüğünü sorguladı. Serahsi, Mebsût, c. 10, s. 5.
6) Din adamları, savaşta rehberlik yaparlarsa savaşa katılmış gibi işlem görürler ve öldürülmeleri serbesttir. Mâverdi, Ahkâm, s. 50-51.
7) Mâverdi, Ahkâm, s. 51.
8) EbûDâvud, Cihâd, (Hadis no: 2668, 2670); Serahsi, Mebsût, c. 10, s, 5-6; Kâsâni, Bedâyi, c. 9, s. 398- 400; Ibn Rüşd, Bidâyetü’l-müctehid, c. 1, s. 280-281; Ibn Abidin, Hâşiyetü Reddi’l-muhtâr, İstanbul, Kahraman Yayınları, 1984, c. 4, s. 131-132; Hamidullah, State, s. 204; Telkenaroğlu, ‘Devletler hukuku’, s. 89.
9) EbûDâvud, Cihâd, (hadis no: 2614).
10) Peygamberi dahi kalkan olarak kullansalar aynı şekilde davranılır. Ibn Abdin, Hâşiye, c. 4, s. 129; Haskefi, Bedru’l-muntakâ, c. 1, s. 635.
~~~~ * ~~~~
Ancak bunların direk hedef alınmasına bazı hukukçular müsaade etmemişledir. (1)
5- İşkence/Müsle yasaktır.
Hz. Peygamber işkence ve müsleden uzak durulmasını ifade etmiş ve kulak, burun kesme vs. gibi bedene yapılacak her türlü eziyeti yasaklamıştır. (2)
6-Savaş esirlerine kötü muamele etmek yasaktır. (3)
Savaş esirleri, aç susuz bırakılmaz (4) ve kötü muameleye tabi tutulmaz. (5) Esirlerle ilgili muamele şu ayette ifade edildiği gibi ‘Her kim size saldırırsa, benzeri ile siz de karşılık verin,’ (6) mütekabiliyet esasına dayanmalıdır. (7) Mütekabiliyet anlaşması yoksa esirlere yapılacak muamele şu ayette verilmiştir. ‘...İnanmayanlarla savaşta karşılaştığınızda savaşın / boyunlarını vurun. Onları mağlup ettiğinizde, bağı sıkı tutun (onları esir alın). Sonra ister onları karşılıksız salıverir, ister fidye alarak bırakırsınız…’ (8)
7-Tecavüz yasaktır.
Her türlü cinsel saldırı yasaklanmıştır. Bazı hukukçulara göre, bu durum en ağır ceza olan had cezasını gerektirir. (9) EbûZehrâ’nın ifadesine göre, ‘onlar kadınlarımızı lekelemeye (tecavüz) kalkışırlarsa bizler aynı şekilde davranamayız.’ (10)
~~~~ * ~~~~
Yukarıdaki Bölümdeki Dipnotlar:
1) Mâverdi, Ahkâm, s. 51; Kâsâni, Bedâyi, c. 9, s.394-396;İbn Hümam, Fethu’l-kadir, c. 5, s. 447-449; Haskefi,Bedru’l-muntakâ, c. 1, s. 635; Ibn Abdin, Hâşiye, c. 4, s. 129.
2) Müslim, Cihâd, 2, (hadis no: 1731); Serahsi, Mebsût, c. 10, s, 5; Ibn Rüşd, Bidâyetü’l-müctehid, c. 1, s. 281; Ibn Abidin, Hâşiye, c. 4, s. 141.
3) Grotius, savaşın acımasız katliam anlayışını önlemek için kölelik sisteminin öngörüldüğünü, kendi döneminde savaş hariç köleliğin Hristiyan devletlerce kaldırıldığını, Muhammed dünyasının da büyük çoğunluğunca aynı şekilde kaldırıldığını ifade etmektedir. Grotius, Hugo, On thelaw of warandpeace, (De jure Belli acPacis), ter: A. C. Campbell, A. M., Canada, Batochebooks, 2001 s. 317, http://socserv2.socsci.mcmaster.ca/econ/ugcm/3ll3/grotius/Law2.pdf, erişim tarihi: 23.10.2016 4) Müslim, Nezr, 3 (hadis no: 1641); Birsin, Mehmet, ‘İslam devletler hukukunda savaş esirlerine uygulanan yaptırımların analizi’, Hitit üniversitesi ilahiyat fakültesi dergisi, c. 11, S. 21 (2012), s. 167- 168; Telkenaroğlu, ‘Devletler hukuku’, s. 90-91.
5) Hz. Peygamber, kölelere iyi davranılması gerektiğini şöyle ifade etmiştir: ‘Köleler sizin kardeşlerinizdir, onlara yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin, onlara altından kalkamayacakları yükü yüklemeyin, yükleyecek olursanız onlara yardım edin.’ Buhari, İmân, 22. Bir ayette de kölelere yardım yapılması gerektiği şöyle vurgulanmıştır: ‘Gerçek iyilik yüzlerinizi doğuya veya batıya döndürmeniz değildir. Fakat gerçek kalite/erdem kişinin… malı, onu sevmesine rağmen, yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, isteyenlere ve esirlere vermesi…’
6) Kur’an, Bakara, 2/177.
7) Kur’an, Bakara, 2/194. Hamidullah, Muhammed, İslam Peygamberi, ter. Salih Tuğ, İstanbul, İrfan Yayımcılık, 1990, c. 2, s. 693; Birsin, ‘Savaş esirleri’, s. 188-189; Telkenaroğlu, ‘Devletler hukuku’, s. 88.
8) Kur’an, Muhammed, 47/4.
9) Mâverdi, Ahkâm, s.66.İbn Hümam, Fethu’l-kadir, c. 5, s. 266-269; Haskef, Bedru’l-muntekâ, c. 1, s. 595; Damad efendi, Mecmau’l-enhûr, Beyrut, Dâru ihyâi’t-türâsi’l-arabi, c. 1, s. 595; İbn Abidin, Hâşiye, c. 4, s. 28-29; Hamidullah, State, s. 205; Telkenaroğlu, ‘Devletler hukuku’, s. 86-87. 10Ebû Zehra, Muhammed, İslâm'da Savaş Kavramı, ter. C. Karaağaçlı, Fikir yayınları, İstanbul 1976, s.42.
~~~~ * ~~~~
8-Yağma yasaktır.
Başkalarının mallarını haksız yere almak ve yağmalamak caiz görülmemiştir. (1) Hz Peygamber bunu şöyle ifade etmiştir: ‘Yağmalayan bizden değildir.’ (2) Diğer bir rivayet ise şöyledir: ‘Askerlerinizin fesat çıkarmasını engelleyiniz. Çünkü fesat çıkaran hiçbir ordu yoktur ki,Allah kalbine korku salmasın. Askerlerinizi hıyanet etmekten sakındırın. Çünkü hıyanet eden hiçbir ordu yoktur ki, Allah zorluk / güçlük vermesin. Askerinizin zina etmesini yasaklayın. Çünkü zina eden hiçbir ordu yoktur ki, Allan onlara taun/belamusallat etmesin.’ (3)
9-Dini mekanlara, çevreye, bitkilere ve hayvanlara zarar vermek yasaktır.
Dini mekanlara (4) ve hastanelere zarar verilmesi yasaktır. Zaruri durumlar (gıda, savaş gücünü zayıflatma vs.) dışında, hayvanlara (5) zarar vermek yasak kabul edilmiştir. (6) Aynı şekilde zaruri durumlar dışında ağaçlara ve bitkilere zarar vermek de yasak kabul edilmiştir. (7) Su kanallarının kapatılması ise düşmanı zayıflatacağından caizdir (8)
ÇAĞDAŞ HUKUK
Vahşi kuralların hüküm sürdüğü, tecavüz ve katliamlara göz yumulduğu ortaçağ karanlık Avrupa’sından sonra aydınlanma döneminde Batı savaş hukukunda ciddi gelişmeler olmuştur. 1949 Cenevre Sözleşmeleri ve buna dayalı çıkarılan ek protokoller savaş hukukunu belirler ve bireylerin korunması için insancıl hukuka (humanitarian law) ilişkin temel normları düzenler. (9)
~~~~ * ~~~~
Yukarıdaki Bölümdeki Dipnotlar:
1) İbn Kudâme, Muğni, Beyrut, Daru’l-Fikr, 1984, c. 10, s. 507-508; Macit, Yunus, ‘Savaş kuralları açısından Hz.Peygamber’in sünnetinde doğal ve fizikî yapının masuniyeti’, Din bilimleri Akademik Araştırma Dergisi, c. 5, S. 4, (2005), s. 99-10.
2) EbûDâvud, Hudûd, (hadis no: 4391).
3) Mâverdi, Ahkâm, s.54.
4) Kur’an, Hâc, 17/40.
5) Bazı fakihler,karşı tarafın savaş atlarının da öldürülmesini yasaklamışlardır. Ancak,Müslümanların atlarının onların eline geçip bu atlarla zarar vermeleri mümkün ise bu atların öldürülebileceği ifade edilmiştir. Mâverdi, Ahkâm, s. 51-52.
6) İbn Kudâme, Muğni, c. 10, s. 498-501; Macit, ‘Doğal ve fizikî yapının masuniyeti’, s. 95-110.
7) Mâverdi, Ahkâm, s. 64; Ibn Rüşd, Bidâyetü’l-müctehid, c. 1, s. 282; İbn Kudâme, Muğni, c. 10, s. 501- 503.
8) Mâverdi, çocuklar ve kadınların susuz kalmaları durumunda, su verilmesinin komutanın kararına bağlı olduğunu ifade etmişse de su verilmesinin zorunlu olması daha doğrudur, zira savaş unsuru olmayanlara zarar verilmemesi esastır, bunların susuz bırakılmaları ise onlara zarar vermek demektir. Mâverdi, Ahkâm, s. 65; Birsin, ‘Savaş esirleri’, s. 167-168.
9) Savaş taktikleri ile alakalı bkz. Ettrich, B., Brian,The principles of war: Are they still applicable?, Yayımlanmamış yüksek lisans tezi, Naval postgraduate school, 2005
2 Ağustos 1949 tarihli Cenevre sözleşmelerine ek uluslararası silahlı çatışmaların mağdurlarının korunmasına ilişkin 1. Protokol’ün başlangıcında, halklar arasında barışın hüküm sürmesi konusundaki devletlerin samimi dileklerini beyan ettikleri ifade edilmesine rağmen, bu dilekler, ne yazık ki,Balkanlarda ve Ortadoğu’da bir anlam ifade edememiştir. (1)
Cenevre sözleşmelerini ve ek protokollerini ihlal edenler ister asker isterse sivil olsun savaş suçu işlemiş sayılırlar. (2) Savaş suçu işleyenler, 1 Temmuz 2002 de yürürlüğe giren Uluslararası Ceza Divanında (Lahey) yargılanırlar. (3) Devletlerarası çatışmalarda savaş kanunlarının her ihlâli bir savaş suçu sayılmaktadır. Bazı yazarlar, devlet içi çatışmalarda yer alan ihlâllerin, savaş suçu sayılmayabileceğini ifade etmektedirler. (4) Ancak bunların savaş suçu sayılması daha doğrudur. Zira gayri insani muamele, kim ve nereden gelirse gelsin, suçtur ve failleri ulusal veya uluslararası mahkemelerde yargılanmalıdırlar.
Uluslararası ve ulusal çatışmaları düzenleyen Cenevre sözleşmesi ile ek protokollerinde yer alan konumuzla ilgili düzenlemeler burada incelenecek, 1899, 1907 Lahey Sözleşmeleri ve diğer düzenlemeler ise incelenmeyecektir. (5)
ULUSLARARASI ÇATIŞMALAR
1949 Cenevre sözleşmeleri ile ek 1 nolu protokol sivillerin, savaş mağdurlarının, dini ve ruhani liderlerin, sağlık personelinin ve harp esirlerinin haklarını ve korunmalarını düzenlemiştir.
1949 Cenevre sözleşmesinin 3. Maddesinde savaşa katılmayanların korunması şöyle ifade edilmiştir: (6)
~~~~ * ~~~~
Yukarıdaki Bölümdeki Dipnotlar:
1) Dokunulmaz haklar l6 maddede özetlenebilir: ‘ 1. Hukuksal kişiliğe sahip olmak hakkı, 2. Kölelik ve kulluk yasağı, 3. Ayrımcılık yasağı, 4. Yaşam hakkı, 5. Özgürlük hakkı, 6. İşkence yasağı, 7. Adil yargılanma hakkı, 8. Düşünce, vicdan ve din özgürlüğü, 9. Sözleşmesel yükümlülüğün yerine getirilmemesinden ötürü hapis cezası verilmesi yasağı, 10. Azınlık hakları, 11. Aile hakkı, 12. İsim hakkı, 13. Çocuk hakları, 14. Uyrukluk hakkı, 15.Yönetime katılma hakkı, 16. Hukuk yollarının bulunması hakkı’.Öndül, Hüsnü, ‘İnsancıl Hukuka Giriş’, http://www.ihd.org.tr/insancil-hukuka-g/, erişim tarihi: 23.10.2016. 2) Savaş suçları için bkz. Tezcan, Erdem, Önok, Uluslararası Ceza Hukuku, Seçkin yayınları, 2009; Aydın, Devrim, ‘Uluslararası ceza hukukunun gelişimi’, Ankara Üniversityesi Hukuk Fakültesi Dergisi, c. 51, S. 4, (2002), s. 132-167; Qasim, Othman, Suhad, Savaş Suçları ve Uluslararası Ceza Mahkemesi, Yayımlanmamış Yüksek lisans tezi, Doğu Akdeniz Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Öğretim ve Araştırma Enstitüsü, Kıbrıs, 2014.
3) Anayasanın 38. maddesinde buna atıf yapılmıştır. Konu ile alakalı bkz. Zand, Joseph, ‘Savaş hukuku ve iç savaşın etkilerine yönelik ilk yasal düzenleme girişimlerinin değerlendirilmesi,’ İnönü üniversitesi hukuk fakültesi dergisi, c. 4, S. 1 (2013).
5) Savaşta yağma ve tecavüz suçlarının gelişimi için bkz. İnal, Tuba, ‘Savaş Hukukunda Tecavüz ve Yağmayı Yasakla(ma)yan Rejimler Lahey Sözleşmeleri (1899, 1907)’, Uluslararası İlişkiler Dergisi, c. 8, S. 29 (2011), s. 27-47.
6) Yamaner, Batur, Melike; Öktem, Emre, A.;Kurtdarcan, Bleda;Uzun, Mehmet, C.,12 Ağustos 1949 tarihli Cenevre sözleşmeleri ve ek protokolleri, Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, Yayın no: 42, İstanbul,t.y.. (https://www.icrc.org/eng/home/languages/turkish/files/sozlesmeleri-protokollericonventions-protocols.pdf) erişim tarihi: 8.10.2016.
l. Muhasamata doğrudan doğruya iştirak etmeyen kimseler, silâhlarını terk edenler ve hastalık, yaralılık, mevkufluk veya herhangi bir sebeple muharebe dışı kalanlar, ırk, renk, din ve akide, cinsiyet, doğum ve servet veya buna benzer herhangi bir kıstasa dayanan ve aleyhte görülen hiç bir tefrik yapılmadan insanî surette muamele göreceklerdir. Bu sebeple, yukarıda bahis konusu kimselere; aşağıdaki muamelelerin yapılması, nerede ve ne zaman olursa olsun, memnudur ve memnu kalacaktır:
a) Hayata, vücut bütünlüğüne ve şahsa tecavüz, her nevi katil, sakatlanma, vahşice muamele, işkence ve eziyet,
b) Rehine almak
c) Şahısların izzeti nefislerine tecavüz, bilhassa hakaretamiz ve haysiyet kırıcı muameleler,
d)Medenî milletlerce elzem olarak tanınan adli teminatı haiz nizami bir mahkeme tarafından önceden bir yargılama olmaksızın verilen mahkûmiyet kararları ile idam cezalarının infazı
2. Yaralı ve hastalar toplanacak ve tedavi edilecektir. Milletlerarası Kızılhaç Komitesi gibi tarafsız insani bir teşkilât, anlaşmazlık halinde taraflara hizmetlerini arz edebilecektir.’
Aynı sözleşmenin 12 ve 13. Maddeleri erkek veya kadın askerlerin ve milis güçlerin tedavi edilmesini ve insani muamele görmelerini düzenlemekte, öldürülmeleri veya yok edilmeleri, işkenceye maruz bırakılmaları, üzerlerinde biyolojik tecrübeler yapılması, kasten tıbbî yardımdan mahrum edilmeleri veya bulaşıcı hastalık yahut enfeksiyon tehlikesine bırakılmalarını yasaklamaktadır.
Aynı sözleşmenin 18. Maddesinde halka ve yardım kuruluşlarına gerekli iznin verilmesi düzenlenmektedir. 35. madde yaralı naklini koruma altına alırken, 46. Madde bunlara karşı misillemede bulunulmasını yasaklamıştır. 49. madde sözleşmeyi ihlal eden ve suç işleyenlerin cezalandırılması gerektiğini düzenlerken, 50. Madde cezalandırılması gereken suçları şöyle sıralamaktadır: ‘Taammüden adam öldürme, işkence veya biyolojik tecrübeler dahil gayriinsani muamele, kasdî olarak büyük ıstıraplara sebebiyet vermek veya insan sıhhatini veyahut vücut bütünlüğünü ağır surette haleldar etmek, malların, askerî zaruretlerin mâzur göstermeyeceği hallerde gayri meşru ve indî surette büyük ölçüde tasarrufu ve tahrip olunması.’
Harp zamanında sivillerin korunmasına ilişkin ayrı bir Cenevre sözleşmesi (12 Ağustos 1949) bulunmaktadır. Bu sözleşmenin 3. Maddesi sivillerin korunmasını şöyle ifade etmektedir: ‘Madde 3…1. Silahlarını teslim eden silahlı kuvvetler mensuplarıyla hastalık, mecburiyet, mevkufiyet dolayısıyla veya diğer herhangi bir sebeple harp dışı olan kimseler de dahil olmak üzere, muhasamata doğrudan doğruya iştirak etmeyen şahıslara, bilcümle ahvalde, ırk, renk, din veya itikat, cinsiyet, doğum, servet veya bunlara mümasil diğer herhangi bir kıstasa dayanan gayri müsait fark gözetilmeksizin, insani muamele yapılacaktır.Bu bapta, yukarıda zikredilen şahıslara karşı her ne zaman her nerede olursa olsun, şu muamelelerde bulunmak memnudur:
a) Hayatta veya beden bütünlüğüne kasıtlar, bilhassa her şekilde katil, tadili uzuv, zulüm, azap ve işkenceler,
b) Rehine almalar,
c) Şahısların haysiyet ve şerefine tecavüzler, bilhassa tehzil ve terzil edici muameleler,
d) Nizami şekilde teessüs etmiş bir mahkeme tarafından ve medeni milletlerce zarurî addedilen adli teminat altında verilmiş hükümlere dayanmayan mahkûmiyetler ve idamlar.’ Uluslararası Yanlış Algılar ve Doğru İslam Sempozyumu Bildirileri 406
2 Ağustos 1949 tarihliCenevre sözleşmelerine ekuluslararası silahlı çatışmaların mağdurlarının korunmasına ilişkin 1. Protokolün 11. Maddesinde hasım tarafın elinde bulunan ya da enterne edilmiş, gözaltına alınmış kişiler üzerinde kendi rızaları ile olsa dahi bedensel sakatlamalar, tıbbi ya da bilimsel deneyler, haklı gerekçeler dışında transplantasyon amacıyla doku ya da organ alma operasyonları gerçekleştirmek yasaklanmıştır. Aynı protokolün 15. Maddesinde sivil sıhhi ve dini personelin korunması gerektiği belirtilmiş; 35. Maddesinde ise kitlesel ölümlere yol açan veya gereksiz acıya neden olan silahların kullanımı ile doğal çevreye zarar veren silahların kullanımı yasaklanmıştır.Aynı protokolün 37. Maddesinde savaşta hainlik yasaklanırken savaş hileleri serbest bırakılmıştır. (1)
Aynı protokolün 46. Maddesi casuslarla ilgili hükümleri düzenlemiş ve bunların savaş esiri sayılmayacaklarını ifade etmiştir. 48. Maddesinde sivil halk ile savaşçıların ayrılması gerektiği ifade edilmiştir.Aynı protokolün 50. Maddesi sivil kavramını açıklamış, sivil halkın, sivil olan tüm kişilerden oluşacağını belirtmiş, bir kişinin sivil olup olmadığı konusundakuşkular olması durumunda, söz konusu kişinin sivil sayılacağı ifade edilmiştir.
Sivil halkın korunması 51. Maddede hüküm altına alınmıştır: ‘Madde 51… 2. Sivil halk ve bireysel olarak siviller saldırının hedefi olmayacaktır. Esas amacı sivil halk arasında terör yaymak olan şiddet hareketleriya da tehditleri yasaktır. (3). Siviller, muhasamatta doğrudan yer almadıkları sürece bu bölümile sağlanan korumadan yararlanacaklardır. (4). Ayrım gözetmeksizin yapılan saldırılar yasaktır.’
Aynı protokolün 55. Maddesi doğal çevrenin korunması gerektiğine vurgu yapmış,savaş esnasında doğal çevrenin, kalıcı, yaygın, ciddi zararlara karşı korunacağını belirtmiştir.56. madde ise tehlikeli unsurları barındıran yapı ve tesislerin korunmasını düzenlemiştir: ‘Madde 56/1. Barajlar, su kanalları ve nükleer elektrik üretim tesisleri gibi tehlike arz eden unsurlar barındıran yapılar ya da tesisler, bir saldırının, buralardaki tehlikeli unsurların salıverilmesine ve sonuç olarak, sivil halk arasında ciddi kayıplara neden olacağı durumlarda, askeri hedef teşkil etseler dahi saldırıya hedef olmayacaktır.’
Aynı protokolün 74. Maddesi Dağılmış ailelerin birleştirilmesini düzenlemiştir. 75/2. madde ise ister sivil isterse asker olsun tüm unsurlar tarafından yapılması yasaklanan fiilleri saymıştır: ‘Madde 75/2. Aşağıda yer alan fiiller, her yerde ve her zaman, ister sivil isteraskeri yetkililer tarafından gerçekleştirilsin yasaktır ve yasak kalacaktır:
a) Kişilerin yaşamına, sağlığına, ya da fiziksel veya zihinsel sağlığına yönelik şiddet, özellikle:
i) Adam Öldürme;
ii) Fiziksel veya zihinsel, Her tür işkence;
iii) Bedeni cezalar ve
iv) Sakatlamalar;
b) Başta küçük düşürücü ve aşağılayıcı muamele, zorla fuhuşve her tür ahlaksız saldırı olmak üzere, kişilerin onuruna yönelik her tür zulüm;
Yukarıdaki Bölümdeki Dipnotlar:
1) Hz. Peygamber, savaşı hile olarak nitelendirmiştir. Buhârî, Cihâd, 157 (hadis no: 3029-3030).
c) Rehin alınması,
d) Toplu infaz ve
e) Yukarıdaki fiilleri işleme tehdidi.’
Madde 75/4/b maddesi ise hukukun en temel yasağı olan yargısız infazı yasaklamakta, d fıkrası ise ceza hukukunun temel prensibi olan masumiyet karinesini düzenlemektedir: ‘…b) Hiç kimse bireysel cezai sorumluluğa dayanmadıkça bir suçtan dolayı hüküm giymeyecektir; d) Kendisine suç isnat edilen herkes hukuka uygun şekilde suçu kanıtlanana kadar masum sayılacaktır.’
Aynı protokolün 76. Maddesi Kadınların korunmasını düzenlemiş, zorla fuhuş ve tecavüzü yasaklamıştır. ‘Madde 76/1. Kadınlar özel saygıya konu olacak ve özellikle ırza tecavüz, zorla fuhuş ve diğer her tür ahlak dışı saldırıya karşı korunacaktır.’ (1) 77. Maddesi çocukların korunmasını hüküm altına almıştır. 15 yaşına ulaşmayanlar da çocuk olarak değerlendirilmiştir. Madde 77/ 2: Çatışmaya taraflar, on beş yaşına ulaşmamış olan çocukların düşmanca davranışlara doğrudan katılmamalarına yönelik mümkün olan tüm önlemleri alacak ve özellikle askeri kuvvetlere alınmasından kaçınacaklardır. On beş yaşını geçmiş olmakla birlikte on sekiz yaşını doldurmamış kişilerin askere alınmasınailişkin olarak çatışmaya taraflar önceliği en yaşlılara vermeye özen göstereceklerdir.’
12 Ağustos 1949 harp eserlerine yapılacak muamele ile ilgili Cenevre sözleşmesinin, 34. Maddesinde, esirlerin dinlerinin gereklerini ifa edebilmeleri ve uygun alanların bu amaçla tahsis edilmesi düzenlenmiş, böylece din ve ibadet hürriyeti tanınmıştır. 50. Madde esirlerin çalıştırılmalarına olanak tanımış ve çalıştırılabilecekleri alanları şöyle sıralamıştır: ‘
a) Ziraat,
b)Maden, makine ve kimya sanayiinden, nafıa işlerinden, askerî mahiyette veya askerî maksatlara matuf olan inşaat işlerinden gayri istihsal, istihraç veya imâl sanayii,
c) Askeri mahiyette veya askeri maksatlara matuf olmayan nakliye ve levazım işleri,
d) Ticaret ve sanat faaliyetleri;
e) Ev hizmetleri,
f) Askerî mahiyette veya askerî maksatlara matuf olmayan amme hizmetleri.’
ULUSAL ÇATIŞMALAR
12 Ağustos 1949 tarihliCenevresözleşmelerine ekuluslararası olmayan silahlı çatışma mağdurlarının korunmasına ilişkin8 Haziran 1977 tarihli2 nolu protokol ile iç savaş vb. durumlarda mağdur olanların uluslararası savaşlarda olduğu gibi korunması düzenlenmiştir. Halen Suriye’de sürmekte olan silahlı çatışmada bu protokolün uygulanması gerektiği alan uzmanları tarafından ifade edilmektedir.
Bu protokolün girişinde insan hakları şöyle vurgulanmaktadır: ‘Yüksek Akit Taraflar, 12 Ağustos 1949 Cenevre Sözleşmelerinin ortak 3. Maddesinde kabul edilen insancıl ilkelerin uluslararası nitelikte olmayan silahlı çatışma durumunda insana karşı saygının temelini oluşturduğunu hatırlatarak,aynı zamanda insan haklarına ilişkin uluslararası belgelerinin insana temel bir koruma sunduklarını hatırlatarak, bu tür silahlı çatışma mağdurlarının daha iyi korunma altına alınmasını sağlama gereğini vurgulayarak,yürürlükteki hukuk tarafından öngörülmeyen durumlarda, insanın insanlık ilkelerinin koruması ve kamu vicdanının emirleri altında kalmaya devam ettiğini hatırlatarak,aşağıdaki hususlar üzerinde anlaşmaya varmıştır.’
~~~~ * ~~~~
Yukarıdaki Bölümdeki Dipnotlar:
1) Tecavüz, 1998’de Uluslararası Ceza Mahkemesini oluşturan Roma statüsü/sözleşmesi ile kesin olarak yasaklanmıştır. İnal, ‘Savaş Hukukunda Tecavüz ve Yağma’, s. 31.
Protokolün uygulama alanı yani kapsadığı kişiler 2. Maddesinde şöyle ifade edilmiştir:
Madde 2/1. Bu Protokol ırk, renk, cinsiyet, dil, din ya da inanç, siyasi ya da başka türlü düşünce, ulusal ya da sosyal köken, varlık, doğum veya diğer bir durum ya da diğer tüm benzer kriterler üzerine kurulu ayrımlar gözetilmeksizin 1. maddede tanımlanan silahlı çatışmadan etkilenen bütün kişilere uygulanır.’
Protokolün 4. Maddesi temel hakları şöyle sıralamaktadır:
‘Madde 4/1. Özgürlükleri sınırlandırılmış olsun olmasın, muhasamata doğrudan katılmayan yada katılmaya son veren tüm kişilerin kişiliklerine, şereflerine, kanaatlarına ve dini ibadetlerine saygı gösterilmesini isteme hakları vardır. Her türlü durumda herhangi bir aleyhte ayrım gözetilmeksizin her türlü yerde insanca muamele göreceklerdir. Kimsenin hayatta kalmaması emrinin verilmesi yasaktır. 2. Yukarıdaki hükümlerin genel niteliğine halel gelmeksizin 1. Fıkrada belirtilen kişilere karşı yapılan aşağıdaki davranışlar her zaman ve her yerde kesinlikle yasaktır:
a) Kişilerin canına, sağlığına fizik ya da manevi varlığına karşı şiddet, başta cinayet ve işkence gibi acımasız muameleler,sakatlama ya da her hangi bir bedensel ceza türü olmak üzere;
b) Toplu cezalandırmalar;
c) Rehine alınması;
d) Terörist eylemler;
e) Kişinin onuruna yönelik saldırılar, (1) özellikle aşağılayıcı ve küçük düşürücü muameleler, tecavüz, fuhşa zorlama ve çeşitli hayasız saldırı biçimleri;
f) Kölelik ve her türlü köle ticareti;
g) Yağmalama;
h) Yukarıdaki eylemlerden herhangi birinin yapılacağına dair tehditte bulunma.
3. Çocuklara gerek duydukları yardım ve bakım sağlanacaktır özellikle de:
a) Dini ve ahlaki eğitim dahil olmak üzere, ebeveynlerinin yada ebeveynlerinin olmadığı durumlarda bakımlarından sorumlu kişilerin istekleri doğrultusunda eğitim alacaklardır;
b) Geçici olarak birbirinden ayrılmış ailelerin birleştirilmesini kolaylaştırmak için gerekli tüm uygun tedbirler alınacaktır;
c) Henüz on beş yaşını doldurmamış çocuklar silahlı kuvvetlerce veya silahlı gruplarca silah altına alınmayacak ve muhasamata katılmalarına izin verilmeyecektir…’
Protokolün 5. Maddesi kadınların ayrı alanlarda ikamet ettirilmelerini düzenlemektedir: ‘Madde 5/2
a) Bir aileye mensup kadın ve erkeklerin bir arada yerleştirildiği durumlar dışında, kadınlar erkeklerinkinden ayrı yerlere yerleştirilecek ve hemcinslerinin yakın gözetiminde olacaklardır.’
Yukarıdaki Bölümdeki Dipnotlar:
1) Terörle mücadelede, insan hakları ve hukukun gerekliliği hakkında bkz. Aydın, Gökhan, Oğuz,‘İnsan hakları hukuku ve insancıl hukuk çerçevesinde terörle mücadelede işkence yasağı’, Türkiye Adalet Akademisi Dergisi, S. 20 (2015), s. 595-626.
Protokolün 6. Maddesi ise ceza hukukunun temel prensiplerine atıf yapmakta ve yargısız infazı yasaklamaktadır. ‘Madde 6/2. Bağımsızlık ve tarafsızlık temel güvencelerini sunan bir mahkemece önceden verilmiş bir karar olmaksızın, bir suçtan dolayı,suçlu bulunan kimseye hüküm verilmeyecek ve cezası infaz edilmeyecektir.
b) Hiç kimse bireysel cezai sorumluluk durumları dışında bir suçtan dolayı mahkum edilemez,
d) Kendisine suç isnat edilen herkes suçu hukuka uygun şekilde kanıtlanıncaya kadar suçsuzdur.’
9. madde Tıbbi ve dini personelin korunmasını düzenlerken 13. Maddesi sivil halkın korunmasını düzenlemektedir.
Protokolün 14. Maddesi Sivil halkın hayatta kalması için vazgeçilmez olan malzemenin korunmasını düzenlemektedir. ‘Madde 14- Sivilleri aç bırakmayı çatışma yöntemi olarak kullanmak yasaktır. Bu nedenle, gıda maddeleri, gıda maddelerinin yetiştirildiği tarım alanları, ekinler, hayvanlar, içme suyu tesisleri ve depoları ve sulama tesisleri gibi sivil halkın hayatta kalması için vazgeçilmez olan mallara saldırmak, bunları yok etmek, yerinden kaldırmak ve kullanılamaz hale getirmek yasaktır.’
Protokolün 15. Maddesi ise sivil halkı tehlikeye atan yapı ve tesislerin korunmasını şart koşmaktadır. ‘Madde 15- Başta baraj, su kanalları ve elektrik enerjisi üreten nükleer enerji santralleri gibi tehlikeli güçler içeren yapılar ya da tesislere saldırı tehlikeli maddelerin açığa çıkmasına ve bunun sonucunda sivil halk arasında ciddi kayıplara yol açacaksa, askeri hedef teşkil etse bile saldırı hedefi olmayacaktır.’
Cenevre sözleşmelerini ve ek protokolleri özetleyecek olursak, ister uluslararası bir savaş isterse iç çatışma olsun, siviller, dini ve tıbbi personel ve doğa korunmalı; esirlere insani muamele yapılmalıdır. İslam hukuku ise bu düzenlemeleri 1400 sene önce yapmıştır. Batının bu konuda çok geç kaldığı söylenebilir. Üzülerek ifade etmek gerekirse, ne Batılılar ne de son dönem Müslüman olduğunu iddia eden terör grupları bu düzenlemeleri dikkate almaktadırlar.
SONUÇ
Tüm diplomatik çabalar bitirilmeden ve her yol denenmeden korkunç durumlara sahne olan savaşa başvurulmamalıdır. Savaş kaçınılmaz olursa, ahlaklı ve kurallı bir çatışma sağlanmalıdır. İnsan bütünlüğünü korumayı esas alan insancıl ilkeler göz ardı edilmemelidir. Tahribatın sınırlı tutulması, katliam yapılmaması, zaruri olmayan öldürmeden uzak kalınması, savaşçı ve sivil ayrımı yapılması, savaşa katılmayan çocuk, kadın, din adamı, sağlıkçı gibi sivillerin hedef alınmaması, esirlere insani muamele edilmesi, fuhuş, tecavüz ve işkenceden uzak durulması, doğanın korunması yani ahlaklı, adil ve insancıl bir savaş sürdürülmesi hem İslam hukukunun hem de çağdaş hukukun istemleri arasındadır.Bu kuralları ihlal edenlerin yani savaş suçu işleyenlerin ulusal veya uluslararası mahkemelerde yargılanmasının mutlaka sağlanması gerekir.Aksi halde, insanların ve toplumların hukuka olan güvenleri yok olur. Hukuk tanımayanlar, bir gün Uluslararası Yanlış Algılar ve Doğru İslam Sempozyumu Bildirileri 410 hukukun kendilerine de lazım olacağını bilmelidirler. Grotius’un ifadesiyle, ‘doğal hukuk ile uluslararası hukuku çiğneyen bir ulus da, gelecekte kendi barış ve dirliğinin savunma duvarlarını yıkmaktadır.’ (1)
Yukarıdaki Bölümdeki Dipnotlar:
1) Grotius, Savaş ve Barış, s. 9