1 Aralık 2010 Çarşamba

HADİS-İ ŞERİFLER... KONU: DUA

H A D İ S - İ    Ş E R İ F L E R
KONU: DUA
     DUA BÖLÜMÜ
     UMUMİ AÇIKLAMA


     Dua Arapça´da, çağırmak, davet etmek, rağbet göstermek, yardım taleb etmek, ismen çağırmak (tesmiye) mânalarına gelir. İbadete de dua denmiştir.
     Ebû´l-Kâsım el-Kuşeyrî şu açıklamayı yapar: "Dua Kur´an´da muhtelif mânalarda gelmiştir.
1- İbâdet: "Sana fayda da zarar da vermeyecek Allah´tan başkasına dua (ibadet) etme" (Yunus 106).
2- İstiğâse (yardım talebi): "Allah´tan başka güvendiklerinizi de yardıma çağırın" (Bakara 23).
3- Nidâ: "Sizi çağırdığı gün, O´na hamdederek davetine uyarsınız" (İsra 52).
4- Senâ: "De ki: "Gerek Allah deyin, gerek Rahmân deyin, hangisini derseniz deyin en güzel isimler O´nundur" (İsra 110).Keza Rabbiniz; "Bana dua edin ki size icabet edeyim" dedi" (Gâfir 60).

     Cumhur, duâyı ibadetin bir şubesi olarak görmüş ve "Dua ibadetin en büyüğüdür" demiştir. Nitekim hadiste de: "Dua ibadetin tâ kendisi" veya "Dua ibadetin özü (iliği)" olarak tavsif edilmiştir.
     Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) pek çok hadislerinde mü´minleri dua etmeye teşvik eder:
"Allah indinde duadan daha kıymetli bir şey yoktur."
"Allah, kendinden istemeyene gadab eder."
"Allah´ın fazlından isteyin, zira Allah istenmesini sever."
"Dua rahmetin anahtarıdır."
"Dua mü´minin silahı, dinin direği, semâvat ve arzın nurudur."
"Duâ, kazayı defeder."
"Dua, gelmiş olan musibet için de henüz gelmemiş olan musibet için de faydalıdır."
"Dua belâyı defeder." [1]
     DUA FİİLİN PROGRAMIDIR:
     Dua deyince, sadece dille yapılan duâ anlaşılmamalıdır. Bir de fiilî dua vardır. Mü´min kişi arzularını Rabbinden diliyle taleb ettiği gibi fiilen de teşebbüs edecektir. Dili ile taleb ettiği şeyin gerçekleşmesi için aklın gösterdiği sebeplere başvuracaktır. Nitekim, hastalıklardan kurtulmak için Allah´a dua etmemiz meşru olmakla birlikte, ilaç almamız, maddî olarak tedavi yollarına başvurmamız Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) tarafından irşad buyurulmuştur. Kezâ helâl rızık taleb edilmesini, rızkın bol olması için Allah´a dua edilmesini tavsiye eden, dualarında bunlara yer vererek fiilen örnek olan Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) rızkın meşru yollarını da göstermiş; ziraat, ticaret ve san´atla meşgul olmayı, bunların helâl rızkın kapıları olduğunu söylemiştir.
     Öyle ise duanın ibâdet yönünden başka, dünyevî ve şahsî hayatımızı ilgilendiren ayrı bir yönü daha vardır: Dua etmek suretiyle arzularımızı, ihtiyaçlarımızı, bir başka ifade ile gerçekleştirilmesi gereken hedefleri ifadeye döküyor, şuur haline getiriyoruz. Yapılacak işleri bir bakıma gündeme getiriyor, plana programa alıyoruz. Rabbimizden dilimizle, sözlü olarak istediğimiz şeylerin gerçekleşmesi için gerekli sebeplere başvurmaya geçiyor, imkânlarımızı, kapasitemizi kuvveden fiile geçiriyoruz. Sözgelimi, Allah´tan buğday isteyen çiftçi, sabanla rahmet kapısını çalmalı, diğer gerekleri olan gübreleme, sulama, koruma gibi sebeplere de başvurulmalıdır.
     Fiilen çalışma ile gerçekleşecek işler için, "kavlî duâ yeterlidir" diyen bir hadis mevcut değildir. Bilakis Kur´ân-ı Kerim: "Kişiye sâdece çalıştığı vardır" buyurmuştur. [2]
 
İçindekiler:
1- İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları:6/510-511.
2- Necm - 39

Hiç yorum yok:

17-18-19 Mayıs Hafta Sonu İstanbul & Kapadokya Turu

Gönül Erleri 17-18-19 Mayıs Hafta Sonu İstanbul & Kapadokya Tur      Gezilecek Yerler: Tuz Gölü Ihlara Vadisi (4 km trekking turu) Avano...