26 Nisan 2019 Cuma

AİLE ve ÇOCUK KURSU 1 Ekim 2019 'DA BAŞLIYOR

 GÖNÜL ERLERİ KÜLTÜR DERNEĞİ 'miz 
 İstanbul Pendik Çarşısındadır. 

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI
Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü
AİLE VE TÜKETİCİ BİLİMLERİ ALANI
AİLE VE ÇOCUK KURS PROGRAMI
hayat boyu öğrenme logo ile ilgili görsel sonucu
kitap-hareketli-resim-0019kitap-hareketli-resim-0065
     Bu kursumuzun ön kayıtları başladı. Katılım talepleri toplanıp, Ağustos ayında kayıtlar yapılacak... Kurslar 1 Ekim 2019 da başlayacak.

AİLE VE ÇOCUK
Haftada 3 Gün x 4 'er Saat = 12 Saat.
Aylık 48 Saat. Toplam 240 Saat.
5 Ay, Aylık 40 TL.

01 Ekim 2019 Salı günü başlayıp,
Her hafta Salı, Çarşamba ve Perşembe günleri

Saat 10:00 - 14:00
27 Şubat 2020 Perşembe

gününe kadar devam edecek.
  • PROGRAMA GİRİŞ KOŞULLARI:
  1. En az ortaokul mezunu olmak,
  2. 16 yaşından büyük, 50 yaşından küçük olmak.
  • PROGRAMIN ADI: AİLE VE ÇOCUK
  • PROGRAMIN DAYANAĞI:
     1. 24.06.1973 tarihli ve 14574 sayılı Resmî Gazete’ de yayımlanan, 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu
     2. Talim ve Terbiye Kurulunun 20.04.2016 tarih ve 19 sayılı kararı ile kabul edilen, Yaygın Eğitim Kurumları Çerçeve Kurs Programı
     3. Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığının 02.06.2014 tarih ve 51 sayılı kararı ile ‘Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinin Anadolu Meslek ve Anadolu Teknik Programlarının 10 Alan 26 Dalına Ait Çerçeve Öğretim Programları ile 42 Alan 178 Dala Ait Uygulanacak Çerçeve Öğretim Programlarına Dair Açıklamalar 
  • PROGRAMA GİRİŞ KOŞULLARI:
     1. Gönül Erleri Kültür Derneği'nde bu dönem düzenlenecek kursa; en az ortaokul mezunu olan ve 18-50 yaş aralığındakiler bayanlar kabul edilecek.
  • EĞİTİMCİLERİN NİTELİĞİ:
     Program eğitimcileri aşağıdaki öncelik sırasına göre belirlenir:
     1. Talim ve Terbiye Kurulunca yayınlanan Öğretmenlik Alanları, Atama ve Ders Okutma Esaslarına göre atanan, çocuk gelişimi ve eğitimi alanı ve aile ve tüketici bilimleri meslek alanları öğretmenleri görev almalıdır.
     2. Programın uygulanmasında gerektiğinde Talim ve Terbiye Kurulunca yayınlanan Öğretmenlik Alanları, Atama ve Ders Okutma Esaslarına göre çocuk gelişimi ve eğitimi ve aile ve tüketici bilimleri alanlarında atamaya esas lisans programlarından mezun olup öğretmenlik formasyonuna sahip olanlardan yararlanılabilir.
  • PROGRAMIN AMAÇLARI:
     Kurs bitiminde kursiyere;
     1. Aile olma İlkeleri,
     2. Aile planlamasının önemi ve aile planlaması yöntemleri,
     3. Çocuk ve gencin gelişimsel özellikleri
     4. Toplumsal düzen,
     5. Anayasal hak ve sorumluluklara ilişkin bilgi ve becerilerin kazandırılması amaçlanmaktadır. 
  • PROGRAMIN UYGULANMASI İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR:
     Aile ve Çocuk kursu aşağıda belirtilen hususlar çerçevesinde uygulanmalıdır:
     1. Kurs programı ile bireylere çocuk ve aile ilişkileri, aile planlaması, çocuk ve gencin gelişimsel özelliklerine ile ilgili temel bilgi ve becerileri kazanması, yeniliğe ve değişime uyum sağlaması, hedeflenmiştir.
     2. Kurs Programı, Milli Eğitim Bakanlığında görevli uzman, alan öğretmenleri ve alan uzmanları ile iş birliği içinde hazırlanmıştır.
     3. Program, Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğüne bağlı eğitim kurumlarında veya diğer kurumlarca açılan ve eğitim-öğretime uygun ortamlarda uygulanır.
     4. Çocuk ve aile kurs programının amaçları ve içeriği yoluyla kursa katılan bireylere aşağıdaki tabloda verilen değerlerin kazandırılması ve geliştirilmesi hedeflenmiştir: Değerler Sabır Sorumluluk Saygı Hoşgörü Nezaket Duyarlılık.
     5. Programın uygulanmasında buluş, sunuş ve araştırma yoluyla öğretim yaklaşımlarından uygun olanları ve grupla öğretim yöntem ve teknikleri uygulanmalıdır.
     6. Programın uygulanmasında hayat boyu rehberlik hizmeti sunan eğiticiler, kursiyerlerin kişisel ve mesleki nedenlerle yeterliliklerinin değişmesi ve gelişmesine katkıda bulunacak bir rehber niteliğinde olmalıdır.
     7. Program süresince kursiyerlere program içeriğinin öğretilmesi için ihtiyaç duyduğu araç, gereç ve malzemeler temin edilmeli, donanımlar sağlanmalı ve gerektiğinde bilgisayar destekli öğretim faaliyetlerinden (slaytlar, akıllı tahtalar) faydalanılmalıdır.
     8. Program süresince bireylerin merak uyandırma ve planlama, araştırma ve keşfetme, çözümleme ve derinleştirme, paylaşma ve yaşantıya uygulama etkinliklerini gerçekleştirmeleri sağlanarak bireyin öğrenmeye etkin katılımı desteklenmelidir.
     9. Kurs dışında bireylerin öğrendiklerini pekiştirmek için kendi kendine öğrenme faaliyetleri yapması teşvik edilmelidir.
     10. Program sonunda bireyin çocuk ve aile kurs düzeyinin ölçülmesi için değerlendirme yapılmalıdır.
  • PROGRAM SÜRESİ VE İÇERİĞİ:
     Kurs programının süresi; günde en fazla 8 ders saati uygulanacak şekilde toplam 240 ders saatidir. Sürelerin konulara göre dağılımı aşağıdaki tabloda verilmiştir.
  • KONULAR SÜRE:
     Aile Olma 48
     Aile Planlamasının Tanımı, Önemi, Sebepleri 16
     Aile Planlaması Yöntemleri 16
     Gelişim, Gelişim Dönemleri ve Özellikleri 40
     Temel İhtiyaçlar 12
     Psikososyal ihtiyaçlar 12
     Toplumda Çocuk Ve Gencin Ruh Sağlığını Etkileyen Faktörler 16
     Toplumsal Düzen 40
     Anayasal Hak ve Sorumluluklar 40
     TOPLAM 240 Saat
  • İÇERİK:
     1. Aile Olma
     1.1.Karşı Cinsle Arkadaşlık İlişkisi
     1.1.1. Evlilik öncesi arkadaşlık.
     1.1.2. Evlilik öncesi arkadaşlığın eş seçimine etkisi.
     1.1.3. Evlilik öncesi arkadaşlık ilkeleri ve önemi.
     1.1.4. Evlilik öncesi arkadaşlıkta gözlem ve tartışma konuları.

     1.2. Evlilikte Eş Seçme
     1.2.1. Eş Seçme kuramları.
     1.2.2. Ülkemizdeki eş seçimi yaklaşımları.
     1.2.2.1. Geleneksel eş seçme yaklaşımı
     1.2.2.2. Tanışıp anlaşarak evlenme yaklaşımı.
     1.2.3. Eş seçiminde dikkat edilecek hususlar.
     1.2.3.1. Sosyoekonomik farklılıklar.
     1.2.3.2. Eğitim düzeyindeki farklılıklar.
     1.2.3.3. Din farklılıkları.
     1.2.3.4. Ulusal farklılıklar.
     1.2.3.5. Yaş farklılıkları.
     1.2.3.6. Akraba evlilikleri.
     1.2.4. Eş Seçiminde İstenmeyen Kişilik Özellikleri.
     1.2.4.1. Aşırı bağımlı kişiler.
     1.2.4.2. Kararsızlar.
     1.2.4.3. Evlilikten korkanlar.
     1.2.4.4. Paylaşma duygusundan yoksun kişiler.
     1.2.4.5. Aşırı üstünlük isteği olanlar.
     1.2.4.6. İşini her şeyden üstün tutan kişiler.
     1.2.4.7. Diğer kişiler.
     1.2.5. Evliliği Geciktiren Kişilik Özellikleri.
     1.2.5.1.Aşırı çaba gösteren aceleci tipler.
     1.2.5.2.Sürekli reddeden tipler.
     1.2.5.3.Evliliğin mesleki başarısına engel olacağına inananlar.
     1.2.5.4.Ailelerinin evlilikle ilgili olumsuz tutumuyla karşılaşanlar.
     1.2.5.5.Evlilik hakkında olumsuz görüşe sahip olan kişiler.
     3 1.2.5.6.Ekonomik sorumluluğu fazla olan kişiler.
     1.2.5.7.Yüksek eğitim ve ekonomik düzeyde olanakları olanlar.
     1.2.5.8.Sağlıkla ilgili sorunları olan kişiler.
     1.2.5.9.Belirli meslek mensuplarını seçmek isteyen kişiler.
     1.2.5.10.Yaşı ilerlemiş kişiler.
     1.2.5.11.Geçmişin etkisinden kurtulamayan kişiler.
     1.2.5.12.Gerçekçi olmayan görüşleri benimseyen kişiler.
     1.2.5.13.Suçluluk duygusuna kapılan kişiler.
     1.2.6. Evlilik Zamanının Saptanması.
     1.2.6.1.Kronolojik olgunluk.
     1.2.6.2.Fiziksel olgunluk.
     1.2.6.3.Ekonomik olgunluk.
     1.2.6.4.Töresell olgunluk.
     1.2.6.5.Sosyal olgunluk.
     1.2.6.6.Duygusal olgunluk.
     1.2.6.7.Askerlik durumu

     1.3. Evlilik Dönemleri.
     1.3.1. Nişanlılık.
     1.3.1.1. Nişanlılık döneminin işlevleri.
     1.3.1.2. Nişanlılık süresi.
     1.3.2. Evlenme Töreni ve Balayı.
     1.3.2.1. Evlenmenin yasal yönü.
     1.3.2.2. Evlenme töreninin planlanması.
     1.3.2.3. Balayı.
     1.3.3. Evlilikte Uyum ve Dayanışma.
     1.3.3.1. Evlilikte uyum.
     1.3.3.2. Evlilikteki ihtiyaçların uyuma etkisi.
     1.3.3.3. Evlilikte uyumsuzluk nedenleri.
     1.3.3.4. Evlilikte dayanışmayı destekleyen faktörler.
     1.3.3.5. Evlilikte dayanışmayı engelleyen faktörler.
     1.3.4. Evlilikte Sorun Yaratan Konular.
     1.3.4.1. Otorite sorunu.
     1.3.4.2. Ekonomik sorunlar.
     1.3.4.3. Cinsel sorunlar.
     1.3.4.4. Akraba sorunları.
     1.3.4.5. Sorumluluk ve iş bölümü sorunları.
     1.3.4.6. Sorunların çözümü.
     1.3.5. Evlilikte Bunalım.
     1.3.5.1. Evlilikte bunalıma neden olan durumlar.
     1.3.5.2. Evliliğin çözülme nedenleri.
     1.3.5.3. Boşanma.

     2. Aile Planlamasının Tanımı, Önemi;
     2.1. Aile Planlamasının Tanımı.
     2.2. Aile Planlamasının Önemi.
     2.2.1. Aile Planlamasının Sosyo-Ekonomik Yönden Önemi.
     2.2.2. Aile Planlamasının Duygusal Yönden Önemi.
     2.2.3. Aile Planlamasının Sağlık Açısından Önemi.
     2.2.4. Aile Planlamasının Tıbbi Açıdan Önemi.
     2.3. Aile Planlamasının Nedenleri.
     2.3.1. Evlenmeden Önce Sağlıkla İlgili Yapılması Gerekenler.
     2.3.2. Aile Planlamasının Anne Açısından Yararları.
     2.3.3. Aile Planlamasının Çocuk Sağlığı Açısından Yararları.
     2.3.4. Aile Planlamasının Toplum Sağlığı Açısından Yararları.
     2.3.5. Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar (CYBH).
     2.3.5.1 CYBH Genel Özellikleri

     3. Aile Planlaması Yöntemleri.
     3.1. Etkili Aile Planlaması Yöntemleri.
     3.1.1. Ağızdan Alınan Kombine Haplar.
     3.1.2. Mini Haplar.
     3.1.3. Rahim İçi Haplar (Spiral) (RİA)
     3.1.4. Diyafram.
     3.1.5. Deri Altı Kapsülleri (Norplant, İmplant)
     3.1.6. Koruyucu Enjeksiyonlar.
     3.1.7. Prezervatif (Kaput-Kondom).
     3.1.8. Köpüren Tablet ve Fitiller
     3.1.9. Sperm Öldürücüler.
     3.1.10. Kadın ve Erkekte Cerrahi Sterilizasyon (Tüplerin Bağlanması).
     3.2. Etkisi Sınırlı Yöntemler / Geleneksel Yöntemler.
     3.2.1. Takvim Yöntemi.
     3.2.2. Geri Çekme
     3.2.3. Vajinal Yıkama (Lavaj).
     3.2.4. Spermisitler (Sperm Öldürücüler).
     3.2.5. Laktasyon (Süt Yapımı-Emzirme).
     3.3. Aile Planlaması Konusunda Yararlanılabilecek Kurumlar.
     3.3.1. Aile Planlaması Kurumları.
     3.3.2. Aile Planlaması Klinikleri

     4. Gelişim:
     4.1. Gelişimle İlgili Temel Kavramlar.
     4.1.1. Büyüme
     4.1.2. Olgunlaşma.
     4.1.3. Öğrenme.
     4.1.4. Hazır Olma.
     4.2. Gelişim İlkeleri.
     4.3. Gelişim Dönemleri ve Özellikleri.
     4.3.1. Oral Dönem.
     4.3.2. Anal Dönem.
     4.3.3. Fallik Dönem.
     4.3.4. Gizil (Latent) Dönem.
     4.3.5. Genital Dönem.
     4.3.6. Erik Erikson ve İnsanın Sekiz Çağı.
     4.3.7. Oral-Duyum Dönem (Güven ya da Güvensizlik).
     4.3.8. Anal-Kas Dönemi (Özerklik ya da Utanç ve Kararsızlık).
     4.3.9. Cinsel Devinsel Dönem (Girişim ya da Suçluluk.
     4.3.10. Gizil dönem (Beceri ya da Aşağılık Duygusu.
     4.3.11. Erinlik ve Ergenlik Dönemi (Ego Kimliği ya da Rol Kargaşası).
     4.3.12. Genç Yetişkinlik Dönemi( Yakın İlişkiler ya da Soyutlama).
     4.3.13. Yetişkinlik Dönemi (Üretkenlik ya da Kısırlık).
     4.3.14. Olgunluk Dönemi (Ego Bütünleşimi ya da Umutsuzluk)
     4.4. Bebeklik Dönemi (0- 2 Yaş)
     4.5. Oyun Çağı (2 -6 Yaş)
     4.6. Okul Çağı (6- 12 Yaş)
     4.7 Ergenlik Çağı (12 -21 Yaş)
     4.7.1.Erken Ergenlik.
     4.7.2.Tam Ergenlik.
     4.7.3.Geç Ergenlik.
     4.8 Ergenlik Sürecini Etkileyen Faktörler.
     4.8.1. Hormonlar.
     4.8.2. İklim ve Coğrafi Koşullar.
     4.8.3. Kalıtım.
     4.8.4. Cinsiyet.
     4.8.5. Beslenme.
     4.8.6. Kronik Hastalıklar.
     4.8.7. Gebeliğe İlişkin Faktörler.
     4.9 Ergenlik Çağı Gelişim Özellikleri.
     4.9.1. Ergenlikte Fiziksel Gelişim.
     4.9.2. Ergenlikte Bilişsel Gelişim.
     4.9.3. Ergenlikte Duygusal Gelişim.
     4.9.4. Ergenlikte Sosyal Gelişim.
     4.9.5. Ergenlikte Ahlâk Gelişimi.
     4.9.6. Ergenlikte Cinsel Gelişim.
     4.9.7. Ergenlik Dönemindeki Kimlik Gelişimi.
     4.9.8. Ergenlik Döneminin Başlıca Sorunları

     5. Temel İhtiyaçlar.
     5.1. Beslenme.
     5.1.1. Beslenmenin Tanımı ve Önemi
     5.1.2. Besin Öğeleri 
     5.1.3. Besin Grupları 
     5.1.4. ( 0 -12 Yaş ) Çocuklarında Beslenme
     5.1.5. Çocuklarda Düzenli Beslenme Alışkanlığı Kazandırmada Sofrada Uyulması Gereken Görgü Kuralları
     5.2. Temizlik 
     5.2.1. Bebeklik Döneminde Temizlik ve Bakım
     5.2.2. Oyun Döneminde Temizlik ve Bakım
     5.2.3. Uyku Dinlenme ve Açık Hava İhtiyacı

     6. Psikososyal İhtiyaçlar
     6.1. Sevme ve Sevilme İhtiyacı
     6.2. Güven İçinde Olma
     6.3. Serbest Hareket Etme
     6.4. Ait olma
     6.5. Uyarılma ve Etkinlik İçinde Olma
     6.6. Yakınlık ve Temas
     6.7. Başarı ve Takdir Edilme
     6.8. Oyun ve Oyuncaklar
     6.8.1. Oyun
     6.8.2. Oyuncaklar

     7.Toplumda Çocuk Ve Gencin Ruh Sağlığını Etkileyen Faktörler
     7.1. Toplumda Çocuk Ve Gencin Ruh Sağlığını Etkileyen Faktörler
     7.2. Toplumsal Sınıf Farklılıklarının Önemini Anlar.
     7.3. Kültürel Faktörler

     8.Toplumsal Düzen
     8.1. Temel Hukuk Bilgileri
     8.1.1. Toplumsal Düzen Kuralları
     8.1.1.1. Din Kuralları
     8.1.1.2. Ahlâk Kuralları
     8.1.1.3. Görgü Kuralları
     8.1.1.4. Hukuk Kuralları
     8.1.2. Hukuk Kavramı
     8.1.2.1. Pozitif Hukuk (Müspet Hukuk)
     8.1.2.2. Doğal Hukuk (Tabiî Hukuk)
     8.1.3. Hukukun Kaynakları
     8.1.3.1. Bağlayıcı Kaynaklar
     8.1.3.2. Yardımcı Kaynaklar
     8.1.4. Hukukun Dalları
     6 8.1.4.1. Özel Hukuk ve Dalları
     8.1.4.2. Kamu Hukuku ve Dalları
     8.1.4.3. Karma Hukuk ve Dalları
     8.1.5. Türkiye’nin Yönetim Yapısı
     8.1.5.1. Genel Yönetim Kuruluşları
     8.1.5.2. Yerel Yönetim Kuruluşları 
     8.1.5.3. Hizmet Yönetim Kuruluşları 
     8.1.5.4. Meslek Kuruluşları 
     8.1.5.5. Denetleme ve Danışma Kuruluşları 
     8.1.5.6. Özel Hukuk Yapılı Kuruluşlar 
     8.2. Hukukun Temel Kavramları 
     8.2.1. Kişi 
     8.2.1.1. Gerçek Kişiler 
     8.2.1.2.Tüzel Kişiler 
     8.2.2. Hak 
     8.2.2.1. Hak Kavramı 
     8.2.2.2. Hakkın Türleri 
     8.2.3. Borç 
     8.2.3.1. Borç İlişkisi 
     8.2.3.2. Borç İlişkisinin Kaynakları 
     8.2.3.3. Borcun Sona Ermesi 
     8.2.4. Suç ve Ceza 
     8.2.4.1. Suç 
     8.2.4.2. Ceza 

     9. Anayasal Hak Ve Sorumluluklar 
     9.1. Anayasal İlkeler Ve Haklar 
     9.1.1. Anayasal İlkeler: 
     9.1.1.1. Atatürk Milliyetçiliğine Bağlı Devlet İlkesi 
     9.1.1.2. Demokratik Devlet İlkesi 
     9.1.1.3. Hukuk Devleti İlkesi 
     9.1.1.4. Laik Devlet İlkesi 
     9.1.1.5. Sosyal Devlet İlkesi 
     9.1.1.6. İnsan Haklarına Saygılı Devlet İlkesi 
     9.1.1.7. Eşitlik İlkesi 
     9.1.1.8. Kuvvetler Ayrılığı İlkesi 
     9.1.2. Anayasal Haklar (Temel Hak ve Hürriyetler) 
     9.1.2.2. Sosyal ve Ekonomik Haklar ( İsteme, Olumlu Statü Hakları) 
     9.1.2.3. Siyasi Haklar ( Katılma, Aktif Statü Hakları ) 
     9.2. Anayasal Ödevler Temel Hak Ve Hürriyetlerin Sınırlandırılması Korunması 
     9.2.1. Anayasal Ödevler 
     9.2.1.1. Vergi 
     9.2.1.2. Vatan Hizmeti 
     9.2.1.3. Oy Kullanma 
     9.2.1.4. Yasalara Uyma 
     9.2.2. Temel Hak ve Hürriyetlerin Sınırlandırılması 
     9.2.2.1. Kişisel Hürriyetin Önemi ve Kutsallığı 
     9.2.2.2. Anayasamızda Temel Hak ve Hürriyetlerin Sınırlandırılması 
     9.2.3. Temel Hak ve Hürriyetlerin Korunması 
     9.2.3.1. Anayasamızda Temel Hak ve Hürriyetlerin Korunması 
     9.2.3.2. Uluslar Arası Düzeyde Temel Hak ve Hürriyetlerin Korunması.

  • ÖLÇME VE DEĞERLENDİRMEYLE İLGİLİ ESASLAR:
     1. Ölçme Değerlendirme, Yaygın Eğitim Kurumları Yönetmeliği esaslarına göre; 
     a. Kursiyerin kendi kendine yaptığı tüm öğrenim faaliyetler, 
     b. Kursiyerin performansına dayalı olarak gerçekleştirilecek sınavlar, 
     c. Kursiyere kurs sonunda uygulanan yazılı sınavlar yolu ile yapılır. 
     2. 100 puan üzerinden yapılır. 
     3. Teorik ve performansa dayalı olarak yapılır. 
     4. Teorik değerlendirme, kursun tüm amaçlarını kapsayacak şekilde yapılır. 
     5. Performansa dayalı değerlendirme, beceriye dönük başarım ölçütlerini içerecek şekilde hazırlanan kontrol listesine göre yapılır. 
     6. Değerlendirmenin teorik kısmı %40, uygulama %60 olarak dağıtılır. 
     7. Teorik ve performansa dayalı sınavda toplam puan; bireyin doğru cevapları ve davranışları için aldığı puanların toplamından oluşur. 
     8. Programların özelliğine göre sınavlar ve başarı değerlendirmesi bilişim teknolojisi kullanılarak da yapılır. 9. Kursiyerlerin sağlık durumları veya bedensel engelleri nedeniyle bazı derslerdeki sınavlar, durumlarına uygun sınav yöntemiyle yapılır. 

  • PROGRAMIN UYGULANMASINDA KULLANILACAK ÖĞRETİM ARAÇ-GEREÇLERİ
     1. Programın uygulama sürecinde yararlanılacak kaynak araç-gereçlerin programın amaçlarını gerçekleştirecek nitelikte öğretim yöntem ve tekniklerine uygun olması önem taşımaktadır. Kaynak ders kitaplarının bulunmaması durumunda öğretmen/öğretici tarafından hazırlanan ders notlarından yararlanılabilir. 
     2. Kaynak kitaplar, bilgisayar, projeksiyon, akıllı tahta, fotoğraflar, afiş, broşür, dergiler, uyarıcı pano, fotoğraflar, CD, televizyon, eğitici kitaplar, 
  • BELGELENDİRME 

12 Nisan 2019 Cuma

Rüya İle SosyoPsikoloji Köşesi //*\\ TOPLUMUN BİREYLERE ETKİSİ

Rüya İle SosyoPsikoloji Köşesi...


 Bu köşede daha önce yayınlanan yazılar: 

besmele hareketli resimli ile ilgili görsel sonucu
TOPLUMUN BİREYLERE ETKİSİ

TOPLUM AHLAKI ile ilgili görsel sonucu     Dinimizi de neslimizi de ayakta tutacak yegane güç ahlaktan, ahlaklı olmaktan geçiyor. Bizleri silahla yenemeyeceklerini anlayan düşmanlarımız dinimiz ve ahlaki yapımız üzerinden bizi çökertmenin yollarını ve çeşitli hilelerini aramakta... Kendi nefsim nezdinde şunu söyleyebilirim ki; hepimiz sırat-ı müstakimden ayrılmadan Allah'a layık kul, Peygamber Efendimize layık ümmet olma yolunda örnek teşkil etmeliyiz. Başkalarını eleştirmek, yargılamak hepimize en kolay gelen yol... Oysa her birimiz önce kendimizi düzelttiğimizde, denize atılan bir taşın önce kendi etrafında oluşan küçük halkaların giderek büyümesi gibi toplumu kaplayan, etkileyen bir iyilik hareketi başlatmış olacağız inşAllah...

     Toplumun ahlaki ve manevi yapısı bireylere bağlıdır. Bireyler ahlaklı ise toplum da ahlaklı olacaktır. Birbirimizi Allah için sevmeli, hoşgörülü ve en önemlisi merhametli olmalıyız. Kendimiz için istediğimiz bütün güzellikleri, iyilikleri; diğer insanlar için de istemeli ve bunun için gayret göstermeliyiz.

AHLAK ile ilgili görsel sonucu     Ahlak değerlerini sosyolojik olarak da ele alırsak;
     Durkheim’a göre, insanlar arasında uzlaşma, karşılıklı özveri, dayanışma ve bağlılık duygusu gibi ahlâkî nitelikler olmadan toplum var olamaz. Toplumun hangi ahlâkî ilkeler etrafında bütünleşeceği ise koşullar tarafından belirlenir. Koşullar değişince toplumun ahlâkî öncelikleri değişebilir. Gerek inanç ortaklığına, gerekse işbirliğine dayalı olsun, “her toplum, ahlâkî bir birliktir”.

     Yapısı gereği ahlâkî bir olgu olan toplum, oluştuğu andan itibaren ahlâkî bir otoriteye dönüşür ve bireylerin toplumsal davranışları üzerinde denetim kurar. Durkheim sosyolojisinde "toplumsal olgular, ahlâkî olgulardır" varsayımı, toplumsal davranışlar dışsal zorlamaların ürünüdür varsayımı ile desteklenmiştir.

     Toplum, ödüllendirme ve cezalandırma gibi yöntemler kullanarak bireylerin ahlâkî değerleri içselleştirmelerini, olmazsa da; bu değerlere –en azından- biçimsel olarak uyum sağlamalarını hedefler. İçselleştirilmiş olan ahlâkî değerlerin işlevsizleştiği veya ahlâkî denetim sağlayan toplumsal mekanizmaların güç kaybettiği büyük dönüşüm anlarında toplumsal sorunlarda artış görülür. Sorunlardaki artış, toplumun yeni bir ahlâkî yapılanmaya yönelimini gerekli kılar.

insanlık ile ilgili görsel sonucu     Durkheim; yeni ahlâk düzeninin, meslek ahlâkının canlandırılması ve düzenleyici otorite haline gelmesiyle sağlanabileceğini savunur. Çünkü artık bireyler günlük yaşamlarının çok önemli bir bölümünü ahlâkî kontrolü sağlayan, aile, mahalle, akrabalık gibi topluluklar içinde değil, ahlâkî kontrolün bulunmadığı sanayi ve ticaret ortamlarında geçirmektedir. İnsanların meslek arkadaşlarıyla geçirdiği süre, aile fertleriyle geçirdiği süreden çok fazladır. Bu durum, ailenin ve diğer toplulukların ahlâkî kontrol yeteneğini zayıflatır. Ekonomik ilişkiler ise ahlâkî ilkelerle düzenlenmemektedir.

     Ekonomi alanının ahlâkî kontrolün dışında kalması, genel ahlâkı ve topluma karşı “ödev duygusu”nu da zayıflatmaktadır. Durkheim’a göre, bu ahlâkî çöküşün nedeni işbölümü değil, sanayi toplumlarında toplumsal işlevlerin kendi aralarında bir denge kuramamış olmasıdır. Bu dengenin sağlanması, Durkheim sosyolojisinin temel sorunudur. Toplumsal işlevlerin birbirine bağımlı ve uyumlu olması, maddi ve manevi yönden bireylerden üstün olan bir gücün (ona göre bu güç ancak kurulu bir toplumda bulunabilir) düzenleyici, disiplin sağlayıcı kurallar koymasına bağlıdır.

     Toplum, bireysel çıkar çatışmaları arasında hakemlik yapabilecek manevi bir kişiliğe sahiptir. Çünkü toplum, hem bireylerin tümümün oluşturduğu hem de bireysel kişiliklerin üzerinde bir güçtür. Toplum, kural koymakla bireyler arasındaki çatışmayı önlemenin ötesinde kendi düzenini ve devamlılığını da sağlamış olur.

edep ahlak ile ilgili görsel sonucu    Sosyolojik ve dini yönüyle baktığımızda acaba Türkiye'mizde ve özellikle İstanbul'umuzda ahlâkî boyut ne durumda? Sizin gözlemleriniz neler? Tavsiyeleriniz neler olabilir? Hep birlikte daha iyisi için neler yapmalıyız? Bu konu üzerinde birkaç ay duralım istiyorum. Sizlerle birlikte etkileşim halinde, çözüm odaklı bir şeyler yapalım istiyorum.
Özellikle başlattığımız bir imza kampanyası var. Toplumun ahlâkî değerlerine sahip çıkmamız için gerekirse daha başka imza kampanyaları da başlatabiliriz. Eğer kıyamete kadar camilerimizden, mescitlerimizden Kelimei Tevhid seslerinin yükselmesini istiyorsak birlik olup, en önemli unsur olan ahlâk değerlerine sahip çıkmamız gerekiyor.

     Bu günkü beraberliğimizi Hz. Alinin duasıyla noktalayalım;
     "Ya Rabbi! Beni insanların zannettiklerinden hayırlı kıl. Beni övdükleri sözlerle muaheze kılma ve benim onların bilmedikleri birtakım kusur ve kötülüklerimi de af ve mağfiret ayle..."
     AMİN..

     İlahi ya Rabbi!
     Hakkı hak görüp tabi olmakla bizi rızıklandır. Batılı batıl olarak görebilmek ve ondan kaçınabilmekle bizi nasiplendir. Rızkımıza mani olacak ahvalden bizi uzaklaştır. Cümlemizi ve cümle Ümmet-i Muhammedi merhametinle islah eyle..!

     Aminn, aminn, amin…
     Allah'a emanet olunuz, sağlık ve selametle kalınız !

Rüya Şahinoğlu

20 Mart 2019 Çarşamba

2019-2020 DÖNEMİ PLANLANAN KURS PROGRAMLARI

 GÖNÜL ERLERİ KÜLTÜR DERNEĞİ 'miz 
 İstanbul Pendik Çarşısındadır. 
kitap-hareketli-resim-0019kitap-hareketli-resim-0065
     Aşağıdaki programların ön kayıtları başladı. Katılım talepleri toplanıp, Halk Eğitim ile Protokol yapılıp, hocalar da belirlendikten sonra kayıtlara Ağustos ayında başlanacak... Kurslar Eylül ayı sonunda başlayacak.

GÖNÜL ERLERİ KÜLTÜR DERNEĞİ'nde
2019-2020 DÖNEMİ
MİLLİ EĞİTİM / HALK EĞİTİM İLE BİRLİKTE PLANLANAN
KURSLARIN TARİHLERİ, ALINACAK HOCALARDA ve
KAYDOLACAK ÖĞRENCİLERDE ARANAN ŞARTLAR

AİLE VE ÇOCUK
240 Saat
1 Ekim 2019 Salı Günü Başlayıp,
Her hafta Salı, Çarşamba ve Perşembe günleri
Haftada 3 gün, Saat 10:00 - 14:00 arası
27 Şubat 2020 Perşembe gününe kadar devam edecek.
  • PROGRAMA GİRİŞ KOŞULLARI:
  1. En az ortaokul mezunu olmak,
  2. 16 yaşından büyük, 50 yaşından küçük olmak.
  • EĞİTİMCİLERİN NİTELİĞİ:
  1. Talim ve Terbiye Kurulunca yayınlanan Öğretmenlik Alanları, Atama ve Ders Okutma Esaslarına göre atanan, çocuk gelişimi ve eğitimi alanı ve aile ve tüketici bilimleri meslek alanları öğretmenleri görev almalıdır.
  2. Programın uygulanmasında gerektiğinde Talim ve Terbiye Kurulunca yayınlanan Öğretmenlik Alanları, Atama ve Ders Okutma Esaslarına göre çocuk gelişimi ve eğitimi ve aile ve tüketici bilimleri alanlarında atamaya esas lisans programlarından mezun olup öğretmenlik formasyonuna sahip olanlardan yararlanılabilir.
~~~ * ~~~
İLETİŞİM VE YÖNTEM TEKNİKLERİ
168 Saat
30 Eylül 2019 Pazartesi Günü Başlayıp,
Her hafta Pazartesi, günleri
Haftada 1 gün, Saat 10:00 - 17:00 arası
30 Mart 2020 Pazartesi gününe kadar devam edecek.
  • PROGRAMA GİRİŞ KOŞULLARI:
  1. En az ortaokul mezunu olmak,
  2. Programın gerektirdiği işleri ve yeterlikleri yapacak bedensel ve fiziksel özelliklere sahip olmak. 
  3. 16 yaşından büyük, 40 yaşından küçük olmak. 
  • EĞİTİMCİLERİN NİTELİĞİ:
  1. Talim ve Terbiye Kurulunca yayınlanan “Öğretmenlik Alanları, Atama ve Ders Okutma Esasları”na göre atanan tüm öğretmenler,
  2. İletişim alanında lisansüstü, lisans ve ön lisans eğitimi almış kişiler.

~~~ * ~~~
SAĞLIKLI BESLENME
184 Saat
1 Ekim 2019 Salı Günü Başlayıp,
Her hafta Salı, Çarşamba ve Perşembe günleri
Haftada 3 gün, Saat 14:00 - 17:00 arası
27 Şubat 2020 Perşembe gününe kadar devam edecek.
  • PROGRAMA GİRİŞ KOŞULLARI:

  1. En az ortaokul mezunu olmak,
  2. 16 yaşından büyük, 50 yaşından küçük olmak. 
  • EĞİTİMCİLERİN NİTELİĞİ:
  1. Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığınca yayımlanan Öğretmenlik Alanları, Atama ve Ders Okutma Esaslarına göre atanan Aile ve Tüketici Hizmetleri, Yiyecek ve İçecek Hizmetleri ile Sağlık Bilgisi olan öğretmenler görevlendirilir.
~~~ * ~~~
WEB TASARIMI - A SINIFI
264 Saat
30 Eylül 2019 Pazartesi Günü Başlayıp,
Her hafta Pazartesi, Salı ve Çarşamba günleri
Haftada 3 gün, Saat 17:00 - 20:00 arası
29 Nisan 2020 Çarşamba gününe kadar devam edecek.
  • PROGRAMA GİRİŞ KOŞULLARI:
  1. En az ortaokul mezunu olmak.
  2. 16 yaşından büyük 4 yaşından küçük olmak.
  3. Kurs programının öngördüğü temel becerileri gerçekleştirebilecek yeterliliğe (fiziksel, psiko-motor) sahip olmak.
  • EĞİTİMCİLERİN NİTELİĞİ:
     Kurs programının uygulanmasında eğiticiler aşağıdaki öncelik sırasına göre görevlendirilirler;
  1. Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığınca yayımlanan "Öğretmenlik Alanları, Atama ve Ders Okutma Esaslarına İlişkin Çizelgeye” göre; Bilişim Teknolojileri alan öğretmeni olarak atananlar, • öğretmen bulunamaması durumunda öğretmen olarak atanabilecek nitelikte olanlar,
  2. Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığınca yayımlanan "Öğretmenlik Alanları, Atama ve Ders Okutma Esaslarına İlişkin Çizelge” ile belirlenmiş olan Bilişim Teknolojileri alanına kaynak teşkil eden yükseköğretim programları / fakülte mezunları.
  3. Bilişim Teknolojileri alanında/alanına kaynak teşkil eden yükseköğretim kurumlarında görevli öğretim üyesi, öğretim görevlileri,
  4. Bilişim Teknolojileri bölümü ile ilgili ön lisans mezunu olup en az 1 yıllık mesleki deneyime sahip olduğunu belgelendirenler,
  5. Mesleki eğitim veren ortaöğretim kurumlarının Bilişim Teknolojileri alanı mezunu veya bu alanda asgari dördüncü seviyede eğitim almış olanlardan en az 3 yıllık mesleki deneyime sahip olduğunu belgelendirenler,
~~~ * ~~~
WEB TASARIMI - B SINIFI
264 Saat
28 Eylül 2019 Cumartesi Günü Başlayıp,
Her hafta Cumartesi ve Pazar günleri
Haftada 2 gün, Saat 14:00 - 19:00 arası
26 Nisan 2020 Pazar gününe kadar devam edecek.
  • PROGRAMA GİRİŞ KOŞULLARI:
  1. Enaz ortaokul mezunu olmak.
  2. 16 yaşından büyük, 40 yaşından genç olmak.
  3. Kurs programının öngördüğü temel becerileri gerçekleştirebilecek yeterliliğe (fiziksel, psiko-motor) sahip olmak.
  • EĞİTİMCİLERİN NİTELİĞİ:
     Kurs programının uygulanmasında eğiticiler aşağıdaki öncelik sırasına göre görevlendirilirler;

  1. Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığınca yayımlanan "Öğretmenlik Alanları, Atama ve Ders Okutma Esaslarına İlişkin Çizelgeye” göre; Bilişim Teknolojileri alan öğretmeni olarak atananlar, öğretmen bulunamaması durumunda öğretmen olarak atanabilecek nitelikte olanlar,
  2. Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığınca yayımlanan "Öğretmenlik Alanları, Atama ve Ders Okutma Esaslarına İlişkin Çizelge” ile belirlenmiş olan Bilişim Teknolojileri alanına kaynak teşkil eden yükseköğretim programları / fakülte mezunları.
  3. Bilişim Teknolojileri alanında/alanına kaynak teşkil eden yükseköğretim kurumlarında görevli öğretim üyesi, öğretim görevlileri,
  4. Bilişim Teknolojileri bölümü ile ilgili ön lisans mezunu olup en az 1 yıllık mesleki deneyime sahip olduğunu belgelendirenler,
  5.  Mesleki eğitim veren ortaöğretim kurumlarının Bilişim Teknolojileri alanı mezunu veya bu alanda asgari dördüncü seviyede eğitim almış olanlardan en az 3 yıllık mesleki deneyime sahip olduğunu belgelendirenler,

~~~ * ~~~
İNGİLİZCE * A1 SEVİYE
A SINIFI
120 Saat


05 Ekim 2019 Cumartesi Günü Başlayıp,
Her hafta Cumartesi ve Pazar günleri
Haftada 2 gün, Saat 11:00 - 14:00 arası
01 Mart 2020 Cuma gününe kadar devam edecek.


  • GİRİŞ KOŞULLARI:
  1. En az ortaokul mezunu olmak.
  2. 16 yaşından büyük, kırk yaşından küçük olmak.
  • EĞİTİMCİLERİN NİTELİĞİ:
     Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı’nın Öğretmenlik Alanları, Atama ve Ders Okutma Esasları kapsamında aylık karşılığı okutacakları derslere ilişkin çizelgede yer alan, alan öğretmenleri esas alınarak;
     A. Öncelikli olarak yaygın eğitim kurumlarına İngilizce öğretmeni olarak atanmış öğretmenler görev almalıdır.
     B. Yaygın eğitim kurumunun kadrolu İngilizce öğretmeni bulunmadığı takdirde Millî Eğitim Bakanlığı’nda İngilizce öğretmeni olarak atanmış öğretmenler görevlendirilir.
     C. Programın uygulanmasında Millî Eğitim Bakanlığı’nda İngilizce öğretmeni olarak atanmış öğretmenlerden yararlanılamadığı durumlarda aşağıdaki niteliklere sahip öğretmenler görevlendirilebilir:
     1) Millî Eğitim Bakanlığı dışından görevlendirilecek öğretmenler için üniversite veya fakültelerin yabancı dil bölümlerinden İngilizce mezun olanlardan öğretmenlik formasyon bilgisine sahip olduğunu belgelendirenler.
     2) Üniversite veya fakültelerin diğer bölümlerinden mezun olanlar için;
     a) Öğretmenlik formasyon bilgisine sahip olduğunu ve KPDS/ÜDS/YDS’den 80 ve üzeri puan aldığını veya ÖSYM tarafından “Yabancı Dil Sınavları Eşdeğerlikleri” esas alınarak, diğer uluslararası sınavlarla KPDS/ÜDS/YDS’de 80 ve üzeri puana denk gelen İngilizce dil bilgisine sahip olduğunu belgelendirenler.
     b) Öğretmenlik formasyon bilgisine sahip olmayanlar için;
     i) İngilizce dil eğitimi verebileceğine dair uluslararası geçerliliği olan dil öğretim sertifikası ile birlikte ve KPDS/ÜDS/YDS’den 80 ve üzeri puan aldığını veya ÖSYM tarafından “Yabancı Dil Sınavları Eşdeğerlikleri” esas alınarak, diğer uluslararası sınavlarla KPDS/ÜDS/YDS’de 80 ve üzeri puana denk gelen İngilizce dil bilgisine sahip olduğunu belgelendirenler.
     ii) Yabancı dilde İngilizce öğretim yapan yüksek öğretim kurumlarından mezun olup KPDS/ÜDS/YDS’den 80 ve üzeri puan aldığını veya ÖSYM tarafından “Yabancı Dil Sınavları Eşdeğerlikleri” esas alınarak, diğer uluslararası sınavlarla KPDS/ÜDS/YDS’de 80 ve üzeri puana denk gelen İngilizce dil bilgisine sahip olduğunu belgelendirenler.
     D. Yukarıda sayılan özelliklerde eğitici bulunamadığı hallerde, söz konusu eğiticilerden KPDS/ ÜDS/ YDS' den 60 ve üzeri puan aldığını belgeleyenler.
  • BELGELENDİRME
     • Kurs programını başarıyla tamamlayanlara Kurs Bitirme Belgesi ve bitirdiği temaları gösterir not döküm çizelgesi verilir.
     • Kurs programını tamamlamadan ayrılanlara, aldıkları temaları gösterir not döküm çizelgesi verilir.
     • Kurs sonunda öğrendiği bilgileri Avrupa Ortak Dil Kriterlerine göre verilen bir sertifika ile belgelendirmek isteyen kursiyerler, bu sertifika sınavlarını yapmaya yetkili kılınan kurum ve kuruluşlara müracaat edebilirler.

18 Mart 2019 Pazartesi

KELİMELER ~ KAVRAMLAR: YEZÎDİYYE

KELİMELER ~ KAVRAMLAR
YEZÎDİYYE
اليزيديّة

     Daha çok Türkiye, Irak ve İran’da görülen senkretik bir inanç sistemi ve bu inanca mensup topluluklara verilen ad.
     Yezîdî ismi konusunda farklı görüşler ileri sürülmüştür. Fırka mensuplarının İran’ın Yezd şehri sakinlerinden olması sebebiyle bu isimle anıldığı, Yeni Farsça’da “melek, tanrı” mânasında ized, Avesta dilinde “saygı ve ibadete lâyık” anlamında yezata, Pehlevîce’de ve modern Farsça’da “tanrı” mânasındaki yezdân kelimeleri yanında “tanrıya kulluk eden kimseler” anlamında ezidî, izidî, izdî kelimelerinden geldiği de söylenmiştir. Diğer bir anlayışa göre fırka mensuplarına, Emevî Halifesi I. Yezîd’e bağlılıkları ve onu beşer üstü bir varlık kabul etmelerinden dolayı bu ad verilmiştir. Son zamanlarda yapılan araştırmalar Yezîdiyye isminin I. Yezîd’le yakın ilgisinin bulunduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca söz konusu topluluk, Melek Tâvus’a (Kral Tâvus, Azâzîl) inandığından küçültücü bir isim olarak “abedetü’l-İblîs” (şeytana tapanlar) şeklinde de nitelendirilmektedir. Bu arada Yezîdiyye’nin, Hâricî (İbâzî) fırkalarından Yezîdiyye ile (Yezîd b. Ebû Üneyse’ye [Enîse] mensup fırka) ilişkilendirilmesinin doğru olmadığını belirtmek gerekir. Kendilerini etnik bakımdan Kürt kabul eden fırka mensupları daha çok Ezidî ve Yezîdî isimlerini kullanmaktadır (Menant, s. 52; İA, XIII, 415).
     Yezîdiyye’ye dair ilk araştırmalarda bu grup, Mazdeizm ve Maniheizm gibi Doğu’nun eski kültürlerinin bir devamı gibi görülmüş, inandıkları melekler pagan kültürünün tanrıları olarak kabul edilmiştir. Daha sonraki araştırmalarda Yezîdîliğin İslâm’dan sapan bir cereyan olduğu, hareketin temelinde Abbâsîler’in ilk dönemindeki aşırı Emevî taraftarlığının yer aldığı ortaya konmuştur. V-VI. (XI-XII.) yüzyıllarda iyice ortaya çıkan bu aşırılık birçok taraftar bulmuş, son Emevî halifesi II. Mervân’ın Kürt asıllı bir câriyeden doğması bu taraftarlığı önemli ölçüde etkilemiştir. Emevîler’in yıkılması üzerine Hakkâri dağlarına çekilen ve Abbâsî iktidarının ilk dönemlerinde birkaç defa ayaklanan, fakat zamanla hareketliliğini kaybeden söz konusu topluluklardan bir kısmı tasavvufa yönelmiş, bu gruba mensup olan, Adî b. Müsâfir’in müjdecisi sayılabilecek Hakkârili Ebü’l-Hasan Ali (ö. 484/1091) inzivaya çekildiği Sincar’da pek çok taraftar edinmiştir. VI. (XII.) yüzyılda bu cemaat Adî b. Müsâfir’i kutsal bir şahsiyet kabul ederek inançlarının merkezine yerleştirmiştir.
     Adî b. Müsâfir, Emevî asıllı olup Ba‘lebek’te doğdu; Abdülkādir-i Geylânî, Ebü’n-Necîb es-Sühreverdî, Ahmed er-Rifâî, Ebü’l-Vefâ el-Hulvânî gibi âlimlerden ders aldı; dört yıl Medine’de kaldı ve Adeviyye tarikatını kurdu. Ardından Hakkâri’de inzivaya çekildi; Sünnî inanış çerçevesinde faaliyet gösterdi. Şîa’ya karşı çıkarak Muâviye b. Ebû Süfyân’ı savunan Adî b. Müsâfir doksan yaşlarında vefat etti (557/1162). Mezarı Musul’un 65 km. kuzeyinde Lâliş (Lâleş) denilen yerde yaptırdığı zâviyededir. Yerine geçen oğlu Şeyh Hasan zamanında Şîa’nın I. Yezîd’e lânet etmesi üzerine Adî b. Müsâfir’e bağlanan topluluk Yezîd’i savunmaya başladı; Şeyh Adî ve Yezîd hakkında aşırılığa kaçarak sapık bir hüviyete büründü. Şeyh Adî’yi kutsallaştırdı ve I. Yezîd’i insan üstü bir varlık kabul ederek onun ilâh olduğunu iddia etti. Müridlerine göre Şeyh Adî onların namazlarını kılıp oruçlarını tuttuğu için bu tür mükellefiyetlerden muaftırlar. Şeyhin türbesi civarında yapılan çalgılı, içkili âyinler muhafazakâr halkın tepkisini çektiğinden türbe tahrip edildi, şeyhin kemikleri mezarından çıkarılarak yakıldı ve müridlerinin çoğu öldürüldü. Ancak daha sonra tekrar yaptırılan türbe Yezîdîler’in kıblesi, tavaf ve ziyaret mekânı haline geldi. 1259’da Hakkâri’ye ve Sincar’a saldıran Hülâgû’nun bu bölgeleri tahrip etmesi ve Adeviyye’nin şeyhi olan Fahreddin’in öldürülmesinin ardından cemaat mensupları Yezîdîler adıyla Irak, Suriye ve Güneydoğu Anadolu’da yayılmaya başladı. Yezîdîlik’le ilgili önemli bilgiler daha çok Kürtler’in tarihi, kabileleri ve bulundukları yerler hakkında bilgi veren Şeref Han Bitlisî’nin Şerefnâme adlı eserinde yer alır.
     Akkoyunlular, Safevîler ve Osmanlılar’la doğrudan yahut dolaylı biçimde temas kuran Yezîdîler için Safevî ve Osmanlı dönemleri bir çöküş devresi oldu; Kürt kabileleri arasında Yezîdîliği kabul edenler önemli miktarda azaldı. Bunda Yezîdîliği tanımaya başlayan âlimlerin onların küfre düştüğü yolunda verdikleri fetvalar etkili oldu; bu sebeple fırka mensupları kendi içine çekildi, zaman zaman da isyan etti. XIX. yüzyılda Osmanlılar, Yezîdîler’i müslüman ve Ehl-i kitap kabul etmediğinden cemaat iyice kendi içine kapandı ve devlet otoritesinden uzak dağlık bölgelerde yaşamayı tercih etti. 1872’de askerlik için bedel ödeyen Yezîdîler’in durumu nisbeten düzeldi, devlet de kendilerini Ehl-i kitap kabul etti. II. Abdülhamid devrinde cemaat dışı azınlıkların askerlikten muaf tutulmaması ve bulundukları yerlerde ibadethane yapmalarının istenmesi Yezîdîler’in silâha sarılmaları ve daha uzak bölgelere intikal etmeleri sonucunu doğurdu. Ancak Yezîdîler’e baskı yapıldığı haberlerinin Batılı devletlerin İstanbul temsilciliklerine ulaştırılması ve bunun Tanzimat Fermanı’na aykırı olduğunun dile getirilmesi üzerine Yezîdîler daha rahat bir ortama kavuştu. Cumhuriyet döneminde Yezîdîler’le devlet arasında herhangi bir problem çıkmadı; Irak’ta da zorunlu askerlik ve çocuklarını okullara gönderme mecburiyeti karşısında Yezîdîler bu kanunlara itaat etti.
     Zerdüştîlik, Maniheizm, Mitraizm, Yahudilik ve Hıristiyanlık’tan, ayrıca İslâm ve tasavvuftan büyük ölçüde etkilenen Yezîdîler’in kendi içlerine dönük yaşantılarından dolayı inanç ve ibadet esaslarının tam olarak belirlenmesi mümkün değilse de bazı bilgilere ulaşılabilmektedir. Yezîdî inancının merkezinde Tanrı ile birlikte O’nun yarattığı yedi melek ve bu melekleri idare eden Melek Tâvus bulunmaktadır. Tanrı inancı açık biçimde ortaya konulmamakla beraber Yezîdîler bin bir ismi arasında en sevileni Hudâ olan, yedi kat göğü ve yeri yaratan, mutlak kādir bir tanrının varlığına inanmaktadır. Onlara göre tanrı sonsuz iyidir; dünyayı uzaktan yönetmekte ve gücünü kendisine yardım eden melekler yahut tanrı-melekler vasıtasıyla göstermektedir. Bu melekler Azâzîl, Derdâîl, İsrâfil, Mîkâil, Cebrâil, Samuel ve Nurael’dir. Bunlar sırasıyla mezhep büyükleri yahut emîrleri olan Şeyh Adî, Şeyh Hasan, Şeyh Şemseddin, Şeyh Ebû Bekir, Şeyh Sâceddin, Şeyh Sadreddin ve Şeyh Fahreddin’de bedenleşmiştir. Bu inanç genelde Yezîdî toplumu tarafından kabul edilmekte, meleklerin zaman zaman yere indiklerine, dünyanın düzenini sağlayacak kutsal metinler ve kurallar getirdiklerine, kendilerine vekâlet edecek şeyhler bıraktıktan sonra cennete çekildiklerine inanılmaktadır. Meleklerin içinde özellikle, tavus kuşu şeklinde tasavvur edilen Tâvus önemlidir. Yezîdî kozmolojisine göre Melek Tâvus, Âdem’in yaratılışından sonra Âdem’e secde etmeyi reddeder, ancak bu reddediş onun Tanrı’ya olan bağlılığındandır. Bununla birlikte isyan etmesi Melek Tâvus’u derin bir vicdan azabına sürükler; azabın tesiriyle akan göz yaşları cehennem ateşini söndürür. Tanrı bu samimiyeti karşısında onu affeder ve dünyaya dair her türlü yönetimi kendisine devreder. Bu yaratılış öyküsü, Yezîdîliğin gnostik gelenekten kaynaklanan ikinci tanrı (demiorgus) doktrinine kadar uzanır. Gnostik modele göre Tanrı yaratılışla ilgili görevleri ikinci bir tanrıya devredip kendisi mutlak egemenlik alanına çekilir.
     Yezîdîliğin kutsal metinleri hacim itibariyle son derece kısa olan, “vahiy kitabı” anlamındaki Kitâbü’l-Celve (Cilve) ile “siyah kitap” anlamındaki Muṣḥaf-ı Reş adlı iki kitaptır. Yazarları belli olmayan metinlerden ilki Şeyh Fahreddin’e, ikincisi Hasan-ı Basrî’ye nisbet edilir. XIX. yüzyılın sonlarına kadar bilinmeyen bu kitaplar, önce Edward Granville Browne ve daha sonra P. Anastase tarafından ilim âlemine tanıtılmıştır. Bir girişle beş bölümden meydana gelen Kitâbü’l-Celve’de Melek Tâvus’un bütün varlıkların ilki olduğu, bu kitapla insanları irşad ettiği, ilk insana hitap ederek evrensel gücünü kanıtladığı, kendisine tâbi olanları mükâfatlandıracağı, karşı gelenleri cezalandıracağı belirtilmekte, ayrıca tenâsühe işaret edilmekte, Melek Tâvus’u temsil eden resme saygı gösterilmesi ve onunla ilgili hizmetleri yerine getirenlere itaat edilmesi istenmektedir. Yezîdîler’in yaratılış hikâyesiyle başlayan Muṣḥaf-ı Reş’te ise Melek Cebrâil ile Fahreddin’in değeri vurgulanmakta, Yezîdî hükümdarlarının bir listesi verilmektedir; dinen yasaklanmış olan konular ele alınıp tekrar hükümdarların anlatımına dönüldükten sonra ikinci bir yaratılış rivayetiyle metin sona ermektedir.
