İNSANLIĞIN GONCA GÜLÜ
Seni hak etmeyen kirli dünyaya iyi ki geldin ya Nebi !.. Sefalar getirdin.Huzurlarında huzur bulduğumuz, gül kokulu peygamberim. Şimdi dünya pis, insanlar rezil, kirli... Her türlü kötülük meşrulaştı, doldu-taştı. Boğmak istiyor ümmetini Ya Muhammed! Bu çirkef denizinde sünnetin, sevgin, kitabın kurtuluşumuz için bir kara parçası misali. Onlara sığındık, yardım bekliyoruz senden. O kadar muhtacız sana, o kadar hasretiz...
İncelikler Peygamberi, edebin adresi Resulüm; Dünya zulüm ile inim inim inliyor. Kılık değiştiren müşrik, asırlar önce olduğu gibi bu günde kana susamış. Yeşil vadilerini Müslüman kanı ile suluyorlar. Yardım bekliyoruz senden. Himmetini hak etmiyoruz biliyorum. Çünkü öyle koptuk ki senden, adını anmak için ya kutlu doğumu bekledik, ya kandili, ya da ramazanı...
Dürüstlük pahalı bir mülk oldu ve insanlar ona sahip olamayacak kadar ucuzlaştılar. Seni severken bile samimiyeti, dürüstlüğü beceremedik. İşte dünya öylesine kirli... Çok incittik, çok incindin değil mi efendim? Dara düşmedikçe anmadık seni, yeterince sevemedik. Bu yüzden utanıyorum. "Yardım et" demeye yüzüm yok, hakkım yok, hakkımız yok efendim. Ama sen her şeyin olduğu gibi merhametinde efendisisin. Utanarak şefaat ve merhamet dileniyorum. Biliyorum sen dilenciyi de boş göndermezsin.
Gökte Ahmet, yerde Muhammed olan sevgili;
Oku bunları ey Resul !.. Gör, bak nasıl hasretiz sana. Ezildik çoğu zaman hasretle. Vuslatı bekliyoruz ey Nebi !.. Tek tesellimiz seninde bizi sevme ihtimalin. İnanıyorum ki Rabbimizin bize gönderdiği bir hediyesin sen.
Ey Hatemü'l Enbiya;
Zuhur ettiğin çölde kum tanesi olmak ne büyük şeref, şimdi o kum tanelerini bile kıskanıyorum.
Ey Resul;
Kuvvetiyle, heybetiyle, kılıcıyla sana gelen, şehadet eden Ömer olmak isterdim... Uhud'da Hamza... Ali olmak isterdim hicrette. Dizlerine oturtup sevdiğin Hasan, Hüseyin olmak isterdim. Açlıktan karnına bağladığın taş olmak isterdim. Sonra evimi seninle şereflendirip Eyyüb'el Ensari olmak...
İtiraf ediyorum, kıskanıyorum onları gönül tahtımın sultanı. Acıyorum gözlerime seni göremedikleri için. Ama sen "Yıllar sonra beni görmediği halde, beni çok seven gençler olacak. Onları görmeyi ne çok isterdim", demişsin. Bende çok seviyorum seni, beni de görüyorsundur. Görüyorsun değil mi efendim?
Sen merak etme bütün ışıkların kaynağı ey Allah'ın nuru. Ebu Bekirler, Ömerler, Osmanlar, Aliler tükenmedi. Günahkar gözlerim göremedi seni. Bu ayaklar koşamadı sana ama bugün yaşasaydın bizde ölmek için yatardık yatağına. Biz de Uhud'da, Bedir'de, Hendek'te pervane olurduk kılına zarar gelmesin diye. Biz de hicret ederdik seninle hem de Mekke'den Medine'ye değil, dünyanın başka bir ucuna. Kısmet olmadı. Asırlar girdi aramıza. Ama biz seni sevmekten vazgeçmedik. Görmeden sevdik sevgiliyi. Koklamadan hissettik. Bir taş, toprak olsaydım ayağının altında. Seni gölgeleyen bulut olsaydım. Mübarek yurdun ile aramızda fersah fersah uzaklıklar olmasaydı. Asırlar bizi ayırdı Resulüm. Şimdi gülleri sen niyetine koklar, güllere sen niyetine bakarız.
Efendiler efendisi, kainatın yaradılış sebebi, alemlere rahmet, kula rehber Sultan'ım;
Miraçtaki duanı bir daha, bir daha söyle. Yine ümmetim diye ağla. Çünkü bu günahları ve yeryüzünü ancak senin gözyaşların yıkar.
Mahşerde Nebilerin şefaat dilediği sevgili;
Sen kalemimin tarif edemediği Resul'sün. Bitmez tükenmez, sonsuz selamlar üzerine olsun. Şairinde dediği gibi... Hacdan döner gibi gel, miraçtan iner gibi gel...
Ümmü Gülsüm Bostan
Not: Gönül Erleri Mail Grubu'muzun en genç onursal üyesi Ümmü Gülsüm Bostan'ın kaleme aldığı bu yazı, Nisan 2011 de GÖNÜLDER'in düzenlediği "SEVDAMIZSIN, YA Hz. MUHAMMED (sav.)" konulu, deneme yarışmasında birinci olduydu...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder