22 Mart 2021 Pazartesi

SOSYOPSİKOLOJİ * Erken Dönem İslâm Âlimlerinin Psikolojiye Katkıları; Akıl, Nefs ve Ruh Kavramları * 6 / Dr. Nazife VARLI

Erken Dönem İslâm Âlimlerinin
Psikolojiye Katkıları
Akıl, Nefs ve Ruh
Kavramları
6
Nazife VARLI
Doctor of Philosophy
Community Psychology/America
Makale Bilgisi/Article Info:
Geliş/Received: 06.03.2019
Düzeltme/Revised: 13.05.2019
Kabul/Accepted: 14.05.2019
(Bu yazı; Dr. Nazife Hanımın
rızası alınarak sitemizde yayınlanmıştır.
9 bölüme ayrılmıştır. Bu sayfa 6. bölüm.)

     C. Farabî (870-950)

     Ebû Nasır Muhammad b. Tarhan al-Farabî, Maveraunnehir’de, Farab vilâyetinin Vesic köyünde dünyaya gelmiştir. Kaynaklarda ondan, ‘al-Feylesuf atTürkî’ olarak bahsedilir (Ülken, 1957). Psikoloji, mantık, matematik, felsefe, musikî ve tıp alanlarında pek çok eser veren bu büyük âlim; mutluluk, erdem, toplum hayatı, siyaset ve din meselelerini aynı potada eritmiş, ahlâk felsefesini toplumsal bir zeminde ele almış, siyaset felsefesi ile ahlâk felsefesi arasında kopmayan bir bağ kurmuştur.
    Farabî, İslâm dünyasında Aristo düşüncesinin büyük temsilcilerinden biri olarak kabul edilir ve yine Arito’nun psikoloji alanındaki görüşlerinin en yakın takipçilerindendir. Onun bu görüşlerini, İslâmî inanç ve uygulamalarla uzlaştırmaya çalışmıştır. İnsanın psikolojik güçlerinin düşünme, hayâl, arzu etme ve duyumdan oluştuğunu ileri sürerek bu güçleri eserlerinde ayrı ayrı tanımlar. Aristo’nun ‘faal akıl’ kavramını İslâm inancında yer alan ‘vahiy meleği’ ile eşleştirdiği görülür. Farabî’ye göre, aklî idrakin asıl kaynağı faal akıl olup onun etkisiyle duyumlar, hayâl gücünde yer eden şekliyle kavranabilir hâle dönüşür. Bunun yanında, rüya ve vahiy psikolojisine dair ilk sistematik teorinin bu büyük âlim tarafından ortaya konduğu görülür. Farabî, sadece maddeden tamamen soyutlanmış bir nefsin gerçek mutluluğu elde edebileceğini vurgular. Onun bu maddeden soyutlanarak gerçek bir düşünsel yetkinliğe erişme fikrini, parapsikolojideki ‘telepati’ ve ‘prekognisyon’ fikirleriyle ilişkilendirmek mümkündür (Aydınlı, 2013).

     D. İbni Sînâ (980/1037)

     Belh yakınında bir köy olan Hermisan civarındaki Afşana’da dünyaya gelen Ebû Ali el-Hüseyin b. Hasan b. Ali İbn Sînâ, Horasanlı’dır. Bütün ilimlere, bir insanın olabileceği nisbette vâkıf olana kadar okumuş, öğrenmiş ve ilim peşinde koşmuştur. Bu yüzden, sonraları kendisine haklı olarak, ‘Şeyhu'r-Reis’ unvanı verilmiştir (Ünver, 1955).
     İbni Sînâ, tıbbın yanında zamanının diğer bilimleriyle de ilgilenmiştir. Fizik, psikoloji, felsefe, estetik, metafizik ve din bilimleriyle ilgili pek çok eser kaleme almıştır. Tıp ve psikolojiye dair bulgu ve tespitleri onu zamanını aşan bir bilim adamı konumuna getirmiştir. Onun psikolojisi kendi spiritüalist felsefesi içinde hem fizik, hem de metafizikle bağlantılıdır ve çizdiği psikolojinin ‘deneysel’ ve ‘içebakış’ olmak üzere iki yönü vardır (Ülken, 1988). Onun içebakış psikolojisi, günümüzdeki içebakış kuramıyla tam olarak örtüşmese de ilk temelleri atması yönünden önem arzeder. Deney ve gözleme birinci derecede önem verir; ancak, bireyin kendini sorgulamasını, ruh yapısıyla iletişim kurmasını ister, ki bu da bir anlamda kişinin kendi bilincinin tahlili anlamına gelir. Ona göre insan madde ve ruhtan müteşekkil bir bütündür. Esas yapı ve ‘öz’ün ruh olduğunu, bedenin ise araz olduğunu belirtir. Kişilik, insanın mizaç ve karakterini gösterir, fakat karakter zaman içinde bazı nedenlerden dolayı değişime uğrasa da mizaç, yani huy aynı kalır.
     İbni Sînâ, Psikoloji bilimini, fizik ve metafizik arasında bir yere yerleştirmiştir. Nefsi, benlik bilincine sahip rûhanî ve ölümsüz bir cevher olarak kabul eder ve bu noktada Aristo düşüncesinden ayrılır. Değişik his ve heyecanların, ruhî tutumların davranışlara ve bedenî hareketlere etkisini; buna bağlı olarak da beden sağlığına tesirini net bir şekilde ortaya koymuş, böylece ‘psikosomatik’ tıp dalının öncüsü olmuştur (Hökelekli, 2006). Kişinin ruh ve bedeni arasında karşılıklı bir ilişki söz konusudur. Hatta kişilerin ruhsal dünyaları arasında da bir ilişki vardır. Telkin, nazar, hipnoz, mucize, büyü gibi olaylar bu ruhsal dünya ile ilgilidir. Freud’un psikanalizde, bilinçaltı hatıralara ve karmaşık deneyimlere ulaşmak için kullandığı ‘ilişki testi’ini ise İbni Sînâ çok önceleri kullanmaya başlamıştır (Gökay, 1937).

Konulara Göre Sayfalar:
Daha önce yayınlanan sayfalar:

Bu sayfamızda yayınlanan sayfalar:
6. Sayfada: İSLÂM ÂLİMLERİ [C) Farabî (870-950), D) İbni Sînâ (980/1037)]

Sonraki 3  sayfamızda yayınlanacak sayfalar:
7. Sayfada: İSLÂM ÂLİMLERİ [E) Gazzâlî (1058-1111), F) İbn Rüşd (1126/1198)]
8. Sayfada: İSLAM ÂLİMLERİ [G) Mevlânâ Celâleddîn-i Rumî (1207/1273)]
9. Sayfada: SONUÇ
Bölümlerini yayınlayacağız...
Karanlik Cocuklar Acimasiz Liseli 2020 Fotografcilar Hareketli Grafikler Gifler

Hiç yorum yok:

02 - 07 Temmuz İstanbul & Güneydoğu Anadolu - GAP Turu

02 - 07 Temmuz Güneydoğu Anadolu - GAP Turu 3 Gece Otel Konaklamalı 5 Gün Gezi       Mezopotamya, bazı kaynaklarda medeniyetlerin beşiği ola...