     Yezîdîlik’te ibadetler önemli bir yer tutar. Sabah ve akşam vakitlerinde yerine getirilmesi gereken namaz için sadece eller ve yüz yıkanır. Sabah vakti güneşin doğuşu esnasında güneşe karşı ayakta durulup kollar göğüs üzerinde çapraz olarak bağlanır ve, “Ey şems! Bizi bedbahtlığa ve düşmanlığa karşı koru. Ey rab! Milletine lutufkâr ol, onu müreffeh kıl, neslimizi koru. Şahidimiz Melek Tâvus’un ismidir” şeklindeki dua okunur. Akşam da güneşe karşı durularak aynı dua tekrar edilir. Yezîdîler, aralık ayının ilk pazartesi gününden itibaren güneş bayramında üç gün ve 18 Şubat’taki Hızır-İlyas bayramından önce üç gün olmak üzere yılda iki defa oruç tutarlar. Din adamlarına mahsus olan oruç ise yılda seksen güne ulaşır. Hac için ziyaret edilen mekân, Lâleş vadisinde bir dağın eteğindeki Adî b. Müsâfir’in türbesi olup bu ziyaret her yıl 15-20 Eylül arasında yapılır. Mâzereti bulunmayan Yezîdîler her yıl buraya gitmek zorundadır. Yezîdîler’de din sınıfı dışındaki halka mürid adı verilir. Müridler gelirlerinin % 10’unu şeyhlere, % 5’ini pîrlere, % 2,5’ini de cemaatin fakirlerine zekât olarak vermekle yükümlüdür. Günümüz Yezîdî toplumunda bu nisbetler fazla görüldüğünden sadece doğum, sünnet, evlilik ve ürün kaldırma gibi vesilelerle din adamlarına bir miktar yardımda bulunulur.
     Sünnetsiz bir Yezîdî’nin kestiği kurban helâl kabul edilmez. Sünnet olma, sünnet neticesinde ortaya çıkan kirvelik ve âhiret kardeşliği toplumdaki önemli sosyal kurumlardır. Her Yezîdî’nin bir şeyhi, bir pîri ve bir âhiret kardeşi vardır. Bunlar hazır olmadıkça ölen Yezîdî’nin cenaze namazı kıldırılmaz. Evlenme Yezîdî toplumu içinde gerçekleşir ve her sosyal tabaka ancak kendi arasında evlilik yapabilir. Bayramlardan bir kısmının tarihi bellidir, bir kısmı ise değişik tarihlerde kutlanır. Her yıl aralık ayının ilk günü “ida rosa” (güneş bayramı), bu bayramın bitiminden hemen sonra Sultan Ezi (Yezîd), 18 Şubat’ta “ida Hızır-İlyas” ve nisan ayının ilk çarşamba günü yeni yıl bayramı olan “ida serisale” kutlanır. Üç yıl süreyle nisan ayında, üç yıl yaz başında, üç yıl sonbahar başında ve sonraki üç yılda aralık ayı içinde kutlanan “ida dahiye” (ölüler bayramı), ramazan bayramından bir gün sonra kutlanan “ida ramazan”, müslümanların kurban bayramından iki gün önce kutlanan “ida heciya” (ida kurban), Hz. Îsâ adına kutlanan ve paskalya gününe rastlayan “ida Îsâ” Yezîdîlik’te tarihleri değişen bayramlardır.
     Sosyal tabakalaşma ve dinî teşkilâtlanmanın bulunduğu Yezîdîlik’te Yezîdîler emîrler, şeyhler, pîrler, kavvâller, fakirler ve müridler olmak üzere beş kısma ayrılır. Dinî hiyerarşinin en üst kademesinde Yezîd ve Şeyh Hasan’dan gelen Şeyhân emîri ve ailesi yer alır. Maddî ve mânevî bütün otoriteyi temsil eden emîr kendisine karşı gelen herkesi cemaat dışı bırakabilir. İktidarı yalnız kendi bölgesinde geçmekle birlikte bütün toplumda saygı görür. Şeyh Adî vakıflarından ve Melek Tâvus timsallerinin teşhirinden toplanan gelirlerin büyük miktarı kaydıhayat şartıyla bu görevi yürüten emîre aittir. Şeyhler, insanların uyacağı kanunları tesbit etmek için bedenleşen melekler yahut onların dünyadaki nesilleridir. Sıkıntıya düşen her mürid onlardan yardım diler. Şeyhlerin evleri mâbed gibidir. Ayrıca onlar bayram vakitlerini belirler, ziyaret mahalleri ve makamlarını muhafaza eder. Buna karşılık müridleri kendilerine yılda bir veya iki defa belirli bir vergi ödemek zorundadır. Şeyhlerle birlikte görev yapan pîrler onlarla aynı aileye mensup değildir. Şeyhler Adî’nin soyundan, pîrler ise onun müridlerinin neslindendir. Âyinler esnasında şeyhlere yardımcı olan pîrler gerektiğinde onlara vekâlet eder. Şeyhân bölgesinin bazı köylerinde ikamet eden kavvâller Şeyh Adî şenlikleri sırasında mûsiki icra edip ilâhiler okurlar. Bunların diğer bir görevi de her yılın belirli zamanlarında hacca gidemeyenler için Melek Tâvus timsalini dolaştırıp bunun halk tarafından öpülerek çevresinde tavaf edilmesini sağlamaktır. Başlarına siyah başlık giydikleri için “karabaşlar” diye anılan kavvâller cemaatin âbid ve zâhidleridir. Tıraş olmayan, sakallarını kesmeyen, tütün ve alkol kullanmayan, her türlü refahtan uzak duran bu kimseler yılda doksan iki gün süreyle oruç tutarlar. Bunun yanında Şeyh Adî Türbesi’nin hizmetini yerine getiren köçekler, çavuşlar ve ferrâşlar vardır. Müridler ise Yezîdîler’in halk tabakasıdır.
     Yezîdîlik’te fasulye, marul, bakla, lahana ve balık, geyik, domuz ve horoz eti haramdır. Melek Tâvus’un rengi olan mavi renkli elbise giymek de yasaktır. Bıyık kesmek günahtır. Yılan, akrep, boğa gibi hayvanlar kutsal sayılır. Şeytan, mel‘un, lânet gibi kelimeler Melek Tâvus’u ima ettiği düşüncesiyle telaffuz edilmez. Beyaz, siyah, kırmızı, yeşil ve kahverengi gibi renkler kutsal kabul edildiğinden daha çok bu renklerde elbiseler giyilir. Genellikle köylerde yaşayan, gerekmedikçe şehirlerde yerleşmeyen Yezîdîler günümüzde İran’ın çeşitli yerlerinde, Ermenistan’da Tiflis ve Erivan ile Gürcistan’da Batum’un köylerinde, Irak’ta Sincar dağlarında, Türkiye’de Batman, Nusaybin, Siirt’in Beşiri ve Kurtalan ilçeleriyle Hakkâri’nin dağlık bölgelerinde yaşamaktadır. Son zamanlarda terör yüzünden Güneydoğu Anadolu’dan çok sayıda Yezîdî, Batı ülkelerine iltica etmiştir. Toplam Yezîdî nüfusu 300-400.000 kadar tahmin edilmektedir.
AHMET TAŞĞIN
diyanet işleri logo ile ilgili görsel sonucutdv diyanet vakfı logo ile ilgili görsel sonucu
tdv logo diyanet ansiklopedisi ile ilgili görsel sonucu

12 Mart 2019 Salı

Rüya İle SosyoPsikoloji Köşesi //*\\ KALBE HUZUR YAYILMALI

Rüya İle SosyoPsikoloji Köşesi...


 Bu köşede daha önce yayınlanan sayfalar: 

besmele hareketli resimli ile ilgili görsel sonucu
KALBE HUZUR YAYILMALI
huzur resimleri ile ilgili görsel sonucu
     "Bunlar; iman edenler ve Allah’ı zikrederek gönülleri huzura kavuşanlardır. Bilesiniz ki gönüller ancak Allah’ı anmakla (zikretmekle) huzura kavuşur. ﴾Ra'd-28﴿

     Yukarıdaki Âyet-i Kerime'de doğru yolu arayanların vasıfları bildiriliyor. Âyetin bağlamı dikkate alındığı takdirde Allah’ı zikretmekten, anmaktan, hatırlamaktan, maksadın Kur’an olduğu düşünülebilir. Zira bir önceki âyette inkârcıların kabul etmedikleri şey Kur’an’dı; buna karşılık müminlerin gönüllerini huzura kavuşturan zikir de yine Kur’an’dır. Ayrıca Kur’ân-ı Kerîm’de birçok yerde zikr kelimesi Kur’an’ın adı olarak geçmektedir (meselâ bk. Hicr 15/9; Nahl16/44; Enbiyâ 21/50; Fussılet 41/41 vd.).

     Bununla birlikte zikr masdar olarak “anmak” mânasına gelir; âyette bu mânanın yani dil veya kalp ile Allah’ın anılmasının kastedilmiş olması kuvvetle muhtemeldir.
     Allah’ın hidayete erdirdiği kimseler Allah’a ve Kur’an’a gönülden ve samimi olarak inanan, Kur’ân-ı Kerîm’i okumakla ve Allah’ın adını anmakla kalpleri huzur, ruhları sükûnet bulan kimselerdir.
Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa:289

     Huzur, saadet, mutluluk hemen herkesin aklından, zihninden, kalbinden, her gün defalarca geçen çok önemli bir konu. Her bir kulağın defalarca duyduğu, günümüz imkanları, şartları vesilesiyle de üzerinde pek çok yerde araştırmalar yapılan, üzerinde yazılan, konuşulan, her ortamda karşımıza çıkan kelimeler...
huzur resimleri ile ilgili görsel sonucu     Hemen herkes huzuru yakalamak için çabalıyor, koşturuyor ama ne kadar kişi mutluluğu yakalayabiliyor ki? Çoğu kişinin bir türlü sahip olamadığı şeydir şu mutluluk. Genellikle de mutluluk bilinmez ama mutsuzluk bilinir. Her şey zıddı ile daha kolay anlaşıldığından da "mutsuz olmamak", mutluluk olarak düşünülür. Maalesef çoğu kişinin şöyle bir yanılgısı var; "mutsuz değilsem mutluyum". Nasıl ki "ısınmayı"; "üşümemek" ile, "aşk, sevgi" yi; "sevmemek, nefret" ile tam olarak anlatamaz, anlayamazsak, mutluluğu da; mutsuz olmak ile anlayamaz, anlatamayız.
     Bir şey temas; onu bulmak, keşfetmek, yakalamak, anlamakla başlar... O yüzden mutluluğu tanımak için de; bulmak, keşfetmek, yakalamak ve anlamak yani hissetmek ve yaşamak gerekir. Kime sorsanız, hayatta ne ararsınız deseniz; mutluluk arıyorum diyecektir. İnsanın önce; "ne aradığını bilmesi" gerekiyor. Hemen herkes, her gün Google'da bir sürü şey arıyor. Çok yoğun bir arayış içinde tüm insanlık. Hatta çoğu kimse her zaman, sürekli bir şeyler aradığının da farkında değil...
     Evet herkes arıyor. Neleri arıyoruz? Bize iyi gelecek şeyleri, muhabbet etmekten zevk alacağımız kişileri, huzur bulacağımız yerleri, yapmaktan keyif alacağımız şeyleri arıyoruz. Peki bulabiliyor muyuz? Tam da burayı okurken soralım kendimize; "bulabiliyor muyuz?" Evet size soruyorum; "huzurlu musunuz, huzur bulabiliyorsunuz mu?"
     İnternette bulabiliyorsunuz mu demiyorum. Hayatınızda, yaşamınızda, gerçek huzuru, mutluluğu bulabiliyorsunuz mu? diyorum. Gerçekten huzurlu, mutlu musunuz?
     Belki de on beş, yirmi sene önce, daha sıradan bir yaşantımız vardı ama daha huzurluyduk. Kısa süreli de olsa, gündelik de olsa, hatta anlık bile olsa mutluluklara ulaşmak çok zor değildi. Şimdi ise mutluluğa değil ulaşmak, mutluluğun ne olduğunu bilen kişi bile bulmakta zorlanıyoruz. Ülkemizde yaklaşık 6 milyon kişinin farklı seviyelerde depresyonda olduğu tahmin ediliyor ve bu hızla da artmaya devam ediyor. MGYK'sında (Mail Grubu Yönetim Kurulu) olduğum Gönül Erleri olarak bu dönem SosyoPsikoloji köşesi yazıları başlattık ve bu köşeye bir hayli yoğun ilgi olduğunu, bu sayfalara ülkemizden ve dünyanın dört bir yanından çok fazla tıklanıp, okunduğunu fark ettik. Neredeyse kime sorsanız çok da mutlu olmadığını, çevresinde de gerçek mutlu kişiler görmediğini, herkesin mutluluğu aradığını duyacaksınız...
huzur ile ilgili görsel sonucu     Bu köşemizde SosyoPsikoloji üzerine çalışma yapmaya başlamak; sadece bize danışanları dinleyip, anlayıp onların sorunlarına çözümler üretmek ya da üretmelerine yardımcı olmak değil, aynı zamanda okuyan herkesin yani toplumun yön-yol bulmasına, huzur bulmasına yardımcı olmayı da beraberinde getiriyor.
     Ne yazık ki çoğu kişi, saniyelik zevklerle uyarılmaya alışmış-alıştırılmış zavallı beyinleri ile; instagram, facebook ve hatta ciddi iş dünyası platformlarından gelen beğenileri mutluluk sanıyor. Hatta bu beğenilerin artması için ciddi iş platformlarında bile içerik değeri olmayan paylaşımlarda bulunuluyor. İnstegramda takipçi sayısını on binlere, yüz binlere çıkartabilmek için kendileri de on binlerce, yüz binlerce kişiyi takip etmeye başlıyorlar. Kendileri de ne kadar takip edildiklerini biliyorlar aslında. Ama öyle görünüyor olmak bile yapay-sahte-geçici bir mutluluk getiriyor onlara. Ne yazık ki; çoğu kişinin beyinleri sanal alem, sosyal medya üzerinden uyarılmaya alıştı ve bu sebeple uzunca süredir gündelik hayattaki yakın-ikili ilişkilerimiz bundan olumsuz yönde etkileniyor.

     Evet; "Kalpler ancak Allah'ı anmakla huzur bulur" diyor, ayet-i kerime.
     Allah Azze ve Celle'nin hoşnut olacağına emin olacağımız şeyler üretmek, yani hayırlı işler yapmak, sadece kendi şahsımıza değil, ailemize, arkadaşlarımıza, sosyal çevremize, tüm dünyaya doğru olduğuna, hayırlı olduğuna emin olacağımız şeyler kazandırmak, öğretmek gerekiyor.
     Doğruları öğrenmek, yaşamak, bu vesile ile mutlu olmak ve çevremize de öğretip, örnek olup başkalarının da mutlu olmasını sağlamak, buna vesile olmak en büyük mutluluklardan birisi. Mutluluk kavramının sağlıklı bir alanı, zemini olmadan ne görürse, ne bulursa onunla mutlu olmaya çalışarak, zemini-temeli olmayan, yalan-sahte mutluluklara ulaşılabilir ama o şekilde uzun süre zihinlerde-gönüllerde huzur, mutluluk yayılmaz.
     Çoğu kişi yapmacık mutlulukları bir araya getirip uzun süre mutlu olacaklarını düşünürler. Oysa ki mutluluk yağan yağmur, yağan kar, akan ırmak gibidir. Nasıl ki kar-yağmur yağdığında, ırmaklardan tarlalara sular aktığında asfaltlar, taşlar değil; toprak ve toprağın üzerindeki tohumlar, bitkiler, çimenler, ağaçlar, o suları kendilerine çekerler ise gerçek mutlulukta böyle bir zemine ihtiyaç duyar. Önce kalplerden olumsuz, zararlı, insanlık ile bağdaşmayan ne varsa çıkartmak, kalpleri arındırmak gerekiyor ki kalplerin huzur bulmasını sağlayacak şeylere yer açılsın.

     Huzurun ve mutluluğun; engellenmemesi, korunması, erimemesi, kaybolmaması, gerekir. Eğer huzurlu değilseniz, uzun süre mutlu olamazsınız, mutluluklarınız da hep geçici olur. Mutlu olmanın olmazsa olmazı "iç huzurdan" başlar. Yani gönül huzuru, gönül rahatlığı. Huzursuzluk yayan sorunları ortadan kaldırmak, onlara karşı çözümler üretmek, kovulacak her ne varsa da def etmek, uzak durmak gerekir. Çözüm bulamayanların da kişisel gelişimlerinde psikolojik destek almaları ve sağlıklı bir sosyal çevre edinmeleri en önemli iki husustur. Edinilecek sosyal çevre; sahteci, yalancı, yapmacık, sorunlu, kanunsuz işler yapan değil; aklı başında, sağlıklı bilgilerle donatılmış, kendi arasında ve çevresi ile sosyal birliktelik kuran, iletişim ve anlama sorunu olmayan, ilkeli, kurallı yani insanca yardımlaşma-dayanışma içinde olmalı.
Ä°lgili resim
     Kendileri mutlu olmadan hiç kimse başkalarına mutluluğu anlatamaz ve yayamaz. Çevremizde göreceğimiz ve gerçekten huzurlu, mutlu olduklarına kanaat getireceğimiz kişilerle irtibatlarımızı daha da güçlendirmeli, onları örnek almalıyız. Kendimizi tarafsızca, aklı selim ile gözden geçirelim ve huzuru sağlayacak bir inanç ve yaşantı haritası çizelim. Kendimize uygun somut uğraşlar bulalım. Uğraşlarımız da Rabbimizin razı olacağı eksende olsun. Mutluluğu; okul, meslek, sağlık, spor, iş platformlarında (oralar mutlu olmak için değil, bir şeyler öğrenmek, icra etmek için varlar), sahte gülücüklerin yayıldığı ortamlarda değil, Rabbimizin razı olacağına kesin emin olacağımız alanlarda aramalıyız... Yoksa gittikçe silikonlaşan beyinlerimiz, kalplerimiz huzur ve mutluluğu tadamayacağı gibi tanıyamayacaktır bile...

    Kalbi huzur bulmuş, gönülleri mutlu insanlardan olmanız dileği ile hoşcakalın...

SosyoPsikolog
Gönül Erleri MGYK Üyesi
Rüya Şahinoğlu

14 - 18 Ağustos 5 gün (3 gece otelde konaklamalı) Gönül Erleri & Grand Alfa Karadeniz Turu

14 - 18 Ağustos 5 gün (3 gece otelde konaklamalı) Gönül Erleri  &  Grand Alfa Karadeniz Turu      5 Gün - 4 Gecelik (3 gece otel konakla...