26 Ekim 2020 Pazartesi

PSİKOLOJİ (8)

DİNİ PSİKOLOJİ ve
İSLAM PSİKOLOJİSİ BAĞLAMINDA
DİN PSİKOLOJİSİNİ
YENİDEN DÜŞÜNMEK
* 8 *
Dr. Sevde Düzgüner

Psikoloji | Biruni Üniversite Hastanesi

     Günümüzde Din Psikolojisi Yaklaşımları

     İnsanın duygu, düşünce ve davranışlarının psikolojik olarak açıklanmasında farklı yaklaşımlar vardır. Psikoloji alanında öne çıkan yaklaşımlar, davranışçı yaklaşım, bilişsel yaklaşım, psikanalitik yaklaşım, nöro-biyolojik yaklaşım ve fenomenolojik yaklaşım şeklinde sıralanabilir. Bu yaklaşımlar, kişinin din ile ilgili duygu, düşünce ve davranışlarını açıklamada da benimsenebilir. Diğer bir deyişle, din psikolojisi çalışmalarında da bu psikoloji yaklaşımları kullanılabilir. Ancak din psikolojisinde, dine yönelik tutumlara dayanan bir yaklaşım sınıflaması daha yapılabilir. Alanın tarihsel gelişimi göz önünde tutulduğunda din psikolojisi çalışmalarında iki temel yaklaşım öne çıkmaktadır.

     Bunlardan ilki;

     “inançla ilgili psikolojik fenomenlerin belli bir dini öğreti esas alınmaksızın bilimsel yöntemlerle araştırılması” şeklinde ifade edilebilir. “Dindarlık ile depresyon arasında bir ilişki var mı?” sorusuna cevap aramak için yapılacak alan araştırması, bu yaklaşıma örnektir. Araştırmacı örneklemi temsil gücüne sahip bir örneklemi bilimsel kriterlere uygun olarak seçerek onlara dindarlık ve depresyon ölçekleri uygulayabilir ve aralarında korelasyon olup olmadığına bakabilir. Bu çalışma, tamamen bilimsel ve psikolojik yöntemle yapılmıştır. Bu yaklaşımda odak, doğrudan bireyin tecrübesidir.

     Din psikolojisi alanındaki ikinci yaklaşım ise “belli bir dini öğretiyi merkeze alarak ve yine bilimsel yöntemlerle psikolojik araştırma yapılması” şeklinde özetlenebilir. “Kur’an-ı Kerim’de insan psikolojisi, Orucun psikolojik etkileri” gibi konular bu yaklaşıma örnek verilebilir.

     Araştırmacı direkt kutsal metin analizi yapabileceği gibi oruç tutan kişilerle görüşmeler yaparak da analizini destekleyebilir. Bu yaklaşımda odak, belli bir dinin öğretisidir. Bu ikinci yaklaşım dini psikoloji olarak nitelendirilebilir. Bilimsel psikoloji çalışmalarının tüm dünyaya yayılmasıyla dini ve kültürel farklılıklar üzerine çalışmalar yapıldığını belirtmiştik. Bu gelişme, dini psikoloji yaklaşımının zenginleşmesine de neden olmuştur. İslam Psikolojisi, Yahudi Psikolojisi, Hindu Psikoloji, Budist Psikoloji gibi kavramlar literatürdeki yerini almıştır. Yakın dönemde yayınlanan din psikolojisi kitapları, farklı dinlerin insana bakışlarına yer vermektedir.

     Özellikle, İslam’ın da içinde olduğu doğu dinlerinin insana bakışlarının psikolojik açıdan ele alınması, dünya genelinde oldukça ilgi görmektedir. Buraya kadar anlattıklarımıza dayanarak diyebiliriz ki din psikolojisinin içerisinde yer alan dini psikoloji yaklaşımı, farklı dini öğretiler ve bu dinlerin mensuplarından edinilen bilgilerle gelişmiştir. Diğer taraftan farklı kültürlerde yaşayan bireyler üzerinde yapılan çalışmalar da din psikolojisinin gelişmesinde rol oynamıştır. Örneğin Türkiye’de yapılan din psikolojisi çalışmalarında bunun izleri sürülebilir. Günümüzde din psikolojisi, dünya çapında yayılmış bir araştırma alanıdır.

     Bu alanın çerçevesini çizen eserlere de pek çok ülkede rastlanmaktadır. Bu eserlerde ortak olarak yer alan konular yukarıda değindiğimiz dini inanç, din değiştirme, dini ve ahlaki gelişim gibi temel konuları içermektedir. Bununla birlikte Türkiye’de yayınlanan din psikolojisi kitapları, diğer örneklerinden farklı olarak Türk İslam kültürüne işaret eden konular da içermektedir. Öne çıkan iki konudan biri Müslüman düşünürlerin insana dair görüş ve açıklamalarıdır.

     Diğeri ise tasavvuf geleneğinin insan modeli ile psikolojideki insan teorilerini karşılaştırmalardır. Her iki konu da en temelde Kur’an-ı Kerim ve hadis-i şeriflerde anlatılan insana dayanmaktadır. Dini ve kültürel mirasımız, “üzüntüden kurtulma yolları, kişilik yapıları, motivasyon teorileri, mutluluk” gibi bugün psikolojinin incelediği pek çok konuya dair açıklamalar içermektedir. Dolayısıyla psikolojinin insana dair bulgularıyla karşılan ve bu mirastan haberdar olan kişiler her iki kaynaktan gelen bilgileri birleştirme ihtiyacı hissetmektedir.

     Bugün din psikolojisi derslerinde Muhasibi, Farabi, İbn Sina veya Gazali’nin görüşlerinin anlatıldığı derslerin öğrencilerin daha çok ilgilerini çekmesinin ardında söz konusu birikim vardır. Diğer taraftan tasavvuf erbabının görüşleri de uzun yıllar Anadolu topraklarını sulamıştır. Yunus Emre ve Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin öğretileri günümüzde dahi halk arasında oldukça yaygındır. Bu durum, dünyanın aksine Türkiye’de insanın aşkın boyutlarından bahseden transpersonel psikolojinin hızlı bir şekilde popüler hale gelmesinin ardındaki temel sebeptir.

     Nitekim ilk çıktığında davranışçılık, psikanaliz ve hümanist psikolojiden sonraki dördüncü güç olma iddiasını taşıyan transpersonel psikoloji 1986 yılında Amerikan Psikoloji Derneği’ne üçüncü ve son kez bağımsız bir birim olmak için başvurmuş ancak talebi reddedilmiştir.100 Dünya genelinde de ciddi ölçüde yayıldığı söylenemez. Ancak transpersonel psikolojinin yaklaşımı, Türkiye’de tasavvufi öğretiye yakın olarak algılandığı için kolay kabul görmüştür. Son yıllarda psikoloji ile tasavvufun insana bakışını bir arada ele alan eserler, akademik çevrelerde olduğu kadar sosyal alanlarda çok okunan eserler arasındadır.

     Bu gelişmeler göstermektedir ki din psikolojisi dünya çapında pek çok araştırmanın yapıldığı önemli bir araştırma alanıdır ve zaman içerisinde alanı giderek genişlemiştir. Diğer taraftan din psikolojisi araştırmalarının gelişimi içinde bulunduğu kültürden etkilenmiştir. Türkiye özelinde bu alan, diğer ülkelerdeki din psikolojisi çalışmalarını kapsamakla birlikte kendi özel alt araştırma alanlarını da oluşturacak zenginliktedir. Yukarıda ayrıntılı bir şekilde ortaya koymaya çalıştığımız üzere, kurulduğu günden bu yana din psikolojisi çalışmaları içerisinde dini psikoloji denilebilecek çalışmalar hep var olmuştur.

     Günümüzde de bu şekilde yapılan çalışmalar azımsanmayacak kadardır. Merkezinde belli bir dini gelenek olduğu için farklı dinlerin farklı psikoloji araştırmaları söz konusudur. Budist psikoloji, Hristiyan psikoloji, Yahudi psikoloji gibi eserlere literatürde rastlamak mümkündür. İslam özelinde yapılan çalışmalar İslam psikolojisi gibi genel bir isimle anılabilir. Tasavvuf psikolojisi ise İslam dairesi içerisindeki sufi geleneğin bakışına odaklanarak psikolojik araştırma yapılan alan için kullanılabilir. Şu halde karşımıza genelden özele doğru araştırma alanları dizisi çıkmaktadır:

     Psikoloji – Din Psikolojisi – Dini Psikoloji – İslam Psikolojisi – Tasavvuf Psikolojisi. Her ne kadar bu alanlar arasındaki sınırlar çok keskin olmasa da, din psikolojisi literatürü bu genel bir sınıflamayı mümkün kılacak bir doygunluğa ulaşmıştır. Bu iki kitap din psikolojinin temellerini atması açısından önem taşımaktadır. Tasavvuf psikolojisi incelemesinin din psikolojisinden önce yapılmış olması, Türkiye’nin kendine has dini ve kültürel biriminin bir yansımasıdır. Dönemin Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Uzmanı Mehmet Tevfik’in (1975) kaleme aldığı Ruhi Bunalımlar ve İslam Ruhiyatı isimli eserde batıda ortaya çıkan psikoloji görüşlerini Kur’an ayetleri ve Hz. Muhammed’in hadisleri ışığında değerlendirmeye tabi tutması açısından bir İslam Psikolojisi eseri sayılabilir.

     Neda Armaner’in (1973) Psikopatolojide Dini Belirtiler isimli eseri İslam veya tasavvuf özelinde kaleme alınmamıştır. Patolojik davranış ile dini davranışın sınırlarını psikolojik açıdan ele alan eser, başarılı bir din psikolojisi eseridir.

     Belma Özbaydar’ın (1970) araştırması Din ve Tanrı İnancının Gelişmesi Üzerine Bir Araştırma isimli çalışması110 ise din psikolojisi alanındaki ilk alan araştırmasını yaparak din psikolojisinin bilimsel yönteme dayanan tarafının Türkiye’deki başlangıcı olmuştur. Böylece din psikolojisi alanının ilk eserleri dahi farklı yaklaşımları yansıtmaktadır. 1949 yılından beri İlahiyat Fakülteleri’nde ders veren ve yayın yapan Din Psikolojisi anabilim dalı bugün pek çok çalışmayla gelişmiş durumdadır.

     Din psikolojisi anabilim dallarının ilk profesörleri arasında sayılan Hayati Hökelekli’nin (2010) İslam Psikolojisi Yazıları, Habil Şentürk’ün (2008) İbadet Psikolojisi: Hz. Peygamber Örneği ve Hasan Kayıklık’ın (2011) Tasavvuf Psikolojisi isimli eserleri de dini psikoloji yaklaşımın alt dallarına örnek olarak verilebilir. Bu alanda yapılan yüksek lisans ve doktora tezlerinin konularına bir göz atmak, hem bu konu zenginliğini hem de geliştirmiş olduğumuz modelin karşılığa dair izler taşımaktadır.

     Değinilen modelin özellikle Türkiye’deki din psikolojisi çalışmaları için işlevsel olduğu kanaatindeyiz. Nitekim ülkemizde alan dışından olanlar din psikolojisi ile İslam psikolojisini eş anlamlı algılayabilmektedir. Bu alanda yapılan çalışmaların da dindar insanlar üzere kurulu olduğunu düşünebilmektedir. Oysa din psikolojisi, çok daha geniş bir araştırma alanına sahiptir. Tek Tanrı inancına dayanan teist görüş, Tanrı’nın dünya işlerine karışmadığını düşünen deist görüş, din ve Tanrı gibi konulara ilgi duymayan agnostik görüş, Tanrı’nın var olup olmadığı konusunda şüpheleri olan septik görüş ile din ve Tanrı’nın var olmadığına inanan ateist dünya görüşlerinin hepsi din psikolojisinin inceleme alanı içerisindedir. Burada belirtmek gerekir ki araştırmacının kişisel görüşü ne olursa olsun farklı din ve kültürden örneklemlerle çalışabilir. Gerekli bilimsel donanıma sahip olduktan sonra çalışmalarında psikolojinin veya din psikolojisinin farklı yaklaşımlarını benimseyebilir. İslam psikolojisi, dini psikolojinin bir alt dalı konumundadır ve tarih boyunca Kur’an ve sünnet etrafında şekillenen ilmi birikime psikolojik açıdan yaklaşır. Tasavvuf psikolojisi ise çok daha spesifik bir alana işaret etmektedir. Tasavvuf psikolojisinin günümüz Türkiye’sindeki popülaritesi, onun din psikolojisinin tamamı olarak algılanmasına yol açmamalıdır. Tasavvufi tecrübe din psikolojisinin konuları arasındadır ancak din psikolojisi araştırma alanı çok daha geniş bir düzlemde çalışmalarını sürdürmektedir.

     Sunulan modelin, “psikoloji, din psikolojisi, dini psikoloji” şeklindeki basamakları tüm dünyadaki çalışmaları sınıflandırmak için uygundur. Sonrasında model istenilen dini öğretinin esas alınmasıyla devam edebilir ve seçilen dinin daha spesifik çalışma alanıyla devam edebilir. Yahudi psikolojisi-Kabala psikolojisi veya Budist psikolojisi-yoga psikolojisi gibi. Türkiye özelinde ise modelin bu kısmı için İslam psikolojisi-Tasavvuf psikolojisi basamakları işlevsel görünmektedir. Söz konusu model, din psikoloji alanına ilgi duyanlar ve bu alanda çalışan genç araştırmacıların zihinlerini netleştirmeye katkı sağlamak için hazırlanmıştır.

Aynı Eserden alınan önceki Konular:

PSİKOLOJİ * 1 
PSİKOLOJİ * 2 
PSİKOLOJİ * 3 
PSİKOLOJİ * 4 
PSİKOLOJİ * 5 
* PSİKOLOJİ * 6 
* PSİKOLOJİ * 7 

Hiç yorum yok:

02 - 07 Temmuz İstanbul & Güneydoğu Anadolu - GAP Turu

02 - 07 Temmuz Güneydoğu Anadolu - GAP Turu 3 Gece Otel Konaklamalı 5 Gün Gezi       Mezopotamya, bazı kaynaklarda medeniyetlerin beşiği ola...