KADIN SULTANLAR
Onlar, bir rüyadan devlet çıkaran milletin, bir devleti rüya ile ayakta tutmaya çalışan anneleriydiler...
Asırlarca yedi iklime, adaleti, barışı, insana saygıyı ve onuru, refahı ve dayanışmayı götüren, Osmanlı'yı bir medeniyet mührü kılan ruh, onların tezgâhında dokundu.
Çoğu kez tarihin solgun, eskimiş ve öne çıkarılmayan sayfalarında kaldılar, öne çıkanların ise kadınlık, eş ve annelik hisleri ya yadsındı ya da başka türlü yorumlandı...
Güzelliklerinin ötesinde, pek çok meziyetlere sahip, cihana hükmeden devletli padişahlara eş olan, anne olan Sultanlar, Hasekiler kendi hikâyelerini anlatmak için geliyorlar Sibel Eraslan'ın yazı masasına bu defa. Osmanlı Devleti'nin kuruluş, yükseliş, duraklama ve çöküş dönemlerinden seçilmiş padişah eşlerinin, kızlarının gerçek hikâyeleri, yaşadıkları dönemlerin kayda değer olayları çerçevesinde dile geliyor.
ŞİLE / Bir Deniz Kızı
Bir kentin tarihini, coğrafyasını, toplumsal hayatını, geçirdiği değişimleri, insan tiplerini, atmosferini, doğal güzelliklerini, unutulan değerlerini, yeme içme kültürünü, gecesini gündüzünü, yazını kışını, folklorunu, eğlence hayatını, daha bin türlü özelliğini, herkes kendince görür. Tarihçi başka, coğrafyacı başka, turizmci başka, asker başka, öğretmen bambaşka bir gözle görür ve kendi bakış açısıyla yazmak ister. Ama bir yazar-edebiyatçı, kendince bir duyarlıkla yaklaşır kentine. Çevresine gönül gözüyle bakar. Kendisini değişik insanların yerine koyar, onların yüreğiyle de hissetmeye çalışır, öylece yazar... Yazar yazdığı zaman, birçok kimse o yazıda kendi duygularını, düşünüp de söyleyemediklerini bulur. Kendisinden önce yazılmış olanları da anımsamak ister...
Bu düşünceden yola çıkarak, İstanbul'un kırk semti, kırk farklı edebiyatçı-yazar tarafından kaleme alındı. Okurla aynı zamanda buluşan bu kırk kitaplık dizi hem bir ilk olması hem de İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti'ne armağan olması açısından yüksek değer taşımaktadır.
SİRET-İ MERYEM
Cennet Kadınlarının Sultanı
Meryem'in açık alnı kandildir. Meryem'in açık alnı ufuktur. Her seher güneş oradan yükselir ve her gecenin içine güneş o çizgiden batarak yürür. Meryem'in açık alnı haritadır. O, yol gösterir, işaret eder, el sallar, uğurlar, dua eder hepimize. Kadim günlerden bilinmez yarınlara ilerleyen zaman gemisinin, yolunu rotasını çizdiği ışıklı fener, onun alnında yanar...
Meryem, deniz feneridir... Meryem'in açık alnı kapısızdır. Secdeler o pak alnı öpmek için birbiriyle yarışır. Meryem, annedir. Allah'ın Kelimesi'ne annelik etmek üzere seçilendir. Meryem'in, oğlunu tutan elleri toprağın üzerinde durur.
Meryem kuldur! Rabbine yakın olandır.
O, Meryem'dir.
Cennet Kadınlarının sultanı Hz.Meryem'i anlatmak zorlu bir macera. Kadim masallar, hikmetli anlatılar, Eski ve Yeni Ahid'ler, Mezmurlar, Furkan-ı Şerif Kur'an-ı Kerim, Davud Peygamber'den kalma ilahiler, İdris Peygamber'in kayıp Suhufu, rüya defterleri, burçlar, yıldız haritaları, sabırlı deve hörgüçlerinden çıkan iniltiler, buruşuk yüzlü zeytin tanelerinin anlattığı kıssalar, ikonalar, madalyonlar, ebrular, hat levhalar...
Sibel Eraslan hepsinin masasına tek tek oturdu, hiç sözlerini kesmeden her birini dinledi ve aralarından çekip getirdi Meryem Annemizi bugünün okuruna...
ÇÖL ~ DENİZ
Peygamber Efendimizin eşi Hz. Hatice hakkında yazılmış çok özel bir çalışma! Hz. Muhammed’i (s.a.s.) peygamberliğinden evvel tanıyıp seven ve O’na ilk iman eden, mü’minlerin annesi Hz. Hatice’nin hayatına farklı bir bakış…
Sadakatin, sevginin, güvenin zirvesi bir kadın…
Ölümüne dek vefayla bağlı olduğu ve kendisine vefayla bağlı olan Son Peygamber’in eşi…
Tüm Müslüman kadınlar için bir örnek olan bu emsalsiz kadının hayatını, Sibel Eraslan, uzun bir araştırma döneminin ardından, şimdiye dek bilinen ve bilinmeyen tüm yönleriyle yazdı.
Hz. Hatice’nin hayatına farklı bir pencereden bakmak isteyenlerin üslubu ve anlatımıyla kuşatacak bir kitap!
Hz. AİŞE
Ben Aişe...
Gözleriyim geceyle gündüzün...
Onlar ki birbiri ardından gelerek dizildiler sirete...
Ben Aişe...
Şahidiyim vahyin...
Ta-Ha ve Yasin'in...
Beni sevdi Resul (asm), bende kendisini gördü. Benim sevgim ona su, benim sevgim ona ayna oldu... O benim yurdumdu, ben onun toprağındanım... Ben onun vuslatıyım, o benim sılam...
Hazreti Aişe... Hz. Ebubekir'in, seçkin bir soyun ince terbiyesiyle yetişmiş kızı. Peygamberimizin (asm) "Seni kördüğüm gibi seviyorum" dediği kadın... Sahih kaynakların ışığında Hazreti Aişe'nin hayatı, çocukluğu, Resulullah(asm) ile evliliği, Hazreti Peygamberin vefatından sonra yaşadıkları, Sibel Eraslan'ın aşk dolu kaleminden süzülüyor.
Hz. Fâtıma / Can Parçası
Fâtıma'ya kaçtım; çünkü onda, Tevhid'i ve Allah'a rızayı bulduğum için...
Fâtıma'ya kaçtım; çünkü onda aşk bilincini seyrettiğim için...
Fâtıma'ya kaçtım; çünkü o, karşılık beklemeden sevdi, cesurdu...
Fâtıma'ya kaçtım; çünkü o, çöle hayat veren bir nehirdi...
Hayırlı bir evlat, sabırlı bir yol arkadaşı, sadık bir sevgili, merhametli bir anne olmanın yanısıra, ahdinden vazgeçmeyen, cihadından usanmayan, aşkından pes etmeyen ve çölünden dönmeyerek Firdevs'ine ulaşan kâmil bir insan olarak, her birimize örnek bir deneyim, tecrübeler anıtıdır Hz. Fâtıma...
Fâtıma, yolculuk bilincidir.
Rahmet Peygamberi'nin yirmisekiz yıllık en yakın ve kesintisiz tanığı olarak "Benden bir parçadır..." dediği Fâtıma'sını, uzun suskunluklardan sonra, yeniden okumak...
Seyyide'tun Nisa : Kadınların Efendisi...
Binti Resulullah : Resulullah'ın Kızı...
Binti Ebiha : Babasının Kızı...
Ümmü Ebiha : Babasının Annesi...
"Can Parçası": Hz. Fâtıma!