Rüya İle SosyoPsikoloji Köşesi...
Bu köşede daha önce yayınlanan sayfalar:
BİREYİN RUH SAĞLIĞI ve
TOPLUMSAL HUZUR
Her insanın bedeni, her bedenin de en önemli işlevlerini gören organları var... İlk akla gelen çok önemli organımız, yönetim mekanizmalarımız; kalp ve beyin... Bir de en az kalp ve beyin kadar, hatta çok çok daha fazla fonksiyonları, görevi, işlevi, sorumlulukları olan ruhumuz..!
İnsanın hayat bulmasındaki, canlanmasındaki tek etken olan ruhun hasta olması, aslını yitirmesi, yoldan çıkması, asli sorumluluklarını yerine getirememesi, yani insanın ruh sağlığının bozulması; sosyopsikolojik sorunları da beraberinde getirecektir.
Kur’ân-ı Kerim'de; ruhsal sorunlara ve o şekilde oluşan sosyal ve psikolojik dengesizliklere yer verildiğini görüyoruz. Bireyin yaşayacağı sorunlar, üzücü olaylar, ruhsal bunalımların, psikolojik rahatsızlıkların en önemli sebeplerindendir...
“Dediler ki: ‘Vallahi sen, Yusuf’u ana ana hasta olacaksın, yahut öleceksin!” (12/Yûsuf, 85).
Kur’ân-ı Kerim'de hastalıkların özünün, aslının yani temel sebeplerinin genellikle rûhî nedenlere dayandırıldığını görüyoruz. Bu sebeple Kur’an-ı Kerim'de ruh hekimliğinin önemi hatırlatılır. İnsanlar özellikle psiko-sosyal hastalıklardan korunmaya çalışılır. Ruhsal sorunlar genellikle sıkıntı, elem, hüzün, çatışma, taşınamayacak yükler yüklenmesi gibi nedenlerden kaynaklanır. İslam; Allah’a, kadere, âhirete imanı, tevekkül ve sabrı emreder ve sorumluluklar taşınabilir olur. Ruhsal gerilimler hafifler, sıkıntılar giderilir, bunalımlar çözülür, psikoz ve nevroz gibi hastalıkların önemli ölçüde önüne geçilir.
Kur’an-ı Kerim'de ruhsal hastalıkları önlemeye yönelik genel esaslar:
“De ki: ‘Ey nefislerine karşı aşırı giden kullarım, Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Allah bütün günahları bağışlar. Çünkü O, çok bağışlayan ve çok merhamet edendir.” (39/Zümer, 53)
“Sapıklardan başka kim Rabbinin rahmetinden umut keser?” (15/Hicr, 56)
“Ve de ki: ‘Rabbim, şeytanların dürtüklemelerinden Sana sığınırım.” (23/Mü’minûn, 97)
“Eğer Allah sana bir zarar dokundurursa onu, yine O’ndan başka kaldıracak yoktur ve eğer sana bir hayır dilerse, O’nun keremini de geri çevirecek yoktur. Hayrını, kullarından dilediğine verir. O bağışlayan, merhamet edendir.” (10/Yûnus, 107
İnsanın ruh sağlığının özünde, iç huzurunun sağlanması için adımlar atması gerekir. Bu somut adımların başında hatalarını anlamak, pişmanlık hissetmek ve doğru yola yönelmek. İnanan insanlar Allah’ı anmakla, Allah’a bağlılıklarını hissetmekle iç huzura erişirler. Yalnızlığın sağlayacağı tedirginlik ve gerginlik karşısında ancak o şekilde kendilerini koruyabilirler. Özellikle hastalar ve yaşlılar üzerinde yapılan gözlemler, bunun ne kadar gerçekleri yansıttığını ispat etmektedir. Yalnız kimselerin iman, tevbe, zikrullah, Allah'ı anma, yani teslimiyet ile erişecekleri iç huzuru sâyesinde psikolojik bir dinamizm kazandıkları görülmüştür. Ruhun dinçleşmesi, zinde, güçlü olması, bedene de müspet bir şekilde yansımaktadır. Bu gerçek, Kur’an’da şöyle anlatılır:
“Onlar iman eden ve Allah’ı zikretmekle gönülleri huzur bulan kimselerdir. İyi bilin ki ancak Allah’ı zikretmekle gönüller huzur bulur.” (13/Ra’d, 28).
Bu âyet-i kerimede, ancak Allah’ın zikriyle, hatırlanmasıyla, unutulmamasıyla, anılmasıyla, düşünülmesiyle, emirlerinin yerine getirilmesiyle, yani tam bir teslimiyet ile gönüllerin tatmin olup huzur bulacağı belirtiliyor.
Allah'ın emirlerine uymak sayesinde gönüller huzur ve sevinç bulacaktır. Gönüller Allah’tan başka hangi şeye yönelip ulaşsa, hepsinin ötesi bulunduğundan hiç birinde tam bir tatmin bulamaz, hiç biri ruhunu doyuramaz. Haz ve lezzette daha yükseğe erişmek ister. Allah’ı emrettiği gibi yaşamaktan zevk almaya başlayınca, olacak her şeyin Allah'ın takdiri ile olduğunu anlar ve teslimiyet başlar. Bu sebepledir ki; iman etmeyenlerin ve gâfillerin kalpleri asla huzur bulamaz, çırpınır durur. Bu sıkıntı, bunalım ve huzursuzluklar ruh sağlığını tehdit ede durur...
Bu sebeplerle doğacak psikolojik hastalıklara İslam'ın reçetesi;
"İnsan, iki nimet hakkında yanılgıdadır: Sağlık ve boş vakit." (Hadis-i Şerif)
"İki şeyin elden gitmeden değerini takdir etmek zordur: Sağlık ve gençlik." (Hz. Ali)
"Biri bütün gece hastanın başında ağladı. Sabah olunca o öldü, hasta iyileşti." (Sâdi)
"Hastalık, ruh ile vücut arasındaki dengenin bozulmasıdır."
"Hastalık, hiç aldatmayan bir nasihatçi ve ikaz eden bir mürşiddir."
"Hastalık, bazılarına önemli bir definedir, çok kıymetli bir İlâhî hediyedir."
"Eğer hastalığın mânâsı güzel bir şey olmasa idi, Rahîm olan Yaratan, en sevdiği kullarına hastalıkları vermezdi."
"Bir derdin dermanı, başka bir derde zehir olabilir. Bir derman, haddinden geçse, dert getirir."
"Hastalıklar, kötü zevklerin ücretidirler."
"Hastalık, ölümün elçileri, hizmetçisidir."
"Hastalık seni hastalık olmayan âleme çağırır."
"Hastalık hissedilir de, sağlık hissedilmez."
"Kendini sağlam bilen hastanın tedâvisi olmaz."
"Hastalık her şeyden çok, sağlığı korur."
"Hastalık dediğin şey, atla gelir; yaya gider. Kiloyla girer; gram gram çıkar."
"İnsan tuhaftır; binlerce hastalıktan bir-ikisine sahip, diğer yönlerden sağlıklı ise, çoğa bakarak şükredeceğine 'hastayım' der, şikâyet eder."
"Musîbetlerden sonra, insanı terakkî ettiren ikinci faktör, hastalıklardır. İnsan, musîbetleri de, hastalıkları da Rabbinin ihsanlarından saymalı ve şükür içinde sabretmeli."
"Hastalığın kaynağı mide, şifânın temeli perhizdir."
"Ümitsiz bir hastaya mânevî bir teselli, bin ilâçtan daha faydalıdır."
"Sağlıktan daha tatlı bir şey yoktur, derler. Ama hasta olmadan önce hiç de öyle düşünmezler."
"Sağlığın değeri, hastalıkta belli olur."
"Sağlık, bir vücut değil; bir kafa ve gönül işidir."
"Bedenimizde görülen bazı hastalıklar, ruhlarımızda saklanan hastalıkların küçük parçalarıdır."
"Sağlık, hiç kimsenin kesin olarak güvenemeyeceği tek nimettir."
"Doktorlar, bedenin hastalığını iyileştirmeye çalışırlar, dâvetçi âlimler de ruhun/kalbin hastalığını."
"Derde sabredene dermân bulunur."
"Dertli derdini anlatırken dertsizin uykusu gelir."
"Kendi dertlerini unutmak isteyenler, başkalarının dertlerine yardımcı olmaya çalışmalıdır."
"Geçmiş bir dert için yakınmak, yeni dertler edinmektir."
"Huzurlu ve mutlu olmak istiyorsan, derdini gözünde büyütme."
"Bir dert atlatıldıktan sonra insana bir kazanç olur."
"Herkesin kendine göre birtakım derdi vardır; ama bu kiminde gramladır, kiminde kiloyla. Ya da kimi aynı derdi duymaz, kimi inlemeden duramaz."
"Dünyada herkes dert çeker; Sen Allah için, O'nun yolunda dert çeken dâvâ adamı ol ki, dertler bitmeyen zevklere dönüşsün!"
"Başkalarını kendi dertleri karşısında soğukkanlı gördük mü överiz; ama soğukkanlılığı bizim dertlerimize karşı gösterdiler mi darılır, kızarız."
"Hangi dertli, içini dökmeye doymuş, usanmıştır ki..."
"Gönülde olup da söylenmeyen dert cana benzer, ruh gibidir. Görünmezse de, eseri vücudun her tarafına yayılır."
"Dert daima insana yol gösterir."
"İnsanı kâmil olmaya iten derttir."
"Derde dert ile devâ, zehire panzehir ile şifâ gerek."
"Derdi veren dermânını da verir."
"Derdini saklayan derman bulamaz."
"Her derdin olur çâresi, her inleyen ölmez. Her mihnete bir âhir olur, her gâma pâyân."
"Hepimizde başkalarının dertlerine dayanacak kadar güç vardır."
"Halk içinde mûteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi!"
"Rabbimiz! Bize dünyada hasene (iyilik, güzellik, sağlık, âfiyet ve hayır), âhirette de hasene ver. Bizi ateş azâbından koru." (2/Bakara, 201) diye dua edecek bir anlayış, kavrayış içinde olan insan, kendisini ve sosyal çevresini düşünür, çevresine yardım etmek, sorunlara çözüm bulmak, insnaların mutlu olmalarına vesile olmak için koşar, çabalar ve kendisi de, sosyal çevresi de huzur bulur...
Rabbim bizleri ve sosyal çevremizi huzur bulanlardan eylesin... (Amin...)