(2 Ağustos 2013 / Camilerde Cuma Hutbesi)
RAMAZANA VEDA VE KADİR GECESİ
Aziz Kardeşlerim!
“O geliyor” diye kapılara koştuk. Onu heyecanla karşıladık. Rahmet ayı Ramazan misafir oldu bizlere. Nadide hediyeleri ile... Sabır, takva, kanaat, iftar, sahur, mukabele, teravih, Kadir Gecesi ve bağışlanma... Bugünlerde bereketli misafirin ayrılık haberi ile gönüllerimiz mahzun. On bir ay onun hasretiyle yanan yüreklerimize ayrılık acısı düştü. Firkatin acısını Kadir Gecesi ile dindirmek istiyoruz. Rabbimizin izni ile yarın akşam vasıl olacağız o Kadri yüksek geceye…
Ey rahmet ayı! Ne kadar alışmıştık sana. Evimizin bir ferdi olmuştun. Seninle yüreğimiz yumuşamış, bedenimiz sıhhat bulmuştu. Açken ağzımızın misk gibi koktuğunu senin vesilenle öğrenmiştik Rahmet Elçisinden.(1) Sabrı öğretmiştin bize. Aç insanların halinden haberdar etmiştin hepimizi. Nefsimizi yenmenin, bitmek tükenmek bilmeyen arzularımıza “dur” demenin gayretine düşmüştük seninle. Şimdi gidiyorsun. Bir sonraki Ramazana kadar minarelerde yanan kandillere, mahyalara, birlik ve bereket vesilesi iftar sofralarına, teravihlere, salât-ı ümmiyelere hasret kalacağız. On bir ayın sultanı mübarek Ramazan! Sana bir daha kavuşur muyuz bilemiyoruz. Ancak yine hasret ve özlemle bekleyeceğiz seni. İncittiysek, kadrini bilemediysek bizden Rabbimize şikâyetçi olma! Hesapların verileceği mahşer günü lehimizde şahit ol!
Kıymetli Kardeşlerim!
Rahmet ayı veda ediyor bizlere. “Ramazandaki takvanızı, ihlasınızı, sadakatinizi ve sabrınızı yıl boyunca koruyup devam ettirin” diyerek gidiyor. “Zekâtınızı ihmal etmeyin, kimsenin verilmedik fitresi kalmasın!” hatırlatmasıyla gidiyor. Ve ayrılık vaktinin yaklaştığı şu günlerde bizleri bir kez daha bağrına basarken en kutlu gecesiyle buluşturuyor.
Kardeşlerim!
Bu kutlu gece, feyiz ve bereketin, rahmet ve mağfiretin nihayetsiz bahşedildiği Kadir Gecesidir. Kadir Gecesi, doğru yolu gösteren, aydınlığa çıkaran, dünya ve ahiret saadetine erdiren Yüce Kitabımızın indirilmeye başladığı gecedir. Bu gece, insanlığın hasretle beklediği, Hira ufuklarında beliren İslam güneşinin yeryüzünü aydınlatmaya başladığı gecedir. Bu gece hakkında Rabbimiz şöyle buyurur: “Şüphesiz, biz onu (Kur'an'ı) Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen ne bileceksin! Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve Ruh (Cebrail) o gecede, Rablerinin izniyle her türlü iş için iner de iner. O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir.”(2)
Bir düşünelim: Kur’an’ın indiği geceye bin ay değeri veren Yüce Rabbimiz, Kur’an’ın indiği kalbe, hayat olup yaşandığı bir bedene acaba nasıl bir şeref bahşeder? Fahr-i Kâinât Efendimiz ise şöyle buyurmaktadır: “İnanarak ve sevabını Allah’tan umarak Kadir gecesini ihya edenin geçmiş günahları affolunur.”(3) Bir kez daha hatırlayalım: Kadir gecesini, ancak Kur’an’ın kadrini, kıymetini bildiğimiz müddetçe ihyâ etmiş oluruz. Kur’an’ın hak, hakikat, ahlâk ve adalet ilkelerine sarıldığımız ölçüde bu gecede bir ömre bedel manevî gelişmeler yaşayabiliriz. Kur’an’ın barış ve esenlik mesajlarına değer verdiğimiz nispette Allah’ın meleklerinin, yeryüzüne esenlik getirmek üzere indiklerinin idrakine varabiliriz. “Her geleni Hızır, her geceyi Kadir bil!” şuuruyla hayatımızı sürdürdüğümüz müddetçe Kadir gecesinden hakkıyla istifade edebiliriz. Bir kez daha idrak edelim: Bu gece, kaybettiklerimizi bulma gecesidir. Zihinleri ve gönülleri Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’e göre yeniden inşa etme, onun hayat veren soluklarıyla yeniden dirilme gecesidir. Bu gece imana, merhamete, adalete sarılma gecesidir. Kendimizi hesaba çekme ve darda olan kardeşlerimiz için gözyaşı dökme gecesidir.
Değerli Kardeşlerim!
Ramazan ayı boyunca İslâm coğrafyasında kadın, çocuk, yaşlı demeden kardeşlerimize reva görülen zulüm, şiddet ve cinayetlerin üzüntüsü yüreğimizi dağlıyor. Bu hüzünle Ramazanımız buruk geçti. Kadir gecesini idrâk ederken, dünyanın neresinde olursa olsun açların, yoksulların, mahrumların, mağdurların, zayıf bırakılmışların, zulme uğramışların haklarına dikkat kesilmek, onların dertleriyle dertlenmek, acılarına ortak olmak, yaralarını sarmak hepimizin vazifesidir. Zalimlerin hak ve hukuk tanımayan, azgınlaşan ve şımaran iradelerine karşı tavır almak, kısacası insanlığın barış ve huzuru için hayrın anahtarı şerrin kilidi olmak, yeryüzündeki bütün Müslümanların sorumluluğudur. Bu vazife ve sorumluluk, bu gece yeryüzüne inen meleklere ve Cebrail aleyhisselâma eşlik edecek maneviyata uygun bir kulluğa sahip olmak için de yerine getirilmesi gereken bir ödevdir.
Kadir Gecemiz mübarek olsun. Bu gece, Rabbimiz katındaki kadrimizin yücelmesine vesile olsun.
Yâ Rab! Bu gece hürmetine, İslam coğrafyasında akan kan ve gözyaşlarının durmasını, bütün kardeşlerimizin bayrama huzur ve güven içerisinde ulaşmasını nasip eyle.
“Allah’ım! Sen affedicisin, affetmeyi seversin, bizi de affeyle”(4)
Dip Notlar:
(1) Buhârî, Savm, 2; Müslim, Sıyâm, 163.
(2) Kadir, 97/1-5.
(3) Buhârî, Fadlu Leyleti'l-Kadr, 3.
(4) Tirmizî, Deavât, 85.
KADİR GECESİNİN ZAMANIYLA İLGİLİ HADİS-İ ŞERİFLER
(2) Kadir, 97/1-5.
(3) Buhârî, Fadlu Leyleti'l-Kadr, 3.
(4) Tirmizî, Deavât, 85.
KADİR GECESİNİN ZAMANIYLA İLGİLİ HADİS-İ ŞERİFLER
1) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): ‘Herkim imanla ve ecrini Allah’tan umarak Ramazan orucunu tutarsa onun geçmiş günahları mağfiret olunur. Herkim de imanla ve ecrini Allah’tan umarak Kadir gecesini ihya ederse onun geçmiş günahları mağfiret olunur’ buyurdu.”
Buhari 1868, Müslim 760/175, Ebu Davud 1372, Nesei 2201, Begavi 1707, Albânî Sahihu’l-Cami 6441
2) Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi: “Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Sizler Kadir gecesini Ramazanın son on günündeki tek gecelerde arayınız’ buyurdu.”
Buhari 1870, Müslim 1169/219, Tirmizi 797, Ahmed 24346, Albânî Sahihu’l-Cami 2922
3) Ubâde bin Samit (Radiyallahu Anh) şöyle dedi: “Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kadir gecesini bize haber vermek için mescide çıkmıştı. Müslümanlardan iki adam kavga ettiler. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Kadir gecesini size haber vermek için çıkmıştım, falan ve falan birbiriyle kavga ettiler (onun malumatı benden) kaldırıldı. Böyle olması sizin için belki daha hayırlıdır. Sizler onu (yirmiden sonraki) dokuzuncu, yedinci, beşinci gecelerde arayınız’buyurdu.”
Buhari 1874, Darimi 2/2728, İbni Ebi Şeybe 2/487/3, İbni Huzeyme 2198, Beyhaki 4/311, Begavi 1821, Tayalisi 576, Malik 1/320/13
4) Zerrubnu Hubeyş (Rahmetullahi Aleyh) dedi ki:
Buhari 1874, Darimi 2/2728, İbni Ebi Şeybe 2/487/3, İbni Huzeyme 2198, Beyhaki 4/311, Begavi 1821, Tayalisi 576, Malik 1/320/13
4) Zerrubnu Hubeyş (Rahmetullahi Aleyh) dedi ki:
“Ubeyy bin Ka’b (Radiyallahu Anh)’a kardeşin Abdullah ibni Mesud (Radiyallahu Anhuma):
− Seneyi ihya eden kimse kadir gecesine isabet eder diyor dedim.
Ubeyy (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
− Allah ona rahmet etsin, insanların ona güvenip dayanmamasını istemiştir. Oysa o, kadir gecesinin Ramazanda, Ramazanın son on gününde ve yirmi yedinci gecede olduğunu elbette bilir. Sonra istisna etmeksizin yemin etti ve:
− Kadir gecesi yirmi yedinci gecedir dedi.
Ben:
− Ya Ebe’l-Münzir, hangi şeye dayanarak böyle söylüyorsun dedim.
Ubeyy (Radiyallahu Anh):
− Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in haber verdiği alamet veya ayetle, güneş o gecenin sabahında şuasız olarak doğar dedi.”
Müslim 1169/220, Humeydi 375, Ebu Davud 1378, Tirmizi 793, İbni Hibban 3689, İbni Huzeyme 2191-2193, Beyhaki 4/312, Begavi 1828, A
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder