BİR MASAL: GÖNÜL ERLERİ...
Bir istanbul masalıydı, boğazın derin sularının şahit olduğu.
Masalllar gerçeğe dönüşür mü deme.
Dinle bak sessizliğin sesini...
Rüzgar; Gönül Erleri adını fısıldıyordu.
Bir Gönül Eri olabilmek,
bir katre olarak da olsa düşmek gönül denizine...
"Yürümek istiyorum" dedi gönül, yürümek.
"Ama yol çetin yorulmak var" dedim.
Yol ise çok uzun,
okadar yolu göze alabiliyor musun? dedi:
bir adım atabilmek için,
... bin adımı göze alabilenler yolların hükümdarı değil miydi?!...
Her gönülde bir Gönül Eri olarak kalabilmek,
asıl marifet bu sırda mukimmiş.
Ülkeler fet edebilirsiniz ama
bir gönülü fet etmek ülkeler fet etmekten daha evladır...
Ey gönül; demek yola çıkmaya kararlısın.
Gönül yolunda bir Gönül Eri olarak
bu dünyadan tebdil-i mekan edebilmek...
Zaman ömrümüzü arşınlıyordu
Koşup giden zamana erişmek gerekiyordu
Elleri boş kalmış nekadar hayal varsa
Hepsini yeniden devşirmek gerekiyordu
Koskoca bir gülistan görmek istiyorsa göz
Önce tohum ekmeyi bilmek gerekiyordu
Gönlü gönle erdirmek için
Gönülden bir muhabbet vermek gerekiyordu
Ve her gönül Muhammed (sav.) den hasıl olan muhabbeti
Birbirine sunmak için yarışıyordu
Gönül yolunda yolcu olmak isteyenler...
"Gönül hanı"na uğrayan bir hancı olmak istiyordu...
Zaman ömrümüzü arşınlıyordu
Koşup giden zamana erişmek gerekiyordu
Elleri boş kalmış nekadar hayal varsa
Hepsini yeniden devşirmek gerekiyordu
Koskoca bir gülistan görmek istiyorsa göz
Önce tohum ekmeyi bilmek gerekiyordu
Gönlü gönle erdirmek için
Gönülden bir muhabbet vermek gerekiyordu
Ve her gönül Muhammed (sav.) den hasıl olan muhabbeti
Birbirine sunmak için yarışıyordu
Gönül yolunda yolcu olmak isteyenler...
"Gönül hanı"na uğrayan bir hancı olmak istiyordu...
Şuheda Derya Terzi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder